Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sur’un ihya sürecine ilişkin planı Sur’da açıkladı. Davutoğlu, Sur halkının rızası dışında hiçbir adım atılmayacağını özellikle vurguladı.
Beraberindeki eşi Sare Davutoğlu ve başbakan yardımcıları ile bakanlarla birlikte Diyarbakır’a gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sur ilçesindeki tarihi Ulu Cami’de kıldığı Cuma namazı ve çıkışında yaptığı konuşmanın ardından tarihi Hasanpaşa Hanı’na geçti. Burada, “Sur’u ihya planını” açıklayan Davutoğlu, öncesinde terör olaylarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasına, “Yüreği olan Diyarbekir’i anlar, Diyarbekir’in yüreğini anlayan insanlığı anlar” diyerek başlayan Davutoğlu, “Ancak insanlarda yürek yoksa, ecdada insanlık birikimine saygıyı kaybetmişlerse o yüreği parçalamaya kalkarlar. İki grup insan görürsünüz, yürekleri birleştirenler, yürekleri parçalayanlar. Diyarbekir hep yürekleri birleştirenler tarafından inşa edildi, ihya edildi. Ancak yürekleri parçalayanlar da geldi. Dün yolculuğa hazırlanırken, dün akşam saat 17.00 sıralarında yürekleri parçalayan haber aldık. 7 canımız, korkaklar tarafından şehit edildi. Eminiz bu acıyı en çok Diyarbekir hissetti. Bu sokakların bu kültürün mirasından mahrum olanlar, nasipsiz olanlar Diyarbekir halkına huzur vermek için, burada güvenliği sağlamak için gelen 7 kardeşimizi şehit ettiler. 30’a yakın vatandaşımız ve güvenlik görevlimiz de şuan hastanede. Sabahleyin onları memleketlerine uğurladık. Onlar buraya farklı şehirlerden gelmiş olabilirler. Ama artık hepsi Diyarbekirlidir. Ebediyen Diyarbekir’in hafızasında ve duasında olacak” ifadelerinde bulundu.
“DİYARBAKIR İNSANLIK TARİHİNİN HÜLASASI GİBİDİR”
Herkesin kültürün temellerinden kopmadan düşünmesi gerektiğini anlatan Davutoğlu, “2013 Mart’ında Dışişleri Bakanı olarak Diyarbakır’daydım. Dicle Üniversitesi’nde konuşma yapmıştım. Çözüm sürecinin oluşum aşamasındaydı. Orada ifade etmiştim Diyarbekir’in bize ne anlam ifade ettiğini. Şimdi yürek ölçeğinden bakarak, kısaca bizim dünyamızdaki yerini ifade etmek isterim. Diyarbekir, insanlık tarihinin hülasası gibidir. Sanki her şey burada yaşanmış. Kudüs’te ve Diyarbekir’de bunu hissedersiniz. Kadimdir Diyarbekir. İnsanlığın en eski mirasını barındırır bünyesinde. Herkes, ‘Bizden buraya bir iz kalsın diye’ bir şeyler bırakmıştır. Emeviler, Abbasiler, Eyyübiler, Artuklular, Osmanlılar. Burçlara bakarsanız bunu hissedersiniz. Herkes bir şey koymuş. Ulu Cami’ye herkes bir hediye bırakmak istemiş. Herkes Ulu Cami’de bir eserim bir hatıram kalsın istemiştir. Aynen Mescid-i Aksa gibi. Ta ki bizden sonra gelirken, bu diyarda yaşayanlar bu izleri korusun diye. Her ırk, her millet nereden geldiklerinden bağımsız olarak Diyarbekir’e hürmet göstermişler. Bugün sizinle paylaşacağım bütün düşüncülerimizi. Her şeyden önce düşüncelerimiz Diyarbekir’e saygımızın, hürmetimizin eseridir. Biz bu perspektifle 3 yıl önce yüreğimden gelen sesle Dicle Üniversitesi’nde yaptığım konuşmada ‘Diyarbakır’a doğunun Paris’i diyorlar, Paris ne ki’ demiştim. Diyarbekir şehir iken Paris köy bile değildi. Diyarbakır dünyanın en güzel eserlerine sahip iken Paris her şeyden yoksundu. Bir Dört Ayaklı Minare’yi düşünün bir de Eyfel kulesinin. Biri ne kadar zarif ise diğeri o kadar kaba. Dört Ayaklı Minare’ye bakan herkes kendisinden bir şey bulur. İşte biz bunun için buradayız. Her an dua ediyoruz” dedi.
