Sultanahmet Meydanı’nda gerçekleştirilen ve 12 Alman turistin öldüğü canlı bomba saldırısına ilişkin davada 5 sanığın tahliyesine karar verildi.
İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına 18 tutuklu sanık cezaevinden getirildi. Sanık avukatları ve Arapça bilen tercümanın da katıldığı duruşmada sanıkların kimlik tespitlerinin ardından savunmalara geçildi. Duruşmada savunma yapan tüm sanıklar IŞİD ve diğer terör örgütleri ile hiçbir bağlantılarının olmadığını belirttiler. IŞİD tarafından gönderilen şifreleri çözmekle görevli olduğu öne sürülen tutuklu sanık Abdulrahman Faaiz Rashıd Rashıd, bilgisayar ve telefon alım satım ile tamirat işleri yaptığını söyledi. Hakkındaki iddiaları reddeden Rashıd, “Türkiye’ye yasal yollarla girdim. 2 yıldır Türkiye’deyim. Şifrelerin çözülmesiyle bir ilgim yoktur” dedi.
Suriye’deki savaştan kaçarak sınır kapısından yasal yollarla Türkiye’ye girdiğini kaydeden tutuklu sanık Ahmad Darwısh, “İstanbul’a gelip çalışmaya başladım. Türkçe öğrendim. Tutuklanmamdan yaklaşık bir buçuk yıl önce tercümanlık yapma başladım. Evlenmek için belediyeye gittim, kimlik çıkarmam gerektiğini söylediler. Hızlı şekilde kimlik çıkarmak istiyorum. Facebook’tan bir numara buldum. Lokman isimli bir muameleci ile konuştum. Bana kaç kişilik kimlik istediğimi sordu. Annem ve kendim için olduğunu söyledim. Zeytinburnu’na gittim. Tanımadığım 4 kişi daha geldi. Lokman, 4 kişiyle beraber oturduğumuzu söylememizi, yoksa bize kimlik vermeyeceklerini söyledi. 5’imiz beraber başvurduk. Aramızdan Zahir isimli kişi daha sonra gelip kimlikleri teslim alacaktı. Zahir’in numarasını aldım.19.30 gibi Zahir ile Fındıkzade’de buluştum, kimliğimi aldım. Sonrasında onları hiç görmedim” dedi.
“IŞİD PAKET TESLİM ETMEM İÇİN BENİ ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ”
Canlı bomba Nabil Fadli’ye gönderilmek üzere yurt dışından bir paket teslim aldığı belirtilen tutuklu sanık Atala EL Hasan, “Ben zaten ölümden kaçtım. Nabil Fadlı’yı tanımıyorum. IŞİD beni ve kardeşlerimi öldürmekle tehdit etti. Azru Ali denen şahıs bana bir paket teslim etmemi söyledi. Bu paketi kesinlikle açmamamı ve içinde ne olduğunu merak etmememi söyledi. Bu nedenle Urfa’da Fevzi Muhammed Ali denen kişiye yılbaşından önce bu paketi verdim. Yaklaşık 2 kilo ağırlığında olan bu paket taş gibi ağır ve küçüktü. Suriye’den getirilen bir tarihi eser olduğunu düşündüm. IŞİD herkesi mecbur ediyor. Suçsuzum beraatimi istiyorum” diye konuştu.
“NABİL FADLİ’Yİ SINIRDAN BEN GEÇİRDİM”
Nabil Fadli’yi Suriye’den yasa dışı yollarla Türkiye’ye getirmekle suçlanan tutuklu sanık Halil Derviş, “Teröristlerle veya IŞİD ile bir alakam yok. Benim Nabil Fadli ile bir alakam yok. Ben sınırdaki tellerden sigara kaçakçılığı veya insan kaçakçılığı yapan biriyim. Bir dükkanım var ama bu gelir bana yetmiyor. Ben de insanları sınırdan geçirerek para kazanıyorum. Rakka’ya annemi görmeye gitmiştim. Eşimin kardeşi orada bana ne iş yaptığımı sordu, kaçakçılık yaptığımı söyledim. Umran isimli bir şahıs yanımıza geldi. Suriye tarafında çalışan bir şahsı sınırdan geçirmemi istedi. Ben kaçak yollarla Urfa’ya geçtim. Umran orada beni aradı ve 2 şahsı sınırdan geçirmem gerektiğini söyledi. Bu şahıslar aileleri ile birlikte geldiler. Jandarma izin vermediğinden birkaç gün geçemediler. Sonra Türkiye’ye giriş yaptılar. Üstleri başları pisti, evime götürdüm ve yıkanmalarını sağladım. Umran denen kişi, bu şahıslara dikkat etmemi yani ilgilenmemi söyledi. Onlara ayakkabı ve çorap aldım” ifadelerini kullandı.
