• Şenyurt inşaat
GündemHaber Girişi : 14 Aralık 2018 14:13

İçişleri Bakanı Soylu: ‘Uyuşturucuyu da bu ülkeden silmezsek namerdiz’

İçişleri Bakanı Soylu: ‘Uyuşturucuyu da bu ülkeden silmezsek namerdiz’

Kastamonu’da düzenlenen toplu açılış töreninde konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Kayyum atanan belediyeler ne yaptıysa Kandil için yaptı” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kastamonu Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan projelerin toplu açılış törenine katıldı. Turhan Topçuoğlu Şehir Parkı’nda gerçekleştirilen toplu açılış töreninde konuşan Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını getirdiğini belirterek, “Açılış demek, siyasetin bir işe yaraması demektir. Siyasetin laf değil, iş üretmesi demektir” dedi.

Şehir parkına bir önceki dönem belediye başkanı olan Turhan Topçuoğlu’nun isminin verildiğini belirten Bakan Soylu, “Siyaset elbette ki çok şeydir ama her şey değildir. Asıl olan insanlıktır. Aslolan insanlığıyla anılmaktır ve aslolan bizlerin bu topraklardaki kardeşliğidir. Çok güzel, çok isabetli bir iş olmuştur. Bu itibarla şehir parkına bir önceki belediye başkanımızın isminin verilmesi hususunda kararı, emeği, düşüncesi olan, başta mevcut belediye başkanımız olmak üzere herkese teşekkürlerimi ifade etmek isterim” diye konuştu.

“Bugüne kadar bu aziz milletin hep kardeşliğine saldırdılar”

Kastamonu’nun en çok şehit veren illerden biri olduğuna dikkati çeken Soylu, “Kastamonu, hepinizin bildiği gibi Türk Dünyası 2018 Kültür Başkenti’dir. Daha önce Türk dünyasındaki başka şehirler de birer yıl bu sıfatı taşıdılar. Bu çabanın elbette ki bir anlamı vardır. Çünkü biz biliyoruz ki, bütün dünya biliyor ki, bizi sevmeyenler çok iyi biliyor ki kardeşliğimiz bizim en büyük gücümüzdür. Şu Kastamonu’nun en çok şehit veren illerden biri olduğu Çanakkale geçilmediyse, aziz milletimizin bu kardeşliği sayesinde geçilmemiştir. Bunu çok iyi bildikleri için bugüne kadar bu aziz milletin hep kardeşliğine saldırdılar. Kurtuluş Savaşı’nda kardeşliğimize saldırdılar. Darbelerle, 1980 öncesindeki anarşi dönemiyle kardeşliğimize saldırdılar. 80 sonrasında PKK terörüyle kardeşliğimize saldırdılar. Her zaman ilk hedefleri bu aziz milleti bölmek ve parçalamaya çalışmak oldu. Kendilerine hep bir çatlak aradılar. Alevi-Sünni dediler, Türk-Kürt dediler, laik-antilaik dediler. Çorum’da, Kahramanmaraş’ta, Malatya’da Hamido suikastiyle denediler. Şu topraklarda fitnenin her türlüsünü denediler. Rahmetli Özal, Kafkaslar’daki Türk kardeşlerimize yüzünü çevirdiği zaman birilerinin yüzü ekşidi. En son 15 Temmuz’da FETÖ hainlerini maşa olarak kullandılar, yine kardeşliğimize saldırdılar. Allah’a şükür hiçbirisinde muvaffak olamadılar” şeklinde konuştu.

“Batılı ülkeler, ‘Yardım götürdük’ dedikleri ülkeleri hep sömürmüş”

