Türk Keneşi Türk Üniversiteler Birliği İkinci Genel Kurulu Açılış Töreni, Atatürk Üniversitesi Nene Hatun Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Türk Keneşi Türk Üniversiteler Birliği İkinci Genel Kurulu Açılış Töreni, Atatürk Üniversitesi Nene Hatun Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.
Geçen yıl olduğu gibi bu yılda Atatürk Üniversitesi’nde gerçekleşen ve iki gün sürecek olan, Türk Üniversiteler Birliği Genel Kurulu açılış töreninde konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin sadece köklü birikimiyle değil, aynı zamanda geleceğe dair öngörü, plan ve tasarımlarıyla kentimizin, bölgemizin ve ülkemizin önemli aktör kurumlarından biri olduğunu belirterek, Türk Dünyası için çalışmaya, Türk Dünyası için değer üretmeye, medeniyet kodlarımızı yeniden harekete geçirerek insanımızın hayatını milli ve yerli yaşam parametreleriyle donatmaya odaklı görev ve sorumluluklarda taşıdığını söyledi.
Akademik düzeyde kurulan ilişkilerin, zaman içinde siyasi, kültürel, ekonomik gibi bütün alanları kapsayabilecek nitelikte olduğunu da ifade eden Koçak, Türk Cumhuriyetleri arasında en fazla önem verilmesi gereken konuların başında hiç şüphesiz ortak bir yükseköğretim alanı oluşturmanın gerekli olduğunu vurguladı.
İçinde bulunduğumuz bu dönemde, dünya kırılma noktalarından birini yaşıyor
Türk Üniversiteler Birliği’nin oluşum aşamaları hakkında da bilgi veren Rektör Koçak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “ İçinde bulunduğumuz bu dönemde, dünya kırılma noktalarından birini yaşıyor. Özellikle Türklerin yaşadığı bölgelerde karmaşık gelişim ve değişimler yaşanmakta, öngörülemez durumlar daha da artmaktadır. Küresel güçlerin ve emperyal kurguların meskeni haline gelen coğrafyamızda temel meselemiz, kuşkusuz “sahip olduğumuz insan sermayesinin niteliğini artırmak, onların organize olma yeteneğini güçlendirmek ve aynı milli hedefler etrafında birleştirmek” olmalıdır.
Gaspıralı İsmail’in ruhunu yeniden şahlandırmak elzemdir
Bugün artık açıktır ki, ilk Türk aydınlanma hareketi olan Cedit hareketine yeni bir soluk vermek, o hareketi yeniden canlandırmak kaçınılmazdır. Gaspıralı İsmail’in ruhunu yeniden şahlandırmak elzemdir. Ortak dilimiz, ortak dinimiz, ortak kültürümüz, ortak tarihimiz ve ortak mitolojimiz geleceğimizi birlikte inşa etmeye yeter şeyler değil midir?
Bir düşünür, birlik ve beraberlik için, tam bağımsızlık ve hürriyet için “içimizdeki köleden kurtulmanın” şart olduğunu söylüyor. Bugün içimizdeki köleden kurtulmanın günü değil midir? Bugün, Türk topluluklarının birbirleriyle yeniden kader birliği yapmaları gereken gün değil midir? Evet… Bugün o gündür!”
Etrafımızı kuşatan bu sisli-puslu günlere, oynanan olanca oyuna ve kurgulara karşı, güçlü bir gönül birliği, sağlam bir akıl ortaklığının önemine de vurgu yapan Koçak, ciddi örgütlü-kurumsal yapılar ile isabetli hamlelerin önemli dayanakları olacağını belirtti.
Türk Hakanının, gittiği yere hiçbir zaman tek başına gitmediğini, onun arkasında Türk Dünyasının tamamını temsilen koca bir yüreğin, tunçtan bir iradenin ve şanlı bir ruhun var olduğunu söyleyen Rektör Koçak, “Bugün bu toplantıya katılan 4 ülkeden çok sayıda üniversitenin dışında Türk Yükseköğretim Kurumu (YÖK), Türk Akademisi, TÜRKSOY ve ilgili kuruluşların katılması yukarıda da ifade edildiği gibi romantik bir bakış açısı da olsa, bir araya gelişimizin, böylesine bir yüreği, böylesine bir iradeyi ve böylesine bir ruhu canlandırmasına hizmet etmesini temenni ediyorum. Böylesine değerli bir oluşumun içinde yer alıp, bu denli anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yapmak şahsım ve üniversitem adına bir onur vesilesidir. Bu itibarla hem bu birliğin oluşmasında, hem de bu etkinliğin gerçekleştirilmesinde emekleri olan herkese huzurlarınızda bir kez daha en derin kalbi şükranlarımı sunuyor, toplantımızın hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi.
