Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu: 'Bunu en iyi Yunanistan’ın bilmeli' diyerek uyardı! - Tıkla İzle
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kastamonu'da iş adamları ve STK temsilcileri ile bir araya geldi. Kastamonu Valisi Avni Çakır, AK Parti Kastamonu Milletvekili Metin Çelik, Kastamonu Belediye Başkanı Rahmi Galip Vidinlioğlu, kent protokolü ve STK temsilcileri ile iş adamlarının katıldığı programda konuşan Çavuşoğlu gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Türkiye Cumhuriyeti de son 20 yıldır kat ettiği mesafe ile geldiği noktada, bölgesel güç ve dünyada önemli bir aktör olarak sahnede olan bir ülke”
Ukrayna- Rusya arasında yaşanan savaş ve dünya siyasetindeki Türkiye'nin rolüne değinen Bakan Çavuşoğlu, “Farklı güçler de ön plana çıkmaya başladı. Eskiden Çin dünyada bu kadar önemli bir aktör değildi ama şimdi Çin de var. Brezilya, ‘ben de varım diyor', Hindistan ‘ben de büyük bir ülkeyim' diyor. Türkiye Cumhuriyeti de son 20 yıldır kat ettiği mesafe ile geldiği noktada, bölgesel güç ve dünyada önemli bir aktör olarak sahnede olan bir ülke. Ama Türkiye dünyada önemli bir aktör olurken dünyanın en güçlü 10 ülkesi olduğu için değil, gücünü barış için kullandığı, yanlışa yanlış dediği, yapacağım dediği zaman yaptığı için önemli bir aktör oldu. Bugünkü bu sorunlarla sorunlara karşı karşıya kaldığımız dünyada uluslararası sistem bir daha savaşlar olmasın, sorunlar olursa çözer diye 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurduğumuz sistem bugün sorunları çözmekle muktedir mi, savaşları durdurabiliyor mu, insanların beklentilerini karşılaya biliyor mu? Bu sistemin değişmesi gerektiğini, Türkiye'den başka adaletli, objektif bir şekilde söyleyen var mı, yok” dedi.
“İstanbul Tahıl Anlaşması ile birlikte dünyada tahıl krizi geçici de olsa çözüldü””
Türkiye'nin dışişleri politikaları ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Bakan Çavuşoğlu, “Son 1 buçuk, 2 yıldır izlediğimiz politikalarımıza baktığımız zaman, dış işlerdeki politikamızda dahil Türkiye için bir doğrulama dönemi oldu. Geçmişte attığımız adımları eleştirenler bile Türkiye'nin ne kadar doğru, dengeli adımlar attığımı söylemeye, itiraf etmeye başladı. Ukrayna-Rusya savaşı için, ‘Bazen Rusya'nın, bazen Ukrayna'nın yanındasınız. Böyle olmaz' diyenler şimdi Türkiye'nin denge politikasını örnek göstermeye başladı. Biz bunu derken Ukrayna'nın toprakları işgal altındayken, sınır bütünlüğünü destekledik. Kırım'ın illegal ilhakına karşı çıktığımız gibi buna da karşı çıktık. Diğer taraftan Rusya ile de ilişkilerimizi dengeli bir şekilde götürdük. Bunun faydasını sadece Türkiye değil, tüm dünya gördü. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılan İstanbul Tahıl Anlaşması ile birlikte dünyada tahıl krizi geçici de olsa çözüldü” diye konuştu.
“Her zaman Can Azerbaycan'ın yanındayız”
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginlikle ilgili de konuşan Çavuşoğlu, “Azerbaycan'ın toprakları 30 yıldır işgal altındaydı. Diplomatik çabalar, Minsk grupları, uluslararası aktörler, 30 yıldır işgal edilmiş Azerbaycan topraklarının geri alınması noktasında hiçbir şey yapmadı. En sonunda Azerbaycan'ın sabrı bitti. Ermenistan karşısında Karabağ zaferini elde ettiler ve Azerbaycan'ın topraklarını geri aldı. Şimdi barış ve istikrar için bir fırsat çıktı. Krizler fırsatları getirir. Ama Ermenistan bunu tercih etmek yerine sürekli kışkırtıyor. Dün akşam da sınırda kışkırtmalarda bulundu. Can Azerbaycan, karşılığını verdi. Aslında ders alması, barış istemesi lazım. Azerbaycan geniş çaplı barış anlaşması teklif etti. Biz bunu destekliyoruz. Sınırların belirlenmesi lazım. Bunlara odaklanın. Karabağ'dan çekilirken her yeri yakıp yıktılar, her yere mayın yerleştirdiler. Biz de Ermenistan ile ilişkilerimizi güçlendirmek için özel temsilciler atadık. Ama Azerbaycan'dan bağımsız bir şekilde bu sürecin gitmeyeceğini Ermenistan da biliyor, tüm dünya da biliyor. Çünkü bölgede tam istikrar, barış istiyorsak tüm ülkelerin arasındaki sorunların çözülmesi lazım. Bu nokta da önemli roller oynuyoruz. Her zaman Can Azerbaycan'ın yanındayız. Azerbaycan hiçbir zaman yalnız değildir” şeklinde konuştu.