Batılı ülkelerin Afrika ve Ortadoğu gibi ülkelere yardım götürdüklerini iddia ettiklerini ancak hep sömürdüklerini ve asla bir şey vermediklerini söyleyen Bakan Soylu, “Bugün Türkiye dünyanın en çok dış yardım yapan ülkesi konumuna gelmişse işte bu kardeşliğimizden aldığımız güç sayesindedir. Yıllarca bize hep aynı masalı okudular. Batılı ülkeler, güya dünyanın her yerine gitmiş de yardım etmiş, medeniyet götürmüş. Onların gidip de demokrasi ve barış götürdüklerini iddia ettikleri birçok ülkeye gittim. Fakirlikten, yoksulluktan başka hiçbir şey götürmemişler. Afrika’yı, Ortadoğu’yu sömürmüşler, sadece almışlar ve götürmüşler, asla bir şey vermemişler. Afganistan’a müdahale ettiler, afyon ekili alan 2001 senesinde 17 bin hektardı, bugün 328 bin hektar. O uyuşturucu ticaretinden PKK beslendi, DEAŞ beslendi. Irak’a operasyon yaptılar, yıkım ve istikrarsızlık götürdüler. Şimdi oralarda terör var, göç var. Geçtiğimiz hafta Sudan’daydım. O batı zihniyetinin ülkeleri nasıl sömürüp geride posalarını bıraktığını gayet net şekilde müşahede ettik” ifadelerini kullandı.

“Uyuşturucuyu da silmezsek namerdiz”

Türkiye’de aralıksız süren uyuşturucu ile mücadele çalışmaları hakkında da bilgi veren Soylu, “Demişim ki, ‘Okulların önünde uyuşturucu satıcısını görürseniz kırın’ demişim. Yanlış mı yapmışım. Bakın, şuanda öyle bir mücadele yapılıyor ki, bütün güvenlik kuvvetlerimiz mücadele ediyor. 81 ilde Narko timlerimizi oluşturduk. Daha önce 30 ilde vardı. Bir baktım uyuşturucudan doğrudan ölenlerin sayısı yüzde 900’e çıkmış. Eyvah dedim ve Cumhurbaşkanımıza arz ettim. Bana dedi ki, seferberlikle üzerine gidiyorsunuz. Şuan itibariyle Ekim ayının sonunda 941 sayısı, 2017 sayısıdır. 920 sayısı 2016 sayısıdır. Şimdi 317’dir. Yani bunu daha da aşağıya çekmek için büyük bir gayret ortaya koyacağız. Mücadelemizin karşılığını alıyoruz. Dün arkadaşlarımız yine başarılı bir operasyon yaptılar. Sosyal medyada özendirmeye çalışanlara operasyon yaptılar. Yapmaya da devam edecekler. Endişe etmeyin, şuana kadar bu yıl 21 bin 600 uyuşturucu satısını tutukladık. Birlikte el ele, kol kola uyuşturucuya yönelik büyük bir mücadele yapıyoruz. Terör ile nasıl mücadele ettiysek, uyuşturucuyu da silmezsek namertiz, bu kadar da açığız” açıklamasını yaptı.

“Suriyelilerin suça karışma oranı binde 8’dir, yani giderek azalmaktadır”

Suriye’de ölümden kaçan milyonlarca Suriyeliye Türkiye’nin kapısını açtığını anlatan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye, geçmişte emekli maaşlarını ödemek için bile borç isteyen Türkiye, bugün dünyanın birçok yerinde, özellikle Afrika’da su kuyuları açmaktadır, hastane yapmaktadır, afet konutları yapmaktadır. Suriye’den ölümden kaçan milyonlarca insana Türkiye kapılarını açmıştır. Orada bile fitne sokmaya çalıştılar. Dün Çanakkale’de, Kastamonulu büyüklerinizle omuz omuza şehit düşmüş o toprakların insanlarını, bugün her türlü olumsuzluğun sebebi olarak göstermeye, milletin arasında infial oluşturmaya çalışıyorlar. Oysa rakamlar ortada. Suriyelilerin suça karışma oranı genel ortalamanın altında, binde 8’dir ve 2015’teki 1,4 seviyesinden buraya gelmiştir. Yani artmıyor, azalıyor. Öyle iftiralar, öyle fitneler uyduruyorlar ki. Yok, efendim devlet bunlara maaş veriyormuş, üniversitelere sınavsız giriyorlarmış, telefon paralarını devlet ödüyormuş, daha neler neler. Aslı astarı olmayan bir sürü yalan ve spekülasyon. İşte bütün bunların hepsi bize kardeşliğimizi, bize karakterimizi, Anadolu coğrafyasındaki 1000 yıllık varlığımızın bize bıraktığı mirasımızı unutturmak için yapılmış işlerdir. Dünyayı sadece kendilerinden ibaret bilelim zannediyorlar. Hollywood filmlerini izleyip uyuşalım istiyorlar. Ama bizim dünyamız, onlarınki kadar küçük değildir, küçülmeyecektir. Bizim dünyamızın sınırı, dünyada mazlumun olduğu her yere kadar geniştir, genişlemeye devam edecektir.”

