Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ‘Kan dökmeden başkanlık sistemine geçemezsiniz’ sözlerine ilişkin, “Halk eğer biz başkanlık sistemine geçiyoruz derse sen de kuzu kuzu takip edersin” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kocaeli’de 151 eserin toplu açılışını gerçekleştirdi. Açılışa Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve çok sayıda bürokrat katıldı.
“EY GEZİCİLER, DİKİLİ AĞACINIZ YOK ŞU MEMLEKETTE”
Halkı selamlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kocaeli’de açılışı yapılan eserlere değinerek, “Açılışını yaptığımız yatırımların şehrimize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Bugün Kocaeli bizi bağrına bastı. Üniversitemizin üzerinde helikopter ile yaptığımız incelemede sadece Türkiye’de değil, dünyada bir eğitim kurumunun burada kök saldığını gördüm. Emeği geçenleri kutluyorum. Şimdi de büyükşehir belediyemiz ve diğer kurumların yatırım bedeli 1 buçuk milyar TL olan eser ve hizmetlerinin toplu açılışını burada gerçekleştiriyoruz. Birazdan Başbakanlığım döneminden beri yapımını takip ettiğim Yarımca Limanı’nın da açılışını yapacağız. 650 milyon dolar değerinde olan bu liman, bölgemizi güçlendirecek ve firmalarımızın rekabet gücünü de kuvvetlendirecektir. Bölgemize hayırlı olmasını diliyorum. Bugünkü açılışlarımızın en büyük bölümünü büyükşehir belediyemizin yatırımları oluşturuyor. Büyükşehir belediyemiz toplamda 1 milyar 251 milyon TL’lik yatırımı tamamladı. İşte Kocaeli’nin farkı burada. Nerelerden nerelere geldik. Tüm bu yatırımları bugün resmen hizmete alıyoruz. Yatırım listesi oldukça uzun. Artık Kocaeli Büyükşehir’in Türkiye’de farklı bir yeri var. Sayın Başkana ve ekibine şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Şehir genelinde 2 milyon ağaç toprakla buluşturuldu. Ey geziciler, 12 tane ağaçtan bahsetmiyoruz. Dikkat edin. Dikili ağacınız yok şu memlekette” dedi.
“ATTIĞIMIZ ADIMLARLA ÜLKEMİZİ YEŞİL İLE DONATIYORUZ”
“Attığımız adımlarla ülkemizi yeşil ile donatıyoruz. Köylerde yol yapımları, üstyapı yatırımları yapıyoruz” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Büyükşehir belediyemiz katlı otopark, hal binası, restorasyon binası ve çeşitli sosyal tesisleri şehrimize kazandırdı. Şimdi gençler, inşallah Ağustos sonuna kadar 30 bin kişilik Kocaeli stadını da bitiriyoruz. Bugün de Gençlik ve Spor Bakanıma sordum. Kocaeli’nin yeniden ayağa kalkması lazım. Böylece bugün Kocaeli’de 1 buçuk milyar TL’lik yatırımın resmi açılışını gerçekleştiriyoruz. Yapılanlar elbette önemlidir ama biliyorsunuz biz gözümüzü daima geleceğe dikiyoruz. Yeni yatırımların, yeni hizmetlerin müjdelerini en kısa zamanda ilgili kurumlarımızdan ve belediyelerimizden bekliyoruz. Kocaeli artık mavi bayraklı, yani temizliği ve güvenilirliği tescil edilmiş sahillere sahip bir şehrimizdir. Dünün sahillerinde burnumuzu tutmak zorunda kaldığımız Kocaeli’nden, bugününün mavi bayraklı sahilleri olan Kocaeli’sine ulaştık. Buradan bir müjde daha vermek istiyorum. 2 mavi bayrağı olan Kocaeli’de, Kandıra Kerpe sahili için de mavi bayrak alındı. Böylece Kocaeli’nin artık 3 mavi bayrağı oldu.”
