Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şu anda iki tehlike değil, üç tehlike ile karşı karşıyayız”dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen “Hz. Peygamber, Tevhid ve Vahdet” temalı Kutlu Doğum programı Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet görmez, sanat camiasından Orhan Gencebay ve eşi Sevim Emre ile çok sayıda davetli katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ve yapılan açılış konuşmalarının ardından kürsüye davet edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine besmele çekerek başladı. Erdoğan, “Bizleri efendimiz, rehberimiz, sevgililer sevgilisi Hz. Muhammed(sav)’in doğumunun bir sene-i devriyesine daha ulaştırdığı için Rabbime hamdediyoum. Bir manevi diriliş, manevi uyanış olarak gördüğümüz yıldönümünün kutlu doğumunun hepimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Yunus Emre’nin gönül diliyle diyoruz ki ‘Canım kurban olsun senin yoluna, adı güzel kendi güzel Muhammed. Şefaat eyle bu kemter kuluna. Adı güzel kendi güzel Muhammed’. Bir Kez daha sevgili peygamberimize, onun güzel ehlibeytine ve ashabına salat ve selam ediyoruz” diye konuştu.
Erdoğan, “Bu yıl kutlu doğum haftası etkinliklerinin teması tevhid ve vahdet olarak belirlenmiştir. Tevhid yani Yaradan’ın birliği. İhlas suresinde ifade edildiği gibi ‘Deki o Allah’tır, Birdir. Allah eksiksizdir. O doğmamıştır, doğurulmamıştır. Hiçbir şey ona denk ve benzer değildir. Vahdet, yani yaratılmışların birliği. Az önce değerli iki hocamız Hucurat suresinden 13’üncü ayeti de kapsayacak şekilde tilavette bulundular. Ne buyuruyor orada Rabbimiz ‘Ey insanlar, şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayardık. Allah katında en değerli olanınız ona karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkı ile bilendir, hakkıyla haberdar olandır’ Az önce Diyanet İşleri Başkanımız bizleri şöyle asrısaadet dönemlerine götürdü ve oradan bizlere bir örnek verdi. Aklıma babama sorduğum bir soru geldi. Bir gün babama sordum; ‘baba biz Laz mıyız, Türk müyüz? Dedim. Rizeliyiz ya.. Kimisi siz Laz’sınız diyor, kimisi Türk’sünüz diyor. Babam dedi ki oğlum büyük dedem mollaydı ona sormuş. Dede demiş biz Laz mıyız, Türk müyüz? Büyük dedem de babama şu cevabı vermiş; ‘Sana sorduklarında elhamdülillah Müslümanım de geç’ demiş” diyerek anısını aktardı.
“ŞUANDA İKİ TEHLİKE DEĞİL, ÜÇ TEHLİKE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Erdoğan, “Şuanda iki tehlike değil, üç tehlike ile karşı karşıyayız. Bir, mezhepçilik, iki ırkçılık, üç terör belası ile karşı karşıyayız. İşte biliyorsunuz bu hafta boyunca İslam İş Birliği Teşkilatının 13’üncü Liderler Zirvesi’ni yaptık. Ve sonuç bildirgesinde de bu başlıkları arada açıkladık. Ve dedik ki; biz ne Şia, ne Sünni… Böyle bir din tanımıyoruz. Bizim tek bir dinimiz var İslam dedik. Biz İslam’ın o bütünleştirici çatısı altında toplanacağız. Asla bunlar bir ayrım sebebi olmayacak. İşte onun için gelin birlik olalım demenin anlamı bu. İkincisi ırkçılık, işte onu da Rabbimiz Hucurat suresinde buyuruyor. Hangi ırktan olursan ol, hangi kavimden olursan ol. Ne olursan ol… Ama bizi birleştiren bir şey var, İslam. Biz Müslümanız burada bütünleşeceğiz. Eğer bu her ikisi de olmazsa işte o zaman başımızın belası nedir terör fitnesi” diye konuştu.
