• Şenyurt inşaat
KategorilerHaber Girişi : 29 Aralık 2017 20:53

Antarktika'da Türk bayrağı dalgalanacak

Antarktika'da Türk bayrağı dalgalanacak

İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın konuğu olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, bugün Ulusal Kutup Programı'nı onayladıklarını belirterek, “Türkiye, Antarktika ile ilgili yapacağı çalışmaları bir ulusal birim programı haline getirdi. 2019’da Antarktika Antlaşması kapsamında ‘danışman ülke’ statüsü kazanacağız. Yani Türkiye 2019’da Antarktika hakkında söz sahibi ülkelerden birisi olacak. İnşallah 2019’da da Antarktika’da bilim üssümüzü açacağız ve Türk bayrağını dalgalandıracağız.

İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın konuğu olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, bugün Ulusal Kutup Programı’nı onayladıklarını belirterek, “Türkiye, Antarktika ile ilgili yapacağı çalışmaları bir ulusal birim programı haline getirdi. 2019’da Antarktika Antlaşması kapsamında ‘danışman ülke’ statüsü kazanacağız. Yani Türkiye 2019’da Antarktika hakkında söz sahibi ülkelerden birisi olacak. İnşallah 2019’da da Antarktika’da bilim üssümüzü açacağız ve Türk bayrağını dalgalandıracağız.

İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’yü TGRT Haber Gündem Özel Programı’nda konuk etti. Bakan Özlü, S-400 hava savunma sistemi, ABD ile vize krizinin çözülmesi, 696 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararname, Mor Beyin yazılımı, Yerli Otomobil Projesi ve Antarktika’da kurulacak Türk Bilim Üssü konularında Batuhan Yaşar’ın sorularını yanıtladı. S-400’ün bir savunma aracı olduğunu, saldırı aracı olmadığını belirten Bakan Özlü, “Türkiye’nin etrafındaki tehditleri dikkate aldığımız zaman Türkiye’nin böyle bir sisteme ihtiyacı var. Bu sistemler, hem hava araçları, hem de balistik füzelere karşı son derece etkili sistemlerdir. Daha önceki görevim sırasında yaptığımız değerlendirmelerde de S-400’lerin bir alt versiyonu olan Antey-2500 sistemlerde performans olarak, yani hava araçlarına ve balistik füzelere karşı savunma bakımından son derece etkili sistemlerdi. Türkiye kendi savunması için böyle bir tercihte bulundu. Bu sistemler fiyatlandırma bakımından biraz daha yüksek fiyatlar çıktığı için seçilememişti. Alınan karar son derece doğrudur. S-300’ler demode oldu. Efektif olarak geçen dönemde kullanılan sistem Antey-2500 ara versiyondu. Eski görevim sırasında Rusya’ya bu konuları görüşmek için gittiğimde Rus yetkililere ‘S-400’leri neden bize teklif etmiyorsunuz?’ diye sorduğumda, ‘S-300 biraz demode oldu, bunun lojistik desteğini sağlamakta sıkıntı yaşarız. S-400’lerde henüz olgunlaşmadı, o yüzden size bunu teklif etmedik’ cevabını vermişlerdi. Aradan 5-6 sene geçti ve olgunlaştığını anlıyoruz. Türkiye, modern ve olgunlaşmış sistemi envanterine katacak. Teknoloji transferi bunun yan kazancı. NATO üyesi ülkeler arasında Rus sistemi alan ilk ülke biz değiliz. Hayırlı olsun. Güzel bir karar, sonuç ve anlaşma” diye konuştu.

