15 Temmuz darbe girişimi gecesi, Mersin'de kendisini sözde 'sıkı yönetim komutan yardımcısı' ilan eden, ardından kaçmaya çalışırken liman içerisinde yakalanan eski Güvenlik Şube Müdürü Hasan Basri Dağdelen'in, “Namaz kılmaya gidiyordum” dediği ortaya çıktı.
Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturma sürerken, Mersin’de darbe teşebbüsünde bulunanlarla ilgili ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. İddiaya göre bilgiye göre, Mersin’de 3. Sınıf Emniyet Müdürü Hasan Basri Dağdelen, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, kendisini sözde ‘sıkı yönetim komutanı’ ilan eden Akdeniz Bölge Garnizon Komutanı Nejat Atilla Demirhan’ın yanına giderek bağlılığını bildirdi. Demirhan’a, kendi telsizini vererek anons etmesini sağlayan Dağdelen, daha sonra polis haber merkezini telefonla arayarak, kendisini sözde ‘sıkı yönetim komutan yardımcısı’ ilan edip Emniyet Müdürünü gözaltına alacağını söyledi. İlerleyen saatlerde darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanacağını anlayan Dağdelen, Garnizon Komutanlığı’ndan çıkarak kaçmaya çalıştı. Liman A kapıya doğru ilerlerken polisler tarafından fark edilen Dağdelen’in, kendisini durduran polislere ‘Namaz kılmaya gidiyordum’ dediği öğrenildi.
16 Temmuz sabahı yakalanan ve 20 Temmuz tarihinde Akdeniz Bölge Garnizon Komutanı Tuğamiral Nejat Atilla Demirhan ile birlikte çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Mersin eski Güvenlik Şube Müdürü Hasan Basri Dağdelen, emniyetteki ifadesinde FETÖ ile ilgili bağlantısını reddetti. Paralel Devlet Yapılanması ile bir ilgisinin bulunmadığını savunan Dağdelen, 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Olay gecesi darbe yapıldığını ve sıkı yönetim ilan edildiğini görünce, görevim gereği Akdeniz Bölge Komutanı olan Nejat Atilla Demirhan ile irtibat kurmam gerektiğini düşündüm. Bu sebeple irtibat numarasını bularak durumdan haberi olmayan Seydi Vakkas Fidan’ı arayarak birliğe araçla gittim. Seydi ve bizimle birlikte gelen Yaşar Şimşek dışarıda kaldı. Bu iki şahsın olayla ilgisi yoktur. Benim ne amaçla, neden oraya gittiğimi bilmiyorlardı. İçeriye girdikten sonra görevim gereği üzerimde bulunan telsiz ile sıkı yönetim komutanı olduğunu ilan eden Nejat Atilla’ya telsizimi vererek diğer birimler ile irtibat kurmasına yardımcı oldum. Etrafta 8-10 tane terörle mücadeleden gelen polis memuru vardı. Daha sonra işin rengi değişince, polis memurlarına kimsenin zarar görmemesi yolunda telkinlerde bulundu. Önce emniyete daha sonra jandarmaya faks çekildi. Bu süreç zarfında Ankara ile sürekli bir görüşme trafiği vardı. İşler tersine dönüp darbe olduğunu anlayınca da kaçmak zorunda kaldım. Kaçarken liman içerisinde yakalandım.”