Karataş, ‘Öğretmenlik Mesleği ve Mesleğin Statüsü Araştırması’nı değerlendirdi

Eğitim Bir Sen 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Karataş, öğretmenlik mesleğiyle ilgili çeşitli sorun ve çözüm önerilerini derledi.

Öğretmenlik Mesleği ve Mesleğin Statüsü araştırmasında öğretmenlerin mesleki durumları ve statüleriyle ilgili çeşitli sorun ve kaygıları derleyerek, çözüm önerilerini ortaya koyduklarını kaydeden Karataş, Türkiye geneli kamuda temel eğitim ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin kendi mesleklerini ve statülerini nasıl algıladığını ortaya koymak amacıyla yaptıkları araştırmada, 26 ilde 3 bin 34 öğretmenle yüz yüze görüşme yapıldığını söyledi.
Karataş, “Kurulduğumuz tarihten bu yana, 24 yıldır, özlük ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Sorunların çözümüne ilişkin çabalarımızın karşılığı olarak birçok kazanım elde ettik, onlarca sorunun çözümünü sağladık, yetkilileri adım atmaya zorladık. Ülkemizin en önemli meselelerinden biri olan eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarını gündeme taşıdık, önerilerimizle çözümün yolunu gösterdik. Yıllar içinde örnek araştırmalar yaptık, raporlar hazırladık, kongre, çalıştay, sempozyum, panel gibi bilimsel toplantılar düzenleyerek, sorunlarımıza dikkat çektik, yol açtık, yol gösterdik” dedi.
Mustafa Karataş’ın paylaştığı araştırmanın detayları ise şöyle yer verdi:
İş doyumu
“Araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık dörtte üçünün yaptığı iş karşılığı duyduğu başarı hissinden memnun olduğu görülmüştür. Yaptığı iş karşılığı duyduğu başarı hissinden memnun olmama oranı oldukça düşüktür. Öğretmenlerin yüzde 61,9’u, öğretmenliğin toplumda saygın bir kişi olma imkânını kendisine vermesi bakımından memnun olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenliğin toplumda saygın bir kişi olma imkânını kendisine vermesi bakımından; araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 17,8’i memnun olmadığını belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 20,6’sı ise ne memnun olduğunu ne de memnun olmadığını dile getirmiştir.”
Mesleki tercih
“Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 31,3’ü, üniversite puanının öğretmenlik programlarına yettiği için öğretmenliği seçmek zorunda kaldığını, yüzde 61,1’i öğretmenliği puan yetmenin ötesinde daha bilinçli olarak tercih ettiğini ifade etmiştir. Mesleğe yeni başlayan öğretmenlerin mesleğe daha önce başlayan diğer öğretmenlere oranla daha fazla bir oranda öğretmenlik mesleğini bilinçli olarak tercih ettiği görülmektedir.”
Mesleki bağlılık
“Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 37,7’si, bugün yeni bir meslek seçebilme imkânının olması durumunda tekrar öğretmenliği seçeceğini belirtmiştir. Yaklaşık üçte biri ise (yüzde 33,2) öğretmenlik yerine başka mesleği seçeceğini ifade ederken, yüzde 29,1’i ise bu konuda kararsız olduğunu söylemiştir.”
Yakınma
“Öğretmenlerin yüzde 23,3’ü, ‘Öğretmenlik mesleği ile ilgili yapmak durumunda olduğum faaliyetler bana zevk vermiyor’ ifadesine katıldığını belirtirken, yüzde 21,4’ü kararsız olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenlerin yüzde 48’i öğretmenlik yaptıkça mesleğin saygınlığına yönelik inancının azaldığını kaydetmiştir. Öğretmenlerin yüzde 78,1’i ‘Öğretmenlerin yaptığı işin değeri anlaşılmıyor’ ifadesine katıldığını beyan etmiştir.”
Bireysel değer algısı
“Öğretmenlerin yüzde 77,5’i, öğretmenliğin gurur duyulacak bir meslek olduğunu belirtmiştir. Araştırmada yer alan öğretmenlerin yüzde 61,4’ü, öğretmenliği en saygın mesleklerden biri olarak tanımlamaktadır. Öğretmenlerin yüzde 83,4’ü, yaptıkları işin başkalarının hayatını olumlu yönde etkilediğini düşünmektedir.”