“PARÇALAYANLAR KARŞISINDA BİRLEŞTİRENİZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2005’te yaptığı konuşmadan itibaren başlattıkları çözüm sürecinin aslında yeni bir inşa süreci olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, “Bizi parçalayanlara karşı bir restorasyondu. Biz parçalayanlar karşısında birleştirenlerden olmak için büyük çaba sarf ettik. Hala sarf ediyoruz. Hep diyorum 2016 kritik bir yıl. Ya yüreğimiz ile birlikte vatanımız, vatanımız ile birlikte gönül coğrafyamızla birlikte bütün ideallerimiz birleşecek. Ya da bizi lime lime parçalamaya çalışacaklar” diye konuştu.
“BU TOPRAKLARA SEVGİ TOHUMLARI EKECEĞİZ”
7 Haziran seçimlerinden sonra bölücü terör örgütü ve hain odakların içerde ve dışarda harekete geçtiklerini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“6-7 Ekim’de yaptıkları gibi şehirleri tarumar etmek için bütün güçleri ile harekete geçtiler. Zannettiler ki onlar bu ana değerleri parçalayabilecekler. Ve 23 Temmuz’da huzur ve demokrasi operasyonlarını başlattık. Barışı, huzuru hakim kılmaya çalıştık. 1 Kasım’dan sonra bu gayretimize devam ettik. Biz çözüm süreci ile bütün tıkanıkları aşmaya çalışırken, onlar verdikleri, yaptıkları bütün eylemlerle yeni barikatlarla şehirlerimizi ilçelerimizi parçalamaya çalıştılar. Çukurlar kazdılar, barikatlar kurdular. El yapımı bombalarla insanların günlerini gecelerini kararttılar. Ve zannettiler ki bu devlet acizdir ve onlarla mücadele etme kararlığı göstermeyecek ve bölge halkı yanlarında olacak. İki hususta da yanıldılar. Ben buraya Diyarbekir’e teşekkür etmeye geldim aynı zamanda. Bu provokasyonlara karşı dimdik durdukları için. Nevruz’da dimdik durup, provokasyonlara kapılmadıkları için. Devletimizin şefkat gücünü de, şefkat elini de, kudret elini de birlikte kullandık, kullanacağız. Devletimiz dediğimizde bu 78 milyonun devleti. Kimse bu devlete tek başına malik değildir ve kimse bu devletin vatandaşlarını ayırma hakkına sahip değildir. Kamu düzeni derken hepimizin huzurundan ve güveninden bahsediyoruz. Terörle mücadelede hiçbir tereddüt göstermedik ve bir kez daha Diyarbekir’den ilan ediyorum. Sur’un Cizre’nin, Silopi’nin, Diyarbekir’in, Mardin’in, Bitlis’in bütün güzel şehirlerimizin sokakları, bütün dağlar ovalar vadiler huzur bulana kadar gece gündüz uyumayacağız, terörle mücadeleye devam edeceğiz. Bir tarafta bu kararlığımız var iken emin olunuz ki şefkat elimizle de bütün halkımızın yanında olacağız. Gözlerine bakacağız, ‘Bu yürekleri kimse parçalayamayacak’ diye haykıracağız. Hiçbir vatandaşın mağdur olmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye 90’ların Türkiye’si değil. Biz bize oy versin vermesin her vatandaşımızı hem temsil ediyoruz hem de hakkını korumaya kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Biz bu topraklara sevgi tohumları ekeceğiz.”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sur’da yapılacak çalışmaların ardından herkesin merakla gelip, burayı görmek isteyeceğini vurguladı. Acele kamulaştırma kararıyla vatandaşların haklarının teminat altına alındığını anlatan Davutoğlu, kimsenin aç ve açıkta kalmayacağına dikkat çekti. Davutoğlu, Sur esnafına kredi, vergi ve prim müjdesi de vererek, yangın yerinde gül yetiştireceklerini kaydetti.