ABD ile vize krizi

Türkiye’den vize başvurularının süresiz askıya alınması kararının saçma bir karar olduğunu söyleyen Özlü, son dönemde ABD’nin aldığı bir takım kararları anlamakta zorluk çektiklerini ifade etti. ABD’nin son dönemde aldıkları kararların kendilerini şaşırttığını vurgulayan Özlü, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunlardan birisi vize kararıdır. Anlamakta zorluk çektik. İkincisi, Kudüs’ün İsrail başkenti olarak tanınması kararıdır ve o da çok saçma bir karardır. Üçüncüsü, terör örgütleri ile ortak iş birliği yapması kararıdır. Bu gibi kararlar, ABD’nin geçmişiyle, dünyadaki algısıyla çok mütenasip kararlar değil. Obama döneminden sonra Trump ile devam eden süreçte ABD’nin dünyadaki askeri, politik gücüyle ve NATO’nun lider ülkesi olması potansiyeliyle yaptıkları çok mütenasip değil. Amerika güç ve itibar kaybediyor. ABD’nin NATO içerisindeki liderlik konumu, dünyanın en büyük ekonomik gücü olması, yaptıkları ile gücü arasında bir uyumsuzluk var. Bir mahkeme düşünün, ‘ABD, Atilla’ya karşı.’ Böyle bir dava olabilir mi? Bu çocukça bir şey. Böyle saçma bir dava olabilir mi? Sistemde bir bozulma var. ABD yönetimi, ABD’deki düşünce kuruluşları buna bir çözüm bulmalı. ABD itibar kaybediyor. Bu Obama döneminde başladı Trump ile farklı bir versiyonda devam ediyor. ABD Suriye krizinde, Suriye’deki iç savaşta ABD ağırlık koysaydı binlerce insan ölmezdi. Bugün yaşananlar yaşanmazdı. ABD’nin politikalarını anlamakta zorluk çekiyoruz. Bir yanlıştan dönüldüğü kanaatindeyim. Türkiye’nin istikameti eskilerden beri Batı’ya doğrudur. Bizim Batılı ülkelerle, ABD ile ilişkilerimizin iyi olması lazım. Gelişmiş dünyanın bir parçası olduğumuzu düşünüyoruz.”

696 sayılı KHK’ya tepki

696 sayılı OHAL Kanun Hükmünde Kararnamelere tepki gösteren CHP, HDP, Abdullah Gül ve Meral Akşener’in tutumunu değerlendiren Bakan Özlü, “Eleştiri yapanların bence bir karar vermeleri gerekir. Demokrasinin korunması, halkın iktiranın korunmasından yana mı tavır alacağız, yoksa darbecilerden yana mı tavır alacağız. Getirilen düzenleme, demokrasiye, suikast girişiminde bulunanlara karşı tepki gösteren silahsız halkın korunmasını amaçlıyor. Demokrasiyi katletmek isteyen bir guruba karşı halkın kendisini koruması için sokağa çıkması, tepki göstermesi neticesinde bu insanların haklarının korunmasından daha doğal ne olabilir. Ben biraz daha ileri gitmek istiyorum, sadece 15-16 Temmuz’da değil, önümüzdeki yıllarda da birileri çıkıp demokrasiyi katletme girişiminde bulunur ve silahsız halkımız ona karşı sokaklara çıkarsa onların da haklarını korumamız gerekir. Sadece 15-16 Temmuz değil. Demokrasiyi savunanların, darbe girişimine dur diyenlerin hukukunun korunmasıdır. Demokrasiyi savunuyorsak çıkan KHK’yı savunmamız gerekir. Darbecilerin, darbe girişiminde bulunmak isteyenlerin önünü açmak istiyorsak başka bir şey. Bu, demokrasiyi korumak isteyen halkın hukukunun korunmasıdır. 15 Temmuz’da sokağa çıkanların silahları yoktu. Halk, nasıl sandıkta iradesini beyan ettiyse, 15 Temmuz gecesi de iradesini beyan etti. İktidarın sahibi benim, kendi hakkımı, hukukumu korurum diye sokağa çıktı” ifadelerini kullandı.

“Mor Beyin” yazılımı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, MİT ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunu devreye sokarak 11 bin 480 kişinin telefonlarında kurulu olmadığı halde iradeleri dışında FETÖ’nün şifreli haberleşme programı ByLock’a yönlendirildiklerini tespit etmiş ve irade dışı ByLock girişinin eski TÜBİTAK çalışanı Cengiz Erbakırcı tarafından geliştirilen “Mor Beyin” yazılımıyla gerçekleştiğini tespit etmişti. Buna yönelik Özlü, şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de FETÖ yapılanmasının en etkin olduğu kurumlardan birisi de TÜBİTAK’tır. 17-25 Aralık’tan başlamak üzere TÜBİTAK’ta ciddi bir çalışma yapıldı ve bu çalışma sonucunda tespit edilenleri TÜBİTAK’dan gönderdik. Bunu yapanlar şöyle bir düşünce içindeler; ByLock sistemi çözülürse buna karşı bir tedbir alalım ve bu tedbirde sulandırma şeklinde. Hiç ilgisi olmayan insanları bu sisteme dahil edip, gerçek kullanıcıları koruma çalışması. Bunu yapan kişi TÜBİTAK’tan atılan ve aranan bir kişidir. Karşılaştığımız sorunun ne kadar derin olduğunu göstermesi bakımından çok ilginç bir durum. Bu yapı birkaç günde, birkaç ayda sonuca bağlanabilecek bir yapı değil. OHAL kalksın diyenler, aslında bu yapının ne kadar karmaşık bir yapı olduğunu düşünmeleri gerekir. Çok çetrefilli bir yapı. OHAL olduğu için bu yapıyla etkin mücadele ediyoruz, teröristlerle daha kolay mücadele ediyoruz. OHAL dediğimiz yapının iş adamlarımıza bir zararı yok. Kripto yapıların çözümlenmesi için OHAL devam etmeli. Bu örnek bize gösteriyor ki; OHAL devam etmeli.”

