Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, güvenli bölge konusunun güvenlik ve dış politika gündeminin önemli başlıklarından birisi olmaya devam ettiğini, ABD Başkanı Donald Trump’ın çekilme kararından sonra Amerikan yönetiminin bu konuda bir takım planlamalar yaptığını, bu konunun takibi için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Washington’a gideceğini kaydetti.
Türkiye’nin milli güvenliğini teminat altına alınacak adımların atılmasının Türkiye’nin temel beklentisi olduğunu belirten Kalın, “Bu bölgenin kontrolü Türkiye’de olmalıdır. Geçmişten edindiğimiz tecrübelerle bu bölgeyi güvence altına alabilecek tek gücün Türkiye olduğuna inanıyoruz” diye konutu.
“SDG başlığı altında ya da PYD-YPG gibi terör örgütlerine bir kalkan, kamuflaj olmasına Türkiye asla müsaade etmeyecektir” açıklamasında bulunan Kalın, bu konuda Türkiye’nin 1,5 yılda oyalama taktikleri ile karşı karşıya kaldığını, PKK’nın Suriye uzantılarına karşı kararlılıklarının son derece net olduğunun altını çizdi.
“Ocak ayı itibariyle ticaret hacmimiz yüzde 6,3’lük bir artış gösterdi”
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin bilgi veren Sözcü Kalın, “Ekonomi ile ilgili konular da ele alındı. Piyasalarda son dönemde sakin bir seyrin işlediğini, kur bazında pozitif bir istikrarlaşmanın gerçekleştiğini görüyoruz. Geçen yıl turizm gelirleri noktasında Türkiye parlak bir yıl yaşadı. Turizm gelirlerimiz arttı. Dış ticaret hacminde yaşanan büyüme, hem ihracatta hem turizmde eş zamanlı yaşadığımız olumlu gelişmeler var. Ocak ayı itibariyle ticaret hacmimiz yüzde 6,3’lük bir artış gösterdi ki, bu Türk sanayicisinin dünya pazarlarına erişimimin ne kadar arttığını gösteriyor. Hükümetimiz KOBİ’lere ve diğer firmalara üretim noktasında desteklerini devam ettirecekler” şeklinde konuştu.
Enflasyonla mücadelenin 2019 yılının önemli ekonomi başlığı olduğunu ifade eden Kalın, rakamın daha aşağılara çekilmesi için bir dizi tedbirin bundan sonra da hayata geçirileceğini söyledi. Kalın, “2020 yılında enflasyon hedefinin yüzde 8,2 olarak belirlenmesi ekonomimizin bünyesinin ne kadar güçlü olduğunu da gösteriyor” dedi.
“IMF yılları Türkiye için artık geride kalmıştır”
Türkiye’nin seçimlerden sonra IMF’ye gideceği yönündeki söylentilere de cevap veren Kalın, kimsenin bu dedikodulara itibar etmemesi gerektiğini kaydederek, “Bunlar tamamen Türk ekonomisi ile ilgili algıyı bulandırmaya dönük algı operasyonlarıdır. Bu operasyonların nereden geldiğini de görüyoruz. Bunları izlediğimizi de ifade etmek isteriz. Türkiye’nin IMF ile hiçbir şekilde bir teması, ilişkisi, yeni bir süreci söz konusu bile değildir. IMF yılları Türkiye için artık geride kalmıştır. Bu konuda kimse herhangi bir yanlış düşünce içinde olmasın” dedi.
“Türkiye bunları asla kabul etmeyecektir”
Yunanistan Başbakanı Çipras’ın Türkiye bir ziyaret gerçekleştireceğini kaydeden Kalın, “Yunanistan ile yoğun bir gündemimiz var” açıklamasında bulunarak, ele alınacak konular hakkında bilgi verdi.
