Futbol sadece topun peşinden koşulan bir oyun değildir. Bu oyunda alın teri vardır, emek vardır, mücadele vardır. Ama bazen öyle anlar gelir ki tüm bunlar bir düdüğün sesinde yok olur gider. Trendyol 1. Lig’in 29. haftasında yaşananlar, tam olarak bu gerçeğin canlı bir örneğiydi. Erzurumspor’un Fatih Karagümrük karşısında oynadığı maç, ne yazık ki sporun ruhunu değil, adaletsizliğin gölgesini taşıdı.
Bu sezonun en kritik virajlarından birine girilirken Erzurumspor, kader maçlarından birine çıktı. Hedefi Süper Lig olan bir takım için bu maç sadece üç puandan ibaret değildi. Ancak ne yazık ki sahada bir futbol mücadelesi değil, hakem kararlarının başrol oynadığı bir senaryo izledik. Sahada bir takım mücadele etti, öteki direndi ama kazanan hakem oldu. Ve kaybeden sadece bir takım değil, adalet duygusuydu.
Maçın 68. dakikası, Erzurumspor için kırılma anı oldu. Mehmet Taş’ın pozisyonu tartışmasız bir dönüm noktasıydı. İlk sarı kart tartışmalıydı, ama ikinci sarı ve ardından gelen kırmızı kart tam anlamıyla skandal niteliğindeydi. Bu karar sadece oyuncuyu değil, takımın bütün dengesini altüst etti. Maçın hakemi Yasin Kol, adeta tek hamlede maçın akışını ve sonucunu belirledi. Bu noktadan sonra Erzurumspor’un direnci düşerken, sahada mücadele değil, adaletsizlik konuşuldu.
Karagümrük, maç boyunca Erzurumspor’a oyun olarak üstünlük sağlayamamıştı. Mücadele ortadaydı, topa sahip olma oranları, pozisyon üretimi, oyun zekâsı... Her şey dengedeydi. Ancak hakemin düdüğü bu dengeyi bozdu. Oyunun uzatma dakikalarında gelen gol, Erzurumspor’un yüreğine saplanan bir hançerdi adeta. Sadece bir gol değil, umutların da yıkılışıydı o an. 96. dakikada yıkıldık, hem skor tabelasında hem de vicdan terazisinde...
Hakemler hata yapabilir. Ama bu maçta hata değil, bilinçli bir müdahale sezildi. Spor kamuoyunun gözleri önünde oynanan bu karşılaşma, futbol adına utanç verici bir tabloya dönüştü. Yasin Kol’un yönettiği değil, yönlendirdiği bir maç izledik. Ve biz Erzurumspor taraftarları, bu “katliamı” çaresizlik içinde naklen izledik.
Farkımızı sahaya yansıtamadık belki. Oyun anlamında daha iyisini yapmamız gerekebilirdi. Ancak futbolun doğasında, eksik oynayan bir takımın direnişi de vardır. Ne yazık ki biz bu şansı bile yakalayamadık. Çünkü 11'e 11 bitmeyen maçlar, hiçbir zaman adil bitmez.
Bu yazı bir serzeniş değil, bir isyandır. Futbolun ruhunu yok sayan kararlar karşısında susmak, bu adaletsizliğe ortak olmaktır. Erzurumspor’un ve bu şehri temsil eden her yüreğin hakkını savunmak, sadece futbolseverlerin değil, vicdan sahibi herkesin görevidir.
Yasin Kol’un ismi, bu maçın kazananlar hanesine değil, Türk futbolunun kara lekelerinden biri olarak yazıldı. Unutulmayacak, unutturulmayacak.
Salih YALÇIN