Yerli Otomobil

Yerli otomobilde gelinen son noktayı aktaran Özlü, Ortak Girişim Grubu’nun yapacağı çalışmalar hakkında şunları söyledi: 

“Herkes otomobilin bir kısmını yapmayacak. Bu beş babayiğit, ortak bir şirket oluşturuyor. Şu anda bunun çalışmasını yapıyoruz. Bu şirketin amacı, Türkiye’nin yerli marka otomobilini üretme şirketi olacak. Şu anda yapılan çalışmalar şirketin kurulmasına yönelik. Piyasa araştırmaları ile birlikte hem Türkiye’de hem de dünyada biz hangi kategoride, hangi segmentte aracı satabilirizin araştırmasını yapacağız. Ortak Girişim Grubu üyelerinin hedefi elektrikli otomobil üretmek. Satabileceğimiz bir arabanın tanımını yapacağız. Hem Türkiye’de hem de dünyada satılabilir bir modelin tespitini yapıp, o modeli piyasaya süreceğiz.”
Yerli otomobil çalışmaları kapsamında yeni bir CEO arayışında olduklarına dikkat çeken Bakan Özlü, “Dünyanın en saygın firmalarında çalışmış, görev yapmış, deneyimli bir ismi projenin başına koyacağız. Kimin olacağı yönünde bir çalışma yapıyoruz. Türk olacak. Uluslararası deneyimi olan, otomobil dünyasını ve yeni teknolojileri çok iyi bilen, dünya ölçeğinde saygınlığı olan bir CEO çalışması yapıyoruz. CEO’yu bulduktan sonra 5 üye ‘evet bu arkadaşımız uygundur’ dediklerinde onu atayacağız. Bir küresel bir başarı hedefliyoruz. Dünya pazarlarında rekabetçi olabileceğimiz, kalitesiyle, fiyatıyla bir otomobil yapmayı hedefliyoruz. Türkiye, kendi markasını oluşturuyor. Nasıl Fransa, Almanya dediğimiz zaman bir otomobil markası aklımıza geliyorsa Türkiye dendiğinde dünyadaki bütün insanların aklına gelebilecek bir marka oluşturacağız. Birinci 24 ay şirketleşme sürecinin tamamlanması, pazar analizlerinin yapılması, tasarımın yapılıp prototipin ortaya çıkartılması dönemi. İkinci 24 ay seri üretim, pazarlama dönemi, bayilik sisteminin kurulması, fabrikanın kurulacağı yerin belirlenmesi ve önce düşük yoğunluklu olmak üzere üretim süreçlerinin başlaması dönemi. Toplamda 48 ayda bu otomobili kullanıcılara sunabileceğimiz bir çalışmayı sürdürüyoruz. 2019’da prototipi çıkartmayı, 2021’de de seri üretime geçip pazarlamayı hedefliyoruz. Elektrikli otomobil dışında dizel veya benzinli yakıt gurubunda araç üretilip üretilmeyeceği yönündeki kararı Ortak Girişim Grubu verecek. Ama bizim onlardan aldığımız ilk görüş elektrikli ile başlamak yönünde” açıklamasını yaptı.

