Eğitim sistemini 9’uncu sınıflar mı ıslah edecek?

 

9’uncu sınıf öğrencisini velisi, dört dersten kaldığı için ağlayan oğlunun durumunu görüşmek için okuluna gittiğinde müdür yardımcısının önünde bir yığın karne gördü. Karneler dört ve daha fazla dersten kalan öğrencilerindi; yani sınıf tekrarı yapacağı duyurulmuş olan öğrencilerin karneleri…

Müdür yardımcısı, “Sınıfın neredeyse yarısı tekrara kaldı!” anlamında bir şeyler söyledi. Durum vahimdi yani!

Başka şeyler de söyledi: “Karneler dağıtıldıktan sonra niye geldiniz? Önceden gelseydiniz belki bir şeyler olurdu; artık geçti! Sonbaharda sınav yapılacağına dair bir söylenti var; onu bekleyeceksiniz!”

***

Koca milli eğitimin, bütün bir eğitim öğretim sisteminin ıslahı şimdilik 9’uncu sınıflara havale edilmiş gibi görünüyor! Geçemeyen kalacak! O da yetmez; sınıf tekrarı olacak! Sınıf tekrarına düşen öğrenciler rezalet bir sistemin düştüğü yerden kalkmasını sağlayacak!

Başarılı olmasını, adını tarihe yazdırmasını dilediğimiz yeni bakanımız Yusuf Tekin’in getirdiği yeniliklerden biri bu oldu: Dört ve daha fazla dersten başarısız olanlar ertesi yıl aynı sınıfı tekrar okuyacak! Kimsenin gözünün yaşına bakılmayacak! Memleket/eğitim böylece kurtulacak!

Bu kadar basit mi acaba? Gerçekten 9’uncu sınıflar bir yıl daha aynı sınıfı tekrarlarsa her şey düzelecek mi?

Sırayla gidelim:

1. Neden 9’uncu sınıflardan başladı bu büyük ‘devrim’ mesela? Büyük bir kısmı yeni ortamla, yeni hocalarla, yeni arkadaşlarla tanışmış olan çocuklar, belki de başarısızlığa en yakın sınıfı oluşturuyor. En dezavantajlı olanlar onlar. En fazla motivasyon sorunu yaşama potansiyeli bulunanlar onlar. Bu yükü onlara yüklemek haksızlık.

2. Neden dört ders? Niye üç veya beş değil de dört? Bunun bir açıklaması var mı?

3. Öğrencilere ek sınav hakkı tanımadan, mazeretlerine bakılmadan sınıf tekrarına bırakmak cezalandırma olmaz mı? Eğitimin amacı/yöntemi cezalandırma mıdır iyileştirme midir?

4. Bu kadar sınıf tekrarına kalan öğrenci, sonraki dönemde hangi sınıflarda nasıl eğitilecek, nasıl kazanılacak, nasıl iyileştirilecek? Hangi kadrolarla, hangi altyapıyla, hangi motivasyonla?

5. “Günah keçisi” çocuklara bu kadar yük yüklemek ne kadar adil bir davranış olacak? Memleketin üniversitelerinde okuma yazma sınırında dolaşan onbinlerce öğrenci varken, lisans düzeyini geçtim, yüksek lisans ödevlerinde bile bir tek doğru cümlenin olmadığı metinler yazılıyorken bütün kabahati 9’uncu sınıflara yüklemek, sisteme destek verenlerin (Bakanından müsteşarına, müdüründen öğretmenine..) sorumluluktan kaçmasından başka bir şey değildir.

6. Öğrencilerin veya velilerin –yukarıdaki örnekte olduğu gibi- karneler dağıtılmadan önce öğretmenlere yalvarıp yakararak not yükselttirmelerinin bir gelenek olduğu sistem söz konusu; bunu, anılan müdür yardımcısı da ima ediyor. Sistemin yığınla arızayla malul olduğunun kanıtlarından biri de budur: Sınıf/sınav performansı değil, öğretmene/müdüre yakarma başarıyı getiriyor.

7. Bir başka sakatlık özel okul-devlet okulu farkında gizli: Öğrenciler özel okullarda okurken yüksek notlarla taltif ediliyor, devlet okuluna geçince aynı performansla sınıfta kalacak kadar düşük notlara razı oluyor! Bakanlık/yetkililer eğitimdeki bu farklılığa da kafa yormalı…

8. Eğitimde ideolojik saplantılar da büyük faturalara sebep oluyor. Maarif modeli tartışmaları yapılırken memleketin bir kısım insanı, “Bu metinde Atatürk geçmiyor!”dan öte bir şey söylemedi neredeyse!

9. Mesele, 9’uncu sınıf meselesi değildir; sistem ilkokuldan üniversiteye kadar bir sürü sorunla maluldür. Mesele, milyonlarca öğrenciyle, binlerce okulla, yüzlerce üniversiteyle övünülerek geçiştirilecek bir mesele değildir.

10. Yeni bakan Yusuf Tekin’in eğitim sisteminin birçok kademesinde bulunmuş olmasını, sistemin ıslahı için şans olarak görüyor, kendisine istatistiklere, rakamlara, tablolara sıkıştırılmamış başarılar diliyoruz.

 

Hakan TEMİZTÜRK