Erzurumlu İş adamı Ahmet Turaç Demir, Dadaş kahvesinin tarihini anlattı.
Ahmet Turaç Demir:” Erzurum, asırlar boyunca doğuyu batıya bağlayan tarihi ticaret yollarının vazgeçilmez bir durağı olmuş, bu sayede iktisadî ve kültürel anlamda büyük kazanımlar elde etmişti.
Tarihçi Abdürrahim Şerif Beygu, Erzurum’un 19. yüzyıl öncesindeki ticarî durumunu özetle şöyle anlatır:
“Erzurum, Hindistan’a giden dört ticaret yolunun en önemlisi üzerinde bulunuyordu. Hint, Bağdat, Şam, Halep, İsfahan, Şiraz, Buhara, Tiflis gibi önemli merkezlerden gelen çeşitli kıyafetli tüccarlar, getirdikleri çeşitli malları Erzurum bedestenlerinde ve hanlarında dünyanın dört bir yanından Erzurum’a gelen alıcılara satmakla meşguldü.
120.000 nüfusuyla Erzurum, gerek transit tüccar kafileleri, gerek bölge tüccarları için en önemli ticaret merkeziydi. Şehre girip çıkan deve katır, merkep kervanlarının sayısı 1.500-2.000 arasındaydı
Diğer taraftan transit ticareti, şehrin çarşılarında satılan malların menşeini, cinsini, çeşitliliğini ve alışverişin yapılış tarzını da etkiliyordu.
Çünkü Erzurum, Dünya’nın doğusu ile batısını birbirine bağlayan tarihi İpekyolu’nun güzergahında bulunuyordu.
1701 yılında Erzurum’a gelmiş olan meşhur seyyah Tournefort’un verdiği bilgiler, Erzurum’un ticaret sayesinde yakaladığı canlılığı gözler önüne sermektedir:Acem ipeğinden, pirinç,kahve çekirdekleri, pamuktan, eczalardan, boyanmış kumaşlardan oluşan mallar, yalnızca Erzurum’a getirilir ve alıcılarına sunulurdu.
Kinneir’e göre ise;Erzurum’un en önemli ihracat ürünleri deri ve Toros Dağı madenlerinden çıkan bakırdı. Şehirde en çok satılan ürünler ise pamuk, pirinç, ipek, şeker, kahve ve Avrupa’dan getirilen kumaşlardı.
19.yüzyıl başlarında Çin’den İngiltere’ye uzanan İpekyolunu kulllananlarak Erzurum’a gelen kervanlar, Keşmir ve Kirman şalı, inci, ipek, kahve, keçi kılı, pamuk, örülmüş kırmızı pamuk, tütün (tömbeki), pirinç, takke yapımında kullanılan deri, mazı, kiraz sapı, boyama için çivit otu (indigo), cehre ve kök boya, Hint ve Şiraz boyaları, yazı mürekkebi, divit kalem tüyü, ışgın, çiriş ve kitre (zamk) ile çeşitli doğal ilaçlar (ecza) getirirlerdi. Bunların önemli bir kısmı, Erzurum üzerinden ihraç edilirdi.
Erzurum, aynı zamanda ticaretin Merkezi ve gıda ambarı mesabesindeydi. Batıdan ise pamuklu, ipekli, yünlü kumaşlar, şal, cam, porselen ve demir mutfak eşyaları Erzurum’a gelirdi.
Dış surlarıyla ün kazanan Erzurum, bu surlardan şehrin dışına açılan kapılarıyla da, tarihi bir öneme sahip bulunuyordu.Erzincan Kapı, Gürcü Kapı, Tebriz Kapı,İstanbul Kapı, Kars Kapı, Kavak Kapı ve Harput Kapı ile çevrelenen Erzurum’a farklı kapılardan giriş yapılırdı.
Tüccarların ve Erzurum’da konaklayan kervanların yorgunluğunu gidermek,kaybettikleri enerjiyi toparlamak için de gün boyu çeşitli kahveler yapılır ve ikram edilirdi.
Dünyanın farklı ülkelerinden gelen kahve çekirdekleri,Erzurum’a yedi kapıdan giriş yapıldığından dolayı yedi farklı ülke kahvesi harmanlanır ve kahvesinin acılığını alsın diye içerisine orkide kökü,vanilya çubuğu ilave edilerek yapılırdı.
Kültürel miras olarak kalan İpekyolu Armağanı “Dadaş Kahvesi” ismiyle zincir marketlerde ve birçok satış noktasında bulunmaktadır’ ‘dedi.