Şiddetli geçimsizlik yaşayan çift, anlaşmalı boşanma yoluyla ayrıldı. 1. Aile Mahkemesi, 3.5 yaşındaki çocuğun velayetini babaya verdi. Ancak kadın yurt dışına çıkınca çocuğunu da yanına aldı. İddiaya göre; baba tam 13 yıl boyunca velayeti resmen kendisinde olan çocuğunu hiç arayıp sormadı. Bunun üzerine 1. Aile Mahkemesi’ne müracaat eden anne, eski eşinin yurt dışına çıktıkları tarihten itibaren çocuk ile maddi ve manevi olarak ilgilenmediğini öne sürdü. Müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesi ve aylık 1000 TL iştirak nafakası talebi ile 2. Aile Mahkemesi’ne dava açtığını da hatırlatan kadın, yaklaşık 13 yıl davalının desteği olmadan çocuğun giderlerini karşıladığını beyan etti. Fazlaya ait hakları saklı kalmak şartı ile çocuk için geçmişe yönelik yapılan masraflara karşılık olmak üzere 20 bin TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etti. Mahkemede ifade veren baba ise kendisinin müşterek çocuğun ihtiyaçlarına destek olduğunu, ancak belgelerini muhafaza etmediğini, velayeti kendisinde olan çocuk için davacının para talep etme hakkı olmadığını belirterek davanın reddini diledi.
Mahkeme, 2. Aile Mahkemesi’nin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen karar ile müşterek çocuk için aylık 250 iştirak nafakası takdir edildiğine dikkat çekti.
Kararda, “Bu nafaka miktarından hakkaniyet kuralları uyarınca indirim yapılarak aylık 200 TL’den on yıllık nafaka tutarının davalının, 2002-2012 yılları arasında yapmadığı katkı payı olarak hükmedilmesi gerektiği kanaati ile davalıdan, karar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 20 bin TL alacağın alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiştir” denildi.
Hüküm, süresi içinde davalı tarafından temyiz edildi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Babanın sorumsuzluğu karşısında evladına 13 yıl boyunca bakanın annenin nafaka talebini geri çevirdi.
Yargıtay kararında şöyle denildi: “Somut olayda davacı, velayeti davalı babaya verilmiş müşterek çocuğa yaptığı masraflar için geriye dönük nafaka talep etmektedir. Davacı, müşterek çocuğun velayeti babasına verilmiş olmasına rağmen ahlaki bir görevi ifa ederek çocuğuna bakmıştır. 6098 Sayılı Türk Borç Kanunu’nun (TBK) 78/2. maddesinde belirtilen ahlaki bir ödevin yerine getirilmiş olmasından kaynaklanan zenginleşmelerin geri istenemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda; davacının, çocuğu için yaptığı masraflar Türk Medeni Kanunu’nun 327/1.maddesi gereğince; ahlaki bir görevin yerine getirilmesi mahiyetindedir. TBK’nın 78/2 gereğince geri istenmesi mümkün değildir. Mahkemece, bu husus göz önüne alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Karar oy birliği ile bozulmuştur.”