Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu vatan toprakları bölmek isteyenler bu ülkede yer bulamayacak, çukurlara gömülecektir. Devlet içinde devlet, asla buna müsaade edilmeyecektir' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyük Anadolu Otel’de düzenlenen ’Türk Metal Sendikası Kadın İşçiler 21. Büyük Kurultayı’nda yaptığı konuşmada, “Ülkemizin çeşitli şehirlerinden ve yurtdışında kurultaya teşrif eden misafirlerimize hoşgeldiniz diyorum. Türk Metal Sendikası’nın 21. yıldır sürdürdüğü etkinlik için özellikle tebrik ediyorum. Bu vesileyle emekçi kadınlarımız, çalışan kadınlarımız başta olmak üzere tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en samimi duygularımla kutluyorum. Sizin bu coşkunuz, bu sevginiz kadınlarımızla ilgili yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarda bizim en büyük gücümüzdür. Kişinin kadın ve erkek olarak dünyaya gelmesi bir tercih değil, bir takdirdir. Bunun için biz insanları bu yüzden insanları cinsiyetleriyle tasnif etmedik. Nisa, yani insan olan kadınlarımıza yönelik her türlü ayrımcı, adaletsiz tutuma karşı hep birilket mücadele etmeyle karşı karşıya kalıyoruz. Kur’an’ı Kerim’de bir sure kadına ayrılmıştır, Nisa Suresi, bu kadına verilen önemin en açık ifadesidir. Kadın ve erkeğin her biri insanın yarısıdır, hiç yarım insan olur mu? Kadını yok sayan erkek, kendi yarısından da vazgeçmiş demektir. İşte, bunun için buradan Türk Metal Kadın İşçiler Büyük Kurultayı’ndan hem Türkiye’ye hem dünyaya sesleniyorum ve diyorum ki ’Kadınlar inayet değil, adalet bekliyor’. Kadınlar, kota değil adil bir yarış talep ediyor. Kadınlar, istismar edilmek değil, saygı görmek istiyor. Kimse kadınların bu isteklerine kulak tıkayamaz, sırtını dönemez” ifadelerini kullandı.
“Biz, bugüne kadar kadınlarımızın hak arayışlarında hep yanlarında olduk” diyen Erdoğan, “Cinsiyetleri sebebiyetiyle istismar edilmelerine de daima karşı çıktık. 40 yıllık siyasi hayatımda, hangi mücadeleye girdiysem yanımda hep kadınlar vardı. Elde ettiğim tüm başarıların gerisinde mutlaka kadınları gayreti, alınteri, fedakarlığı vardı. Daha da önemlisi hayatımın her anı, ailemin kadınlarıyla anlam kazanır. Benim için kadın öncelikle annedir. Birileri rahatsız olabilir ama ben az önce dinlediğim hanım kardeşimin de tescil ve tespit ettiği gibi kalbimde cennetin müjdesi olduğuna inandım, ayaklarının altını öpmekten şeref duyduğum kendi annemle birlikte tüm annelerin özel bir yeri vardır. Anacığım, ayağının altını öperken ayağını çekerdi, kendi o ifadesiyle, ’Oğlum ne ediyisun’ derdi bana, ben de ’Anne, olmaz’ derdim, ’Ana bana cenneti çok mu görüyorsun? Ben cennetin kokusunu almak istiyorum’ derdim. Anne bu kadar önemli. Siz, işte o şerefli makamdasınız. Siz olmasaydınız, erkekler olmazdı. Benim için kadın eşimdir, hayatımı paylaştığım iyi ve kötü tüm günlerimde dimdik yanımda olan işimle birlikte ailelerinin direği olan tüm kadınlarımıza saygılarımı sunuyorum. Benim için kadın kızlarımdır, gözlerimin nuru olan kızlarımla birlikte tüm genç kızlarıma sevgilerimi iletiyorum. Benim için kadın torunumdur, varlığıyla hayatıma neşe katan, yaşama sevincimi artıran torunumla birlikte tüm kız evlatlarımızı muhabbetle selamlıyor, hepsinin alınlarından öpüyorum” şeklinde konuştu.