“Türkiye büyüyor ve büyümeye devam edecek”

Türkiye’nin büyüme oranını değerlendiren Özlü, “Çarklar 2018’de daha iyi dönecek. 2016’nın Kasım ayında biz bir takım tedbirler aldık. ‘Ekonomide daralma var, piyasalar biraz daha durgun’ denildi. Mikro KOBİ’leri KOSGEB ile normal sanayicilerimizi Kredi Garanti Fonu’ndan (KGF) destekledik. 6.7 milyar krediyi KOSGEB’den verdik, 200 milyar TL’ye yakın krediyi de KGF’den kullandırdık. Geçen sene yaptığımız bu hamlenin çok büyük katkısı var. Sanayi büyümesi 15.8. İmalat sanayisi bütün sektörleri tetikleyen özelliğe sahip. Dolayısıyla, imalat sanayisindeki bu büyümenin diğer sektörlere de çok önemli yansımaları oldu. Özellikle bütçe görüşmelerinde muhalefet ‘Bu rakamlar doğru mu, bu rakamlar köpüklü mü?’ dediler. Geçen sene üçüncü çeyrekte, yani darbe girişiminin olduğu çeyrekte küçüldük. Küçülen rakamlar doğru da büyüyen rakamlar neden yanlış olsun? Büyüyen rakamlar da doğru, küçülen rakamlar da doğru. Türkiye büyüyor ve büyümeye de devam edecek. Muhalefetin bazı söylemlerine bakıyorum, anlattıkları doğru olsa Türkiye’nin hep küçülmesi lazım. Oysaki Türkiye hep büyüyor. Bu sene otomotiv sanayisinde de bir rekor kırıyoruz. 28 milyar doların üzerinde bir ihracat yapıyoruz” diye konuştu.

“KOSGEB’de bu sene daha çok imalat sanayi sektörünü destekleyeceğiz”

Batuhan Yaşar’ın KOSGEB kredilerinin 2018’de de devam edip etmeyeceği yönündeki sorusuna Özlü, “KOSGEB kredileri 2018’de de devam edecek. Bizim KOSGEB bütçemiz yaklaşık 2 milyar TL civarında. Bunun yaklaşık 1.7 milyar TL’sini kredi olarak vereceğiz, diğerlerini idari masraflarımız için ayıracağız. KOSGEB’de bu sene daha çok imalat sanayi sektörünü destekleyeceğiz. İmalat sanayimizin büyümesi, gelişmesi için, Türkiye’nin teknoloji üreten bir ülke olması için Türkiye’nin ihracatta ve imalat sanayisindeki ileri teknoloji ürünlerin yüzde 4’lerden yüzde 16’lara çıkması için bunu yapacağız. Türkiye artık katma değeri yüksek ürünler üretmeli ve satmalı. Biz ne kadar çok katma değeri yüksek ürünler üretip satabilirsek bizim dış ticaret açığımız ve cari açığımız o şekilde kapanır. Yurt dışından ithal ettiğimiz ve Türkiye’de üretme imkanı olan ürünlerin Türkiye’de üretilmesi için bunları KOBİ’lerimizle eşleştireceğiz, biz bunların bir defaya mahsus ya tamamı ya da bir kısım masraflarını KOSGEB’den karşılayacağız” ifadelerini kullandı.

“Dördüncü Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiren öncü ülkelerden birisi olacağız”

Özlü, Türkiye’nin teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülke olmasını istediklerini belirterek, bu kapsamda teknolojiye desteklerin 2018’de artacağını bildirdi. Teknoloji üretmeyen bir Türkiye’nin geleceğinin çok parlak olmadığına inandığını ifade eden Özlü, “Dördüncü Sanayi Devrimi’ni gerçekleştiren öncü ülkelerden birisi olacağız. Bu konuda çok güzel bir çalışma devam ediyor. Bunu sanayimizi temsil eden sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte yürütüyoruz. Bakanlığımızdaki bir grup tamamen bunun üzerine yoğunlaşmış durumda. Biz Türkiye’nin bir sanayi ve teknoloji atılımı yapmasını istiyoruz ve Türkiye’nin öncü sanayi kapasitesini ikiye katlamak istiyoruz. Önceki yıllardaki imalat sanayimizin toplam büyüklüğü 144 milyar dolardı. Biz bunu ikiye katlamak istiyoruz ve her sektörde yapmamız gerekenleri dışarıdan danışmanlık hizmeti de alarak belirliyoruz. Petrokimya ve ilaç bunlardan birincisi. Yarı iletkenler ve elektronik bir diğeri. Beş sektör belirledik ve bu beş sektör Türkiye’nin odaklanması gereken sektörler, alanlar. İnşallah Türkiye’nin teknoloji kapasitesini ikiye katlayacağız” dedi.

