Terör örgütü PKK ile PYD arasındaki organik ilişki, iki yapının tüzüklerinden ve sözleşmelerinden açık bir şekilde anlaşılıyor.
İstihbarat birimlerinin tespitlerine göre, PKK kadrolarında yer alan bazı üst düzey isimlerin PYD içinde görev alması, bu birlikteliğin en önemli işareti olarak göze çarpıyor
ABD’nin, PKK’nın Suriye kolu olarak bilinen PYD’ye desteğinin süreceğinin açıklanması, hem dış hem de iç siyasette yankı bulmaya devam ediyor.
Washington yönetiminin IŞİD’e karşı “başarı kazandığı” gerekçesiyle desteklediği PYD’yi, terör örgütü olarak görmediğini resmi olarak seslendirmesi Ankara’nın tepkisini çekerken, önümüzdeki sürecin sinyallerini vermesi açısından da önem içeriyor.
Suriye’de başlayan iç savaş sonrasında, ülkenin kuzeyinde ve Türkiye sınırına yakın bölgedeki Rojava çevresinde yapılanması bulunan PYD’de, PKK’lı kadroların görev yaptığı daha önce gündeme gelmişti. Ayrıca, TSK’nın hava operasyonları sonrasında güvensiz bölge haline gelenKandil’in bazı bölgelerindeki kadroların, bu kışı daha güvenli olan Rojava’da geçirmesi de PKK-KCK-PYD birlikteliğinin diğer işareti.
ÖCALAN’IN AÇILIMLARI
Bu kapsamda, tartışmanın merkezini oluşturan PKK-KCK-PYD bağlantısını irdelemekte fayda var.
Şöyle ki; PKK lideri Abdullah Öcalan, 25 Aralık 2001’de avukatlarıyla yaptığı görüşmede, “Dört ülke için önermiştim. İran’da demokratik İslam esprisi ile olmalı. PKK, Irak’ta yaşamalı, Güney PKK biçiminde olabilir. Suriye’de Demokratik Birlik Partisi. Artık ayrıntıya girmeyeceğim. Çünkü bunları savunmamda ayrıntılı verdim. Ama esprisi şu: Her ülkenin demokratik birlik amaçlarına bağlı bir partileşme, ittifaklaşma, cepheleşme önerdim. Ülkelerin birliğinin demokratik aracı. Bunları biraz özümsemek gerekiyor” tanımlaması, PYD’nin oluşturulması için önemli bir köşe taşı olarak değerlendirilebilir.
Öcalan, İmralı’da 13 Ağustos 2003’te avukatlarıyla görüşmesinde ise şu tanımlamayı yaptı: “…Savunmamda ‘Suriye Kürtleri’nin Demokratik Partisi’ diyordum. Demokratik Birlik Partisi’ni Suriye halkı için de öneriyorum. Bu parti sistemin demokratikleşmesinde öncü rolünü oynar. Suriye Kürtleri demokrasi sürecinde motor gücü oynayabilir. Suriye’nin fazla akılsızlık yapacağını sanmıyorum. Zayıf bir rejim. Beşar’ı fazla zorlamamak lazım. Ancak geri adım atmadan, demokratik çalışmaları derinleştirmek gerekir. Basın dahil çalışmaları başka bir formülle sürdürebilirler. Suriye Kürtleri demokrasi sürecinde motor gücü oynayabilir.”
KARAR KADEK KONGRESİNDE
Keza, Nisan 2002’de gerçekleştirilen KADEK’in 1. Kongresi’nde, Türkiye’nin yanı sıra Irak, İran ve Suriye’de PKK’ya bağlı örgütlenmelerin kurulması kararı alındı. Kararda, “… bir Suriye Demokratik Birlik Hareketi’ni veya partisini ortaya çıkartarak, onu önümüzdeki dönemde hareketimizin örgütsel yapısı olarak görüp gerekli desteği vermelidir” tanımlamasına yer verildi. Böylelikle Öcalan’ın “Suriye’de Demokratik Birlik Partisi’nin kurulması” talimatı sonrasında PYD, 17 Ekim 2003’te Partiya Yekitiya Demoqratik adıyla kuruluşunu ilan etti.
Bu değerlendirme ve tanımlamaların yanı sıra PKK ve PYD tüzüğü ile KCK sözleşmesine bakmak üç oluşum arasındaki organik yapıyı kurmanın ipuçlarını verecektir.
PYD TÜZÜĞÜNDE HEDEFLER
PYD tüzüğünde partinin hedefi şu şekilde açıklanıyor: “Kürt sorununun Batı Kürdistan’da demokratik çözümü, demokratik özerkliğin sağlanması, demokratik ekoloji ve cinsiyet özgürlüğünün ve demokratik sosyalizmin sağlanması, bütün Kürdistan parçalarında demokratik kurtuluş mücadelesinin desteklenmesi ve Kürdistan Ulusal Birliği’nin Demokratik Konfedaralizm sistemi çerçevesinde çözüme kavuşturulması.”
KCK sözleşmesinde bu durum “Kürdistan toplumunun cinsiyet özgürlüğüne ve ekolojiye dayalı demokratik örgütlülüğünü, demokratik konfedaralizm esaslarına göre yaratmak” olarak tanımlanıyor.
PKK Tüzüğünde ise “Demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü toplum paradigması ve demokratik sosyalizm çizgisi temelinde demokratik konfederal yapılanmayı inşa etmek, Kürt sorununun bulunduğu ülkelerde çözümü Özerk Demokratik Kürdistan temelinde gerçekleştirmek” tanımı yer alıyor.
