Başbakan Ahmet Davutoğlu Mardin'de katıldığı toplantıda bölge halkına seslenerek, 'Mezopotamya'nın aziz çocukları, eğer bir gün sizin için gereken bir adımı atmaktan bir an dahi tereddüt edersem, o muhterem anamdan emdiğim süt de bana haram olsun' dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Mardin’in Midyat ilçesinde katıldığı AK Parti İl Danışma Meclisi toplantısında, ‘’Kamu düzeni mutlak şekilde tesis edilecektir. Bu konuda kimse kararlılığımızdan şüphe etmesin. Bütün çukurlar kapatılacak, bütün barikatlar kaldırılacak, ülkenin her bir ili ve ilçesi köyü ve mezrası özgürce insanların dolaşacağı özgürce yaşadığı beldeler haline gelecektir. Bu konuda hiç bir taviz verilmeyecektir’’ dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, beraberinde eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Mehmet Şimşek, bakanlar, milletvekilleri ile beraber Yeşilli ilçesinde katıldığı toplantının ardından, havayolu ile Midyat ilçesine geldi. Burada kendisini karşılayan vatandaşlara hitaben bir konuşma yapan Başbakan Davutoğlu, daha sonra AK Parti Mardin il Danışma Meclsi toplantısının yapıldığı salona geçti.
Burada saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, çok zor bir dönemden geçtiklerini söyledi. Aralarına nifak sokmak isteyenlerin olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, ‘’Bur birlikteliği sarsmak için her türlü fitneliği yaptılar. Ama biz onlara karşı hep kardeşliği beraberliği her birliği öne çıkardık. Türkiye içerisinde büyük sıkıntılar yaşanda bazen 12 Eylül döneminde olduğu gibi bazen de Türkiye’deki etnik bölücü faaliyetlerde olduğu gibi kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışan baskıcı tutumlara da şahit olduk. Birileri ülkemizde aynen Suriye ve Irak’ta olduğu gibi acılar yaşanmasını planlayanlar bunun için çukurlar kazarken, barikatlar oluştururken mayınlarla yolu kapatırken askerimize polisimize korucumuza sivil vatandaşlarımıza saldırırken biz barışın sözcüsü öncüsü ve her zaman takipçisi olduk. Bugün ilan ettiğim eylem planıyla da Türkiye’de hiç bir vatandaşın mağdur edilmediğini gösteren eylem planımızı kamuoyu ile paylaştık. Kamu düzeni mutlak şekilde tesis edilecektir. Bu konuda kimse kararlılığımızdan şüphe etmesin. Bütün çukurlar kapatılacak, bütün barikatlar kaldırılacak, ülkenin her bir ili ve ilçesi köyü ve mezrası özgürce insanların dolaşacağı özgürce yaşadığı beldeler haline gelecektir. bu konuda hiç bir taviz verilmeyecektir’’ diye konuştu.
‘’BİR GÜN GEREKEN ADIMI ATMAKTAN TEREDDÜT EDERSEM ANAMDAN EMDİĞİM SÜT BANA HARAM OLSUN’’
Halkın öz yönetim, özerklik, silahlanın çağrılarına karşı tavır aldığına dikkat çeken Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
‘’Birlikteliğimize karşı geleler yurt dışından aldıkları talimatlarla harekete geçtiğinde şunu zannettiler; biz nerden geldiği meçhul, özerklik, özyönetim ilan ederiz, barikatlarla kapatırız, çukurlar kazarız. Ve bölge halkı bizimle beraber olur. Çağrılar yaptılar, silahlanın ayaklanın diye. Ama bölge halkı bu aziz halk, asırlarca birlikte yaşadıkları kardeşlerine karşı hiç bir tavır almazdı ve bütün provokasyonlara karşı, bölge halkı milletin birliği, devletin bekası yönünde tavır aldılar. Ben buradan Doğu’yu, bütün Güneydoğu Anadolu’ya selamlarımı iletiyorum ve hepsini bağrıma basıyorum. Bak ne güzel yazmışsını, ‘’Toros’ların evladı Ahmet hocam, eğer bir gün seni yalnız bırakırsak yürüdüğüm bu yolda analarımızın sütü bize haram olsun.” Ben de diyorum ki Mezopotamya’nın aziz çocukları, eğer bir gün sizin için gereken bir adımı atmaktan bir an dahi tereddüt edersem, o muhterem anamdan emdiğim süt de bana haram olsun. Halep ve Musul’dan sınırımıza yığılmalar oldu. Halep ve Musul, Mardin’in kardeşleri. Dün Londra’da Suriye toplantısında hepimiz adına haykırdım. Dedim ki, bugün sizin ileride vermeyi düşündüğünüz 10 milyarlık taahhüdü biz, Türkiye olarak 2.5 milyon Suriyeli kardeşimizin sadece kamptakilerine verdik, helali hoş olsun. Cizre’yi, Sur’u, Silopi’yi harabeye çevirmek isteyenlere, bunun için oralarda mayınlar döşeyenlere seslenerek soruyorum; bakınız Halep’te şu anda 15 bin kardeşimiz biraz önce bize gelen bilgi ile sınırımıza dayandı. Onların her türlü ihtiyacını karşılıyoruz. Arkadan belki on binlercesi yola girdiler. 6-7 Ekim olaylarında, sebep diye gördükleri Kobani’de olaylar olduğunda 3 gün içinde 197 bin Kürt kardeşimizi biz misafir etmiştik.’’