Beraberindeki eşi Sare Davutoğlu ve başbakan yardımcıları ile bakanlarla birlikte Diyarbakır’a gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sur ilçesindeki tarihi Ulu Cami’de kıldığı Cuma namazı ve çıkışında yaptığı konuşmanın ardından tarihi Hasanpaşa Hanı’na geçti. Davutoğlu, burada, “Sur’u ihya planını” açıkladı. Konuşmasına başlarken, Diyarbakır’da bir şahsi evinin olmasını arzu ettiği ve bunu eşi Sare Davutoğlu ile de paylaştığını anlatan Davutoğlu, “Sur’da bir evim olsun. Kalktığımda bu güzel havayı teneffüs edebileyim” dedi.
“AMACIMIZ İNSANI VE MEKANI KORUMAK”
Bugün tarihi bir bilinç ve kararlılıkla Diyarbakırlıların huzurunda olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Geçtiğimiz hafta Bakanlar Kurulu’nun ardından arkadaşlarımla saatlerce Sur’u sokak sokak ele aldık. Bütün bölge için düşündüğümüz planlamalar var. Terörden mağdur olmuş ilçelerimiz ve her ilçe için ayrı ayrı planlamalar var. Silopi’nin ihtiyacı Sur’dan farklı. Her biri için ayrı ayrı çalışıyoruz. Amacımız çok açıktır. İnsanı ve mekanı korumak, zamana uygun bir şekilde hayatı normalleştirmek. İnsanı korumayan hiçbir plan ve proje hayatta karşılığını bulamaz, tarihte de yer bulamaz. İlk ve öncelikli amacımız insanı korumak ve hitap etmektir” diye konuştu.
“AYNAYA BAKMAYA UTANIRDINIZ”
Sur’un yollarını barikatlarla kapatarak yaşanmaz hale getirenlerin, çukurlar kazanların, okullara ve hastanelere ulaşımı engelleyenlerin ve vatandaşların canına kast edenlerin karşılarında kararlı ve milletle bütünleşmiş bir siyasi irade görünce burada barınamadıklarına dikkat çeken Davutoğlu, “Başka bir hesabın içine girdiler. Biz Sur’u da inşa ve ihya edeceğimizi duyurduğumuzda vatandaşın kafasını bulandırmaya çalıştılar. Dediler ki, ‘Sur’u insansızlaştırmak istiyorlar, rant alanı haline getirmeye çalışıyorlar.’ Siz bizim gönüllerimizdeki Diyarbekir sevgisini ve tarih idrakini bilseydiniz aynaya bakmaya utanırdınız. Diyarbakırlıların ve Sur’da yaşayan vatandaşların rızası dışında tek bir adım atılmayacaktır. Her şeyi sizlerle konuşarak, sizlerle birlikte yapacağız.
Ama Sur’u da bu haliyle teröristlerin tahrip ettiği haliyle de bırakmayacağız. Yangın yerinde gül yetiştireceğiz. En önemli ilkemiz bu. İnsanımızın hayat hakkı, huzuru, temel hak ve özgürlükleri söz konusu olduğunda akan sular durur. İnsanı koruyacağız, mağduriyetleri gidereceğiz ve insanların mekanla ilişkisini bozmayacağız. Mülkiyet hakkına kesinlikle riayet edilecek. İnsan dokusu ile tarihi doku kesinlikle korunacak. Bunu bir taahhüt olarak ifade ediyorum. Burada mülki olanlar ellerindeki imkanları ile neler yapabileceklerse yapma hakkına sahip olacaklar. Kirada olanların mülk sahibi olacağı şekilde düzenleme yapıyoruz. Çok kötü şartlarda evlerde yaşayan insanlar, gecekondu durumunda olanlar dahi en iyi şartlarda ev imkanlarına sahip olacaklar. Kimse aç ve açıkta kalmayacak. Kendi evlerini şehirlerini terk eden Suriyeli kardeşlerimizi barındıran bu kudret ve güç, vatandaşlarımıza en iyisini yapacak kudret ve güçtür aynı zamanda. Her bir vatandaşımızı en iyi şartlarda konut imkanlarına kavuşturacağız” ifadelerinde bulundu.
