Ak Parti Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, Alman Federal Meclisi tarafından hazırlanan ve Perşembe günü oylanacak olan 'Ermeni soykırımı tasarısı' ile ilgili olarak bildiri yayınladı.
Ilıcalı, Alman Federal Meclisi tarafından hazırlanan, 1915 olaylarının soykırım olarak tanınmasını, bunun orta öğretim ve üniversite eğitiminde ders olarak okutulmasını, içeren tasarıyla ilgili olark yayınladığı bildiride şu ifadelere yer verdi; “Bir Erzurumlu, aynı zamanda bölgemde yaşanan Ermeni katliamlarına şahitlik etmiş bir neslin çocuğu olarak, Almanya’da gündeme gelen sözde Ermeni Soykırım Yasa Tasarısı nedeni ile duyduğumuz üzüntü ve hassasiyeti paylaşmak istedim. Bilindiği üzere, Kazım Karabekir Paşa o günleri anlatırken 12 Mart sabahını şöyle dile getiriyor: “Erzurum’da halk göz yaşları içerisinde, kimi babasını kimi kardeşini yakılmış yada süngülenmiş bulup saçlarını yoluyordu, sokaklarda yaşama dair iz bile yoktu, yerlerde çocuk kadın ve yaşlılar kanlar içinde yatıyordu. Erzurum halkı tahtacılar ve alaca gibi semtlerde konaklara doldurulup yakılarak katledilmişlerdi.”
7 temmuz 1993 tarihinde Hasankale’nin Tımar Köyünde, Atatürk Üniversitesi tarafından yapılan kazılarda Ermenilerce katledilen çoğu kadın ve çocuklardan oluşan tam 350 kişinin toplu mezarına rastlanmıştır. Kısacası Erzurum’da 9.500 den fazla vatandaşımız katledilmiştir.
Yirmi iki milyon kilometrekarelik bir coğrafyaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde, çeşitli ırk, din, dil ve kültürden gelen insan toplulukları yüzyıllarca bir arada yaşamıştır. Geçen onca süre boyunca, Osmanlı İmparatorluğu, değişik coğrafyalara yayılan çeşitli millet ve etnik grupları büyük bir hoşgörü ile yönetmiş, asla sömürgeci bir politika benimsememiştir. Ülkenin her köşesini anavatanın bir parçası olarak gören devlet politikası altında, azınlıklar devlet yönetiminin her kademesinde görevler üstlenmişlerdir. Mevcut olan bu çok uluslu yönetim yapısı içerisinde elbette ki Ermeniler de yerlerini almış, özellikle 17. yüzyıldan itibaren devletin her kademesinde etkin görevlere atanma fırsatı bulmuşlardır.
Ermeni meselesi ilk olarak 19. yüzyıl başlarında emperyalist güçlerin Türk topraklarını parçalama ve paylaşma projesinin ürünü olarak karşımıza çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun toprak bütünlüğüne saygı prensibinin son bulduğu 1878 tarihli Berlin Antlaşması sonrası, İngiltere ve Rusya’nın kendi emperyalist emelleri doğrultusunda Ermenileri kışkırtmaları sonrasında bu süreç başlamıştır. Diğer yandan Fransa ve ABD’ de büyük rol oynamıştır. Birinci dünya savaşı sırasında Çanakkale ve diğer cephelerde başlatılan milli mücadeleyi fırsat bilen dış güçler vesilesiyle, Ermeni ayaklanmalarının çıktığı Erzurum Kars Bitlis Trabzon Sivas Urfa Adana İzmir gibi illerde Türk halkına vahşice katliamlar yapılarak yirmi binden fazla insan katledilmiştir.
1915 olaylarından elli yıl sonra, yaşananları sadece Ermenilerin gözünden anlatmaya ve dünya kamuoyunda ezilen bir toplum görüntüsü oluşturmaya yönelik olarak başlayan çabaların tamamı, o günler için de, bugünler için de aynı amaca hizmet etmektedir. Bir üst akıl tarafından yönetilen ve Ülkemizin zor durumda kalmasını amaçlayan bu çabaların, tarihi inceleme ya da yargılama vasfı olmayan siyasi kesimler tarafından yapılması da ayrıca manidardır. Ülkemiz yetkililerinin, her zaman ve platformda dile getirdiği, tüm tarihi belgeleri ortaya koyarak oluşturulacak komisyonlar ile yaşanan olayların gün yüzüne çıkarılması teklifine kulak tıkayan bu kesimlerin yegâne amacı, geçmiş üzerinden Ülkemizin bugününün önüne geçmektir. 2002 yılından itibaren yaşanan siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmeleri kabullenemeyen kesimler tarafından, Ülkemizin dünya kamuoyunda zor durumda kalmasını amaçlayan bu çabalar, geçmişte olduğu gibi bugün de amacına ulaşamayacak, istikrarlı gelişmenin, milli birlik ve beraberliğin önüne geçemeyecektir.
Tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilen yahudi soykırımında, Almanya’nın değil de sadece Hitlerin isminin anılmasına karşılık, bugün Alman Meclisinin tüm Türk Milletini zan altında bırakma çabaları, yıllar boyunca yakın ve derin ilişkiler içerisinde olan iki ülkenin tarihi dostluğuna büyük bir ihanettir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın her platformda belirtiği üzere, askeri arşivlerimiz de dahil olmak üzere tüm kayıtlarımız uzmanlara açılabilecektir. Yeter ki başka amaçlara hizmet eden niyetler olmasın. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın belirtiği üzere bizlerin Almanya ile Ermeni Soykırımı diye bir problemimiz yoktur ve Alman Meclisi tarafından yapılacak oylamanın sonucu her ne olursa olsun, tarih nezdinde gerçekler değişmeyecektir. Aynı şekilde, Ülkemizin gelişmesi ve ilerlemesi, Milletimizin birlik ve beraberliği ilelebet devam edecektir.”