Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bahçelievler’de toplu açışı törenine katıldı.
“Genel Başkanları nasıl yalancıysa, adayları da öyle yalancı”
23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçimlerine değinen Erdoğan, “Bu seçimde İstanbul halkı iki adaydan birine karar verecek. Bir tarafta terör örgütleri zihniyetinin destek verdiği Millet ittifakı. Ne diyor Kandil ‘oylarımız Millet ittifakı adayına’ diyor. Millet ittifakının adayı kim belli. Şu anda CHP Başkanı Bay Kemal rahatsız oluyor bazı şeylerden, çıkamıyor meydanlara. Adayları genel başkanının adını bile anmaktan kaçıyor. Bunlarda yalan tepeden tırnağa hepsinde ganimet. Genel Başkanları nasıl yalan söylüyorsa, adayları da öyle yalancı. Bunlar aynı zamanda yalanın ötesinde her türlü oyunu da oynuyorlar.
Sayın Yıldırım ile televizyon programına çıkacağı zaman moderatörle bir araya geliyorlar, soruları ondan alıyor, aldıkları sorularla hazırlıklarını yapıyor. O gece programa o şeklide çıkıyor. Bunların belgeleri bizde var. Oturduğu yerin yanında kutular. O kutucukların içinde de bakıyorsunuz o kartonlar. Soru geliyor, oradan hemen kart çıkarılıyor. Bunların resimleri hepsi elimizde kayıtlı var. Ama ne diyor. ‘Ben böyle bir şey yapmadım’. Sonra ne oldu kabul etmek zorunda kaldılar. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Bunlarınki yatsıya kadar bile yanmadı. Çabuk söndü. Ama şimdi Pazar günü bu mumu tamamen söndürmeye var mıyız” şeklinde konuştu.
“Bu adayın sicili Sayıştay raporları ile tespitli şekilde bozuktur”
CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun her fırsatta Sayıştay raporlarından söz ederek İBB yönetimini itham ettiğini söyleyen Erdoğan, “İBB’nin 2016 mali denetim raporlarında yer alan konuların hiç birinde kamu zararı tespit edilmemiştir. Dolayısıyla yargılama konusu değildir. Ama bu kişinin Beylikdüzü Belediye başkanlığı döneminin sadece 2016 faaliyetleri ile ilgili 11 adet kamu zararına yol açan işlem tespit edilmiştir. Yapılan yargılama sonunda bu zararların kendisinden tazminine karar verilmiştir. Bu adayın sicili Sayıştay raporları ile tespitli şekilde bozuktur. Bu aday seçim gecesi kendisinin bizzat ifade ettiği aradaki farkın sürekli azalmasıyla ilgili gerçeği de inkar etmiştir. AK Parti’nin tüm oylarının yeniden sayılması ile ilgili başvurusuna karşı çıktıklarını inkar etmiştir. Aradaki fark neydi 29 bin. Nereye indi 13 bine. Nerede bunlar. Çaldılar çaldılar. Şimdi ne diyor bu şahıs, kim çaldı diyor. Bunu bize sormayacaksın bunu kendine soracaksın.
Fail ortada. 29’dan 13’e nasıl indi. İki dil var burada hukuki ve siyasi. Siyasi dilde bunun adı çalmaktır, hukuki dilde yolsuzluktur. İşte siz bunu yaptınız. Şimdi dedik ki 10 sandık sayıldı tablo bu, tamamı sayılmış olsaydı zaten bu Pazar seçim yapmazdık. Kendi ellerindeki tutanaklarda da alenen gözüken ve tamamına yakını Binali Yıldırım aleyhine olan yanlışları görmezden gelmişlerdir. Seçim sandıkları sayılırken imzalar sayım yapıldıktan sonra atılır. Burada ise sabah oraya gelindiği zaman imzalar alınmış, akşam sayımdan sonra sandık kurulu başkanı istediği gibi bunları doldurmuştur” diye konuştu.
