Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Endüstrileri Dönüşüm ve Araştırma Platformu (SEDAP) Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Koca, bugün, sağlık alanında yerli ve milli ürüne giden yolda çok önemli bir adım olan Sağlık Endüstrileri Dönüşüm ve Araştırma Platformu’nu tanıttıklarını belirterek, “Sağlık Bakanlığı olarak nihai vizyonumuz, tüm toplum olarak sağlıklı hayat tarzının benimsendiği, herkesin sağlık hakkının korunduğu, ihtiyaç halindeki herkesin vaktinde ve kaliteli sağlık hizmetine kolayca erişebildiği bir Türkiye’ye kavuşmaktır. Bunun kamu, üniversite ve özel sektör ayırımı yapılmaksızın tüm ülke kaynaklarının seferber edildiği, riskli grupları önceleyerek toplumun en ücra köşesine ulaşabilen, tüm toplumu sağlıklı olmaya teşvik eden, verimli, hakkaniyetli, sürdürülebilir, vatandaşımızın alışkanlıkları, inançları ve beklentilerine saygı göstererek onların ihtiyaçlarını karşılayan bir sağlık sistemine sahip olarak başarılabileceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“STRATEJİK ÖNEMİ HAİZ BÜTÜN İLAÇ VE AŞILARIN ÜLKEMİZDE ÜRETİLMESİNİ HEDEFLİYORUZ”
Hastalara hizmet verirken en çok muhtaç olunan araçların tıbbi cihazlar ve ilaçlar olduğunu söyleyen Koca, “Günümüzde kullanılan ilaçların kutu bazında yüzde 80’i artık ülkemizde üretilmektedir. Ancak değer açısından baktığımızda yüzde 54 oranında doğrudan ithal etmekteyiz. Ülkemizde yapılan üretimin de önemli bir kısmı dışa bağımlı durumdadır. Tıbbi cihazda yüzde 84 dışa bağımlılığımız mevcuttur.
Bu durum, vizyonumuzda yer alan hakkaniyetli ve sürdürülebilir bir sağlık sistemi hayalimizi riske etmektedir. Son dönemde yaşadığımız döviz kurundaki dalgalanma, belirlediğimiz “ülke olarak kendine yeterli olma” bağımlıktan kurtulma hedefimizin ne kadar isabetli bir hedef olduğunu bir kere daha göstermiştir. Sağlık Bakanlığı olarak kritik ilaç, aşı, tıbbi cihaz ve sarf malzemesinde yerli üretime başlama hedefini uzunca bir zamandır destekliyoruz. Stratejik önemi haiz bütün ilaç ve aşıların ülkemizde üretilmesini hedefliyoruz. İlaç konusunda sadece dünyada var olan ürünlerin ülkemizde tekrar üretilmesinin yeterli ve sonuç alıcı olmadığını biliyoruz. İnovatif ilaç araştırmalarında yerimizi almalıyız. Biyoteknoloji ürünleri, hedefe yönelik, kişiselleşmiş tedaviler gibi birçok husus tazeliğini korumaktadır. Bu alanda ülkemizde ciddi AR-GE teşviği imkanları mevcuttur. Bugüne kadar, Kalkınma Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı ve TÜBİTAK gibi kuruluşlarımız önemli fırsatlar sunmuştur. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığımız (TÜSEB) eliyle bu araştırmalar ve araştırma sonucu keşiflerin ticarileşebilmesi için yeni teşvikler vermeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.
