Hrant Dink suikastının azmettiricisi olduğu iddiası ile yargı sürecinde adından sıkça söz edilen Erhan Tuncel, “Hrant Dink Suikastının Perde Arkası ve Amerika’nın Yeniçerileri” adlı kitap yazdı. Tuncel, yaptığı açıklamada yazdığı kitapla Hrant Dink suikastının karanlıkta kalmış arka planına ışık tuttuğunu söyledi. Tuncel, mahkeme süreci tamamen bitip aklandığında ise Dink ailesi ile görüşmek istediğini ifade etti.
Gazeteci Hrant Dink’e yönelik yapılan suikasttın azmettirici olarak yıllarca yargılanan ancak daha sonra yargılanmasına tutuksuz devam edilen Erhan Tuncel, yazdığı kitapla ilgili basın toplantısı düzenledi. Kitapta Hrant Dink suikastının 10 yılı aşkındır sürmekte olan yargı sürecinin ne maksatla uzatıldığına da ışık tuttuğunu söyleyen Tuncel, “Yıllar sonrada olsa yargılamaların sonunda birçok konuda aklandım. Dink suikastının derinlerine indiğimizde ise hedefin aslında Hrant Dink değil dünyaya açılan Türkiye’nin olduğunu gördük” dedi.
“Suikastın perde arkasındaki gizli hesapları inceledik”
Kitabın içeriğinden de bahseden Erhan Tuncel, “Kitaptaki yolculuğumuza, şiddetin hüküm sürdüğü varoşlardan başladık. Terörle Mücadele Müdürlüğü’nün sorgu odalarına, mahkeme salonlarına girdik. Tabutluk denilen hapishanenin küflü hücrelerinin havasını soluduk. C-5 Şube’nin karanlık dehlizlerinden, bürokrasinin kapı ardında konuşulup dışarı yansımayan konuşmalarına şahit olduk. Bu yolculuğumuzda bir suikastın perde arkasındaki gizli hesapları inceledik. Sadece bir suikastın perde arkasındaki asıl hesapların bir ülkenin geleceğinde ne gibi etkiler yaptığını artık biliyoruz. Bunun arka planında istihbarat örgütlerinin, bir kısım medyanın ve küresel sermayenin olduğuna şahit olduk” diye konuştu.
Kendisinin cinayetin ısmarlama faili olduğunu söyleyen Tuncel, “Biz aslında fail değildik. Bir nevi ısmarlama faildik. Ben Hrant Dink cinayetine karşı çıkan ve ilk somut adımı atan kişiydim. Ancak belli bir odak tarafından azmettirici yapıldık. Bu odak şuan FETÖ diye bilinen yapıdır. Ben bunu kitapta süper NATO’nun görünen yüzü olarak tanımladım. Bunlar kendilerine ulaşılamaması ve bazı kamu kuruluşlarında yapılanabilmek için beni fail yapıp daha sonra amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. Ancak bizim ısrarımız, Dink ailesinin davayı takibi ve kamuoyunun baskısıyla ayakları taşa takıldı ve düştüler. Şimdi ise asıl failler olarak yargılanıyorlar” şeklinde konuştu.
“Tamamen aklandığımda Dink ailesiyle görüşmek isterim”
“Hrant Dink ailesi ile hiç görüşmek istediniz mi?” sorusuna da yanıt veren Tuncel, “Tanıdıklar vasıtası ile görüşmek istedim. Ancak dava süreci devam ettiği için bu mümkün olmadı. Belgeleri o dönem kamuoyu ile paylaştığımız için de çok fazla ihtiyaç duyulmamıştı. Ancak ilerleyen süreçte tamamen aklandığımda görüşmek isterim” ifadelerini kullandı.
“Hrant Dink suikastında büyük bir operasyonun başlangıcı için bir nevi bizi kullanmaya çalıştılar” diyen Tuncel, “Ancak bu girişimleri başarısız oldu. Bu istekleri onların sonunu getirdi. FETÖ çatı iddianamesi ile birleşen dava şahsıma komplo kurulduğu üzerinedir. Zaten savcı da buna ilişkin her şeyi belgelendirdi. Failin benim olmadığımı, FETÖ’cülerin olduğunu belgelendirdi. Ancak benim de yargılanmam devam ediyor” şeklinde konuştu.
Erhan Tuncel, FETÖ’nün varlığını 2013 yılında savcı Muammer Akkaş’ın karşısına çıktığında anladığını belirterek, “Ancak C-5 şubesinin belgelerini okuyunca tamamen net bir şekilde ülkemizde bir ihanet ağı olduğunu gördüm. Kitapta da buna yer verdim. Kitapta, dünyaya açılan Türkiye’nin önünü kimler kesmek istiyor? Bu yapının uzantıları kimler? Bu cinayete nasıl bulaştılar? Sorularına yanıt verdik” dedi.
“Türkiye’yi dışarıya Ermenileri katleden bir ülke olarak gösterme çabasına girmişler”
İstihbaratta direkt talimat verme durumunun olmadığını belirten Erhan Tuncel, “İstihbaratçılar birebir talimat vermez. Ancak ihmal ederek de cinayet işleyebilirler. Tetikçileri de yakalamayarak psikolojik olarak hazırlayabilirler. Biz bu tez üzerinden gittik. Kamuoyuna yansımayan birçok belgeyi gördük. Karşımıza şu çıktı. Özellikle sistemli bir şekilde yıllarca çalışmışlar. Türkiye’yi dışarıya Ermenileri katleden bir ülke olarak gösterme çabasına girmişler. Bunu yapan da paralel yapılanma ve onun dış bağlantılarıdır. Bunu belgeleriyle kitaba yazdık. Gelen tepkiler de çok olumlu” diye konuştu.
“Hrant Dink cinayetine yüzde 100 engel olunabilirdi”
2004 yılında Ramazan Akyürek’in Trabzon’da görev yapmasından dolayı hiyerarşik olarak amirleri sayıldığını belirten Tuncel, “Hrant Dink cinayetine yüzde yüz engel olunabilirdi ancak engel olunmadı. O dönem içinde Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek’in bu olayı hem engelleyebilecek konumda hem de aydınlatabilecek konumda olduğunu mahkemeye söyledim. Ayrıca diğer operasyonların da kumpas olduğunu ifade etmiştim. Ben o dönem yardımcı istihbarat elemanı olarak görevimi yaptım dersem bu kamuoyunda inandırıcı olmaz. Ancak Başbakanlık Teftiş Kurulu, Devlet Denetleme Kurulu, TBMM Araştırma Komisyonu, ayrıca iki savcılık ve en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi benim görevimi yaptığımı söylüyor. Ben de aynısını düşünüyorum” dedi.
Kitap fikrinin nasıl çıktığına da değinen Tuncel, “2007 yılında bizi bir profille kamuoyuna sundular. Cinayetin azmettiricisidir. Devletin tetikçisidir diye kamuoyunun önüne attılar. O dönem birçok gazeteci bu ısmarlama haberi manşete taşıdı. Kimse bana bir şey sormadı. Ancak Türk kamuoyunun vicdanını biliyoruz. Biz de kendi belgelerimizi sunduk. Siz bize sormadınız ama biz size anlatalım dedik ve kitap fikri ortaya çıktı” şeklinde konuştu.