“OSMANGAZİ İLE ORHANGAZİYİ BİRLEŞTİRDİK”
1999 depremiyle büyük acılara ve büyük bir yıkıma maruz kalan Kocaeli’yi ayağa kaldırmak için 2003 yılı başından beri her alanda kapsamlı çalışmalar yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, “13 yılda 8 binden fazla derslik yaptık. Üniversitemizi yeniden inşa ettik. Kocaeli genelinde 15 ayrı spor tesisini gençlerimizin hizmetine sunduk. Sağlık alanında yaklaşık bin 400 yatak kapasiteli yeni hastaneyi 39 aile sağlığı merkezini ve çeşitli sağlık ünitelerini hizmete açtık. Şu anda bin 180 yataklı bir şehir hastanesi ile 600 yataklı 2 ayrı devlet hastanesinin inşaatı sürüyor. TOKİ’nin bugüne kadar hak sahiplerine teslim ettiği konut sayısı 14 bini buldu. Son olarak geçtiğimiz haftalarda Osmangazi adını verdiğimiz Kocaeli Körfez Geçiş Köprüsü’nün son tabliyesini Başbakanımız Sayın Davutoğlu ve Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım Bey ile gerçekleştirdik. Bu köprü ile İstanbul-İzmir arasındaki yolculuklar kısalacak ve Kocaeli’nin trafik yoğunluğu büyük ölçüde azalacak. Laf üretmiyoruz iş üretiyoruz. Osmangazi ile Orhangazi’yi birleştirdik. Ağva-Kandıra-Kaynarca bölünmüş yolunun ihalesinin yakında yapılacağının müjdesini de size buradan veriyorum. Önümüzdeki yıl Köseköy lojistik merkezinin de açılışı yapılacak. Biz sahildeki SEKA arazisinin halka hizmet vermesi şartıyla ben Başbakan iken büyükşehir belediyesine vermiştik. O zamanın ana muhalefet partisi defalarca, ‘biz burayı verdirmeyiz’ diye geldi. O zamanın genel başkanının kim olduğunu biliyorsunuz. Sağolsun büyükşehir belediyemiz de orada çalışanları istihdam etmek suretiyle orayı muhteşem bir yeşil alana dönüştürdü. Şimdi kalanı da inşallah sizlere müze olarak hizmet verecek” diye konuştu.
“BUNLAR SİYASİ SAPKINLIK İÇİNDE”
Buralara kolay kolay gelmediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Şimdi ana muhalefetin başındaki şahıs, Türkiye’de başkanlık sistemiyle ilgili ‘kan dökülür’ diyor. Kardeşlerim bunlar siyasi sapkınlık içerisinde. Bunlar siyaseti bilmiyor. Bunlar siyaset cahili. Siyasi literatür cahili. Yani Amerika Başkanlık sistemine geçerken kan mı döktü? Güney Amerika’da başkanlık sistemine geçilirken kan mı döküldü? Bu kararı millet verir. Senin öyle bir kararın yok. Öyle bir gücün de yok. Halk eğer biz başkanlık sistemine geçiyoruz derse sen de kuzu kuzu takip edersin. 10 Ağustos’ta millete gittik. 14 parti bir araya geldiler. Bu kardeşiniz tek başına onların karşısına çıktı. Sizler de yüzde 52 ile bu kardeşinizi desteklediniz. Yarın olacak olan da budur. Kardeşlerim, biz kanı sadece Kızılay’a veririz” şeklinde konuştu.
“BUNLARIN HEPSİ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN AĞZIYLA KONUŞMAYA BAŞLADILAR”
“Ben bu zatın ismini ağzıma almam” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Biz kanı vatanımızın kurtuluşunda veririz. Biz kanı teröre karşı veririz. Şu anda ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ diyenler bu işin mücadelesini veriyor. Biz inanarak dimdik ayakta durarak bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Bu ay çok ilginç bir aydır. Bu ana muhalefet, geçmişi itibariyle doğru bunlar hep kan döktüler. Bu ayın içerisinde 2 gün var ki çok önemlidir. Bunlardan birisi yarın hasıl olacağımız 14 Mayıs, diğeri de 2 hafta sonra ulaşacağımız 27 Mayıs. Bu tarihlerden biri demokrasimiz için ak bir gündür 14 Mayıs. Diğeri ise tam anlamıyla kara bir gündür. 14 Mayıs 1957 günü ilk defa Türkiye’de çok partili seçimin yapıldığı bir gündür. 27 Mayıs 1960 ise kara bir darbenin yapıldığı gündür. Rahmetli Menderes ve arkadaşları milletimiz tarafından kendi sesleri ve temsilcileri tarafından güçlü bir şekilde meclise gönderilmiştir. O zaman Menderes, ‘yeter söz milletindir’ demiştir. Bizler de, ‘yeter sözde, kararda milletindir’ dedik. O gün iktidarı kaybedenler bir daha milletin desteğiyle yani meşru ve demokratik yollarla bir daha iktidara gelemeyeceklerini gördükleri için darbecilerle işbirliği içine girmişlerdir. Bu CHP hep darbecilerin kapısını çalmıştır. Aradan geçen 66 yıla rağmen tarzlarını ve üsluplarını değiştirmeden yollarına devam ettiğini görüyoruz. İşte tek partili dönemden gelen mirası yaşattıklarını