Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Ey Almanya, bak yine söylüyorum; önce holokostun hesabını vereceksin. Namibya'da 100 bini aşkın Namibyalıyı nasıl yok ettiniz, nasıl öldürdünüz onun da hesabını vereceksin. Siz, Türkiye'ye veya Türklere parlamentosunda kalkıp da sözde Ermeni soykırımı oylaması yapacak, varsa belki de en son ülkesiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sebahattin Zaim Üniversitesi 2015- 2016 Akademik Yılı Mezuniyet Törenine katıldı. Üniversitenin Halkalı Kampüsünde gerçekleşen törende konuşan Erdoğan, “Mezun olan öğrencilerin tamamı artık hayatlarının yeni bir dönemini tamamlıyor, yeni ve zorlu bir kulvara ilk adımlarını atıyorlar. Bundan sonra hayatla mücadele adeta savaş başlıyor. Ailenizin ve içinde bulunduğunuz üniversite ortamının size sağladığı korunaklı ortamdan çıkarak hayatın gerçek yüzü ile karşılaşacaksınız” dedi.
“ZARF GÜZEL AMA İÇİNDEKİLERİN ÇOK DAHA GÜZEL OLMASI LAZIM”
“Sebahattin Zaim Hoca’mızın ismini taşımak bir üniversite için böyle bir okulun mezunları için hem büyük bir onur hem de ağır bir sorumluluktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu:
“Hocaların hocası olan merhum Sebahattin Zaim yazdığı eserlerle yetiştirdiği eserlerle arkasında hayırla yad edilen güzel bir miras bıraktı. Zarf güzel ama zarfın içindekilerin çok daha güzel olması lazım. Oda sizde, onu siz halledeceksiniz. Sebahattin Zaim hocamız hem fikir adamı hem dava adamıydı. O, örneklerine bugün sıkça rastladığımız birileri gibi hiçbir zaman milletine tepeden bakmadı. 200’e yakın makalesi ve 20’nin üzerinde kitabıyla hocamız entelektüel hayatımızda çığır açan eserler verdi. Eğer bugün milletimizi 2023 hedefleri doğrultusunda seferber edebiliyorsak, ülkemize 2053 ve 2071 vizyonu çizebiliyorsak bunda hocamızın çabalının çalışmasının çok önemli katkısı vardır. Peygamber efendimiz aleyhissalatu vesselam bizlere öldükten sonra şu 3 insanın amel defterinin kapanmayacağını müjdeliyor; Bunlardan ilki sadaka-i cariyesi olan. İkincisi ilmi eserleri olanlardır. Üçüncüsü kendisine dua edecek salih evlat bırakanlardır. Tüm hayatını ilme vakıf hizmetine hasteden Sebahattin Zaim Hocamızın inşallah amel defteri kapanmadığına bu fakir inanıyor.”
