Çocuklarımızı öldürmeye devam ediyoruz… Onları değil kendimizi öldürüyoruz… Utanıyoruz… En adi kavimlerin bile yaşatmadığı şeyleri yaşatıyoruz, çocuklarımıza…
Bir helak yaşasak yeridir. Göklerden taş yağsa yeridir. Çocuklarımızı ağlattığımız dünyada gülmek istiyoruz. Çocuklarımızı üşüttüğümüz dünyada ısınmak istiyoruz. Çocuklarımızı karanlıklara mahküm ettiğimiz dünyada aydınlanmak istiyoruz.
Bir çocuğumuzun akıbetini konuşurken bir başka çocuğumuzun akıbetini konuşmaya başlıyoruz. Bütün alanları çocuklarımıza darlaştırdık. Bir çocuk yalnız başına ya da bir iki arkadaşıyla oyun oynamaz hâle geldi. Her yer çocuklarımız için kâbusa dönüştü.
Dünya bu çocukların yüzüsuyu hürmetine yaşıyor. Bu tertemiz, bu masum çocuklar olmasa Mevlânın bize rahmeti olur mu? Eğer gökler ve yerler birbirine karışmıyorsa bu çocukların, bu günahsızların yüzüsuyu hürmetine… Biz hep dua ederken, dualarımız kabul olsun diye demez miyiz: ” Yâ Rabbi günahsız olan, tertemiz olan sabisubyan, çocuklar yüzüsuyu hürmetine!”
23 Nisanın coşkusunu yaşadığımız günde bir çocuğumuzun başına gelen vahim hadise bizi delirtti. Azmış, sapmış bir varlığı, “varlık” demekten utanıyor insan, cezaların en büyüğüyle cezalandıralım. Bunlara baska bir şey düşünmeyelim. Gelin çocuklarımıza bu hadiseyi yaşatanları recm edelim. Onlara bu dünyayı zindan edelim.
Ne yapılacaksa yapalım; ama mutlaka yapalım!
25.04.2019 10:50:22