söyleyen kurumun başına geçirilen zatın hezeyanlarını hep beraber görüyoruz. Bunlar millete ve milletin değerlerine düşmanlığı siyaset sandılar. Bunca yıldır yaşadıklarından ders almadıkları gibi, tam tersine kinlerini ve hırslarını sürekli biledikleri anlaşılıyor. Yoksa hangi aklı başında insan meclisin, siyasetin konusu olan konuları getirip de içinde kan geçen cümlelere sıkıştırır. Hani siz Atatürkçüydünüz. Atatürk, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyor. Sen milletin olan egemenlik hakkını nasıl eşkıyalara verirsin. Kanı çete döker, eşkıya döker, terörist döker. Bunların hepsi terör örgütünün ağzıyla konuşmaya başladılar. Çünkü Türkiye’deki tüm anayasa tartışmalarının, sistem tartışmalarının hepsinin ardında 27 Mayıs zihniyeti vardır. Bu zihniyet 12 Mayıs darbesiyle de kendisini göstermiştir. Hedef hep aynıdır, sadece araçlar değişmiştir. Tabii ki gençlere 27 Mayıs’ın ne olduğunu, vesayet döneminin ne olduğunu, hayatımıza etkilerini anlatmamız çok zor. Bazı şeyleri yaşamadan öğrenmek çok zor. 27 Mayıs 1960 darbesini, 12 Eylül 1980 darbesini iliklerine kadar yaşamamış birine bunları anlatamazsınız. Bu dönemleri yaşamamış birine, kardeşin kardeşe kurşun sıkmasının ne demek olduğunu anlatabilmeniz çok zor.”
“ŞİZOFRENİK VAKADIR BU”
Bugün 2023’ü, 2051’i, 2071’i konuştuklarını söyleyen Erdoğan, “Belki biz o günleri göremeyeceğiz ama şimdiki gençler o günleri görecekler. Gençler 2053 sizlerin olacak ama farklı olacak. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Marmaray ile Avrasya Tüneli ile Osmangazi Köprüsü ile Çanakkale Köprüsü ile Yüksek Hızlı Trenler ile farklı olacak. Bizim derdimiz bu. Onların derdi farklı. Eğer Türkiye’nin nereden geldiğini unutursak, nereye gittiğimizi de bilemeyiz. Bu yüzden bir dakikamızı bile boşa geçirmeyeceğiz. Bizim doğruyu anlatmadığımız her yerde, yalanın konuşulduğunu unutmayın. Bu zat akşam başka sabah başka konuşur. Bunda doğru bir cümle bulamazsınız. Şizofrenik bir vakadır bu. Zaten merak etmeyin 2019’da Cumhurbaşkanlığı seçimi de var. Ama ondan önce millet başkanlık sistemi kararı verirse o zaman hodri meydan deriz. Ülkenin içinde ve dışında dünyanın en eli kanlı terör örgütlerine karşı mücadele veriyoruz ama birileri buna karşı çıkıyor. MHP çıkıyor, ‘Teröre karşı bir iktidarın yanındayız’ diyor ama ana muhalefet partisi bunu söyleyemiyor. Çünkü bunların gizli ortaklıkları var” şeklinde konuştu.
“DAEŞ HERKESİN BÖLGEDEKİ HESAPLARINI AÇMASINA YARAYAN BİR MAYMUNCUK GÖREVİ GÖRÜYOR”
Bugün 8 tane şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan, “12 tane sivil vatandaşımız, 4 tane ayrı yerde 16 vatandaşımız. Bunların hepsi şehit oldu ama terörle mücadelemize hız kesemeden devam edeceğiz. İşte kan orada. Oraya gidenler, ‘Biz şehit olmaya gidiyoruz’ diyor. DAEŞ terör örgütünün her gün sınırlarımızdan içeri attığı roketlere ses çıkarmayanlar, bizim vatandaşlarımızın can güvenliğini korumamıza ve terörle mücadelemize engel olmaya çalışıyor. Çünkü hiç kimsenin DAEŞ ile mücadele etme isteği yok. Avrupa’nın böyle bir derdi yok. DAEŞ herkesin bölgedeki hesaplarını açmasına yarayan bir maymuncuk görevi görüyor. Bu terör örgütüyle sadece Türkiye mücadele veriyor. Şu anda 3 milyon Suriyeli mülteci ile yaşıyoruz. ‘Veren el alan elden hayırlıdır’ dedik. Bize medeniyetimizin, inancımızın verdiği görevi yerine getirdik ve insanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır dedik. Bunu yerine getiriyoruz ve getirmeye devam edeceğiz. Biz kapılarımızı batılılar gibi kapatamayız. 110 bin terk edilmiş insanı sahil güvenlik botlarımızla kurtardık. Biz buyuz ve mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Kardeşlerim bütün bu adımlarla beraber şu anda Halep’i düşürmeye çalışanlara karşı aynı kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. Ama kimsenin dönüp de Halep’teki insanlık dışı baskılar ve katliamlara karşı harekete geçtiği yok. Kimsenin Suriye diye oradaki mazlumlar mağdurlar diye bir derdi yok. Batılı ülkelerin de, Suriye’ye göz yuman diğer tüm ülkelerinde alınlarına kara bir iz olarak kazınmaktadır. Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bir gün bu ahların hepsi onlardan bir şekilde çıkacaktır” dedi.