“Robotlar hayatımıza daha çok girecek”

Yaşar’ın, “Robot askerler konusu zaman zaman haber oluyor. Biz TSK’da robot askerlerin kullanıldığı günlerin yaklaştığını sizden duyabilir miyiz?” şeklindeki sorusuna Özlü, “Bu günler yaklaşıyor. Bu, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin bir unsuru. Yani sıradan işlerin, ortalama işlerin robotlar tarafından yapılması konusu. Bu konuda biz de çalışıyoruz. Önümüzdeki çeyrek asırda vasat işlerin, sıradan işlerin tamamen robotlar tarafından yapıldığına şahit olacağız. Şu anda bildiğimiz mesleklerin yüzde 47’si ortadan kalkacak ve bunların yerine yeni meslekler ortaya çıkacak. Robot askerler de bunun bir parçası. Robotlar hayatımıza daha çok girecek. Şu anda daha çok insansız sistemler üzerine yoğunlaşıyoruz. Robot dediğimiz sistem uzaktan kumanda edilebilen veya kendisi öğrenip uygulayabilen sistemler. Bütün dünyanın yoğunlaştığı insansız sistemler, aslında robotların hayatımıza girişini kolaylaştıracak” yanıtını verdi.

“Türkiye 2019’da Antarktika hakkında söz sahibi ülkelerden birisi olacak”

Bakan Özlü, Türkiye’nin, Antarktika’daki bilim üssü hakkında ise şu bilgileri verdi:
“Antarktika’ya ilişkin yeni haberlerim var. İlk defa bugün burada açıklayacağız. Bugün Ulusal Kutup Programı’nı onayladık. Türkiye, Antarktika ile ilgili yapacağı çalışmaları bir ulusal birim programı haline getirdi. 6 aylık bir çalışmaydı bu ve bu çalışmayı tamamladık. Şimdi, ‘Bunun ne önemi var, nedir bu?’ diye sorarsanız; Türkiye’nin Antarktika’da bilim üssü kurması için birkaç şartı yerine getirmesi gerekiyordu. Bu şartlardan bir tanesi Antarktika’ya üç ulusal sefer düzenlemekti. Geçen sene bunların birisini yaptık. Bu sene inşallah Şubat, Nisan döneminde ikinci seferi yapacağız. Yaklaşık 29 bilim adamı bu sefere katılacak ve orada ileride kuracağımız bilim üssünün alt yapısını oluşturacaklar. Üçüncüsünü de 2019’da yapacağız. Bir diğer şart; ülkenin Ulusal Kutup Bilim Programı olması. Ulusal Kutup Bilim Programını bitirdik. Bu proje bize bundan bir buçuk yıl önce Cumhurbaşkanlığımızdan geldi. Cumhurbaşkanımızın ‘Bu projeyi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız yürütsün’ talimatları doğrultusunda projeyi sahiplendik. Biz 2019’da bu şartları sağlamış olacağız ve 2019’da Antarktika Antlaşması kapsamında ‘danışman ülke’ statüsü kazanacağız. Yani Türkiye 2019’da Antarktika hakkında söz sahibi ülkelerden birisi olacak. Orada 4 alanda çalışma yapacağız. Küresel iklim değişikliği konusu bütün dünyanın üzerinde durduğu bir konu. Bizim yapacağımız çalışmalardan birisi de küresel iklim değişikliği çalışmaları. Yer bilimlerini, canlı bilimlerini, sosyal ve beşeri bilimlerini, fiziki bilimlerini orada çalışacağız. 2018’de gelecek olan heyet nereye konuşlanacağımızı, nasıl bir yapıyla orada kalıcı olacağımızın projelerini yapacak. İnşallah 2019’da da Antarktika’da bilim üssümüzü açacağız ve Türk bayrağını dalgalandıracağız.”

“Başbakanımızın talimatları doğrultusunda bunu kamuoyu ile paylaşacağız”

Araç sahiplerinin yakından takip ettiği cam filmi hakkındaki son durumu paylaşan Özlü, “Cam filmi konusunda İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ve ekibiyle, bizim Bakanlığımızdaki arkadaşlarımızla birlikte güzel bir toplantı yaptık. Onlar görüşlerini söylediler, biz görüşlerimizi söyledik. Bakanlıklar arasında ortak bir mutabakat sağladık. Şimdi bunu Başbakanımıza arz edeceğiz, Başbakanımızın talimatları doğrultusunda bunu kamuoyu ile paylaşacağız. Biz teknik çalışmamızı yaptık. Bunu Başbakanımız açıklayacak” dedi. 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.