ÖRGÜT YAPISI, ÖRGÜTLENME
Üç yapı içinde örgüt yapısı/örgütlenme ise şöyle tanımlanıyor:
PYD tüzüğü: “Abdullah Öcalan’ı “önder” kabul eder; PYD paradigmasında kadın temsiliyet kotası yüzde 40’tır. Kadın ve gençler parti içerisinde öncü rol oynar.”
KCK sözleşmesi: “Kurucusu ve “Önder”i Abdullah Öcalan’dır. Her çalışma alanında yüzde 40 cins kotası gözetilir.”
PKK tüzüğü: “Abdullah Öcalan’ı; yoldaşı ve düşüncelerini kendi çizgisi ve “Önderlik Kurumu” olarak kabul eder. Bütün üst yönetim organlarında kadın ve erkeğin en az yüzde 40 temsilini esas alan cins kotası uygulanır.”
Yine, aynı yapılardaki “örgüt üyeliği/sistem yurttaşlığı” tanımlarının benzeşmesi dikkat çekicidir.
PYD tüzüğü: “18 yaşını dolduran kişi Önder Apo’nun demokratik uygarlık çizgisine, parti programına ve yönetmeliğine inanır ve yaşamına uygular.”
KCK Sözleşmesi: “Kürdistan’da doğup yaşayan veya KCK sistemine bağlı olan herkes yurttaştır.”
PKK tüzüğü: “Parti kadrosu (üyesi), kendini Apocu tarz, tempo ve üsluba ulaştırarak parti amaçları için yürüttüğü mücadele ile yoldaşlarına ve tüm topluma örnek olan kişidir.”
PKK, KCK ve PYD’de üyelerin görev amaçları için şu parametreler yer alıyor:
SÖZDE CİNSİYET MÜCADELESİ
PYD tüzüğü: “Kürt halk önderi Öcalan’a bağlılığı şeref bilmeli ve onun özgürlüğü için mücadele edilmelidir. Demokratik Konfederalizm sisteminin oluşması için büyük çaba göstermelidir. Cinsiyet mücadelesi yürütülmeli ve kadının özgürlük çizgisine inanmalıdır.”
KCK sözleşmesi: “KCK sistemine bağlılık esastır. Her KCK yurttaşı cinsiyet özgürlüğüne dayalı eşit yaşamı geliştirmekle sorumludur.”
PKK tüzüğü: “Önder Apo’nun yaşamını ve özgürlüğünü benimsemek. Apo’cu çizgiyi özümsemek.”
Üyelerin özelliklerinin tanımı şöyle:
PYD tüzüğü: “Kadın özgürlüğü ve demokratik uygarlık çizgisi konusunda inanç sahibi olmalı. Sevginin ve doğanın savunucusu olmalı.”
KCK sözleşmesi: “Başta kadın olmak üzere, ezilen kimliklere pozitif ayrımcılık uygulanması ilkesiyle yaklaşım gösterir, aile içinde ve dışında kadın üzerindeki baskı, şiddet, sömürü ve aşağılamaya, kadın katliamına karşı mücadele içerisinde olur. Her yurttaş çevresini, genel doğa ve evreni, her canlı türünü kültürel ve tarihi zenginlikleri, koruma geliştirme, sorumluluğu ile yükümlüdür.”
PKK tüzüğü: “Kadın kurtuluş ideolojisi temelinde toplumsal cinsiyetçiliğe karşı, özgürlükçü ve eşitlikçi bir yaşamı esas alır. Doğaya derin bir ekolojik bilinç temelinde tutkuyla yaklaşır. Doğa gibi tarih ve kültür değerlerini de varlığının bir parçası olarak görür.”
PYD’DE GÖREV ALAN PKK’LI YÖNETİCİLER
PKK ile PYD arasındaki organik bağlantıyı açıklarken PYD içinde görev alan üst düzey PKK’lıların varlığını unutmamak gerekiyor.
İstihbarat birimlerinin tespitlerine göre, PYD’nin içinde PKK’nın tecrübeli kadrolarının yer aldığı aşikâr. Tespit edilenler arasında “Doktor Şervan” kod adını kullanan Mehmet Şerif Aslan 2006’da Kuzey Irak’taki Mahmur Kampı’na giderek PKK’nın kırsal alan kadrosuna katıldı. 2008’den bu yana PKK adına PYD içinde silahlı faaliyet gösteren Aslan’ın, PKK’nın HPG Ana Karargah Komutanlığı’nın Rojava birim sorumlusu olarak Serekani bölgesinde sorumlu düzeyde faaliyet gösterdiği ifade ediliyor.
Diğer bir isim “Dilovan” ve “Masiro” kod isimlerini kullanan Bedirhan Abo. 1991’de PKK’ya katılan Abo, Hakkari Yüksekova’nın Dize köyü nüfusuna kayıtlı. Abo’nun PKK’nın Rojava Askeri Kanat Genel Sorumlusu olarak silahlı faaliyeti belirlendi.
PKK’LI MERVE PYD DE
PKK içinde Merve Melisa kod isimlerinin kullanan Fatma Demir de diğer iki isim gibi PYD saflarında. 1998’de PKK’ya katılan Demir’in, PYD’nin kadın savaşçılar sorumlusu olduğu biliniyor. Demir’in 2012’den itibaren Suruç’un hemen karşısındaki Aynel El Arab bölgesinde PYD’nin kadın kolları YPJ içinde “sorumlu” düzeyde faaliyet gösteriyor.
Sonuçta Öcalan’ın aklında olan Suriye’deki yapılanmanın PKK ve KCK yapılanmasıyla benzerliği oldukça fazla. Irak’ta PÇDK, İran’da PJAK, Türkiye’de KCK/TM’yle faaliyetlerini yürüten PKK’nın Suriye’de PYD öncülüğünde YPG ve TEV-DEM’le (Rojava Demokratik Toplum Hareketi) etkinliği artık yadsınamaz bir gerçek oldu.