“BU ÜLKENİN KADINLARINI YANINA ALANIN SIRTI YERE GELMEZ, KARŞISINA ALAN DA İFLAH OLMAZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: “Elbette en büyük saygıyı, selamı hakedenleri, en samimi anmayı hakedenler şehitlerimizin anneleri eşleridir çocuklarıdır. Onların evlatları, eşleri, babaları, birer birer kahramandır. Bu ülkenin, bu milletin bekası için geride sevdiklerini bırakarak gözlerini kırpmadan, büyük mücadeleye giren hayatlarını fedan eden bu kahramaların hepsini rahmetle, minnetle yad ediyorum. Onlar Peygamberlikten sonra en Yüce makamın sahibi oldular, şehitlik makamı, onları kutluyorum. Merhum Akif’in ifade ettiği gibi, ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, sana avucunu açmış duruyor Peygamber. Onlara selam olsun, şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmak hepimizin namus borcudur. Gazilerimize ve onların ailerinin ailelerine selamlarımı sunuyorum. Gazilerimizin hayatlarının nasıl değiştiğini gayet iyi biliyoruz. Rabbim hepsinden razı olsun. Gözü yaşlı aneler, yüreği yaşlı eşlerin, dünyası sarsılmış çocukların ahlarını alanların betbaht olması kaçınılmazdır. Bu ülkenin kadınlarını yanına alanın sırtı yere gelmez, karşısına alan da iflah olmaz.”
Erdoğan, “Bu ülke Kurtuluş Savaşı’nı verirken cephede sadece erkekler yoktu. Kadınlardan oluşan birliğiyle düşmana karşı savaşan Kara Fatma’lar vardı. Manisa’da efeleriyle birlikte girdiği çatışmada şehit düşen Gördesli Makbule Hanımlar vardı. Biz, ülkelerin ve milletlerin geleceklerinde kadınların nasıl hayati bir rol oynadıklarını bildiğimiz için yurtdışına yönelik kalkınma yardımlarımıza da onlara öncelik verdik, veriyoruz. TİKA’nın yürüttüğü çalışmalarda bu önceliğin somut çıktılarını gördük. Eğitimden, sağlığa, meslek edindirmeden korunmaya kadar her alanda kadınlara yönelik yüzlerce proje hayata geçirildi geçirilmeye devam ediyor” dedi.
KADINLARDAN, “DEVLET NEREDE, BİZ ORADAYIZ” SLOGANI
Geçtiğimiz 14 yılda kadınların ekonomi, siyaset, iş hayatındaki, sosyal faaliyetlerdeki etkinliğinin giderek artığının bir gerçek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Kadın elinin değmediği, kadın desteğinin olmadığı hiçbir işin başarıya ulaşma şansı yoktur. Soruyorum sizlere, Yeni Türkiye’yi birlikte inşa ediyor muyuz? Yeni anayasayı birlikte hayata geçiriyor muyuz? Az Önce, Pevrul söyleyeceğimi zihin dünyamdan adeta kopardı ve konuştu, şimdi ben tekrar ediyorum, ’Katil devlet’ diyerek ihanet çukuruna gömülenlere inat devletimize sahip çıkıyor muyuz? Sendikaları, terör örgülerinin değil gerçek emekçilerin yuvası haline getiriyor muyuz? Sendikaları silah deposu haline getirenlerin karşısında dimdik duruyor muyuz? Bölücü terör örgütünden, paralel devlet yapılanması örgütüne kadar tüm şer çetelerine karşı milletimizin yanında yer alıyor muyuz?” diye sorması üzerine kadınlardan ’Evet’ cevabı geldi. Erdoğan da bunun üzerine, “Kadınlarımız tamam diyorsa bu iş tamamdır” şeklinde konuştu. Kadınlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ifadelerini ayakta dakikalarca alkışlayarak, “Devlet nerede, biz oradayız” sloganları attı.
“BU MİLLETİ PARÇALAMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEKTİR”
Terörle mücadeledeki kararlığa işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” dedik. Biz bu 4 şey için varız. Bu milleti parçalamaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bayrağımıza eş bayrak dikmeye çalışanlar bu ülkede yer bulamayacaktır. Bu vatan toprakları bölmek isteyenler bu ülkede yer bulamayacak, çukurlara gömülecektir. Devlet içinde devlet, asla buna müsaade edilmeyecektir” dedi.
