Hastaneler, sağlık hizmetlerinin en önemli parçalarından biri olmasına rağmen, günümüzde karşılaştığımız birçok sorun, bu kurumların işleyişini olumsuz etkiliyor. Temizlikten personel krizlerine, yetersiz teknolojik altyapıdan hasta memnuniyetsizliğine kadar pek çok problem, hastane deneyimini zorlaştırıyor. Girişte yaşanan bilgisayar sisteminin sıkıntıları, hastaların ilk izlenimlerini olumsuz etkiliyor. Ardından gelen doktor ilgisizliği, muayene sırasında karşılaşılan sorunların başında geliyor. Özellikle röntgen gibi kritik cihazların arızalanması, hasta tedavisinde gecikmelere yol açarken, sekreter krizleri de hastaların zaman kaybetmesine neden oluyor. Danışmanlık hizmetlerinin bulunmasına rağmen, bu alanlarda yeterli istihdam yapılmaması, işsizlikle mücadele eden ülkemizde daha da görünür hale geliyor. Doktorların hasta sayısına göre muayene kısıtlaması getirmesi ise hastaların karşılaştığı bir başka zorluk. Bazı doktorların, hastaları ilgisiz bir şekilde eve göndermesi, hasta memnuniyetini zedelerken, kayıt yerindeki sekreterlerin yorgunluk ve tükenmişlik içindeki halleri, hastalara karşı bir bıkkınlıkla yüzlerini asmaları, ortamın havasını daha da ağırlaştırıyor. Hastane koridorlarında, yetersiz oda sayıları nedeniyle tıklım tıklım dolup taşan kalabalıklar ise çaresizliğin bir başka yansıması. Gitgide kaçıp giden doktorlar, sabırsız hastalar ve sinirleri yıpranmış personellerle dolu bir ortamda sürükleniyoruz. Ne yazık ki, tedavi olduğumuz doktorlardan memnun kalmak bir lüks haline geldi. Hijyenik bakımdan yetersiz ortamlar, artan mikrop seviyeleriyle savaşmak zorunda kalan hastalar için sağlıklı bir iyileşme sürecini imkansız kılıyor. Peki, yeterli mi doktor sayısı, muayene odaları ve personel sayıları? Bu soruya kesin bir yanıt vermek zor, ama ortada bir gerçek var: Sağlık sisteminin bu sorunları çözmek için acil bir eylem planına ihtiyacı var. Aksi takdirde, hasta olan bir birey olarak yaşadığımız bu zorluklar, sadece sağlık sorunlarıyla sınırlı kalmayacak; toplumsal bir kriz halini alacak.
Hatice Y.