“VATANDAŞLARIN HAKLARI TEMİNAT ALTINA ALINACAK”
Acele kamulaştırma gibi tamamıyla hukuki olarak attıkları adım ile vatandaşların mülkiyet haklarının teminat altına alınacağını anlatan Davutoğlu, “Bunu söylemek için buradayım. Zaten Diyarbakır’ı özlemiştim ama provokasyonların yayıldığını görünce bizzat gelip mekanında olayı Diyarbekirli vatandaşlarla paylaşmak istedim” dedi.
“HİÇBİR BİNA TARİHİ ESERLERE TEPEDEN BAKMAYACAK”
Diyarbakır’ı, Diyarbakır’ın her taşını koruyacaklarını anlatan Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Her mimari eseri korunacak. Kentsel dönüşüm kavramını sağa sola çekerek, özellikle Suriçi’nin bir rant alanı haline dönüşeceğini iddia edenler bilsinler ki, hiçbir bina yukardan ya da ufki olarak bakıldığında Ulu Cami’nin minaresinden daha yüksek olmayacak. Hiçbir bina tarihi eserlere tepeden bakmayacak. Hiçbir bina o güzel surlara yetişemeyecek. Bu bizim size taahhüdümüzdür. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız danışma ofisleri kuracak. Herkes gelip danışabilecek. Biz kul hakkını, şehir hakkı ile birlikte düşünürüz. Bu çerçevede Sur’un mekanını korunması iki ana temele dayanacak. Biri Unesco Kültürel Mirası ilan edildiği için bu çerçevenin dışında tek bir adım atılmayacak.
İkincisi de 2012 yılında uzun çalışmalar sonucunda kabul edilen koruma amaçlı imar planı esas alınacak. Çünkü Büyükşehir ve İlçe Belediyesi tarafından onaylanmış bir plandır. Bunun dışına çıkılmayacak. Bu iki şeyi esas alıyorsak bunlar neye karşı çıkıyorlar. Bunlar devlet ile milletin bütünleşmesine karşı çıkıyorlar. Neden kaygı duyuyorlar. Kaygıları kendilerinin istismar edeceği alanın yok edilecek olması, Diyarbekir’in dünya ölçeğinde tanınacak olması. Ben Toledo dediğimde bir sürü farkı şeye çektiler. Bunlar medeniyet cahili. Franko’yu örnek gösterirler. Çünkü zihinleri ya Franko’ya ya da Stanlin’e çalışır. Bizim kast ettiğimiz şudur, burada öyle bir şehir kuracağız ki herkes gelip, merakla burayı görmek isteyecek. Herkes buraya akacak. İşte hedefimiz bu. Eğer biri bana gelir derse ki, ‘Unesco’ya ya da koruma planına aykırı bir iş yapılıyor.’ Hesabını ben soracağım. Bu iki esası koruyacağız.”