“Türkiye’nin her köşesinde kadınlarımız, giderek daha etkin, daha görünür şekilde çalışma hayatındaki yerlerini alıyorlar” diyen Erdoğan, “Esasen kadınlar iş hayatında her zaman olmuştur. Göçebe toplumlarda hayvanlarla ilgilenen kadınlar vardı, Tarım toplumlarında tarlarının ekiminden biçimine kadar her aşamada çalışan yine kadınlar, sanayi toplumunda üretimin her safhasında kadınların emeği eksik olmamıştır. Ofiste çalışmayan kadınlar evlerinde üretimler yaparak iş hayatındaki yerlerini almışlardır. Kadını ekonomik ve sosyal hayattan tecrit edilmiş olarak sadece evine hapseden anlayış sadece yakın döneme ait bir tasavvurdur. Bana göre, kadına en büyük zararı, hayatı ekonomik özgürlük parantezine mahkum eden anlayış vermiştir. Halbuki hangi annenin yaptığı işin bedeli olabilir mi? Olamaz. Aile kurumu yıkarak, değerleri yok ederek kadını özgürleştiremezsiniz. Tam tersine bu, kadının her alanda istismarının önünü açan bir yaklaşımdır. Kadın emeğinin ve bedenin sömürülmesine yönelik her girişim aslında toplumların geleceğini hedef alıyor. Batıda bu tehdidin acı sonuçları, aile kurumunun zayıflamasıyla görülmesiyle başladı” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “(Batı) Biz yanlış yaptık demeye başladılar, bunu bize diyorlar. Bunun için diyoruz ki kadınlar iş hayatının her alanında hakettikleri konuma gelecekler. Ailenin temel direği olarak anne babaları, eşleriyle, çocukları dostlarıyla olan ilişkiye de güçlü bir şekilde sürdürecekler. Elbette aynı sorumluluk erkeklerin de omuzlarındadır. Erkeğin olmadığı yerde kadın, kadının olmadığı yerde erkek yarımdır. Bize düşen Rabbimizin takdirine ran olmaktır. Kur’an da mukaddes kitabımızda iyi ve temiz erkekler ile iyi ve temiz kadınlar, bunun yanında kötü erkekler ve kötü kadınlardan söz edilir. Mukafat için ölçü ise cinsiyet değil, salih amel belirlenmiştir. Peygamberimiz, erkeklerin kadınlar, kadınların erkekler üzerinde birtakım hakları olduğunu belirtiyor. Sorun, zaman içinde ortaya çıkan uygulamalar mutlak kabul olarak vehmedilmesidir. Kadınlarla ilgili uygulamaların aynı kalmasını beklemek adaletsizliği savunmaktır.”
“KENDİ KIZLARI BU ÜLKEDE OKUTAMADIM”
Geçtiğimiz 14 yılda önemli reformlara imza atıldığına dikkati çeken Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde aynı kararlılığı devam ettireceğimizden emin olmanızı istiyorum. Türkiye, geçmişte kadınları sadece cinsiyetlerine değil, kılık kıyafetine göre tasnif eden nobran, incitici, kadını aşağılayıcı uygulamalarına da şahit oldu. Biz kadının kafasındaki örtüyle değil, kafasının içindeki fikirlerle, üzerindeki elbiseyle değil, yüreğindeki inançla ve sevgiyle değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için başı açık, başı kapalı ayrımı yapamayız. Düşünün, aynı ailenin içinde başı örtülüsü de başı açık olanı da var. Anne başı örtülü, icabında kızı açık. Böyle bir ayrımcılık olabilir mi, olamaz. Geçmişte kadınlarımız mağdur edildiği için onların yanında yer aldık, alacağız. Asla, başı açık kadınlara yönelik en küçük tacizimiz, ayrımcılığımız söz konusu olmamıştır, olamaz da. Mesai arkadaşlarımın içinde başı açık, başı örtülü olan da var. Hiç kimse orada ayrımcılık yapamaz. Daha önce bu ülkeye başı örtülü olanlar giremiyordu. Bu adaletsizlik değil mi ayrımcılık değil mi? Onlar bu ülkenin evlatları değil mi? Maalesef bunu yaptılar. Bizi bugüne kadar yaşam biçimi üzerinden eleştirenlerin tümü bu konuda en küçük bir delil ortaya koyamaz. Ben, kendi kızları bu ülkede okutamadım ya, ben dertliyim, damdan düştüm ama kızları bu ülkede başı örtülü olduğu için okutamadım, Amerika’ya gönderdim orada okuttum, öz yurdunda garipsin öz vatanında parya. Amerika’da okutabiliyorsun, bu ülkede okutamıyorsun. Birçok ülkenin devlet başkanı bana şaşırdı, siz müslüman değil misiniz? dedi. Peki, niye okutamıyorsun kendi ülkende? Dedim ki bundan dolayı. Ama şimdi böyle birşey var mı? Yok. Hamdolsun. Gerçek bağımsızlık, demokrasi bu. Dertliydik, hamdolsun aştık. Daha iyi günler olacak” şeklinde konuştu.