Danimarka’daki vizon çiftliklerinde yetiştirilen yaklaşık 17 milyon civarındaki vizonda korona virüs saptandı. Testleri pozitif çıkan vizonların incelenmesi üzerine, korona virüsün bu hayvanlarda mutasyona uğradığı tespit edildi ve bu yeni virüse “Cluster – 5” adı verildi. Bu olay üzerine ülkedeki tüm vizonlar itlaf edilmeye başlandı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) konu hakkında yaptığı açıklamada, bu şekilde mutasyona uğrayan virüsün Danimarka dışında, ABD, İtalya, Hollanda, İspanya ve İsveç’te bulunan vizon çiftliklerinde de ortaya çıktığını duyurdu. Son olarak da Türkiye’nin sınır komşusu Yunanistan’da ortaya çıktı.
“Bunu halk ağzında ‘başa dönme riski’ şeklinde de ifade edebiliriz”
Danimarka Sağlık Bakanlığı tarafından vizonlarda tespit edilen bu korona virüslerin mutasyona uğradığı ve bunun sonucunda da insanlar için ciddi bir risk oluşturabilecek bir durumun ortaya çıktığının açıklandığını hatırlatan Prof. Dr. Hakan Oğuztürk, “Bu dünyadaki Covid-19 hastalığıyla mücadelede bazı sıkıntılara yol açabilecek bir bilgi. Şöyle ki; bir virüsün mutasyona uğraması demek, o virüsle ilgili o ana kadar yapmış olduğunuz hem tedavi anlamında, ilaçların kullanılması anlamında, hem de aşı çalışmalarında bir riske sebebiyet vermekte. Siz bir virüsün aşısını oluşturuyorsunuz, daha sonra virüsün gen yapısında değişiklik olduğun zaman, o aşının o virüse fayda vermeme söz konusu olabiliyor. Yani bunu halk ağzında ‘başa dönme riski’ şeklinde de ifade edebiliriz” şeklinde konuştu.
“Korona virüslerin, mutojenik değişikliği, daha ciddi anlamda bir hastalığın insanlarda seyretme durumunu da karşımıza çıkarabilir”
Vizonlarda oluşan korona virüslerin yeniden bir gen dizilimine kavuştuğunu ve bu durumun şu anki korona virüse karşı geliştirilen tedavi yöntemleri ve aşı çalışmalarını negatif yönde etkileyebileceğini belirten Prof. Dr. Oğuztürk, “Vizonlardan tekrar insanlara bulaşan bu korona virüslerin, mutojenik değişikliği, daha ciddi anlamda bir hastalığın insanlarda seyretme durumunu da karşımıza çıkarabilir. RNA virüsleri grubunda olan korona virüslerin zaten sık mutasyona uğrayacak şekilde bir yaşamsal dizgisinin olduğunu biliyorduk. Fakat bu mutasyonlar point mutasyon dediğimiz, küçük noktasal mutasyonlar idi. Ama bu mutasyonun gen diziliminde daha büyük bir şekilde varyasyon oluşturması, maalesef az önce de ifade ettiğim gibi başa dönme riskini ortaya çıkarabilir. Bu anlamda da bu vizonların yaşamının sonlandırılması şeklinde itlaf dediğimiz olayın gerçekleştirilmesi ile karşı karşıya kalma durumu da zaten kamuoyu ile paylaşıldı” diye konuştu.
“Antikor seviyeleri sonsuza kadar yüksek kalmıyor”
Covid-19 hastalığını atlatan kişilerde oluşan antikor seviyesinin sonsuza kadar yüksek kalmadığını vurgulayan Oğuztürk, ayrıca mutasyona uğrayan bir virüse karşı bu antikorların da işe yaramama durumunun söz konusu olabileceğini söyledi. Oğuztürk, “Virüs ile enfekte olup ve hastalanıp antikor seviyesine ulaştıktan sonra insanlarımızda maalesef bir rehavet durumu söz konusu olabiliyor. Bu yanlış bir süreç. Antikor seviyeleri sonsuza kadar yüksek kalmıyor. Bu şu demek; bu kişiler tekrar Covid-19 hastalığı ile karşılaştığı anda hastalığa yakalanma riski söz konusu. Bu anlamda biz şuana kadarki bilgilerimiz ile enfeksiyonu geçirdikten sonraki antikor seviyesinin, 2-3 ay bilemediniz en fazla 4 ay bir koruyuculuk dönemi olduğunu görüyoruz. Ondan sonra antikor seviyelerinin düştüğünü görüyoruz. Hatta bazı insanlarda antikor seviyeleri istediğimiz kadar yüksek bir düzeye de çıkmıyor. Bu anlamda bu kişilerin rehavete kapılmadan tekrar hasta olma riski ile karşı karşıya olduklarını bilerek kurallara uymaları önem arz ediyor. İkinci parametre de bu kişilerin tabi ki mutasyona uğramış bir virüs ile hastalığı geçirmiş olsalar dahi yeniden hastalanma riskleri, hastalığı geçirmemiş olan kişiler ile aynı risk düzeyinde olduğunu ifade edebiliriz” ifadelerini kullandı.