‘’BUNUN ADI İNSAFSIZLIKTIR RİYAKARLIKTIR’’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’de idam cezası olmadığı halde, yargının kararlarından terör operasyonlarına kadar her gün ensemizde boza pişirenler Bangladeş’teki bu olayı görmezden geliyor. Bunun adı insafsızlıktır riyakarlıktır” diye konuştu.
“Suriye’de rejimin katlettiği 600 bine yakın mazlumu görmeyenlerden, Bangladeş’teki idamlar için harekete geçmelerini beklemenin anlamsız olduğunu biliyoruz” diyen Erdoğan, “Kardeşlerim, batıda eşcinsel evlilik konusundaki tartışmalarda gösterilen sözüm ona özgürlük hak hukuk hassasiyetini, kendilerine yardım eli uzatan çocuklardan kadınlardan mazlumlardan esirgeyenlere yazıklar olsun. Denizlerdeki fokların, balinaların, yaşam alanları konusundaki gösterdikleri duyarlılığı, 23 milyon Suriyeli’nin hayat hakkından esirgeyenlere yazıklar olsun. Ülkelerine gelen mültecilerin önce cüzdanlarındaki paralarına, kollarındaki, boyunlarındaki ziynetlerine göz diken dönemin kalıntısı zihniyetlere yazıklar olsun” dedi.
“BU SIKINTILARIN DA BİTECEĞİ GÜNLER ELBETTE GELECEKTİR”
“Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı, her yokuşun bir sonu olduğu gibi bu sıkıntıların da biteceği günler elbette gelecektir” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Önemli olan milletçe bu imtihanı alnımızın akıyla verebilmemizdir. Türkiye 3 milyon mağduru misafir ederek, tüm tehditlere rağmen sınıflarını ve gönlünü mazlumlara açık tutmaya devam ederek, bu sınavı başarıyla sürdürür. İnşallah baharın geleceği günlere dek böyle devam edeceğiz. 100 yıl önce de, daha evvelinde de bu hep böyle olmuştur. Kilis’teki kardeşlerim biliyoruz sıkıntınız büyük. Ama unutmayın sabreden kimse zafere ulaşacaktır. Hiç endişeniz olmasın. Türkiye’nin bu zor günlerinde sabırlarıyla, metanetleriyle, fedakarlıklarıyla, devletlerine, milletlerine destek olan tüm vatandaşlarımızdan Allah razı olsun. Şundan emin olun yapılan hiçbir fedakarlık boşa gitmeyecektir. Bu fedakarlıklar bizden sonraki nesillere daha büyük, daha güçlü bir Türkiye bırakmanın yoludur. Nasıl ki biz bugün 14 Mayıs 1950 tarihini yazanları rahmetle yad ediyorsak, bu fedakarlıkları yapanlar da 50 yıl sonra rahmetle anılacaktır” şeklinde konuştu.
Üç kıstaslarının olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birincisi; bu milletin tek bayrağı var. Rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın simgesi, yıldız şehidimizin ta kendisidir. İkincisi; tek vatandır. Üçüncüsü ise tek devlettir. Tek devleti kabul etmeyenler paralel devlet diye bir şeye inanıyor. Bu paralel devletin başı nerede? Kimisi kaçıp gidiyor. Kimisi de şu an cezaevinde. Söylediğim gibi tek bayrak, tek vatan, tek devlet” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindekiler daha sonra yapımı tamamlanan 151 eserin açılışını gerçekleştirdi.
13.05.2016 21:07:00