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin artık bu tür geride bırakmış olduğuna inandığım, tahammülsüzlükleri yeniden gündeme getirmeye çalışanlar olduğunu biliyoruz. Bursa’daki gelişmeler. Oralara aydın müsvettesi olarak gelip güya destek veriyoruz diyenler. Geçenlerde bir genel kurulunda çalışma bakanımız farklı dünya görüşünde oldukları halde, nezaket gösterip oraya katılıyor ama orada her türlü edep dışı hareketler atılıyor. Bir taraftan katil devlet diyorlar, bir taraftan da orayı tek etmesi için sloganlar atıyorlar. Hakaret ettiğiniz kim, bu ükenin Çalışma Bakanı. Bir sendika olarak senin kapısını çalacağınız bir Bakan. Yaptığın anda karşılığını bulursun, bulduğun anda da rahatsız olma. Ben bu tür sendikalara zaman zaman karşılık vermişimdir. Bunu sendikacı arkadaşlarım bilir niye nezaket nezaket getirir. Nezaketsizlik yaptığınız zaman da karşılığını aynen bulursunuz. Bizler bu makamlarda şahsi olarak değil, sizin adınıza bulunuyoruz. Bizlere yapılan saygısızlık milletimize yapılan saygısızlıktır. Kadınlarımızın hakettikleri cevabı vereceklerine inanıyorum. Başları dik tüm kadınları bir kez daha saygıyla muhabbetle selamlıyorum. Sizin ve sizin nezdinizde 8 Mart Dünya kadınlar Günü’nü tekrar kutluyorum. Bu kutlamaları 365 gününe yaymak lazım.”
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, kadın çalışanlar için çok yolun alındığını belirterek, emekçilerin hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını ifade etti. Kavlak, “Eğer önlem alınmazsa Allah’ın en kutsal varlığı olan insanı bir mal gibi alınıp satılıp hale getirecek. Buna ’dur’ demek gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanım bize destek olun, haklı mücadelemizde yanımızda olun. Biz de sizin yanınızda olacağız. Size, söz veriyorum. Çünkü, biz bu mücadeleyi kaybedersek birileri büyük karlar elde edecek ama emin olun kaybeden biz olacağız” ifadelerini kullandı.
KADINLARDAN ’ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ’ SLOGANI
“Milli bütünlüğümüze, mehmetçiğimize dil uzattılar” diyen Kavlak’ın, “Buradan o densizlere sesleniyorum, bizim devletimiz katil olmaz. Bizim kültürümüzde devlet babadır, baba. Bizim kültürümüzde devlet kutsal bir çatıdır. Siz, o kutsal çatının altında bu devletin sayesinde sözde sendikacılık yapıyorsunuz. Katil kimdir biliyor musunuz? Beraber hendek kazdıklarınızdır. Katil, Ankara canisinin taziyesine gidenlerdir. Katil onlardır onlar” ifadelerini kullanması üzerine salondaki kadınlar ’Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganları attı.
“SÖZDE AYDINLARI DİNLEYEN İŞÇİ KARDEŞLERİME SESLENİYORUM”
Pavlak, konuşmasında şunları kaydetti: “Bu hainlere destek olanlara bir sözüm var. Onlar kendilerine aydın diyorlar ama değiller. Biz gerçek aydınları tanıyoruz. İyi niyetle bu sözde aydınları dinleyen işçi kardeşlerim, sizlere sesleniyorum, bunlar aydın olsa önce kafalarını aydınlatır. Bunların masum dediği mehmetçiğe kurşun sıkan hainlerdir. Yazıklar olsun bunlara yazıklar olsun. Sayın Cumhurbaşkanım, zor günlerin iyi bir tarafı var. Çok iyi anladık, herşeyi apaçık gördük. Buradan söz veriyorum, bizi öldürmeyen yara bizi güçlendirir. Bu bayrak uğruna ne yapılması gerekiyorsa yapacağız. Gerekiyorsa canımızı vereceğiz.”
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, mültecilerin kaldığı kampları ziyaret ettiklerini belirten Atalay, kız ve erkek çocukları için oyuncak istedi. Atalay, kadınlar için her bölgede 2 bin tane ağacın Türk-İş tarafından dikildiğini ifade etti. Türkiye’deki sendikaların ve dünyadaki sendikaların mültecilerle ilgili bir bildiri hazırladığına dikkati çeken Atalay, Avrupa’daki bütün devletlerin tamamına yakınının mültecilere karşı direnmeye devam ettiğini dile getirdi.
Kavlak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a günün anısına plaket takdim etti.