İhlas Haber Ajansı, kara gecede ilklere imza atarak demokrasi mücadelesinin fitilini ateşledi. Tankın altına yatan adam ve köprüdeki teslim oluş görüntülerini İHA servis etti. Dünya kalkışmanın başladığını da bittiğini de İHA sayesinde öğrendi.
Türkiye, 15 Temmuz gecesi zifiri bir karanlıktan, parlak bir sabaha uyandı. Fakat bu sabaha ulaşmak kolay olmadı; yüzlerce insan hayatını kaybetti, binlercesi yaralandı, milyonlar uykusuz kaldı… Bazıları da vardı ki mesleğini ifa ederken vatan için mücadelenin büyük bir parçası oldu. İsimleri çok az zikredildi ama psikolojik eşiğin aşılıp, demokrasi zaferinin kazanılmasında çok büyük bir rol üstlendi gazeteciler…
Cumhurbaşkanı’nın telefonla dört kanala bağlanması elbette kırılma noktasıydı. Derdest edilen askerlerin görüntüleri ise psikolojik olarak hem medyaya hem de vatandaşa moral kaynağı oldu. O görüntüleri İhlas Haber Ajansı servis etti. İHA çalışanları kara gecenin gizli kahramanlarıydı. Hain teşebbüsün ilk görüntülerini televizyon kanallarına geçerek uyanışın bayraktarlığını yaptılar. Mermilerin gölgesinde çalışıp demokrasi zaferini ilan edenler de onlardı.
O korkunç geceyi bir de onların ağzından dinledik. İHA İstanbul Bölge Müdürü Oğuzhan Güven, haber merkezinde verdikleri mücadeleyi gazetemize anlattı.
“Bu hadise önceki ismiyle Boğaziçi Köprüsü’nün askerler tarafından kapatılmasıyla başladı. İlk önce gece görevinde olan muhabirimiz Oğuzcan Yazıcı Whatsapp’taki grubumuza beklenmedik bir durum yaşandığını yazdı. O anda bir darbeye girişildiğini hissettim. Askere konduramıyorduk ama bunun darbeden başka bir izahı yoktu. Bilgiler bize gelmeye başlayınca tüm arkadaşlarımızı alarm durumuna geçirdik. Gidebildikleri en kritik noktalara gitmeleri konusunda onları ikaz ettik.
Arkadaşlarımız saat 21:45 sularında köprüye ulaşarak, ilk görüntüleri tüm dünyaya geçmeye başladı. Bir arkadaşımız da darbe teşebbüsüne köprü üzerinde yakalandı. Bu esnada bütün televizyonların haber merkezleri teyakkuz halindeydi fakat yaşananların ismini koyamıyorlardı.
YÜZDE 70’İ İHA’DAN
Başbakan Binali Yıldırım’ın “Bu bir kalkışmadır” sözlerinin ardından televizyonlarda done olarak sadece bizim geçtiğimiz görüntüler vardı. Ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden ve Atatürk Havalimanı’ndan görüntüler gelmeye başladı. Yarım saat içerisinde bunun bir darbe kalkışması olduğunu herkes duymuştu. Cep telefonu üzerinden bile canlı yayın yaptık. Vatandaşların köprüye doğru yürüdükleri anı cep telefonundan yaptığımız canlı yayınla verdik.
Yaşananın darbe olduğu net bir şekilde anlaşılınca televizyon kanalları da buna karşı koymaya başladı. Biz de İhlas Haber Ajansı olarak darbeye karşı ciddi bir duruş sergileyen medyaya en önemli muhtevayı sağladık. Öyle ki ilk 12 saat televizyonlardaki görüntülerin yüzde 70’i İHA’ya aitti.
22 yıldır bu mesleği icra ediyorum ama bu güne kadar böyle bir hadise yaşamamıştım. O gece ajansımızda editöryal vazifesi olmayan çalışanlarımız bile haber merkezine gelerek, “Sizin için ne yapabiliriz?” diye sordular. Bunu duymak beni çok duygulandırdı. Çok sevdiğimiz vatanımız yüz yıllık bir karanlığa doğru itilmeye çalışılıyordu. “Mesleğimizle bu vatan için bir şeyler yapabileceksek, o gün bu gündür” diye düşündüm.