“UYGARLAŞMA, MODERNLEŞME GİBİ CİLALI KAVRAMLARIN HİÇ BİRİ YAPILAN KATLİAMLARI ÖRTMEYE YETMEZ”
İnsanlar gibi devletlerde geride bıraktıkları ile anılırlar diyen Erdoğan, “Bazı devletler geride gıpta ile anılan miras bırakırken kimi de zulümle kanla gözyaşıyla dolu acı bir miras bırakmıştır. Bugün tarihe baktığımızda Selçuklu, Osmanlı, Endülüs, Babür sultanlığı gibi devletleri ilim, sanat ve siyaset hayatımıza yaptığı eşsiz katkılarla anıyoruz. Dünyayı dolaştığımızda tertemiz pak bir mirasla karşılaşıyoruz. Afrika’ya Asya’ya ve yan Balkan coğrafyasına yaptığımız ziyaretler sırasında sık sık şu manzaraya şahit oluyoruz. Aradan yüzyıllar geçmesine, kimi yönetimler tarafından izi silinmek için baskı yapılmasına rağmen Osmanlı denince halen yüreği yanıyor, gözleri parlıyor dillerinden güzel sözler dökülüyor. Bu insanların aklına katleden, sömüren, ezen değil; yaşatan imar ve ihya eden adaletle hükmeden bir medeniyet geliyor. Osmanlı budur. Afrika’nın neresine gidersek gidelim alnımız ak başımız dik gidiyoruz. Kıtada tüm yaşayanlar bizi muhabbetle özlemle bağrına basıyorlar. Çünkü kıtanın hiçbir ülkesinde sömürgecilik lekesi ile kirlenmemiş bir tarihe sahibiz. Bırakın sömürmeyi atalarımız bölge halklarına destek olmuşlar. Bugün bize insan hakları dersi vermeye kalkan ülkelerin hepsinin de kıtadaki tarihi kan, gözyaşı soykırım ve katliamla bezelidir. 16. yüzyılda kıtanın köleleştirilmesi 19 yüzyılda zirve yapmıştır. 1890’da Afrika topraklarının yüzde 90’ı bir elin parmaklarını geçemeyen Avrupa ülkelerinin işgali altındaydı. Uygarlık taşıma iddiasıyla kıtanın tüm kaynaklarını yıllarca sömürdüler yağmaladılar. Bunları yaparken çok ciddi soykırımlar yaptılar. Bugün batı dünyasındaki ihtişamın perdesini kaldırdığınızda altında milyonlarca Afrikalının dramı gözyaşı olduğunu göreceksiniz. Berlin’in, Paris’in, Brüksel’in şık kaldırımlarının altında Afrikalıların canı, kanı, emeği ve alın teri vardır. Bu dönemi aklamak için kullandıkları uygarlaşma, modernleşme gibi cilalı kavramların hiç biri yapılan katliamları örtmeye yetmez“ dedi.
“SİZ, SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI OYLAMASI YAPACAK EN SON ÜLKESİNİZ”
Almanya Parlamentosunda sözde ermeni soykırımını iddialarına ilişkin geçen yasa tasarısında tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ey Almanya, bak yine söylüyorum; önce holokostun hesabını vereceksin. Namibya’da 100 bini aşkın Namibyalıyı nasıl yok ettiniz, nasıl öldürdünüz onun da hesabını vereceksin. Siz, Türkiye’ye veya Türklere parlamentosunda kalkıp da sözde Ermeni soykırımı oylaması yapacak, varsa belki de en son ülkesiniz. Kaldı ki bizim tarihimizde bu noktada zaten bir derdimiz yok, bir sıkıntımız yok. Bizim tarihimiz, katliamlar tarihi değildir. Bizim tarihimiz, merhamet tarihidir, şefkat tarihidir. Aramızdaki fark budur” şeklinde konuştu.
“AFRİKA’DA SÖMÜRGECİLİĞİN MODERN ŞEKİLDE DEVAM ETTİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan devamla şöyle konuştu:
“Ruanda katliamının arkasında Fransa var. Fransa’da emniyetinin yaptıklarını ekranlardan izliyoruz. Ama açın Fransız televizyonlarını göremezsiniz. Günlerdir Fransa, Avrupa kaynıyor. Böylede bir dezenformasyon var. Gelişmeler endişe verici. Endişe duyuyorum. Gezi’de 12 ağacın sökülüp taşınmasından endişe duyanlar oluyordu. Avrupalı dost görünenler telefonla konuştuğumuzda ‘endişe duyuyoruz’ diyorlardı. Siz kızları erkekleri yerlerde süründürüyorsunuz, tekme tokat. Endişe duyuyoruz. Afrika’da sömürgeciliğin modern şekilde devam ettiğini görüyoruz. Afrika’nın paylaşılması konusunda 1884’te Berlin’de konferans toplanıyor, bugün aynı Berlin kendi tarihindeki bu kara lekeye aldırmadan ülkemizi Ermenilere karşı soykırım yapmakla itham eden Almanya parlamentosuna ev sahipliği yapıyor. Avrupalıların kendi tarihlerine bakmadan bizi asılsız iftiraların muhatabı yapmaları kara mizah örneğidir.”
