Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik Anabilimi Dalı Başkanı, Rektör Yardımcısı ve Atatürk Üniversitesi Rektör Adayı Prof. Dr. Ömer Çomaklı, günümüzde bilginin üniversite kampüsünün sınırlarını aştığını ve bilginin ürüne dönüşmesinin önemli bir hale geldiğini söyledi.
Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Termodinamik Anabilimi Dalı Başkanı, Rektör Yardımcısı ve Atatürk Üniversitesi Rektör Adayı Prof. Dr. Ömer Çomaklı, günümüzde bilginin üniversite kampüsünün sınırlarını aştığını ve bilginin ürüne dönüşmesinin önemli bir hale geldiğini söyledi.
Çomaklı, üçüncü nesil üniversitelerin kriterlerine değinerek, şu ifadeleri kullandı:
“Toplumların ekonomik, kültürel ve politik yapıları göz önüne alındığında üniversitelerin içinde bulunduğu toplumların gelecekleri için temel misyonlar üstlendiği görülmektedir. Üniversitelerin tarihsel gelişimlerine bakıldığında, ilk üniversitelerde temel misyonun, eğitime ağırlık vererek bilgiyi aktarmak olduğu ortaya çıkmaktadır. 1800’lü yıllara gelindiğinde ise bilgiyi aktarma görevinin yanında bilgiyi üretme, yani araştırma ve geliştirme faaliyetleri bazı üniversiteler tarafından ikinci bir temel misyon olarak öne çıkarılmıştır. Böylece ikinci nesil üniversiteler oluşmuş ve kısa zaman içerisinde tüm üniversiteler bu ekole yönelmiştir.
Günümüzde internet ve diğer dijital imkânlar aracılığıyla bilgiye ulaşma ve bilginin aktarılması üniversitelerin dışında da rahatlıkla gerçekleşebildiği için ikinci nesil üniversiteler eğitim ve ar-ge faaliyetlerine genellikle ar-ge ağırlıklı olarak devam etmektedir. Ancak uygulamaya bakıldığında bazı üniversiteler teknoloji geliştirimi, girişimcilik ve üretilen bilginin toplumsal hayata yansıtılması faaliyetlerini yapmayıp bu misyonu üçüncü şahıslara bırakmıştır.”
KLASİK ÖĞRENME YÖNTEMLERİ ETKİSİZ
Klasik öğrenme yönteminin güncelliğini kaybettiğini belirten Çomaklı, şöyle devam etti:
“Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler sonucunda klasik öğrenme yöntemleri öğrenciler üzerinde etkisini kaybetmeye başlamıştır. Üniversitelerden beklentilerin değişmesi, teknoloji üretmenin hem maddi ve sosyal hem de üniversitelerin saygınlığı açısından yadsınamayacak bir değere dönüşmüş olması ikinci nesil üniversitelerin sürdürülebilirliğinin sorgulanmasına sebep olmuştur. Günümüzde bilgi, üniversite kampüsünün sınırlarını aşmış ve bilginin ürüne dönüşmesi önemli hale gelmiştir. Bu durum üniversitelerin iş dünyası ve sivil toplum örgütleri ile yakın işbirliği içinde olmasını beraberinde getirmiştir. Bu nedenle, üniversitelerin eğitim ve araştırma yaklaşımlarında da değişim ve dönüşüm kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu da üçüncü nesil üniversitelerin oluşumunda en önemli unsur olarak ortaya çıkmıştır. Girişimcilik ve inovasyonu, eğitim ve araştırma-geliştirmeyi toplumla bütünleştirerek önemli bir misyon üstlenen üçüncü nesil üniversiteler ürettikleri bilgiyi toplumsal, ekonomik, teknolojik ve sosyal bir değere dönüştürmeyi üçüncü şahıslara bırakmak yerine kendileri üstlenmektedir. Bu şekilde bilgiyi toplumsal, ekonomik, teknolojik ve sosyal bir değere dönüştüren üçüncü nesil üniversiteler