CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke, hükümeti “IŞİD’in büyümesine göz yummak” ile suçlayarak, “Hükümeti sadece Celabrus’ta değil, kendi topraklarımız içerisinde de IŞİD ile samimi bir mücadeleye davet ediyoruz” dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında devam ederken CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke bir basın toplantısı düzenledi. Şehit haberlerine değinen Böke, bugün de 5 şehit olduğuna belirterek, “Tüm milletimizin, ailelerinin başı sağ olsun. Şehit haberleri her an Türkiye’nin her köşesinden kalbimizi parçalayarak gelmeye devam ediyor” dedi.
“ÇOK AÇIKÇA ORTAYA KOYMALIYIZ. IŞİD BİR CANAVAR”
CHP olarak bugün yaşanan her şeyi büyük bir endişe ile izlediklerini kaydeden Böke, “Sabaha karşı başlayan sınır ötesi harekatta Suriye’ye giriş yapmış olan bütün askerlerimiz, evlatlarımız sağ salim vatanlarına bir an önce geri dönsünler temennisindeyiz. IŞİD bölge ve Türkiye için en önemli tehdit unsurlarından biri olmaya devam ediyor. Çok açıkça ortaya koymalıyız. IŞİD bir canavar. Bu canavarla içeride ve dışarıda mücadele konusunda maalesef geç kalındı. Uluslar arası hukuk ve Birleşmiş Milletler kararları kapsamında IŞİD ile mücadele edilmesi doğrultusunda atılan adımların mutlaka uluslararası toplum ve bölgesel aktörler tarafından desteklenmesi gerekir. Bu örgüt Türkiye’nin başucunda hemen sınırımızın ötesinde örgütlenmiş doğrudan halkımıza ve halkımızın akrabalarına kast etmektedir. Biz bu canavar ortaya çıktığı günden beri, bu canavar bölgemize, evimize, ülkemize musallat olduğundan beri ilk günden beri Türkiye’nin bu konuda aktif mücadele yürütmesi gerektiğini ifade ettik. Hem içeride hem dışarıda bu tehdidin bertaraf edilmesine yönelik somut önerilerimizi de her defasında ortaya koyduk” ifadelerini kullandı.
“AKP BU CANAVARIN BÜYÜMESİNE GÖZ YUMAN AKTÖRLERİN BAŞINDA GELDİ”
Böke, konuşmasına şöyle devam etti:
Bundan yaklaşık iki yıl önce, 9 Ekim 2014 tarihinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun sarf ettiği cümleleri hatırlatan Böke, “‘Gelin askerimizin kara harekatını, Kobane’nin kurtarılması ve IŞİD’in buradan sürülmesi için sınırlandıralım. Böylece halkımızın akrabalarını, koruyalım bu hedefin gerçekleşmesiyle askerimizi derhal geri çekeceğimizi de taahhüt edelim’ demişti. Ancak o gün bu cümlelere karşılık Cumhurbaşkanı bize ‘aklınız size kalsın’ demişti. IŞİD ile mücadeleye dair ortaya koyduğumuz bütün somut öneriler ve tespitler karşısında her zamanki vurdumduymazlıkla bir yaklaşım o dönemde de sürdürülmüştü. Size kalsın denilen aklımız eğer birazcık dinlenmiş olsaydı, ne Suriye felaketine sürüklenirdik ne Suriye bu felakete sürüklenirdi ne IŞİD Türkiye’de örgütlenirdi ne de biz katledilen canlarımızın arkasından ağlar halde bulmazdık kendimizi. Ne de Suriye felaketi tarihimize ve dünya tarihine bir kara leke olarak kazınırdı. Ne de Türkiye’nin yaman yangına döktüğü benzin sonucunda o alevler Türkiye’ye sıçramazdı. Ancak ne yazık ki IŞİD ile topyekun mücadele etmek yerine AKP bu canavarın büyümesine göz yuman aktörlerin başında geldi. Öyle ki IŞİD’in bir terör örgütü olduğuna dair, IŞİD’e ekonomik faaliyetlerine ilişkin BM’nin aldığı karar dışında Türkiye mevzuatında herhangi bir hüküm yok. Öyle ki siyasi irade Irak Şam İslam Devleti adıyla kurulan terör örgütünün ismini dahi telaffuz edemiyor. Öyle ki IŞİD’e 70 ilden katılıma göz yumuluyor. Öyle ki Türkiye içindeki IŞİD hücrelerinin sistematik bir takibinden ve takip edilenlerle sistematik bir mücadeleden söz etmek maalesef mümkün değil. İstanbul’un göbeğinde IŞİD piknik düzenliyor. Türkiye çapında IŞİD dergi basıyor ve bu dergide farklı sivil toplum kuruluşlarını ve bu kuruluşun mensubu vatandaşlarımızı açıkça hedef gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
“SADECE CELABRUS’TA DEĞİL…”
Gazetecilerin, akademisyenlerin sanatçıların tutuklanırken IŞİD üyelerinin hukuk tarafından serbest bırakıldığını ileri süren Böke, konuşmasına şöyle devam etti:
