24 Temmuz 2020 yılında yeniden ibadete açılan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nde uzun yıllar sonra ilk kez Ramazan Bayramı namazı kılındı. Korona virüs tedbirleri kapsamında sosyal mesafe ve maske kurallarına riayet edilerek kılınan namaza Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve binlerce vatandaş katıldı.
Namaz sonrası camii çıkışında açıklamalarda bulunan TBMM Başkanı Mustafa Şentop,
“Allah sağlıklı, sıhhatli nice bayramlara bizleri eriştirsin. Sağlık çalışanlarımızın bayramını tebrik ediyorum, sizlerin de bayramını tebrik ediyorum. Bir süredir bayram tadında bayramları yaşayamıyoruz. Dünyayı aşağı yukarı bir salgın tehdidi kasıp kavuruyor. Bu sebeple kısıtlamalar altındayız, yine bir kapanma dönemi içerisinde Ramazan Bayramını idrak ediyoruz. Sevdiklerimizle kucaklaşamıyoruz, bayramlaşamıyoruz. Arzu ediyoruz ve dua ediyoruz ki bu şekilde son bayramımız olsun. İnşallah önümüzdeki kurban bayramına daha önce olduğu gibi sevdiklerimizle, ailemizle, komşularımızla bir arada oluruz. Öte yandan dünyanın birçok yerinde din kardeşlerimiz sıkıntı altında, zulüm altında. Yaşıyorlar ve bayrama o şekilde giriyorlar. Bütün coğrafyalarda, dünyanın her yerinde mazlum, mağdur durumdaki din kardeşlerimizin de bayramını tebrik ediyorum”dedi.
Konuşmasına İsrail’in Filistin’deki zulümlerine de değinen Şentop,
‘’Yine biliyorsunuz Siyonist İsrail’in Mescid-i Aksa’da, Kudüs’te ve Filistin’de yaşayan kardeşlerimize karşı dozajını arttıran bir saldırganlık içerisinde olduğunu her Ramazan maalesef müşade ediyoruz. Bu Ramazan ayında da başta Kadir gecesi olmak üzere yine bayram olması münasebetiyle bugünlerde de devam eden bir zulüm politikası bölgede cereyan ediyor. Bu bütün İslam dünyasını, 2 milyarı aşkın Müslümanı rencide eden, üzen tabiri caiz ise bayramını zehir eden bir tablo.Tabi malumunuz Osmanlı Devleti yüzyıllar boyunca Mescid-i Aksa’yı ve Kudüsü yönetimi altında buluıdurmuş bir devlet. Ve Mescid-i Aksa Müslümanlar için olduğu gibi 3 semavi dinin Hristiyanlık ve Musevilik dinlerinin de mukaddes mekanlarından biri bu bakımdan bu mukaddes mekanı şanına yakışan bir şekilde yönetmek ve bütün inananların ziyaretine, ibadetine açık halde tutmak önemli bir yönetim sorumluluğudur. Osmanlı Devleti bunu başarıyla gerçekleştirmiş kendi topraklarını da her dinden insanlara barış yurdu olarak açmıştır. Bizim tepkimiz Musevilere, Yahudilere karşı değil Siyonist bir amaçla ideolojik olarak hareket eden bölgeyi bir kan gölüne, bir zulüm mekanına çeviren Siyonist Yahudi zihniyetine karşıdır. Dünyanın bu işgal ve zulüm politikalarına karşı ortak bir tavır alması lazım ”ifadelerini kullandı.