Ünlü oyuncu ve kanser aktivisti Wilma Elles, 5 ay önce annesini kanserden kaybettiğini belirterek, “Ailemizin genetik yapısı annemin kansere yakalanmasında etkili oldu galiba. O nedenle benim ve diğer aile bireylerimin bu hastalığa (kansere) yakalanma riski var” dedi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesinin (OMÜ) davetlisi olarak Samsun’a gelen ünlü oyuncu Wilma Elles, Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç’i makamında ziyaret etti. Ziyarete Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Kuran ve Prof. Dr. Vedat Ceyhan, Genel Sekreter Doç. Dr. Menderes Kabadayı, OMÜ Gençlik Topluluğu akademik danışmanı Yrd. Doç. Dr. Tamer Aslan ve öğrenciler iştirak etti.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Kültür Spor Daire Başkanlığı ile OMÜ Gençlik Topluluğu iş birliğiyle Samsun’a davet edilen ünlü oyuncu ve kanser aktivisti Wilma Elles Mühendislik Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen “Sağlıklı Yaşam, Kanserle Mücadele” konulu söyleşiye katıldı. OMÜ Tıp Fakültesinden İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanları Prof. Dr. İdris Yücel ile Prof. Dr. Güzin Demirağ’ın da konuşmacı olduğu söyleşiye Hayatta Kal Derneği Başkanı Doç. Dr. Mutlu Vural, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Söyleşinin açılış konuşmasında söz alan Yrd. Doç. Dr. Tamer Aslan, Wilma Elles’in çok özel bir konu üzerinde çalıştığını ve bunu katılımcılarla paylaşacağını belirterek, OMÜ Gençlik Topluluğu aracığıyla böyle bir oluşum içinde olmasının kendilerini son derece mutlu ettiğini söyledi.
“Kanserin en az yüzde 40’ı önlenebilir”
Söyleşinin başında kanser hastalığı ile ilgili istatistiki bilgiler veren Prof. Dr. İdris Yücel, bu hastalığın ülkemizde ve dünyada hastalıklara bağlı ölümlerde ikinci sırada yer aldığını vurguladı. Her yıl dünyada 10 milyonun üzerinde kanser vakasının ortaya çıktığını belirten Yücel, Türkiye’de de her sene 150 bin kanser vakası görüldüğünü söyledi. Prof. Dr. Yücel, bütün bu çarpıcı rakam ve boyutlara rağmen kanserin çok da korkunç bir hastalık olmadığını belirterek, “Kanserin en az yüzde 40’ı önlenebilir. Yani başka bir deyişle biz istersek kanser olma ihtimalimizi yüzde 40 azaltabiliriz. Dolayısıyla bize düşen; bu konuda bilinçli olmak, edindiğimiz doğru bilgileri başka insanlara aktarmak ve kanserle mücadelede mümkün olduğunca fazla taraftar kazanmaktır” ifadelerini kullandı.
“Kanserle mücadele bir ekip işi”
Annesini kanser nedeniyle 5 ay önce kaybeden oyuncu ve kanser aktivisti Wilma Elles de bir kanser hastası yakını olarak hastalık sürecinde yaşadıklarını katılımcılarla paylaştı. Elles, annesinin hastalığı boyunca bizzat birçok araştırma yaptığını, farklı doktorlara başvurduklarını ve son güne kadar annesinin moralini yüksek tutmaya çalıştıklarını belirtti. Elles, çok daha sistematik bir şekilde kanserle ilgili bilgilere ulaşmak için Hayatta Kal Derneği ile bir platform kurduklarını ifade ederek, kanserle mücadelenin bir ekip işi olduğunu ve bu süreçte doktor, hasta ve yakınlarına büyük görevler düştüğünü vurguladı. Ünlü oyuncu, kanserle mücadelede kemoterapi (ilaçla tedavi) ve radyasyonla tedavinin yanı sıra hastalık süresince tedaviyi destekleyen birçok terapi yöntemlerinden de bahsederek, annesinin hastalığı boyunca tecrübe ettiği birçok detayı katılımcılarla paylaştı.
“Dünya gittikçe kimyasallaşıyor”
Elles, annesinin kansere yakalanmasındaki faktörlere de değinerek, “Trafo merkezine yakın bir yerleşim biriminde yaşıyorduk. Kendisinin çok fazla elektrik dalgalarına maruz kalması bu hastalığı tetikledi diye düşünüyorum. Üstüne üstlük fazla iş yükü ve dolayısıyla strese girmesi hastalığının seyrini hızlandırdı. Bir de ailemizin genetik yapısı annemin kansere yakalanmasında etkili oldu galiba. O nedenle benim ve diğer aile bireylerinin bu hastalığa yakalanma riski var. Dünya çok fazla kirlendi. Her şey kimyasallaşıyor, bunda hepimizin sorumluluğu var” diye konuştu.
“Bitkisel ürünler kemoterapi süreci dışında kullanılmalı”
Prof. Dr. Güzin Demirağ ise, kanserle mücadelede bitkisel ürünlerin rolüne ilişkin şunları söyledi:
“Bitkisel ürünler kemoterapi süresince değil de onun dışında kullanılmalı. Bitkisel ürünlerin hangi dozda ve oranda kullanılacağı çok belli değil. Bununla ilgili özellikle Almanya’da enstitüler var ve bazı bilimsel çalışmalarda ispatlanmış veriler söz konusu. Örneğin ülkemizde tadının çok kötü olması ve de çok fazla yan etkisinin bulunmasına rağmen ısırgan otu kanserle mücadelede kullanılan bitkilerden bir tanesi.”
Gıdalarla alınan vitaminlerin değil de dışarıdan alınan vitaminlerin çok masum olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Demirağ, yapılan çalışmalarda gerek A vitamini, gerekse B vitamininin ihtiyaçtan fazla alındığında kanser yapacak etkiye sahip olduğunu sözlerine ekledi.
05.11.2016 14:16:00