Murat Ertaş'ın'' Cahil Kim? Paylaşımı Ses Getirdi.

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Erzurum Şubesi 'Başkanı Murat Ertaş, Sosyal Medya Paylaşımı büyük yankı uyandırdı ve destek gördü. İşte O paylaşım

CAHİL KİM?

Erzurum Valimiz Sayın Mustafa Çiftçi Aziziye Zaferi kutlamaları öncesinde 80 yaşındaki HÜSNA TURHAN anamızı evinde ziyaret etmişti. Hüsna anamızın elindeki kitap Kuran değil, Türk klasiklerinden biri: Muhtemelen Mevlid-i Şerif, Muhammediye gibi kitaplardan biri...

Valilik sayfasında aşağıdaki fotoğraf paylaşılınca rahmetli anamı bir kez daha hatırladım. Anam yaşasaydı 85 yaşında olacaktı. Aslî vatana göçmüş analarımızın mekânı cennet olsun..

Ama bu fotoğrafın bana asıl hatırlattığı, bize unutturulan o MUHTEŞEM BİZ'dir. Bu fotoğraf bir antropolog titizliğiyle incelendiğinde halk kültüründen halk eğitimine ve irfanına, din kültürü, sosyoloji, psikoloji ve birçok alanla ilgili bize unutturulan ulvî hakikatler ortaya çıkacak.

Anadolu irfanı ve kadınının yüceliği hatırlanacak.

Ve bazı şarlatanların iddiaları çöp olacak. Şöyle ki eğitimi ve terbiyeyi bir "diplomadan" ibaret sanan boş ve az adamlar geçmişte halkın eğitim seviyesini hep düşük sayıp kendi halkını aşağılayan istatistikler, tespitler paylaşıp durmaktadır. Buna bilimsel gerekçeler uydurarak.

Benim anam, ezem, yengem devletin belki de eğitim istatistiğine hiç girmedi; ama Osmanlı Türkçesi yazılan eserleri okurdu: Ahmediye, Muhammediye, Mevlid-i Şerif, Yunus Emre Divanı, Kara Davut, Hazreti Ali Cenkleri... Çoğunu ezbere okurdu. Hafızasında insan ruhunu terbiye eden yüzlerce ayet, hadis, zikir, menkıbe, mani, türkü, tekerleme, bilmece, masal, hikâye, hikmetli söz vardı.

Analarımızın konuştuğu Türkçe Kuran'ın terbiye ettiği dil olduğu için de okudukları Kuran'daki ayetleri birebir anlamasalar da manayı hissederlerdi. Kuran'daki kelimelerin çoğu zaten günlük konuşma dillerindeydi.

Bugünkü halk bilimi profesörlerini rahatlıkla okutabilecek bir müktesebata, ilme ve irfana sahipti... Ama diploması yoktu ya güya "cahil"di.

Hadi ordan!

Sayın Valimize şükranlarımı arz ediyorum. Her seferinde bin yıllık hafızayı "hal"iyle yaşatan ve hafızasında taşıyan büyüklerimizi ziyareti, bu bencil ve kendimizden uzaklaştıran çağın uyuşturduğu ruhumuza bir silkeleme yaşatıyor. Dünkü Aziziye Zaferi paylaşımımda dediğimi tekrar diyorum:

UNUTURSAK ULUS, HATIRLARSAK MİLLET OLURUZ.

Bizi vahşi Batı'nın sosyal, psikolojik ve terbiye kriterleriyle yeniden "yaratma" çabanızı alın ve gidin, biz binlerce yıllık tarihi, ilmi ve irfanıyla muhteşem bir milletiz.

Evet, bu fotoğraf da bir hatırlama, hatırlatma belgesidir. Biz bu dünyaya unuttuklarımızı hatırlamaya geldik. Başta "Elest meclisi"nde verdiğimiz sözü... Sonra kendi insanımızdan nefret ettiren modern paradigmaların tümüne direnç gösterip kendi milli kimliğimizi hatırlamak...

 


10.11.2024 14:24:22