“Türkiye, son beş yıldır önemli sınavlardan ve virajlardan geçti”

“Gezi protestoları, 17-25 Aralık hadiselerinden başlayan süreçte arka arkaya gelen birçok atağı geri püskürttük. Bunu yaparken de gelişmekten, yatırımlarımızı sürdürmekten, Atak helikopterini, Marmara’yı, Avrasya Tüneli’ni, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, üçüncü havalimanını yapmaktan geri durmadık. Bütün bu süreçlerde, özellikle 15 ve sonrasında Türkiye’de özellikle ekonomik istikrarımızı, siyasi istikrarımızı, güvenlik istikrarımızı korumaya özen gösterdik ve bunda başarılı olduk. Ve bize karşı ortaya konulan her atağa karşı bu üç istikrarımızı, esas itibarıyla demokrasiden aldığımız güçle sağladık. Bakın 2015 bir Kasım seçimleri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet modeline geçiş referandumu, genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi, hepsinde de aziz milletimiz büyük bir ferasetle demokratik olgunlukla sandığa gitti, siyasete ihtiyaç duyduğu gücü temin etti, istikrarına sahip çıktı. Bu önemli bir alışkanlıktır. Dünyada, özellikle batıda en küçük bir terör hadisesi olunca demokrasiyi askıya alan anlayışları hep birlikte görüyoruz. Oysa biz öyle yapmadık. Sistemi istikrarsızlaştırmak isteyenlere karşı, sandıktan milletten aldığımız güçle beraber, istikrarı muhafaza ettik. Hatta öyle bir şey yaptık ki, bir yandan küresel terörle mücadele ederken, uluslararası arenada üzerimize ciddi bir baskı kurulmaya çalışılıyorken; FETÖ eliyle devlet çökertilmek isteniyorken biz yepyeni, daha demokratik bir hükumet modeline geçiş yaptık. Milletimize sormaktan çekinmedik, zamanı değil eleştirilerine kanmadık ve önemli bir dönüşüme imza attık.”

“Kayyum atanan belediyeler, ne yaptılarsa Kandil için yaptılar”

“Şimdi önümüzde bir yerel seçim var. Bu yerel seçimi sadece bir belediye başkanı seçmek olarak görürsek hata ederiz. Bu bir ‘istikrarın devamı’ seçimidir. Türkiye 16 Nisan’da karar verdiği, 24 Haziran’da adım attığı yeni hükümet modeliyle beraber istikrarını çok daha farklı bir noktaya taşımıştır. Şimdi bunu tahkim etme zamanıdır. Gün, ikide birde sokağa çıkma çağrısı yapanlara karşı, PKK’nın eylem çağrılarının borazanlığını yapanlara karşı, istikrarımızı savunma günüdür. Eğer bu seçim sadece belediye başkanlığı seçimiyse hiç kusura bakmasınlar, biz onların belediyeciliğini çok iyi biliyoruz. Yönettikleri, siyasi kaleleri diye ilan ettikleri yerlerde nasıl imar soygunları yaptıklarını iyi biliyoruz. Utanmadan savunmaya kalktılar. Bugün kol kola girdikleri PKK’nın sözcülüğünü yapan partinin yönettiği belediyelerde de neler döndüğünü çok iyi biliyoruz. Ağrı Belediyesini devraldığımızda 12,9 milyon, eski parayla 12,9 trilyon borcu vardı. Bunun yarısı hacizli borç. Şimdi size sorarım, birisine borcunuz varsa, ondan bir şey almışsınızdır değil mi? Durup dururken insan borçlanır mı? Peki Ağrı’da ne vardı, ne almışlardı da borç vardı? Çöpler mi alınıyordu Ağrı’da, hayır. Yol mu yaptılar, hayır. Bütün köylerde su mu akıttılar, hayır. Alt geçitler, parklar, sosyal tesisler mi yaptılar, hayır. Ortada ne para vardı, ne alınmış bir şey, ne yapılmış hizmet vardı. Onlar ne yaptılarsa Kandil için yaptılar. Bu kadar net söylüyorum. Ne yaptılarsa Kandil için yaptılar. Biz, o belediyelere terörle iltisaklı oldukları ve hizmet üretmedikleri için görevlendirme yaptık.”

