MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkün feryat ettiği bir ortamda, bir başka Türkün buna duyarsız kalması abesle iştigaldir. Hadi Kıbrıs davasında sesiniz çıkmıyor, hadi Kerkük’ten habersizsiniz, bari Dağlık Karabağ’da taraf olun, üstelik hakkın ve hakikatin safında yer alın. Haklı olan ülke Azerbaycan’dır. Mağdur olan ülke Azerbaycan’dır. Toprak bütünlüğü ve egemenlik çıkarları suikasta uğrayan ülke de Azerbaycan’dır. Haksızlık karşısında susmak tarihi hata, elim ve trajik bir acziyettir” dedi.
Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırılarına tepki gösteren Bahçeli, bu duruma ses çıkarmayan Türk Cumhuriyetlerini de eleştirdi. KKTC’de gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerini sonucu göreve gelen KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar hakkında da açıklamalarda bulunan Bahçeli, askıda ekmek tartışmalarına da son noktayı koydu.
İnsanlığın en temel ihtiyaçlarının hiçbir dönemde değişmediğini belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceliklerinin dik baş, tok karın ve mutlu yarın olduğunu belirtti. İstanbul Ticaret Odası’nda alınan bir karar doğrultusunda, ekmeğin kilogram fiyatının 6,25 liradan 7,50 liraya yükseldiğini hatırlatan Bahçeli, ‘Askıda Ekmek Kampanyası’ hakkında açıklamalarda bulundu. Bahçeli, “200 gram ekmek 1,25 liradan 1,50 liraya, 240 gram ekmek de 1,50 liradan 1,75 liraya ulaşmıştır. Un fiyatlarındaki artışların ekmeğe de yansıdığı ifade edilmiştir. Bu durum karşısında parti olarak, özellikle İstanbul’da Askıda Ekmek Kampanyasını başlatıp dar ve orta gelirli vatandaşlarımıza gücümüz nispetinde, onları incitmeden, izzet-i nefislerini zedelemeden destek olmaya, destek vermeye gayret ettik. Kaldı ki ekmek fiyatlarının zamlandığı başka dönemlerde de, mesela 6 Ekim 2012 yılında Samsun İlkadım ilçesinde olduğu gibi, Askıda Ekmek Kampanyamızı vicdani sorumluluk anlayışıyla, dayanışma ve yardımlaşma ahlakıyla ilan edip vatandaşlarımızla buluşturmuştuk. Biz askıya ekmek koyduk, şu işe bakınız ki, ekmeksizler birer birer saklandıkları delikten fırlayarak ortalığa çıktılar” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Sakarya Sahasını ziyaret ederek açıkladığı 85 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin umutlandırıcı bir haber olduğunu aktaran Bahçeli, “Karadeniz’de 21 Ağustos’ta bulunan 320 milyar metreküplük doğal gaz rezervine ilave olarak geçtiğimiz Cumartesi günü de 85 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin bulunması ekonomideki iyimser beklentileri kamçılamıştır. Sakarya sahasının Tuna-1 Bölgesi’ndeki toplam doğalgaz rezerv miktarı böylelikle 405 milyar metreküpe ulaşmıştır. Enerjide dışa bağımlılığı azaltan bu keşif sonucunda kalpleri vatan ve millet sevgisiyle çarpan her insanımız ziyadesiyle memnuniyet duymuştur. Bu gelişmeler karşısında yüzleri asılan, canları sıkılan, moral seviyeleri inişe geçen ekmeksizler hemen kendilerini ele vermişlerdir. Manevi dayanışmayı hedefleyen, paylaşmayı önceliğine alan, empatiyi gözeten Askıda Ekmek Kampanyamıza yüzsüzce kulp takıp kara çalanlar utanmalarını kaybetmiş gafillerdir. Bunlar ne ekonomiden anlarlar, ne milli kazanımlara sevinirler, ne de insan onuruna sahip çıkarlar. Çünkü mayaları lekeli, meşrepleri arızalı, sicilleri bozuktur” ifadelerini kullandı.