‘’TÜRKİYE’NİN KİMLE PROBLEMİ VARSA BUNLAR ORAYA GİTTİ’’
Kendilerinin kapılarına geleni aç ve açıkta bırakmadığını aktaran Başbakan Davutoğlu, ‘’Halep’ten Araplar gelir, ehlen ve sehlen. Kobani’den Kürtler gelir, roj baş, Bayır Bucak’tan Türkmenler gelir, hoş geldin sefa geldi. Biz kapımıza geleni aç ve açıkta bırakmayız. Sınırın bu yakasında, Nusaybin’de Cizre’de Silopi’de aynen Suriye ve Irak’ta olduğu gibi ateş çemberi kurmak isteyenler, onlar bilsinler ki biz bu son kaleyi sonuna kadar savunacağız. Türkiye’nin kimle problemi varsa bunlar oraya gittiler. Moskovo’ya gittiler. Türkiye, ermeni lobileriyle problem yaşadı, bunlar Ermeni’lerle toplandılar. Hep bir planın parçası oldular. Bu planda şu vardı, mazlumların son kalesinin yıkılması. Bunda böyle her haftanın bir gününü, hafta sonunu bölgede geçireceğim. Türkiye’nin her yeri güvenli olmadıkça bize uyku haram. Halkın içinde yürümekten bir lider, lider olamaz. Türkiye’de Kürtlerin de Arapların da Türklerin de temsilcisi AK Parti’dir. Sünnilerin de, Alevilerin de. Kürtler’in nüfusu tapusu bu topraklarda, bu toprakların tapusu da AK Parti’dedir. Kürtler’in devleti Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye dışındaki Kürtler’in de, Arapların da, Türkmenlerin de başı sıkıştığı zaman devleti Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Başka devlete gerek yok. Şimdi bizi Suriye’deki Kürtlere tavır almakla itham edenler, HDP’li milletvekilleri o zaman Beşar Esad ile ilişkilerimiz iyi olduğunda, benden ricada bulunuyorlardı; ne olur Beşar Esad’a söyleyin de Kürtler’e vatandaşlık versin diye. Kürtlere bir kimlik vermiyordu bu alçak Esat. Kürtler’i Suriye’de kendi hedefleri doğrultusunda kullanmaya kalkıyorlar. Biz hiç bir yerde Kürtlere karşı değiliz. Araplara karşı, Süryanilere ve Yezidilere karşı değiliz. Hepsi bizim tarihdaşlarımızdır. Ama birisi bizim vatanımıza göz dikerse, kim olursa olsun ona karşıyız ve ona haddini bildiririz. Kuzey Irak’ta Erbil’de Kürt Yönetimi ile sayın Barzani ile ne kadar iyi olduğu aşikardır. Ne zaman başları daralsa, DEAŞ tehdidi olduğunda da bizi aradılar, mali problemlerle karşılaştıklarında da. Suriye’de PYD, PKK’nın uzantısı olarak bu şehirlerimize, Cizre’ye Nusaybin’ne silah sokmaya oradan vatandaşlarımıza zulmetmeye kalkarlarsa, onlara da hadlerini bildiririz. Onun için Akademisyenlerin yazdığı bildiriye şiddetli şekilde eleştirme sebebim de oydu. Kürt siyasi bir iradesi diye bir iradeyi kimse eline alamaz. Burada Kürt siyasi iradesi de biziz, Arap siyasi iradesi de biziz, Türk siyasi iradesi de biziz. Onlar kendilerini bir parçaya ait hissederler, biz ise bu halkın her birine aidiyet hissederiz. Soruyorlar ya yeni dönemde muhatabınız kim diye. Yenide de eskide de muhatabımız hep halktı. Şimdi de her konuda olduğu gibi muhatabımız halktır’’ şeklinde konuştu.