“Biz de ittifakımızı milletimizle, milletin evlatlarıyla kurduk”

“İçlerinde ilaç diye, numune olsun diye bir tane bile borçsuz harçsız, kaynakları sömürülmemiş, kasası yağmalanmamış, şehrinde, ilçesinde hizmetlerin yürüdüğü bir tane bile belediye yoktu. Bir de şimdi gidin bakın. Ağrı’ya şimdi bakın. Ben gittim. Kodlama sınıfı açmışlar. Küçücük çocuklar bilgisayar başında çalışıyorlar. Ben gittim, bir tanesi bana nasıl kodlama yaptığını anlattı. Oysa onların yönettiği belediyelerde dağa kaçırılan çocuklar örgütten kaçıp gelip bize nasıl insanlık dışı istismarlara maruz kaldıklarını, nasıl kaçırıldıklarını anlatıyorlardı. Şimdi bunlar çıkacaklar da milletin karşısına oy isteyecekler. Ötekiler de onunla ittifak kuracaklar. Kursunlar bakalım. Biz de ittifakımızı milletimizle, milletin evlatlarıyla, şehit aileleriyle, gazilerimizle, onun bunun için değil, fabrikalarda, ofislerde bu ülke için alın teri döken vatandaşımızla kurduk. Bakalım kimin ittifakı daha güçlü, hep birlikte göreceğiz. Birliğimizi, kardeşliğimizi, şu dünyanın huzurunu bozmak isteyenlere de fırsat vermesin. Ben, bu vesileyle hepinize çok teşekkür ediyor açılışını yaptığımız bu eserlerin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.”

“11 milyon liralık bir yatırımla şehir parkı oluşturulmuştur”

Turhan Topçuoğlu Şehir Parkı’nın bir vefa parkı olduğunu belirten Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş ise şu ifadeleri kullandı:

“Belediye meclisimizin oy birliğiyle aldığı karar doğrultusunda parkımıza; Belediye Başkanı olarak ilimize üç dönem hizmet eden Turhan Topçuoğlu’nun ismi verilmiştir. Yine şehrimizin birbirinden kıymetli değerlerini hatırlatan ve anlatan eserler parkımızda yer almaktadır. 150 yıllık bir basın geçmişine sahip olan ilimizde, Kastamonu Gazeteciler Cemiyeti ve Basın Müzemiz yer almaktadır. Ayrıca bu yapı içerisinde çöpten elektrik ürettim projemizi hayata geçirdiğimiz Kastamonu Mahalli İdareler Birliğimizin Hizmet Binası da bulunuyor. Yine Türkiye’nin ilk şehir Hologram Merkezi ise budaki yapı içerisinde misafirlerini ağırlamaktadır. 177 araçlık kapalı otoparkı, spor alanları, çocuk oyun alanları, dinlenme alanları, yeme içme üniteleri, 7 adet yöresel ürün satış merkezi, kültür ve sergi salonunu da bünyesinde bulunduran 11 milyon TL’lik bir yatırımdır. Yaşam alanımız 2014’te devraldığımız hizmet bayrağını daha da yukarılara taşıma gayretimizin bir nişanesidir. Köy muhtarlık örgütünün ilk kurulduğu il, Kastamonu’dur. Osmanlı’da ilk muhtarlık seçimlerinin yapıldığı iki kentten biri de Kastamonu’dur. Bu bakımdan kentimiz, Türkiye’nin ilk muhtarlık Müzesi’nin açılacağı il olma unvanını hak etmiştir. Kıymetli muhtarlarımızın talebi doğrultusunda yaklaşık 150 yıllık bir tarihe sahip olan atabey konağımızda gerekli çalışmalar yapılmıştır.”

Konuşmaların ardından Bakan Soylu ve beraberindeki heyet, Kastamonu Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Turhan Topçuoğlu Şehir Parkı, Hologram Merkezi, Bölge Trafik Şube Müdürlüğü Hizmet Binası, Atabey Konağı Millet Kıraathanesi ve Muhtar Müzesi’nin açılış kurdelesini kesti.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.