“FİLANCA EFENDİ BİZE ŞAH DAMARIMIZDAN DAHA YAKIN DİYENLER VAR”
Erdoğan, “Şuanda biz terörün bedelini ödemiyor muyuz? Terörün bedelini ödüyoruz. Bakın bunca insan ödüyor. Tabi biz burada duramayız. Sonuna kadar devam edeceğiz bu operasyonlara. Niçin? Birliğimizi tesis etmek için, huzuru tesis etmek için devam edeceğiz. Ve elhamdülillah bu toprakları vatan yapmak için şehadete koşan yavrularımız var. Allah’tan başkasına kul olmadık, olmayacağız. Ne yazık ki insanoğlunu aldatıp da birilerine farkında olmadan kul olmaya sevk edenler var. Filanca efendi bize şah damarımızdan daha yakın diyenler var. Bize şah damarından daha yakın olan Allah’tan başka hiçbir güç yok. Allah’a itaat şart ama dikkat ediniz hemen arkasından peygambere itaatte emrediliyor” diye konuştu.
“BAHARIMIZI KARA KIŞA ÇEVİRMEK, UMUTLARIMIZI DAHA YEŞERMEDEN KURUTMAK İSTEYENLER VAR”
Erdoğan, “Her kutlu doğum tarihi bizim için yeni bir bahardır öyle olmalıdır. Maalesef baharımızı kara kışa çevirmek, umutlarımızı daha yeşermeden kurutmak isteyenler var. Bunların bir kısmı peygamber efendimizin nübüvvetinin müjdelendiği günden beri zaten gördüğümüz, zaten tanıdığımız, zaten tanıdığımız kesimlerdir. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızın, Anadolu’nun merkezinde karşılaştığımız hep bunlar olmuştur. Maalesef her dönem olduğu bugünde kendilerini İslam dairesinde gösteren, kendilerine Müslüman diyenler arasında da aynı gayeye hizmet edenler bulunmaktadır. DEAŞ adıyla, Boko Haram adıyla, El Kaide adıyla ortaya çıkan, İslam’a dair ne varsa hepsini de pervasızca istismar edenlerin tüm zulümleri sadece ve sadece Müslümanlara karşıdır”
“BUGÜN MÜSLÜMANLARIN İÇERİSİNDE BULUNDUĞU DURUM GERÇEKTEN ÇOK CAN ACITICIDIR”
Erdoğan, “Açık konuşuyorum, bu terör örgütlerinin İslam’a verdikleri zararı en azılı İslam düşmanları dahi veremez vermemiştir. Cihat diriliştir, hayat vermektir, ihya etmektir, inşa etmektir. Bugün eğer bir cihattan söz edeceksek en büyük cihat İslam düşmanlarının ortaya çıkmasını sağlayan cehaletle ve fitneyle mücadele etmektir. Cihat bu teröristleri öldürmektir demiyorum onları ortaya çıkartan şartları ortadan kaldırmaktır diyorum. Şayet şartları ortadan kaldırmazsanız, kaldırmazsak ölenin yerine yenisi gelir hem de daha fazla gelir. Çok yönlü bir mücadele elbette olacaktır. Ama önemli olan kalplerin temizlenmesi, gönüllerin kazanılmasıdır. Bunun için adeta üzeri küllenen medeniyetimizi yeniden ayağa kaldırmalı, yeniden Müslümanlara ve tüm insanlığa ışık saçan bir sevgi, adalet, merhamet kaynağı haline getirmektir. Medeniyet tarihimizin merkez şehirlerinden her şeye rağmen hala ayakta olan bir yer varsa oda İstanbul’dur. Bugün Müslümanların içerisinde bulunduğu durum gerçekten çok can acıtıcıdır. Müslümanlar bunu hak etmiyor. Dinin sahibi Allah’tır ve kimse ona zarar veremez ama Müslümanlar kendi haysiyetlerini korumak zorundadırlar. Bunun için bütün Müslümanların birliğe ve dayanışmaya ihtiyacı vardır”