TRT’de bildirinin okunmasıyla hüzne kapıldık. Vazifemizi yapmaya devam ediyorduk ama gelen haberlerle moralimiz de giderek bozuluyordu.
Bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyorduk. O gece İhlas Haber Ajansı’na abone olmayan televizyon kuruluşlarını arayarak, “Abonelik mühim değil, görüntülerimiz ücretsiz kullanabilirsiniz” dedik. Hâlâ haber merkezinde ümitsizlik hakimdi, her şey kötüye gidiyor diye düşünüyorduk. Bu esnada arkadaşımın Harun Basat, darbeci askerlerin polis ve vatandaşlar tarafından Üsküdar’da gözaltına alınırken çektiği görüntüleri geçti. Bu herkes için kırılma anıydı. Ardından Bayrampaşa’dan askerlerin polislerce teslim alınış görüntüleri geldi. Biz hemen bu görüntüleri abonelerimize servis ettik. TV’ler bunları yayınlamaya başladı. Bu yayınlardan sonra herkesteki “Bu iş böyle bitmeyecek” inancı güçlendi, medyadaki demokrasi mücadelesinin fitili ateşlendi. Bundan sonra arkadaşlarımıza “Nerede teslim olan asker görüntüsü çekerseniz acilen bize iletin” diye talimat verdik. Böylece darbe teşebbüsünün kırılmasını hedefledik.
KÖPRÜDE BÜYÜK MÜCADELE
Tüm bunlar yaşanırken Özel Harekat Kuvvetleri’nin bombalandığına ve vatandaşın üzerine ateş açıldığına dair haberler gelmeye devam ediyordu. Vatan Caddesi’nde ve havalimanında darbeciler geri çekilmeye başlamışlardı fakat köprü hâlâ darbecilerin kontrolündeydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “sokağa çıkın” talimatından sonra herkes köprüyü almak için harekete geçti. Bu harekat karşısında ne yazık ki darbeci askerler, tanklarla ve G-3 tüfekleriyle vatandaşlara ateş açtı. En büyük mücadele köprü üzerinde yaşandı.
Cumhurbaşkanı’nın ve Org. Ümit Dündar’ın açıklamaları peş peşe geliyordu. Fakat Boğaziçi Köprüsü’nde bir çözülme yaşanmıyordu. En sonunda köprüdeki askerler de teslim oldu. Askerlerin ellerini kaldırarak vatandaşlara doğru geldiği bu teslim oluş görüntülerini dünya sadece biz geçtik. Yani bu hain darbe teşebbüsünü ilk biz duyurmuştuk, başarısız olduğunu da biz ilan ettik. Bu teslim oluş görüntülerinin istisnasız televizyonların tamamı İHA logosuyla kullandı. Havanın aydınlanmasıyla beraber ülkenin üzerine de bir aydınlık geldi. Vatana hizmet ettiğimiz için çok gururluyuz.”
“MİLLET BİZİMLE DİRENDİ”
İHA Genel Müdür Yardımcısı İsmail Ballı anlatıyor: “İHA, 15 Temmuz gecesi yaşanan hain darbe girişimi ortaya çıkar çıkmaz İstanbul, Ankara ve hareketliliğin yaşandığı bütün illerde hızlı bir refleksle çalışmaya başladı. Türk ve dünya medyasının haber aldığı yegane kaynaklardan biri olan İHA, darbecilerin tanklarının sokağa dökülen milyonlarca vatandaş tarafından etkisiz hale getirildiğini görüntülerle medyaya servis ederek, hainlerin psikolojik çöküşlerinde önemli rol oynadı. Darbe teşebbüsü ile ilgili en çarpıcı fotoğraf İHA Foto Muhabiri İsmail Coşkun tarafından çekildi (Tankın altına yatan Metin Doğan isimli vatansever adam) Yine darbe teşebbüsüyle ilgili en iyi görüntü de Kameramanımız Oğuzcan Yazar’ın çektiği ve darbecilerin adeta başarısızlığını tescilleyen, Boğaziçi Köprüsü üzerinde elleri başlarında teslim olurkenki görüntülerdi.”
