Ölüyoruz birer birer

Ölüyoruz birer birer,
Bir zalimin zulmünden, bir de sevmekten.
Aciz kalmış insanlıktan bir bir koparılıp soluyoruz.
Ne güneş açıyor, ne bir neşe;
Hepsinde kan ve ızdırap dolu.
Annelikten yoksul, babasından yoksul,
Üstü açık mezarın parmaklıkları pasla dolu.
Daha dün annesinin koynunda, şimdi mezarda.
Hangi vicdan bu? Vicdandan eksik,
Etten bürünmüş bir canavarın zalimliği.
Seversin, sevildiğini sanarsın;
İlk güneşini keserler, zamanla umutlarını.
Gülen yüzünden gülücüğünü koparıp soldururlar.
Ardı arkası kesilmez, parmaklıklar arasında,
Soğuk betonların arasında ölümünü seyrederler,
Nefesin kesilene kadar.
Gaddar mı gaddar insanlık altında yatanlar,
Zulme sessiz kalışlar.
Bir yandan savaş, bir yandan zulüm;
Her tarafı kan bürümüş gözlerle dolu.
Kim katil, kim insan?
Cennet kokan patikleri, yavrusunu son bir kez koklar annesi,
Babasının nuru, canından can koparırlar.
Bir kurşun yarası der geçerler; bilmezler, o bir sevda, o bir ışık.
Alır aldığını katiller,
Kelepçeli masumlar, zalimler dışarıda.
Vurulmuş 18, 19, 30, ne fark eder?
Hangi rakam can yakmaz ki?
Gerçeklerden kaçınılmaz.
Görünmezliğe gidilmekten yorulduk.
Yeter artık, durun, ne olur;
Güneşimizi kesmeyin.

Hatice YALÇIN

 

Zulümlerin biran önce bitmesini ve savaşların hayırlısıyla bitip yeniden Güneş gibi doğmamızı Rabbim nasip eylesin...