“Bakın bazı batı ülkeleri bizi Çin ve Rusya ile Batı Balkanlarda, Bosna Hersek'te, aynı kategoriye sokmaya çalışıyorlar”
Balkanlar'da yaşanan siyasi gelişmelerle ilgili konuşan Çavuşoğlu, “Balkanlar'da da 90'lara dönme riski görüyoruz. Kırılganlık var. Bosnahersek içinde başlayan siyasi kriz, kırılganlık arttı. Biz her tarafla görüşüyoruz, gerek komşu ülkelerle, Hırvatistan, Sırbistan ile Bosna Hersek içerisinde tüm etnik gruplarla görüşüyoruz. Bosna Hersek'in istikrarı için çaba sarf ediyoruz. Orada sorunun çözümü konusunda anahtar Türkiye. Herkes biliyor. Kıskanıyorlar bizi, ‘ne işiniz var orada' diyorlar. Bakın bazı batı ülkeleri bizi Çin ve Rusya ile Batı Balkanlarda, Bosna Hersek'te, aynı kategoriye sokmaya çalışıyorlar. Ne kadar yanlış. O kıskançlıkları ve kini bitmiyor. Oysa Balkanlara en çok katkı sağlayan ülke biziz. Onlar ne derse desin, biz bu katkıyı sağlamaya devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın 3 ülkeyi kapsayan son ziyareti de amacı budur” şeklinde konuştu.
“Türkiye'nin dostluğu kadimdir, düşmanlığı ise vahimdir”
“Yunanistan gerginliği “Türkiye kendi çıkarlarını korurken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin de çıkarlarını korumak zorunda” ifadelerine yer veren Çavuşoğlu, “Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığımızda, Ege'de hak ve çıkarlarımızı korumak için her şeyi yapıyoruz. Kıta sahanlığımızın sınırlarını belirledikten sonra hiçbir gemiyi kıta sahanlığımız sınırlarına içine sokmadık. Rum kesimi ve Yunanistan, son 1 yıl içerisinde 9 defa kendi gemilerini kıta sahanlığımıza sokmaya çalıştı, izin vermedik. Buraları koruyup kolluyoruz. Ege'de yılardır devam eden, birbirinin içine girmiş sorunlar var. Yunanistan'a, ‘gelin, bu sorunları diyalog yoluyla çözelim' dedik. En son Cumhurbaşkanımız Miçotakis'i 14 Mart'ta İstanbul'da misafir ederken kendisi de söyledi, ‘üçüncü ülkeleri devreye sokmayalım. Kendi aramızda diplomasiyi arttıralım. Bu sorunları kendimiz çözmemiz lazım. Biz komşuyuz' dedi. İki hafta geçti, tüm dünyada başta AB kongresi olmak üzere bize asmere politikalarını daha da artırdı. Bunlara güven olmaz, dürüst değiller.
Sizi görürler, sarılır, ‘dostuz, arkadaşız, komşuyuz' derler. Resmi toplantıya gireriz, kimse konuşmadan Türkiye'yi kötülerler. Bunların samimiyetsizliğini her ortamda, her toplantıda, her masada gördük. Her tatsız durumu da en haklıymış gibi anlatma konusunda da mahirler. Biz BM'ye yazdığımız mektupta silahsızlandırılmış adaların silahlandırıldığını ve diğer konularda Türkiye'nin haklı tezini t dünyaya anlatmaya başladığımızda yaygara kopardılar, ‘Türkiye bizim topraklarımıza göz dikti, egemenliğimizi ihlal etmeye başladı' diyorlar. Anlaşmalar ortada, sen bu adayı silahlandıramazsın, yaptığın zaman anlaşmayı bozuyorsun. Bizimle bu şekilde konuş. Sağa sola gidip de iftira atma. Başkalarının maşası olma. Biz bunu söylerken en çok eleştiri de içerden geldi. Böyle durumda konuşmamamız, Yunanistan'ı incitmememiz lazımmış. Neredeyse Yunanistan haklı diyecekler. Ama Yunanistan başkalarının maşası oluyor. Sürekli bizi tahrik etmeye çalışıyor. Biz de kendisine hatırlatıyoruz. Geçmişte de aynısını yaptınız, faturası ağır oldu. Bunu en iyi Yunanistan'ın bilmesi lazım. Türkiye'nin dostluğu kadimdir, düşmanlığı ise vahimdir” ifadelerini kullandı.