Askıda Ekmek Kampanyası’nı eleştirenleri sert bir dille uyaran Bahçeli, “Türkiye’de adalet, insan hakları, demokrasi askıda değildir, aksini iddia eden siyasi dolandırıcı, siyasi yağmacıdır. ‘Milliyetçilik askıya ekmek koymak değildir’ diyen ekmeksiz, sen nereden bilirsin milliyetçiliği, ne ilgin ve irtibatın var milletle ve milliyetle. Askıda Ekmek Kampanyamızı eleştiren odakların milletimizin ekmeğine göz koyan, ekmeğinden çalmak için bahane hazırlayan kriz tacirleri olduğu açıktır. Biz ekmeği askıya koyduk, helalden yana tercihimizi gösterdik; zillete düşenleri tarihin askısına koyup postlarını tartacak olan da büyük Türk milletidir. Biz ekmek diyoruz, millet diyoruz, refah diyoruz, bereket diyoruz, beka diyoruz, istiklal ve istikbal diyoruz; manevi dayanışmanın ve milli birliğin dinamizmiyle büyük ve güçlü Türkiye’ye Cumhur İttifakı sayesinde ulaşacağımıza gönülden inanıyoruz” dedi.
Milletlerin var olma istek ve iradelerinin milli şuur ve milliyet duygusuyla gerçekleştirildiğine değinen Bahçeli, “Kuşkusuz elimizde bir çıkış haritası yoktur. Buna rağmen, geleceğimizin nasıl şekilleneceğini, özellikle tehdit ve fırsatların neler olacağını, tarihi akışın hangi değişimlere müsait ve münhal olduğunu önceden tarih şuuruyla öngörmek, önlem almak, hazırlık yapmak elimizdedir, inisiyatifimiz içindedir. Bölgesel veya uluslararası krizler hep gerçekleri görememenin, vahşi planları kavrayamamanın, üstelik hazırlıksız yakalanmanın sonucunda patlak vermiş, ortaya çıkmıştır. Türkiye, Cumhur İttifakı’nın müstesna iradesiyle, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin muazzam imkanlarıyla tarihin arkasından koşan, gelişmeleri yedek kulübesinden izleyen, olan bitenleri yalnızca günü birlik analiz ederek enerji ve vakit kaybeden bir ülke olmaktan tamamen uzaklaşmıştır. Mücadele eden, müdahale eden zamanlama yanlışına müsaade etmeyen bir ülke olarak Türkiye, bölgesel ve küresel olayların aktif, etkili sözü ve nazı geçen güçlü bir takipçisidir. Artık bizden habersiz bir kuşun havalanması söz konusu değildir” ifadelerine yer verdi.
Dağlık Karabağ meselesinin sıradan bir mesele olmadığını söyleyen Bahçeli, bölgenin asıl sahibine geri dönmesi gerektiğine de dikkat çekti. Bahçeli, “Dağlık Karabağ meselesi, milletimizin nabız atışının sahnelendiği, özlemlerinin bir yakut gibi saklı durduğu Türk yurdudur. Coğrafya tarihin yazıldığı mekânın adıdır. Dağlık Karabağ coğrafyasında yazılan Türk tarihidir, dökülen Türk kanıdır, feda edilen Türk canıdır; bunun karşısında defteri dürülüp tepelenecek, yerle yeksan edilecek işgalci unsur ise terör devleti Ermenistan’dır. Azerbaycan’la tek millet iki devlet oluşumuz tarihi vesikalarla mevcut, bir milletin vicdan hükmü olan kültür kaynaklarıyla vakidir. Mefkure bir tohumdur, filiz filiz büyüyüp çınar olacağı yer milletin engin yüreğidir. Tohum çatlayalı çok olmuş, mefkure güneş gibi doğmuş, mazlumların gözyaşıyla ıslattığı, kanlarıyla suladığı Dağlık Karabağ’ın asıl sahibine geçmesinin zamanı gelip çatmıştır. Doymak ve kanmak bilmeyen zalimlerin bu gerçeği engellemeye ne güçleri ne de takatleri yetecektir. Ermenistan hem korkak, hem hain, hem de savaş suçlusudur. Sivilleri öldürerek Azerbaycan Türklüğü arasında korku oluşturmaya çalışmaktadır. Ermeni katiller geçmişteki alçak saldırılarına yenilerini eklemektedir. Soykırımcı Ermenistan işbaşındadır” diye konuştu.