“CANLI BOMBANIN SIRT ÇANTASI İKİ TARAFTAN DİKİLİYDİ”
Canlı bomba Nabil Fadli’nin kendisini Samir olarak tanıttığını kaydeden Halil Derviş, “Ben zaten isimlerle ilgilenmiyorum. Bana sınırdan geçiren şahıs onlardan para almama söyledi. Nabil Fadli parası olmadığını söyledi. Ben de telefonlarını istedim. Telefonu veremeyeceğini, görüşmeleri olduğunu söyledi. Bir sırt çantası vardı ve iki taraftan ağzı dikiliydi. Çantada ne olduğunu sordum. Diş teknisyenliği ile ilgili malzemeler olduğunu söyledi. Sonrasında Fadli’yi görmedim. Fadli’ye hatlar almıştım. Arayıp onların parasını istemiştim. Bana sonra göndereceğini söyledi. Suçlamaları reddediyorum” diye konuştu.
“CANLI BOMBA İLE DİŞ FAKÜLTESİNDE AYNI SINIFTAYDIK”
Canlı bomba ile Suriye’de aynı üniversitede diş fakültesinde okuduğunu ancak kendisiyle arkadaş olmadığını söyleyen tutuklu sanık Muhannad Hendawi, “Türkiye’de bir doktorun yanında çalışıyorum. Doktorla yemek için bir lokantaya gittiğimizde Nabil ile karşılaştık. Bana ne yaptığımı sordu. Burada çalıştığımı söyledim. Oda bana Suriye’den geldiğini ve Türkiye’de kalacağını söyledi. Benden telefon numaramı istedi, verdim. Ben onun numarasını almadım” şeklinde konuştu.
“SURİYE’DEN 1500 DOLAR PARA GÖNDERİLDİ”
Sanık Ayad Muneer ise İstanbul’da yazıhane işlettiğini ve burada Irak’ta görevli memurların paralarını havale ettiğini anlattı. Kendisine Suriye’deki bir şirketten gelen 1500 doları Ömer isimli birine verdiğini söyleyen Muneer, Ömer isimli kişinin de bu parayı canlı bomba Nabil Fadli’ye vermiş olabileceğini söyledi.
OLAYDA YARALANAN MÜŞTEKİ DAVAYA KATILMAK İSTEMEDİ
Duruşmada söz alan diğer sanıklar da IŞİD ile bir bağlantıları olmadığını söyleyerek haklarındaki suçlamaları reddedip tahliye talebinde bulundular. Sanık avukatları da müvekkillerinin tahliyelerini talep eden beyanlarda bulundular. Duruşmaya katılan tek müşteki Üzeyir C., olay nedeniyle yaralandığını patlamanın gözünün önünde olduğunu ancak sanıklardan şikayetçi olmadığını söyledi.
5 SANIĞA TAHLİYE
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti; kuvvetli suç şüphesi ,isnat edilen suçlamalardaki ceza alt ve üst sınırları, tutuklu kaldıkları süre, atılı suçlamaların mahiyeti gerekçelerini göz önüne alarak 13 tutuklu sanığın tahliye talebini reddetti. Mahkeme, Mustafa Sraiwel, Muhannad Hendawı, İbrahim El İbrahim, Mohammed Izghib ve Muhammed İsa’nın, mevcut delil durumu, suç vasfının değişme ihtimali ve tutuklu kaldıkları süreyi dikkate alarak tahliyelerine karar verdi. Mahkeme bu 5 sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu.
GAZİANTEP’TEKİ 6 SANIĞA SEGBİS İLE BAĞLANILACAK
Gaziantep Göç İdaresi’nde bulunan 6 sanığın ifadesinin SEGBİS yöntemiyle alınmasına karar veren mahkeme, hakkında yakalama kararı bulunan 2 sanığın yakalama emirlerinin devamına hükmetti. Maktüllerin yakınları müştekilerin bulundukları ülkelerin konsolosluklarına duruşmadan haberdar edilmeleri için yazılan yazıların cevaplarının beklenmesini kararlaştıran mahkeme heyeti duruşmayı 5 Eylül 2016 tarihine erteledi.