“İLK OLARAK YERLİ DİFTERİ-TETANOS (DT) AŞISI RUHSAT ALMAK ÜZEREDİR”
“Ülkemiz en geniş aşılama programı uygulayan ülkelerden biridir” diyen Bakan Koca, şunları kaydetti:
“13 antijenle hastalıklara karşı aşılama yapmaktayız. Ülkemizin nüfusu dikkate alındığında her yıl temin etmek zorunda olduğumuz aşı miktarının ne boyutta olduğunu takdir edersiniz. Her yıl satın almak zorunda olduğumuz bu aşıların da önemli bir kısmının ülkemizde üretilmesi için gayret gösteriyoruz. Bu hususta üretici firmalarla görüşmelerimiz yoğun olarak sürmektedir. Bazı somut adımların atıldığını da söyleyebilirim. İlk olarak yerli Difteri-Tetanos (Dt) aşısı ruhsat almak üzeredir. Tıbbi cihaz üretimi konusu ise oldukça karmaşık bir durumdadır. Günümüzün küreselleşmiş ticaretinde yüksek teknolojiye sahip cihazların neredeyse tamamı, sadece tek bir ülkenin ürünü olmaktan çok uzaktadır. MR, Tomografi, ileri radyoterapi cihazları gibi gereçler, tek bir firmanın markası altında pazarda yer alsa da, alt bileşenleri farklı farklı ülkelerde üretilmektedir. Bir parçası Çin’de, bir parçası Kore’de, bir parçası Almanya’da, bir parçası Amerika’da üretilebiliyor. Bu parçalar birleştirilerek bütün bir cihaz olarak bize sunulmaktadır. Çoğu zaman ileri teknolojiyi sağlayan bilginin mülkiyeti, yani know-how bu markanın sahibine aittir. Bir kompakt cihazda onlarca fikri mülkiyet hakkı bulunabilmektedir. Bizim hedefimiz sadece teknoloji transferi yapılarak bu üretim hatlarının Türkiye’de kurulması değil, bizzat know-how’ın transferidir.”
Bilginin mülkiyetine sahip olmadan yerli üründen söz etmenin mümkün olmayacağını vurgulayan Koca, “Belki geçiş döneminde alım garantileriyle ve başka teşviklerle teknoloji transferini yapabiliriz, ancak bu sadece “yetkinlik elde etmek için bir araç” olmalıdır. Bu sayede ülkemizde bu üretim süreçlerini ve tekniklerini bilen nitelikli kişi sayısının arttırılması, alt yapının buna uygun olarak geliştirilmesi ve nihayetinde kendi markalarımızın olması sağlanabilir. Bunun örneklerini dünyada görebiliyoruz.
Teknoloji transferiyle yetkinlik kazanma, başlangıç noktalarından sadece birisidir. Bizim için daha kıymetli olan başlangıç, bizzat bilginin üretilmesidir. Mevcut yetişmiş insan kaynağımızın; fikrin doğuşunu, mülkiyetine sahip olmayı, araştırma geliştirme aşamasıyla fikrin bilgiye dönüşmesini sağlayacak potansiyelde olduğuna inanıyorum. Bu potansiyeli harekete geçirecek kültür ortamını oluşturmak ve bilginin ticarileşmesini sağlayacak buluşmaları sağlamak konusunda sorumluluklarımız olduğunun bilincindeyiz. Gerekeni yaptığımızda, hammaddesiyle, üretim sahasıyla, pazarlamasıyla, yani her bileşeniyle ülkemize ait olan ürünlerin sadece ülkemize değil, tüm dünyaya açılması imkansız değildir” değerlendirmesinde bulundu.
“SEDAP’IN SAĞLIK ALANINDA YERLİ VE MİLLİ ÜRÜNE GİDEN YOLDA YENİ VE ÖNEMLİ BİR ADIM OLACAĞINA İNANIYORUM”
Sağlık Bakanlığı olarak stratejik hedeflere yönelik projelerin hayata geçmesi için her türlü desteği verme kararlılığında olduklarını bildiren Koca, “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) en kısa zamanda proje çağrılarına çıkmak için hazırlık yapmaktadır. Bu yolla çok farklı bir yelpazede sağlık teknolojilerine yönelik projeler destek bulacaktır. Start-up girişimcileri sadece yatırımcı firmalarla buluşturmakla kalmayacak onlara gerektiğinde hamilik yapacak doğrudan yatırım desteği sağlayacağız. Bakanlık olarak, üretime yönelik büyük projelere doğrudan kaynak aktarmayı planlıyoruz. Doğrudan finansal destek verebileceğimiz gibi, kamu ortaklığı ile üretimde paydaş olmak dahil, alım garantisi vererek üretim ve sonrası süreçleri güvence altına almak istiyoruz. Sağlıkta açılım vadeden araştırmacı ve yatırımcılarımızın finans talebini karşılamak için yurt içi ve yurt dışı kaynakların temininde, destek ve aracı olma yönünde kapasitemizi artıracağız; kamu güvencesi ile mentörlük yapacağız. Bakanlık olarak, bu konuya gönül vermiş insanlarımıza, firmalarımıza, araştırma kuruluşlarımıza destek olmayı istiyoruz. Kısa adı SEDAP olan Sağlık Endüstrileri Dönüşüm ve Araştırma Platformunun sağlık alanında yerli ve milli ürüne giden yolda yeni ve önemli bir adım olacağına inanıyorum. Bu platform yardımıyla ilaç ve tıbbi cihaz alanlarında araştırma yapan, keşfi olan ve bu keşfi ürüne dönüştürmek isteyen tüm girişimcilere yeni fırsatlar vermeyi arzu ediyoruz” açıklamasında bulundu.