Dağlık Karabağ’da Türk düşmanlığının faal bir şekilde sürdürüldüğünü belirten Bahçeli, “Bugüne kadar Gence, Mingeçevir, Terter, Şemkir, Berde ve diğer cephe hattının çok gerisinde olan sivil yerleşim yerlerinde 60’ya yakın soydaşımız şehit edilmiştir. Hepsine Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize şifa diliyorum. Ermeni askerleri kafileler halinde firar ederken, bu terörist devlet çok sayıda kayıp vermektedir. Paşinyan’ın bunu teyit etmesi bozgunun habercisidir. Türke kefen biçmeye çalışan zalimlerin sonu hamd olsun korkunç olmaktadır. Şu barbarlığa bakınız ki, Ermenistan Terter’de mezarlığı bombalayacak kadar kana susamıştır. 16 Ekim’de Gence’yi yine hedef yapmış, Mingeçevir kentine saldırı düzenlemiştir. Ermenistan her defasında ilan edilen insani ateşkes kararlarını ihlal etmiştir. İki hafta önceki grup konuşmamda uyarısını yaptığım tehlike vasat bulmuş, çatışmaları Dağlık Karabağ’ın dışına yaymak isteyen teröristler Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Ordubad şehrine roket atmıştır. Dağlık Karabağ Azerbaycan’a geçmeden ateşkes, müzakere ve diyalog uçurumdur, işgalcilerin taktik adımıdır” dedi.
“Dağlık Karabağ’da kimin kiminle yürüdüğü, kiminle zulüm ittifakı yaptığı bellidir” diyerek sözlerine devam eden Bahçeli, 1990’lı yıllarda bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin, Dağlık Karabağ konusundaki sessizliği ve tepkisizliğinin kendilerini üzdüğünü belirtti. Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi, Kırgızistan, Bişkek’ten hiç ses çıkmamasını değerlendiren Bahçeli, “Bu suskunluk, bu durgunluk Türke yakışıyor mu” eleştirisinde bulundu.
Türkün Türkten başka dostu yoktur düsturunu hatırlatan Bahçeli, haksızlıklara sessiz kalan Türk toplumlarını hedefine aldı. Bahçeli, “Türkün feryat ettiği bir ortamda, bir başka Türkün buna duyarsız kalması abesle iştigaldir. Hadi Kıbrıs davasında sesiniz çıkmıyor, hadi Kerkük’ten habersizsiniz, bari Dağlık Karabağ’da taraf olun, üstelik hakkın ve hakikatin safında yer alın. Haklı olan ülke Azerbaycan’dır. Mağdur olan ülke Azerbaycan’dır. Toprak bütünlüğü ve egemenlik çıkarları suikasta uğrayan ülke de Azerbaycan’dır. Haksızlık karşısında susmak tarihi hata, elim ve trajik bir acziyettir. Mazisi ile alakasını kesmeğe kalkan, tarihini zorla unutmak isteyen toplumların mensubiyet ve metanet duygusu kaybolacak, hepsi birden silik gölgeye dönüşecektir. Biz gölge değiliz, Türk evladı Türküz. Bugün Azerbaycan’ın başına gelenlerin aynısı, Allah muhafaza yarın bir başka Türk Cumhuriyeti’ni etkileyebilecektir. Küresel ve bölgesel nüfuz mücadelelerine hayır diyemezsek, işgal projelerini topluca reddedemezsek komşunun yanan bacası kendi evimizin ateş almasına kadar giden ilk kıvılcımı çakacak, ilk tutuşmayı sağlayacaktır. Bir Türk dünyaya bedeldir diyoruz, fakat hiçbir dost ve kardeş ülkeden dimdik bir duruş göremiyoruz. Ayıptır, günahtır, Türk’ün birliği ve beraberliği bütün muhasım odakları, bütün şer güçleri, bütün ortak düşmanları A’dan Z’ye yıkıp geçecektir” dedi.