“BEN TÜRK ASKERİYİM YA SİZ KİMİNSİNİZ?”
Atatürk Havalimanı’nda tankın önüne yatan adamın fotoğrafı, darbeye karşı direnişin simge karelerinden bir oldu ve dünya basınında yankılandı. Fotografı çeken ise İHA foto muhabiri İsmail Coşkun idi. Genç gazeteci o anı şöyle anlattı: “O gece kalkışma haberini duyduğum an, dışarı fırladım. ‘Her şey bitti, ülkeyi ele geçirdiler’ diye düşündüm telsiz konuşmalarını dinlerken. Ta ki havalimanına gidip o koca yürekli adamı görene dek…
4 tank Atatürk Havalimanı’nın girişinde sırayla duruyordu. Bir anda arkamdan bağırarak gelen birini gördüm. Adam önce ellerini açtı ve tanka karşı koymaya başladı. Tank gaza basınca paletlerin önüne yattı. O an anladım ki bu şov amaçlı bir duruş değildi. Tankın durduğunu görünce ayağa kalkıp tişörtünü çıkardı ve ‘Ben Türk askeriyim, siz kimin askerisiniz?’ diye haykırdı. Tankın üzerindeki asker ise “Biz sizdeniz” diye karşılık verdi. Sol tarafta da kamyonun içerisindeki askerler bana silah doğrultuyordu. Bir müddet bekledim ve istediğim kareyi yakaladığımı gördüm. Tam o sırada zaten adamı sakinleştirip ikna ettiler. İkna olmasaydı belki de fotoğrafın çok daha farklı hikâyesi olacaktı…”
MERMİLERİN GÖLGESİNDE HABER NÖBETİ
İHA muhabiri Oğuzcan Yazar darbe teşebbüsünün başlangıcından bitişine kadar Boğaziçi Köprüsü’nde mermilerin gölgesi altında vazife yaptı. Yazar, demokrasi mücadelesinin kazanıldığının göstergesi olan, köprüdeki askerlerin teslim oluş görüntülerini çekerek büyük bir başarıya imza attı. Genç muhabir o görüntülerin hikayesini anlattı: “Köprüdeki hareketlilik önce polis telsizlerine yansıdı. Saat 21:00 sularındaki ilk anonslarda bir grup askerin yetki devri istediği anlatılıyordu. Köprüye yakın bir noktada olduğumuz için hemen harekete geçtik. Aşırı trafik vardı; tel örgülerden atlayıp köprünün girişine ulaşabildik. Cep telefonuyla ilk görüntüleri buradan çekmeye başladık. Cumhurbaşkanın açıklamalarından sonra vatandaşlar köprüye geldi. Sonra askerler onlara ateş açmaya başladı. Benim de kafamın üzerinden çok sayıda mermi geçti. Yirmiye yakın kişinin vurulduğunu gözlerimle gördüm. Derken köprüdeki vatandaşların sayısı giderek artmaya başladı. Burada 5 saate yakın mücadele edildi. TOMA’ların arkasına saklanarak görüntü almayı sürdürdük. Sabaha karşı bir harekat planlanıyordu. Bizim bulunduğumuz nokta görüntü açısından sağlıklı değildi. Köprünün kenarındaki yamaca tırmanarak, görüntü almaya başladık. Tüm bunlar yaşanırken de orada bizden başka kimse yoktu. Ardından askerlere teslim olun anonsu yapıldı. Anonsla birlikte askerler teslim olmaya başladılar. Gece boyunca yaşadığımız korku, bu görüntülerle birlikte son buldu.”