“Canlı bomba eylemcileri bilinmelerine rağmen Türkiye’de at koşturuyorlar. Sonra biz kendi evlatlarımızı, askerlerimizi Suriye’ye ve Suriye girdabına IŞİD ile mücadele girdabına sokmak durumunda kalıyoruz. Ama görün ki biz kendi insanlarımızı, kendi ülkemizin sınırları içerisinde bu örgüte karşı koruyamıyoruz. Daha da acı olanı şu ki hükümette IŞİD ile topyekun mücadeleye dair bir açık iradeyi halen ortaya koymuş değil. Buradan bir kez daha hükümete açık bir çağrıda bulunuyoruz. Sadece Celabrus’ta değil, kendi topraklarımız içerisinde de IŞİD ile samimi bir mücadeleye davet ediyoruz. Keşke biz Suriye, IŞİD, FETÖ konusunda, mezhepçi dış politikanın kanımızla canımızla ödeyeceğimiz bir maliyet yaratacağı konusunda, ülkemizdeki kutuplaşma konusunda, yolsuzluklar konusunda haklı çıkmasaydık. Keşke Türkiye ve halkımız bu bedelleri ödemeseydi. Eğer hükümet IŞİD ile mücadele konusunda samimiyse eğer Suriye’ye gitmiş olan canlarımız, evlatlarımızın bir kıymeti varsa bu kez uyarılarımızı ciddiye almalı, IŞİD’in bir ulusal tehdit olduğu gerçeğini kabul etmeliler. Bu tehdidi bertaraf etmek için sınırlarımız içerisinde derhal samimiyetle gerekli bütün adımları atmalılar. Bunu geçmişte söylediğimiz ve dinlenmeyen aklımıza dayanarak söylüyoruz. Bir anımsatma yapma ihtiyacımız var. Unutmayın ki Adıyaman’da, Suruç’ta CHP’nin hazırladığı raporlarda vardı. Bu raporlar Ankara Gar patlaması öncesinde bu patlamaya dair uyarılar barındırıyordu. O dönem raporlarımız ciddiye alınmadığı için Garda yüzlerce canımızı verdik. Ankara Garı patlamasını takip eden dönemde hazırladığımızda raporda bu hafta Antep’te yaşanmış olan cani saldırının işaretleri vardı. Yine dinlenmediği için çoluk çocuk genç 54 canımızı Antep’te kaybettik. Suruç sonrası Meclis’te komisyon önerisinde bulunduk. Reddedildi. Bu patlamalar başladığından beri, Meclis’te 12 kere teröre dair bir araştırma yapılması için önerge verdik. 12’si de ya gündeme alınmadı ya da reddedildi. 12 Eylül 2010’da referandum da HSYK’nın yeniden yapılandırılmasının nasıl felakete yol açacağını açıkça ifade edip karşı çıktık. Bugün bütün bu söylediklerimizin acı sonucunu hep beraber yaşıyoruz. Bugün Suriye siyasetinin mezhepçi dış politikanın bir komşu ülkenin içişlerine müdahale etmenin aşırıcı örgütlere verilen desteğin Türkiye’ye çıkarmış olduğu maliyet hükümet tarafından da bizzat kabul edilmiş durumda. Unutmayalım Türkiye bir yol ayrımında. Aldatıldık diye diye halkı aldatmaya devam edilmesine izin vermeyeceğiz. Nasıl ki askerde, nasıl ki memurda, nasıl ki iş dünyasında FETÖ varsa FETÖ’nün siyasette iyi işler yapmasına engel oluşturan bütün unsurlarının da farkındayız. Allah affetsin diyerek bütün bu kara tablonun altından kalkılamaz. Biz affetmiyoruz. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu yol ayrımı uluslar arası hukuka riayet eden kendi sınırları içinde hukukun üstünlüğünü tesis eden komşularının toprak bütünlüğüne saygı duyan bir ülke olarak yol tercih etmeyi zorunlu kılmaktadır.”
“ÖZELLİKLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERLE İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME YAPILIYOR”
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Böke, bir soru üzerine, şuanda toplantının devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
“Özellikle Kanun Hükmünde Kararnamelerle ile ilgili değerlendirme yapılıyor. Ancak Türkiye’nin hukuk sistemine dair genel değerlendirmelerin ve anayasayla ilgili görüşlerinde paylaşılacağı bir toplantı gerçekleştiriliyor. Türkiye’nin içinden geçtiği olağanüstü dönem çözümlerin olağanüstü bir şekilde Mecliste oluşturulması gerektiğini ortaya çıkartıyor. KHK’larla Meclisin etrafında koşan değil hukuku Meclisin ortasına ve temeline yerleştiren bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Bugün toplantı da yapılacak değerlendirmelerde bu kapsamda olacaktır.”