“SAĞLIK ALANINDA YERLİ-MİLLİ ÜRÜNLERİMİZİ ÜRETME VE BU ÜRÜNLERİ İHRAÇ ETME NOKTASINDA SON DERECE KARARLIYIZ”
2016 yılında “İlaçta Yerelleşme Projesi”ni başlattıklarını hatırlatan Koca, şöyle konuştu:
“Bu kapsamda yürüttüğümüz çalışmalarla önemli miktarda ithal ürünün imal ikamesini sağlamış olduk. Tıbbi cihaz alanında da benzer bir strateji üzerinde çalışıyoruz. Bu çalışmalar sırasında ülkemizin yenilikçi sağlık teknolojilerinin geliştirilmesi ve üretilmesinde start-up düzeyinde önemli bir potansiyel olduğunu görmüş olduk. Sıfır noktasında işe başlayıp, yenilikçi çalışmalarıyla ümit vadeden çok sayıda araştırmacıya ve araştırma şirketine sahibiz. SEDAP ülkemizdeki bu potansiyelin gün yüzüne çıkması için bir kültür ortamı oluşturacaktır. Bu projeyle tüm start-up firmalarımızı desteklemeyi hedefliyoruz. Sağlık teknolojileri alanında ülkemizde yenilikçi ürünleri teşvik edeceğiz. Ar-Ge/üretim ekosistemini oluşturmalarına destek olacağız. Gelecek hedeflerimiz doğrultusunda sağlık alanında yerli-milli ürünlerimizi üretme ve bu ürünleri ihraç etme noktasında son derece kararlıyız. Bu önemli, stratejik ve özellikli alanda bölgemizde lider konuma yükselmeyi, dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almayı istiyoruz. Bu amaçla çalışmalarımızı yoğun şekilde sürdürüyoruz. Tüm dünyada değişen iş modellerine göre artık büyük ilaç şirketleri ilaç geliştirme ve Ar-Ge faaliyetlerini tamamen kendi bünyelerinde yürütmekten ziyade, start-up firmalarının birikimlerini bünyelerine katarak sürdürüyorlar. Örneğin; ABD, Singapur, Almanya gibi ülkelerde bu tür küçük girişim firmalarından büyük fikirler çıkmakta ve buluşlar yatırımcı desteğiyle ticarileşmektedir.”
“ÜLKEMİZİ İLAÇ VE TIBBİ CİHAZDA DIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTARMAK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞACAĞIZ”
Sağlık Bakanlığı olarak tarafları aynı platformda buluşturmanın dışında önemli bir görevlerinin daha olduğunu kaydeden Bakan Koca, “Kamu mentörlük desteği vermek. Yani; girişimcilerimizin ilaç alanında iyi üretim uygulamalarının getirdiği zorlu süreçlerin üstesinden gelmelerine destek olmak, tıbbi cihaz alanında yeni Avrupa Birliği tüzüklerine tam uyumlu olabilmelerine önemli ölçüde katkı sağlamak. Havuzda yer alan firmalara Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz aracılığıyla bu desteği de vereceğiz. Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi; molekül keşfinden klinik çalışmalara ve ilaç üretimine, tıbbi cihazların geliştirilmesinden imalatına kadar sağlıkta yerlileşmeye ve millileşmeye kararlıyız. Ülkemizi ilaç ve tıbbi cihazda dışa bağımlılıktan kurtarmak için var gücümüzle çalışacağız. Bu platformun oluşturulmasında emeği geçen mesai arkadaşlarıma ve fikirleriyle destek olan paydaşlarımıza teşekkür ediyorum. Ülkesine bu alanda katkıda bulunmak isteyen tüm tarafları bu platformumuza katılmaya davet ediyorum” diye konuştu.