Türkiye’nin Ege, Akdeniz ve Karadeniz’de temel haklarını savunmaya devam edeceğini belirten Kalın, “Özellikle Doğu Akdeniz’de bir oldu bittiye Türkiye’nin göz yummayacağını herkesin bilmesi gerekir. Akdeniz’in bir barış denizi haline gelmesi kaynakların eşit ve adil bir şekilde bulunması ve paylaşılmasıyla mümkün olabilir. Özellikle Kıbrıs Rum tarafının belli ülkelerle yaptığı anlaşmalar çerçevesinde defakto durumlar oluşturmaya çalışmasının beyhude durumlar olduğunun altını çizmek isterim. Türkiye bunları asla kabul etmeyecektir. Türkiye’yi Antalya körfezine hapsetmeye çalışan yaklaşımların bizim açımızdan kabul edilebilir olmadığını ifade etmek isterim” diye konuştu.
“Oyalama taktiklerinin kimseye faydası olmayacaktır”
Münbiç yol haritasının uygulanması ile ilgili çağrısını yineleyen Kalın, “Amerikalı yetkililerle bu konuyu uzun süredir müzakere ediyoruz. Şuana kadar yol haritasının çoktan hayata geçirilmiş olması gerekirdi. Oyalama taktiklerinin kimseye faydası olmayacaktır. İki müttefik ve NATO üyesi ülke olarak Münbiç yol haritasının daha fazla gecikme olmadan hayata geçirilmesi hem ikili ilişkilerimiz hem bölgenin güvenliği hem de Suriye’deki süreç açısından büyük önem arz ediyor” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Keyfi olarak kimse içeriye atılmıyor”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “Darbeden bu kadar zaman sonra hala FETÖ terör örgütüne mensup kişilerin ortaya çıkması, zanlıların yargı sürecine intikal ettirmesi bu tehdidin hala devam ettiğini gösteriyor.İ kinci önemli husus da bu konu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu teyit eden bir konudur. Yani bazılarının iddia ettiği gibi kanıtsız bir şekilde keyfi olarak kimse içeriye atılmıyor, kimse işinden ihraç edilmiyor” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap verdi. Basında çıkan güvenle bilgi ile ilgili ABD ile bir anlaşmaya varıldığı haberlerinin doğru olmadığını belirten Kalın, “Bir oldu-bitti ile burayı PYD-YPG’yi koruyan bir tampon bölge haline getirme yaklaşımlarını kesin olarak reddediyoruz. Burası güvenli bölge olacaktır. Şu veya bu terör örgütünü korumak için kurulacak bir tampon bölge olmayacaktır. Türkiye buna asla müsaade etmez” diye konuştu.
“Bu bölgeye uluslararası bir güç konuşlandırılsın, Türkler olmasın” gibi bir takım fikirlerin ortaya atıldığını söyleyen Kalın, “Açıkçası Sayın Trump’un ortaya koyduğu iradeden sonra ilgili birimlerin bu konuyu sürekli bulandırması bizi düşündürüyor. Hangi amaçlarla bu açıklamaları yaptıklarını, bu tür planlar üzerinde çalıştıklarını anlamakta zorlanıyoruz” şeklinde konuştu.
“Şunu bilmeleri gerekir ki, bir terör örgütü ile bir başka terör örgütü defedilemez”
ABD’nin Obama döneminde YPG ve PYD’ye askeri desteği verene kadar Suriye’de eli silahlı bir YPG-PYD diye bir örgüt olmadığını, Amerikan koruma kalkanı ve desteği çekildikten sonra yine Suriye’de böyle bir örgüt olmayacağını, bundan ne Suriye’nin ne de Suriye halklarının kaybetmeyeceğini belirtti. Kalın, “Bir kaygı içindelerse, ‘bizimle DEAŞ’a karşı savaşan müttefiklerimizi ortada bırakamayız’ gibi söylemlerin Amerikan basınında sıkça gündeme getirildiğini görüyoruz. Şunu bilmeleri gerekir ki, bir terör örgütü ile bir başka terör örgütü defedilemez. Buradaki müzakerelerde muhataplarıma sordum, ‘YPG-PYD ile ilgili nihai planınız nedir?’ Bu soruya cevap veremediler” ifadelerini kullandı.