Bir zamanlar Türkler için söylenen ‘Ölüp ölüp ölmeyen millet’ sözünü hatırlatan Bahçeli, “Türk milleti ölümü öldürmeyi bilmiştir, korkuyu korkutmayı başarmıştır. Bizim mukadderat ve mukaddes şerefimizde, teslim olmaktansa seve seve şehadete kucak açmak vardır. Hangi coğrafyada yaşarsak yaşayalım, Türk milletinin şerefli mensupları olarak, haklı ve meşru mücadele şartlarının gereği her neyse hesap yapmadan, tereddüde kapılmadan yerine getirmek zorundayız. Biriz, beraberiz, hep birlikte Türklüğün eğilmez başı, bükülmez kolu, kesilmez nefesiyiz, nitekim kocaman bir aile olan büyük Türk milletiyiz” şeklinde konuştu.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonucunda göreve gelen KKTC’nin 5’inci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı tebrik eden Bahçeli, görevinde muvaffakiyetler diledi.
KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkı yanlış yönlendirmeyi hedefleyen kamuoyu araştırma şirketlerinin güvenirliğinin sıfırlandığını söyleyen Bahçeli, “Bizim beklentimiz şudur: ‘Eğer Kıbrıs’taki seçimleri Türkiye’nin desteklediği Ersin Tatar kazansın, ben bu mesleği bırakacağım’ diyen hangi anketçi varsa artık işini tasfiye ederek sözünü tutmasıdır. KKTC Cumhurbaşkanı Seçiminde, mücahit ruhu müzakereci saplantıları tarihin kenarına itmiştir. Çok şükür esaret değil cesaret kazanmıştır. Taviz değil milli duruş kazanmıştır. Zillet değil millet kazanmıştır. Rum tezleri değil Türkün muteber iradesi kazanmıştır. Çözümü federasyonda arayan, çareyi toprak vermekte gören gayri milli zihniyetler Kıbrıs Türklüğü’nün önünden çekilmek zorunda kalmışlardır. Akıntıya karşı kürek çekenler sandıkta kaybolmuşlardır. Eşit ve egemen iki devlet esasına dayalı ahlaki ve milli siyaset anlayışı devlet sorumluluğu üstlenmiştir. Hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek akıl tutulması, eksen kaymasıdır. Kıbrıs meselesini Rumların eline ve insafına terk etmek, dayatmalara tamam demek en başta milli değerlere ve tarihsel kazanımlara haksızlık ve hıyanettir. Bizim görüşümüz budur, dünden bugüne çizgimiz ve meseleye bakışımız değişmemiştir” ifadelerine yer verdi.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kronikleşmiş sorunları, Türkiye’nin desteğiyle köklü çözümlere ulaştıracağına dair güveninin tam olduğuna değinen Bahçeli, “18 Ekim 2020 Pazar günü şu tarihi hakikat bir kez daha tasdik ve teyit edilmiştir: Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. KKTC’nin tanınması, uluslararası toplum nezdinde kabulü, aynı şekilde egemen bir devlet halinde varlığı ve sürekliliği mutlaka sağlanacak, gecikmiş adalet yerini bulacaktır. Türkiye ile KKTC’nin birbirine kopmaz bağ ile bağlanması siyasi veya stratejik bir ilişkiden öte tarihin seslenişidir, şehitlerimizin emanetidir, milletimizin beklentisidir, Türklüğün yeminidir. Lefkoşe Ankara’nın ikiz kardeşidir. KKTC Doğu Akdeniz’deki son siperimiz, son savunma hattımızdır. Kıbrıs demek vatan demektir. Kıbrıs demek Türk demektir. Kıbrıs demek ecdad demektir. Kıbrıs demek, Akdeniz’deki sönmeyen millet ışığı demektir” diye konuştu.
Bahçeli’nin konuşmasının son bölümünde ise Anayasa Mahkemesi (AYM) üyesi Engin Yıldırım’ın ‘Işıklar yanıyor’ paylaşımı yer aldı. Bahçeli konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:
“Ne var ki ışıklar yanıyor mesajıyla kafalarında yer etmiş darbe özlemlerini sosyal medya kanalıyla paylaşan sorumsuzların ışığı yakanın da, kapatacak olanın da sadece ve sadece aziz millet varlığı olduğunu bilmeleri, yarım akıllarını başlarına almaları hem tavsiyemiz hem de ikazımızdır.”