araştırma ile eğitimi bütünleştiren kurumlar olarak öne çıkmaktadır. Kurumsal örgütlenmeden akademisyen rollerine kadar her şey özerklik ve özgürlük ilkelerine göre yerelden evrensele doğru yeniden tanımlanmaktadır. Toplumun temel sorunlarına ve küresel meselelere vakit ayırarak bunlara çözüm üreten üçüncü nesil üniversitelerde öğretim elemanları da geleneksel araştırma-eğitim ve yayın etkinliklerinin dışında; rekabet, uygulama, danışmanlık ve piyasa gibi konulara daha çok zaman ayırmaktadır”
EKONOMİK VERİMLİLİK MERKEZLERİ
Üniversitelerin ekonomide üretken bir konuma gelmesi gerektiğini belirten Çomaklı, şunları kaydetti:
“Üçüncü nesil üniversiteler müfredatlarını ulusaldan-küresele, teorikten-uygulamaya, disiplinden-disiplinler arasına doğru değiştirmektedir. Söz konusu değişim öğrenci ve öğretim üyelerini de kapsamalıdır. Sektör ile işbirliği, ticarileşme, kazanç, verimlilik kavramlarının önem kazandığı üniversiteler artık sadece bilgi üreten kapalı sistemler değil, ekonomik verimlilik merkezi olan açık sistemlere dönüşmektedir. Dolaysıyla Türkiye üniversitelerinin de amacı, bilgi ve teknolojinin hayatın her alanında kendini daha fazla hissettirdiği bugünün ve geleceğin dünyasında; bilgiyi ürüne dönüştüren, ulusaldan küresele doğru ilerleyen üçüncü nesil üniversite kimliğine kavuşmaktır. Bu süreçte öncelikli olarak üçüncü nesil üniversite vizyonu çerçevesinde kurumsal işbirlikleriyle sağlam bir ağ oluşturarak, ileri düzey araştırma laboratuvarları, bilim parkları ve kuluçka merkezlerinin bulunduğu, doğrudan devlet katkısı yerine uygulamalı araştırma yardımlarından yararlanan, ulusal ve uluslararası ar-ge fonlarını verimli bir şekilde kullanan bir yapılanmayı oluşturmak ve buna uygun yönetim anlayışını hâkim kılmak önem kazanmaktadır”
UZAKTAN EĞİTİM
Uzaktan eğitim yönetimde kalite çıtasının yükseltilmesinin gerekliliğine değinen Çomaklı, ifadelerini şöyle tamamladı
“Üçüncü nesil üniversite konseptinde önem kazanan bir başka unsur ise uzaktan eğitimdir. Günümüzde üniversitelerde uzaktan eğitim ve açık öğretim çalışmaları önemli bir düzeye getirilmiş durumdadır. Ülkemizde ve diğer birçok ülkede yeni inşa edilen sınıfların bile yakın gelecekte ihtiyacı karşılamayacak duruma gelebileceği öngörülmektedir. Üniversitelerin bu noktada gelişmelere ayak uydurmak amacıyla çalışmalarına hız vermesi, giderek önem kazanan interaktif öğrenim yöntemlerini olgunlaştırması ve e-kütüphanelerin oluşturulmasına katkıda bulunması gerekmektedir. Günümüzde giderek artan üniversite- sanayi işbirliği çerçevesinde üniversitelerimizde iş dünyasından isimlerin yer aldığı eğitim ve ar-ge danışma kurulları oluşturulmalı, bu kurullarda şirketleri temsil edecek isimlere yer verilmeli ve şirketlerde öğrenciler için çalışma alanları oluşturulmalıdır. Sanayi ve endüstrinin teknik, ekonomik, idari sorunlarının çözümünde üniversite öğretim elemanları rol alabilmeli ve bunun için üniversite öğretim üyelerine ödeme yapılabilecek imkânlar oluşturulmalıdır. Özellikle teknoloji tabanlı şirketler ile üniversitelerin birlikte yürüteceği ortak projeler Teknokentler bünyesinde oluşturularak üniversite ve sektör işbirliğinin tohumları atılmadır”