Yeni askerlik düzenlemesi çalışmalarına ilişkin sorulan soruya cevap veren Kalın, “Bedelli askerliğe şuana kadar 635 bin kişi başvurdu. Fakat şimdi yeni askerlik modeli üzerinde çalışılıyor. Bedelli ve dövizli askerlik, normal askerlik, üç başlık halinde gündemimizde var. Bunu daha da çeşitlendiren, Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi 6-9-12 ay gibi zaman dilimlerine yayılabilecek farklı askerlik türleri üzerinde MSB’nin bir çalışması var” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Bahçeli’nin bir görüşme gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceğini ilişkin konuşan kalın, “Cumhurbaşkanımız Sayın Bahçeli ile her zaman görüşebilirler. Bu 19 Şubat’tan önce ya da sonra olabilir. Görüşmelerinin önünde hiçbir engel yok. Önümüzdeki günlerde böyle bir görüşme gerçekleşebilir. Ama şu gün şu saatte bir randevu sabitlenmiş değil” diye konuştu.
“Bizim için endişe verici bir gelişme”
ABD ve Rusya’nın orta menzilli füze anlaşmasını askıya alması kararını değerlendiren Kalın, “Bizim için endişe verici bir gelişme” dedi. Anlaşmanın tarihine ilişkin bilgi veren Kalın, “Silahsızlanmanın konuşulduğu bir dönemde böyle yeni bir silah yarışına giriliyor, yeni bir nükleer silahlanmaya doğru gidiliyor şeklindeki bir havanın oluşması elbette hepimiz için endişe vericidir” şeklinde konuştu.
“Bu tehdidin hala devam ettiğini gösteriyor”
FETÖ mücadelede Ankara Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü operasyon çerçevesinde 11 F-16 pilotunun gözaltına alınmasına ilişkin sorulan soruya cevap veren Kalın, “Darbeden bu kadar zaman sonra hala FETÖ terör örgütüne mensup kişilerin ortaya çıkması, zanlıların yargı sürecine intikal ettirmesi bu tehdidin hala devam ettiğini gösteriyor. İkinci önemli husus da bu konu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir hukuk devleti olduğunu teyit eden bir konudur. Yani bazılarının iddia ettiği gibi kanıtsız bir şekilde keyfi olarak kimse içeriye atılmıyor, kimse işinden ihraç edilmiyor. Bu kişilerle ilgili soruşturma bugüne kadar devam etti, bugün tekemmül ettirildiği için bu karar bugün alındı. Bundan sonra da benzer şeyler olabilir” açıklamasında bulundu.
“Bu direk rejimin meşruiyetini tanıma anlamına gelmez”
Rusya’nın Türkiye ile Suriye rejimi arasında ilişkinin korunması konusunda baskı yaptığı iddialarına cevap veren Kalın, “Ne Rusya’nın ne başka bir ülkenin Türkiye’ye herhangi bir baskı yapması söz konusu olamaz. Teklifte bulunabilirler, tavsiyelerde bulunabilirler ama baskı diye bir şey söz konusu olamaz. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde güven ve istikrarını sağlayacak adımların atılması için Cenevre ve Astana sürecinde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Bize göre Esed rejimi meşruiyetini yitirmiş bu geleceği vaat etmekten uzak olan bir rejimdir. Bu kadar insanın kanına girmiş bir rejimin böyle bir rol üstlenmesi mümkün değildir. Temas noktasına gelince, istihbarat birimlerimiz Türkiye’nin güvenliği çerçevesinde Suriye sahasında yürüttükleri operasyonların emniyeti ve selameti açısından zaman zaman farklı merkezlerle buna Şam da dahil bir takım temaslarda bulunabilirler. Bunda şaşılacak bir durum yok. Ama bu direk rejimin meşruiyetini tanıma anlamına gelmez. Daha operasyonel bir ilişkidir” dedi.