“ERMENİ DÜŞMANI OLSAK GELENLERİN HEPSİNİ ERMENİSTAN’A GERİ GÖNDERİRDİK”
Türkiye’de yaklaşık 100 bin Ermeni bulunduğuna değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Bunun yarısı vatandaşımız, yarısı ise vatandaş değil. Aynen Suriye’den Irak’tan gelenleri nasıl misafir ettiysek Ermenistan’dan gelenleri biz aynen şu anda misafir olarak ülkemizde ağırlıyoruz. Bu kadar yaklaşımı müşfik olan Türkiye’ye karşı bu adamların yaklaşımının acaba affedilebilir bir yanı var mı? Biz çok daha farklı yaklaşabilirdik. Eğer biz Ermeni düşmanı bir ülke olsak, bu gelenlerin hepsini Ermenistan’a geri gönderirdik. Utanamadan sıkılmadan terbiyesizce güya Ermenilere ait kiliseleri yıkmışız diye konuşuyorlar. Elinize, dilinize dursun. Tam aksine, Ermeni vakfiyelerindeki kiliseleri kendilerine teslim ediyoruz. Varlıkları varsa kendilerine teslim ediyoruz. Arşivlerimizde milyonu aşmış belge var bunlar incelenmiştir. Eğer kendinize güveniyorsanız, onurunuz varsa, ilminiz varsa, çıkarın hukukçularınızı, tarihçilerinizi, arkeologlarınızı gönderin. Kimleri göndereceksiniz, hangi ülkeden gelecekse gelsin incelesinler, araştırsınlar. Orada eğer söylediğiniz gibi bir şey çıkıyorsa biz herkesle yüzleşmeye hazırız. Ama bunu yapamadılar. Çünkü bu bir cibilliyet meselesidir.”
“BU MİLLET BUGÜNE KADAR ALNI ÖNE EĞİK DOLAŞMADI”
Alman Meclisinin Ermeni iddialarına ilişkin kararını değerlendiren Erdoğan, şunları kaydetti: “Son zamanlar da bazıları Berlin’e gidiyorlar geliyorlar. Kimlerle neyi konuşuyorlar. Efendim parlamentodan bu karar çıktı ama; ‘bu bizim Türkiye ile münasebetimizi etkilemez diyorlar’. Sevsinler sizi nasıl etkilemez. Eğer, Tayyip Erdoğan karakteri nedir diye sorarsanız, zaten siz bana not verdiniz, onu dünya alem biliyor. Ben onun gereğini yapmaya devam edeceğim. Çünkü bu millet bugüne kadar alnı öne eğik dolaşmadı. Biz her zaman dik durduk dikleşmedik. Yine dik duracağız dikleşmeyeceğiz. Eğer siz yaptıklarınıza, insanlık dışı suçlarınıza ortak arıyorsanız, o ortak biz değiliz. O ortağı gidin başka yerde bulun. Bilimsel araştırmalar ve akademik çalışmalar değil, siyasetle, parlamentolar eliyle kirli emellerinizi gerçekleştirmeye çalışıyorsanız, bunu yapamazsınız. Bir kulaktan girer, öbür kulaktan çıkar. Yaptığınızın zaten uluslararası hukukta da en ufak bir kıymeti harbiyesi yok. Biz bu ülkelerin kendi cürümlerini hafifletmek için başvurdukları bu kurnazlıklara, bu ucuz numaralara asla boyun eğmeyeceğiz. Bizim abdestimizden şüphemiz yok ki namazımızdan şüphemiz olsun. Biz rahatız. Dedim ya, arşivler ortada. Amaç üzüm yemekse, meseleyi çözmekse, biz buradayız. Ancak bu konuyu her başınız sıkıştığında, Türkiye’ye dövmek için bir sopa olarak kullanacaksanız, kusura bakmayın, buna izin vermeyiz.”