Yıkıp yerine otopark yaptılar!

Malatya’nın hem hikayeleriyle hem de görüntüleriyle ilgi odağı olan beş camisiz minaresinden birisi yıktırılarak yerine otopark yapıldı.

Anadolu’nun birçok yerinde bulunan camisiz minareler turistlerin akınına uğruyor. Camisi olmayan minarelerden dördü Malatya’da. Bu minarelerin hepsi de rivayetlere ve şaşırtan hikayelere sahip. Doğal afetler sebebiyle camilerinden ayrı kalan minareler artık camilerine cemaat davet edemiyor ancak ilginç öyküleriyle varlığını sürdürüyor. Bir çok Malatyalı tarafından bilinen ve günümüze kadar ulaşan rivayetlerle kültür mirası olarak tescil edilme hakkı kazanan bu dini yapılar, restorasyon çalışmalarının ardından turizm objesi hüviyetiyle göğe yükselmeye devam ediyor. Malatya’da daha önce beş tane camisiz minare bulunuyordu, birisi daha sonra yıktırılarak yerine otopark yapıldı.

”Yıktırılıp yerine otopark yapıldı”
Bu minarelerden biri de tarihi Niyazi Mısri Camii’ne ait. Üzerindeki 1313 yılını gösteren tabelanın yerinden sökülerek minarenin üzerine asılması aslında tarihi olan caminin yıkılmasına ve minarenin de tarihi sanılarak tek başına kalmasına sebep olmuş. Üzerinde yazan 1313 yılı tabelası nedeniyle tarihi eser özelliği olduğu düşünülerek minarenin yıkılmasına izin verilmemiş ve minare varlığını sürdürmüş. Eskiden kerpiç evler bulunduğu için minareyle yüz metre ileriye yapılan cami birbirini görüyormuş ancak minarenin hemen yanında yükselen apartmanlar nedeniyle minare sonraları yalnız başına kalmış. Ancak Niyazi Mısri’de bulunan bu tarihi yapı 2 yıl önce yıkılarak, yerine otopark yapıldı.
Kent merkezinde halk tarafından bilinen adıyla Yeni Cami, diğer adıyla Hacı Yusuf Taş Cami de yarım kalmış minaresiyle dikkat çekiyor.

1959 yılından beri cami çevresinde esnaflık yapan Mehmet Kaya, tamamlanamayan minarenin öyküsü ile ilgili olarak, inşa edilen ilk caminin çıkan yangında kül olduğunu ve sonradan yapılan caminin de büyük bir depremde yıkıldığını anlatıyor. Caminin tamamlanmasının 1913 tarihine denk geldiğini kaydeden Kaya, “Malatyalıların ‘büyük zelzele’ diye andıkları, 3 Mart 1894 günü meydana gelen depremde yıkılan ve büyük hasar gören Hacı Yusuf Camii’nin yerine, bu tarihten sonra yeni cami yapılmaya başlanmış. Halkın yardımı ve Sultan II. Abdülhamit’in maddi desteğiyle inşaat devam ettirilmiş. Araya giren çeşitli sebeplerden dolayı inşaat süresi uzamış, caminin yapımını tamamlamak ancak 1913’te mümkün olmuştur” dedi.

“Ustanın düştüğü minareye ceza verilmiş”
Mehmet Kaya konuşmasının devamında, ”Yerine yapıldığı caminin eski minaresine yakın olan minaresinin yapımı esnasında Hristiyan bir ustanın düşerek ölmesi, caminin inşası ile ilgili hatıraların başında yer almaktadır. Bu olaydan sonra ustanın düştüğü minareye müftülükçe ceza verildiği, Kemal Tahir’in Malatya Cezaevi’nde mahpus iken yazdığı ve Malatya’yı konu alan ‘Namuscular’ isimli eserinin birinci baskısının 310’uncu sayfasında yazılıdır” şeklinde konuştu.

”Minare yanına cami yapılarak yalnızlıktan kurtarılmış”
Mehmet Kaya, yalnız minarelerin üçüncüsü de Darende ilçesinde yer aldığını belirterek,”Kesme taştan inşa edilen bu ‘yalnız minareler’den biri 1727 yılında Hacı Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmış. Bir diğeri, Dânâ Bey Minaresi adıyla biliniyor. Zengibar Kalesi’nin altında yer alan Ulucami Minaresi de yakın zamana kadar yalnız imiş. 14. yüzyıldan kalma bu minare, Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı tarafından yanına bir cami yapılarak yalnızlıktan kurtarılmış” ifadelerini kullandı.

”Ulu Cami minaresi bir sevda öyküsüne tanıklık ediyor”
Mehmet Kaya, Ulu Cami minaresinin bir sevda öyküsüne tanıklığıyla bilindiğini vurgulayarak, ”Rivayete göre, asırlar önce Darende’de birbirine düşman iki ailenin çocukları birbirine âşık olur. Tabii aileler bunu öğrenince ikisi için de ölüm fermanı imzalanır. Atlara bağlanan iki genç kayalıklardan atılır. Acı olayın ardından iki aile de oradan göçer. Göçerken camilerin taşlarını bile sökerler. Camileri yıkılan minareler yalnız kalır. Selçuklu ve Dulkadiroğlu Beylikleri dönemlerinde inşa edilen ancak daha sonra camileri yıkılan ve yalnız minareler yakın zamanda Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edildi. Çevre düzenlemeleri de yapılan bu yapılar artık bir kültür mirası olarak turizme hizmet ediyor” diye konuştu.


13.12.2016 13:42:00