Toplumsal değer algısı
“Öğretmenlerin yüzde 42,3’ü, çocuğunun öğretmen olmasını desteklemeyeceğini belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 56,4’ü, toplumda öğretmenlerin sorunlarına karşı yüksek bir duyarlılığın olmadığına inanırken, yüzde 65,7’si, öğretmenlerin toplumsal statülerinin gün geçtikçe düştüğü kanaatindedir. Öğretmenlerin yüzde 38,9’u, öğretmenlik mesleğinin itibarının ve imajının düzelmeyecek kadar yıprandığını ifade etmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 54’ü, devletin öğretmenlere yeterince değer vermediğini düşündüğünü dile getirmiştir. Yüzde 59,3’ü, medyanın öğretmenlere yeterince değer vermediğini düşünürken, yüzde 52,7’si, toplumun öğretmenlere yeterince değer vermediğini belirtmiştir”
Ücret memnuniyeti
“Öğretmenlerin yüzde 26,5’i, aynı veya daha fazla ücret alacağı kamu sektöründe başka bir iş bulduğu takdirde öğretmenlikten vazgeçeceğini ifade etmiştir. Yüzde 51,8’i, maaşlarından sosyal ve kültürel ihtiyaçları için para ayıramadıklarını söylemiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 56,9’u, yaptığı iş karşılığında adil bir ücret almadığını belirtmiştir”
Tükenmişlik
“Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 61,1’i, mesleğini yaparken oldukça yıprandığını; yüzde 34’ü, öğrencilerle ilgilenmenin çok fazla strese neden olduğunu dile getirmiştir”
Mesleki özerklik
“Öğretmenlerin yüzde 21’i, mesleği nasıl icra edeceğine dair birçok konuda kendi kendine karar verme özgürlüğüne sahip olmadığını belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 53’ü, yöneticilerinin, eğitim-öğretim süreçleri ile ilgili kendi aldığı kararlara saygı duyduğunu ifade etmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 30’u, okul içerisindeki birçok süreçte bireysel olarak inisiyatif almakta zorlandığını dile getirirken, yüzde 54’ü, öğretmenlerin merkezden verilen kararların pasif uygulayıcısı olduğunu belirtmiştir”
Karar alma mekanizmalarına katılım
“Öğretmenlerin yüzde 53,1’i, eğitim politikalarının şekillenmesinde etkilerinin olmadığını düşündüğünü Çalışma şartları Öğretmenlerin yüzde 29,9’u, çalıştığı okulun fiziki imkânlarının işini gereği gibi yapması için yeterli olmadığını; yüzde 31’i, mesleğini yaparken kişisel güvenliği ile ilgili endişe duyduğunu kaydetmiştir”
Mesleki gelişim
Öğretmenlerin yüzde 50’si, mesleki gelişimleri (hizmet içi eğitim) için yapılan çalışmaların yeterli olmadığını söylerken, yüzde 66’sı, imkân olması halinde yüksek lisans/doktora yapmak istediğini; yüzde 52’si, kendisini mesleki açıdan geliştirebilmek için yeterince imkân sağlanmadığını dile getirmiştir. Bu çerçevede, öğretmenlerin mesleki gelişimlerini destekleyici ve özerkliğini artırıcı çalışmaların yapılması elzemdir. Öğretmenliğin statüsünü yükseltmek ve başarılı öğrencilerin mesleğe çekilebilmesi için yeni politika ve stratejilerin geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Öğretmenlerin mesleki özerkliklerinin genişletilmesi ve çalışma şartlarına ilişkin yapılacak iyileştirmeler, hem başarılı gençlerin öğretmenlik mesleğini seçmesine hem de mevcut öğretmenlerin kendilerini işlerine daha çok adayabilmelerine yardımcı olacaktır. Öğretmenler, öğretim araçlarının, ders kitaplarının seçimi ve pedagojik yöntemlerin uygulanmasında esas rolü üstlenmelidirler. Aynı şekilde, teftiş ve denetleme sistemi, öğretmenlerin özgürlüğünü, girişkenliğini ve sorumluluğunu sınırlamamalıdır”
Öneriler
Araştırmayla ilgili öneriler sunan Karataş ayrıca şunları belirtti: “Öğretmenler kendi emeklerinin yeterince değerli görülmediğinden şikâyetçi olduğundan, öğretmenliğin eğitim kalitesini belirlemedeki kilit rolünü ortaya koyan çalışmalar yapılmalı ve bu çalışmalar etkin bir şekilde topluma anlatılmalıdır. Bu çerçevede akademik kuruluşlar, MEB ve sendikalar; öğretmenlerin eğitim süreçlerindeki rolüne ilişkin kapsamlı çalışmalar yapmalıdır. Başta sendikalar olmak üzere konuyla ilgili tarafların öğretmen sorunları konusunda daha fazla çalışma yapmasına ve bu konuda toplumsal bir farkındalık oluşturmasına büyük bir ihtiyaç vardır. Çünkü öğrenci başarılarının