“SURLARIN YIKILAN BÖLÜMLERİNİ DE İNŞA EDECEĞİZ”
Davutoğlu, ilçede yapılması planlanan çalışmaları ise, şu maddelerle açıkladı:
“Bu çerçevede, UNESCO Kültürel Mirası çerçevesinde Diyarbakır Surları korunacak. Her bir burç korunacak. O dönemde güya şehir hava alsın diye surları yıkan çarpık anlayışa karşı eksik yerleri de aslına uygun olarak inşa edeceğiz. Diyarbakır surlarını aslına uygun şekilde koruyacağız. Burçları kültür mekanları haline dönüştüreceğiz. UNESCO Kültürel Miras Listesi’nde yer alması nedeniyle Hevsel’i hem koruyacağız hem de tanınır, bilinir kılacağız. Doğanın en güzel örneklerinden biri olarak insanlığın hizmetine açık hale getireceğiz. Ulu Cami restorasyonunu yaptık. Ulu Cami ve civarını bir inanç turizmi alanı olarak herkesin ziyaretine açık halde muhafaza edeceğiz. Gözümüzün nuru gibi koruyacağız. İçkale burada Hazreti Süleyman ile şereflenmiştir. İçkale ve Hazreti Süleyman civarını aynı şekilde koruyacağız. 9 tarihi eseri restore etmiştik. İçkale’nin ve hemen yanındaki Cevat Paşa mahallesi maalesef son derece çarpık bir yapılaşmanın olduğu yerlerdi. Birçok yıkım belediye tarafından yapıldı orada. İnanç turizminin ikinci ayağı, örnek bir tarihi mekan olarak tamamıyla Diyarbakır’a tarihi eserlerini dokusuna uygun olarak yeniden inşa edeceğiz. Alipaşa ve Lalabey mahallelerinde tarihi eserler var. Özellikle tarihi restorasyon bakımından birçok hukuki sürecin tamamlandığı bir mesken alanı. O alanı örnek bir Diyarbekir mahallesi haline dönüştüreceğiz. Bu zaten zihnimizde olan bir plandı. Dört Ayaklı Minare ve Ulu Cami ile arasındaki mahalleler tanzim edilecek. Buradan özellikle de hani Fatih Paşa’nın yanık halini görünce ağlayan bir Kürt anne vardı ya. O işte hepimize tercüman olmuştu. Televizyon ekranlarına yansıyan, yüreği yanan o yiğit annenin hıçkırarak baktığı Fatih Paşa’nın her taşını ince işçilikle inşa ve ihya edeceğiz. Orayı niye tahrip etiler biliyor musunuz? Fatih Paşa’nın diğer adı Bıyıklı Mehmet Paşa’dır. Onun hikayesi önemlidir. Çünkü fetih esnasında İdris-i Bitlisi ile birlikte bütün bu bölgeyi fetih eden kişidir.
İkisinin bir araya gelmesi yüreklerin birleşmesidir. İşte o zaman yaklaşık 400 yıl Diyarbakır emniyette olduğu için Kudüs özgürdü ve aynı devletin çatısı altında bütün kadim medeniyetin temsilcileri onurla gururla yaşıyorlardı. Şimdi o kardeşliği yıkmak için sembolik bir şekilde Fatih Paşa Cami’sini yaktı onlar. Biz de onların hatırasına yeniden imar edeceğiz. Böylece Fatih Paşa, Cevatpaşa, Alipaşa, Lalabey tarihi tescil edilmiş bütün binalar ayağı kaldırılacak. Üzerinde hassasiyetle duracağımız yerlerden biri Gazi Caddesi, ki sur içinin omurgasıdır. Özel bir plan uygulayacağız. Gazi Caddesi’ndeki bütün binalar restore edilecek. Sokak sağlıklaştırılması çerçevesinde binalar tek tek ele alınacak. Esnaflarımızın prim ve vergi borçlarını erteledik. Kredi borçları ile ilgili de bir çalışma yürütüyoruz. Esnaflarımızın mağduriyetini giderilmesi için faizsiz kredi dahil her türlü aracı devreye sokacağız. Bütün ekonomik hayat canlanacak. Mesken alanlarında Diyarbekir taşının, bazalt taşının ve Diyarbekir mimarisinin olmasına özen göstereceğiz. Diyarbekir’in o güzel eyvanları ile yaşaması konusunda gerekli adımları atacağız. Dicle Vadisi Projesi ile Diyarbakır Dicle ile bütünleşecek. Diyarbakır doğa ile bütünleşecek bir şehir haline gelecek. Bunun yanında kültürel hayatı canlandıracak adımlar da atmayı düşünüyoruz. Ali Emiri’nin adına kütüphane inşa edeceğiz. Diyarbekirli güzel insan Hamid Aytaç’ın mirasını da yaşatmak için büyük bir hat okulu ve müzesi inşa edeceğiz. Celal Güzelses adına da bir musiki cemiyeti inşa edeceğiz.”