Türk Keneşi, Dilde, İşte ve Fikirde Birliğin Vücuda Gelmiş Halidir.
Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak’a bu denli önemli bir programa ev sahipliği yaptığı için teşekkür eden, Türk Keneşi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ömer Kocaman, İsmail Gaspıralı’nın sözü olan ‘dilde, işte ve fikirde birliği’ lafının, somut vücuda geçmiş halinin Türk Keneşi olduğunu söyledi. Kocaman: “Türk Konseyi olarak üniversiteler arası iş birliğini çok önemsiyoruz. Çünkü gençliği geleceğe hazırlayan üniversiteler arasındaki iş birliğinin, gelecekteki Türk devletleri arasındaki iş birliklerinin temellerini tayin edecek. Bu bakımdan hakikaten bu çalışmalar oldukça önemlidir. Bu yıl Astana’da gerçekleştirilen Devlet Başkanları Zirvesi’nde temamız, gençlik ve spor idi. Bu bakımdan bir takım etkinlik ve faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Biraz sonra açılışını yapacağımız, 25. yıla atfedilen gençlik temalı fotoğraf sergisiyle de çalışmalarımızı bir kez daha hatırlamış olacağız” dedi.
Türksoy Genel Sekreter Yardımcısı Kocageldi Kuliyev ise üniversitelerin bilim ve eğitim merkezi olduklarını söyleyerek, aynı zamanda da kültür ve sanat merkezi de olduklarını belirtti. Kuliyev: “Türksoy kurulduğu günden itibaren üniversitelerle sürekli iş birliğinde bulunuyor. Atatürk Üniversitesi tarafından, Kazakların Türk dünyası açısından en ünlü şairi ve bilim adamı Olcas Sulaymanov’a, 80’inci yaşı itibarıyla Fahri Doktora unvanı verildi. Bu çalışmalarından dolayı Atatürk Üniversitesi’ne teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Türkiye ve Türk dünyası arasında ortak tarihe ve kültürel değerlere dayanan köklü bir dostluk, kardeşlik ve iş birliği ilişkisinin bulunduğunu vurgulayan Yüksek Öğretim Kurulu Genel Kurul Üyesi Prof. Dr. Rahmi Er, bugün de Türkiye ve Türk dünyası arasındaki ilişkilerin oldukça iyi bir seviyede olduğunu ifade etti. Rahmi Er: “Biz bu iyi ilişkileri yükseköğretim alanına da yansıtmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Türk Keneşi Türk Üniversiteler Birliği, üye ülkelerde yükseköğretimin uluslararasılaşması ve iş birliğinin artırılmasına ilişkin bu güne kadar değerli ve yapıcı çalışmalar ortaya koymuştur. Bu kapsamda iki gün boyunca sürecek olan Türk Keneşi Türk Üniversiteler Birliği İkinci Genel Kurulu’nun da sonuçları itibariyle faydalı olacağından hiç kuşku duymuyorum. Uluslararasılaşma bugün bütün dünyada, günümüzdeki ve gelecekteki yükseköğretimin temel bir unsuru ve eğilimi haline gelmiş bulunuyor. Uluslarasılaşma, yükseköğretim kurumlarının kültürlerarası diyalog, müzakere ve etkileşimlerini artırmak, araştırma ve bilgiyi paylaşmak suretiyle, dışa açılımlarını sağlamak amacıyla kullandıkları en etkili araçlardandır. Bizde YÖK olarak uluslarasılaşmaya büyük bir önem veriyoruz. Bu bağlamda yükseköğretimde Türkiye’nin uluslarasılaşma strateji belgesini hazırlıyoruz. Yaptığımız hedef odaklı dış ziyaretler, imzaladığımız çeşitli iş birliği anlaşmaları ve ayrıca rektörlerimizin tanıtım çerçevesinde pozitif algı oluşturan gayretleri sonucunda, Türk yükseköğretimine kayıtlı bulunan uluslararası öğrenci sayısını son yılda yüzde 24 gibi önemli bir oranda artırarak, bugün 100 bini aşan bir öğrenci kitlesi haline getirmiş bulunuyoruz. Türkiye yükseköğretim sistemi bilindiği gibi Avrupa yükseköğretim alanına dâhil olarak, Avrupa komisyonunun eğitim programlarına tam katılım kabiliyeti göstererek, değişim programlarından farklı düzeyde faydalanarak, ortak araştırma projeleri ve ortak diploma programlarını teşvik ederek her yıl uluslararası öğrenci ve öğretim eleman sayılarını artırarak, bugüne kadar uluslarasılaşma kapsamında büyük bir tecrübe biriktirmiştir” dedi.
Açılış konuşmalarının ardından, Türk Keneşi tarafından hazırlanan ‘25. Yıla Atfedilen Gençlik Temalı Fotoğraf Sergisi’nin açılışı yapıldı.