yüksek olduğu toplumlarda öğretmenler mesleklerinin daha değerli olduğunu düşünmektedirler. Öğretmenlerin mesleki statüsü konusunda MEB ve sendikalar etkin çalışmalar yürütmeli, bu süreçte medya ile iyi ilişkiler kurarak, öğretmenlerin medyadaki temsilinin daha olumlu bir şekilde yansımasını sağlamalıdırlar. Öğretmenlerin görev yaptıkları okullarda ve genel politikaların geliştirilmesinde eğitime ilişkin karar alma süreçlerine aktif bir şekilde dâhil olabilmesi ve böylece eğitim politikalarının önemli bir aktörü olabilmeleri için mevcut katılım mekanizmaları güçlendirilmeli ve yeni mekanizmalar tanımlanmalıdır. MEB’in ve eğitim sendikalarının gerek mevcut eğitim politikaları gerekse de değişiklik düşünülen konularda öğretmenlerin görüşlerine düzenli olarak başvurması sağlanmalıdır. Ayrıca, branş/bilim alanlarına göre öğretmenlerin ülke çapında zümre gibi yapılanmalara gitmeleri ve bu çerçevede başta program geliştirme olmak üzere, kendilerini ilgilendiren konularda çalışma yapmaları özendirilmelidir. Daha önemlisi, bazı ülkelerdeki Öğretmenlik Konseyleri gibi, öğretmenlik mesleğinin giriş standartlarını belirlemek, aday öğretmenlik sürecini tanımlamak, kariyer gelişim basamaklarını tanımlamak ve kalite güvencesi için platform ve forumlar oluşturulmalıdır. Öğretmenlerin önemli konularda kararlara katılımının sağlanması ve görüşlerinin nihai kararlarda etkili olması, kişisel gelişime önem verilmesi, okul ve eğitimin üst yönetiminden algıladıkları destek düzeyinin artırılması gereklidir.
“Öğretmenlere yönelik yeni politikalar geliştirilirken, hem bugüne kadarki tecrübelere dayalı uygulamalar hem de bilgiye dayalı araştırmalar dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede, öğretmenlerin mevcut durumları, çalışma şartları, sorunları ve talepleri konusunda sürekli izleme ve değerlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Ayrıca, öğretmenliğin diğer meslekler karşısındaki durumu sürekli olarak takip edilmelidir. Aynı şekilde, dünyada öğretmenlere yönelik başarılı politika ve uygulamalar izlenmeli ve bunlar Türkiye şartlarına uygun bir şekilde denenmelidir. Öğretmenlik mesleğinin başarılı yeni adaylar için cazip hâle gelmesi için, mevcut öğretmenlerin moralinin, mesleğe bağlılıklarının yüksek olmasına ve kariyer basamaklarının netleştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Öğretmenliği bir kariyer mesleği olarak düşündüğümüzde, mesleğe yeni başlayan bir öğretmenin orta ve uzun vadede kariyer gelişiminin nerede olacağının belirginleşmesi, mesleki bağlılığının artmasına ve dolayısıyla mesleki faaliyetlerinin daha verimli olmasına yol açma potansiyeli sahiptir. Öğretmenlerin mesleki gelişimlerini desteklemeleri için daha fazla kaynak ayrılmalıdır. Hizmet içi eğitimlerde alternatif modeller benimsenmeli ve öğretmenlerin mesleki gelişimleri desteklenmelidir. Eğitim sendikalarının rolü, sadece öğretmenlerin iş şartlarını iyileştirmeyi değil, aynı zamanda eğitim ve öğretim kalitesini de iyileştirmeyi kapsayacak şekilde yeniden tanımlanmalıdır. Eğitim kalitesini belirleyen en önemli unsurun öğretmen olduğu dikkate alındığında, eğitim sendikalarının güçlü bir eğitim sisteminin geliştirilmesinde ciddi bir katkı yapabileceği dikkate alınmalıdır. Bu çerçevede eğitim sendikaları bir yanda öğretmenlerin çalışma şartlarını iyileştirerek daha başarılı adayların mesleği seçmesine katkı yapabileceği gibi, program geliştirme, ölçme ve değerlendirme, meslek standartlarının geliştirilmesi ve genel olarak eğitim politikalarının belirlenmesinde aktif bir rol alabilirler. Öğretmenlerin yaptıkları iş karşılığı adil ücret almadığını ifade etmeleri, sosyal ve kültürel faaliyetler için yeterince kaynak ayırmadığı dikkate alındığında, öğretmen maaşları artırılmalı, özellikle tecrübeli öğretmenlere daha yüksek ücret ödenmelidir. Türkiye’de öğretmenlere ödenen ücret hâlâ OECD ülkelerinin ortalamasının altındadır. Mesleki gelişimi için yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapan öğretmenlere ödenen ücretlerde de bir farklılaşmaya gidilmelidir.”



05.12.2016 15:29:00