“Bu FETÖ metodudur”
Ekrem İmamoğlu’nun veri kopyalama talimatını da eleştiren Erdoğan, “Belediye kapısından içeri girer girmez dışarıdan birilerini getirip kanuna aykırı şekilde belediye verilerini kopyalamaya çalışıyor. 3 kişi getiriyor dışarıdan. Bunlarla verileri kopyalıyor. Sonra da diyor ki ‘ne olacak bunar yapılır’. Çok da pişkin. Bu veri hırsızlarına da ne denildiğini gerek hukuki literatürde gerek siyasette çok iyi bilirler. Belediye verilerin zaten iki yerde yedeklenir. Demek derdi verileri korumak değil, alıp bir yerlere servis etmektir. Bu FETÖ metodudur. Yani bunlar hep verileri çalardı. Yargıdaki elemanları vasıtasıyla. Burada da aynısını yaptılar. Neyse ki bu teşebbüs mahkeme kararı ile engellendi. Kendisi Ankara’dayken İstanbul’da evrak imzalıyor. Bir belediye başkanı şehir dışına çıktığında ona vekalet eden kişi imzaya yetkilidir. Bu kişinin hedef aldığı kesimlerden biri de STK’lar. Güya bu kuruluşlara belediye bütçesinden para aktarılmış. Hepsi kadınlara, gençlere, engellilere yönelik çalışma yürüten eğitime sağlıkta hizmet edene bu tür kuruluşlarla ortak projeler yürütme dışında nakit olarak para aktarımı söz konusu değildir. Bu kişi İstanbullunun gönül köprülerini yıkmaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.
“Soruları çalmışlar”
İki adayın birlikte yer aldıkları televizyon programını hatırlatan Erdoğan, “Aynı odaya moderatörle kapanıyorlar çalışıyorlar. Birisi 2-3 dakika görüştük diyor, öbürü 5-10 dakika. Tespit ettik görüşme süreci 45 dakika. Yani soruları çalmışlar. Diyorum ya yalan, hep yalan. Çıktığı televizyon programında Binali Bey’in soruları istediği yalanını yüzü kızarmadan söylüyor. Bayram’da Ordu’ya gidiyor. VIP Kapısından geçişi engellenince devletin valisine galiz hakaretler ediyor. Haysiyet cellatlığı yapıyor. Valiler Cumhurbaşkanlarının o ildeki temsilcisidir. Valiye hakaret Cumhurbaşkanlığına hakarettir. Millete hakarettir. Sen kalkıp da bir valiye ‘it’ diyemezsin. Baktı ki bu iş zora gidiyor. Bu sefer ‘ben it demedim, itleşme dedim’ diyor. Bunların hepsi medyada var. Sen bu milleti enayi mi zannediyorsun. Bunların hepsi ortaya çıktı. Ben CHP’ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, İYİ Parti’ye gönül verenlere sesleniyorum, HDP’ye gönül verenlere sesleniyorum, Saadet Partili kardeşlerime sesleniyorum böyle bir adam İstanbul’un başına getirilir mi. İstanbul’a yazık olur. Sürekli görmedim, duymadım, söylemedim modunda. Bir de ‘keyif alıyorum’ diyor. Bu tür şeyleri var. Keyfin artsın inşallah. Pazardan sonra da ha da artacak. Merhum Ahmet Kaya şarkısı gibi ‘nereden baksan tutarsızlık’. Yaptıklarında bu kadar bihaber CHP adayına İstanbul yönetimi emanet edilebilir mi. Bu kadim şehrin geleceğin zulüm 1453’te başladı diyenlere, akılların bir köşesinde hala 1453 rövanşı almak olanlara teslim edilebilir mi” açıklamalarında bulundu.
Erdoğan Mısır eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin ölümünü hatırlatan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Mursi rahmetli oldu tweetler atmaya başladı bu CHP’liler. ‘Erdoğan senin akıbetin de Mursi gibi olacak’ dediler. Ey eğiri büğrü zihniyet şunu bilesin biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık. Allah’ın takdiri nereden nasıl ne zamansa biz ona kucaklayarak bu yolda yürümeye kararlıyız. Mursi’nin ölümü kutlu bir ölümdür, mutlu bir ölümdür. Mahkeme salonunda 25 dakika can çekişirken bu zalim Mısır yönetimi ve oradaki adli kurumlar ne doktor ne şu ne bu çağırmadılar. Ölümünü beklediler. Mısır yönetimine sesleniyorum. Zalimler için yaşasın cehennem”