• Şenyurt inşaat
KategorilerHaber Girişi : 07 Mart 2016 00:31

Glokom hayatınızı karanlığa çevirmesin

Glokom hayatınızı karanlığa çevirmesin

Milyonlarca insanı etkileyen bir hastalık olan glokom, halk arasında “göz tansiyonu” veya “karasu” adlarıyla biliniyor.

Bu hastalıkta göz içi basıncının sıklıkla yükselmesi nedeniyle görme sinirleri zarar görüyor ve buna bağlı olarak kişinin görme alanı gitgide daralıyor. Glokom hastalığı, geç tanı konduğu durumlarda görme sinirlerinde onarılması mümkün olmayan ciddi tahribatlara yol açabiliyor. Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları ve Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ayşe Mutlu, yeni doğmuş bebekten ileri yaşlardaki kişilere kadar herkeste görülebilecek glokom hastalığı hakkında bilinmesi gerekenleri anlattı.

40 YAŞIN ÜZERİNDEKİLER RİSK ALTINDA

Tedavi edilmediği takdirde körlüğe kadar giden görme kayıplarına neden olan glokom ile her yaş grubunda karşılaşılabileceğini belirten Op. Dr. Ayşe Mutlu, “Herkeste glokom görülebiliyor ancak glokom tiplerinin görülme sıklığı yaş ile ilgili oluyor. Özellikle 40 yaş üzeri kişilerde hastalığın görülme riski artıyor. Glokom kalıtımsal da olabildiğinden dolayı ailesinde glokom olanların belirli aralıklar ile muayene olmaları öneriliyor” diyor.

TOMOGRAFİYLE YAPILAN MUAYENELER DAHA AVANTAJLI

Göz siniri muayenesinin, glokomun hem tanısında hem de hastalığın ilerleyip ilerlemediğinin kontrolünde çok önemli bilgiler verdiğini söyleyen Op. Dr. Ayşe Mutlu, muayenedeki yöntemleri şöyle açıklıyor:

“Rutin göz muayenesinin yapıldığı “biomikroskop” adı verilen alet yardımıyla,volk lens ile bakarak yapılabileceği gibi; gelişmiş tomografi cihazları ile de muayene yapılabiliyor. Tomografi gibi gelişmiş aletler ile yapılan muayeneler, sonraki muayenelerde sonuçların birbirleri ile kıyaslanmasına olanak sağlaması açısından avantaj sağlıyor.”

PEK ÇOK TEDAVİ YÖNTEMİYLE BAŞARI SAĞLANIYOR

“Glokom hastalığında erken tanı ile göz sinirinde oluşabilecek hasarın önlenmesi, düzenli göz muayenesi sonucu mümkün olabiliyor” diyen Dr. Mutlu, tedavi yöntemleri hakkında şunları söylüyor:

“İlaç tedavisinde göz tansiyonu, gözdeki sıvının üretimini kısarak veya bu sıvının çıkışını arttırarak düşürülüyor. Bu iki yöntem için kullanılacak ilaçların gün boyu belli aralıklarla ve yaşam boyu alınması gerekiyor. İlaç tedavisine rağmen gözdeki basınç düşmüyor ise cerrahi tedaviye başvurulması gerekiyor.”

İLAÇ YETERLİ OLMUYORSA CERRAHİ İŞLEM UYGULANIYOR

İlaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda cerrahi tedavinin de tercih edildiğini söyleyen Dr. Ayşe Mutlu, “Cerrahi tedavide göz içindeki sıvının göz dışına aktarımı sağlanıyor. Ameliyat sonrası çoğunlukla yüz güldürücü sonuçlar alınabiliyor. Üçüncü bir seçenek olan lazer tedavisi öncelikle diğer gözün glokom krizine girmesinin engellenmesinde kullanılıyor. Uygulama noktası ise, hastanın göz tansiyonunun hangi çeşitte olduğuna bağlı olarak farklılık gösteriyor” diyor.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.