Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliyesine yol açan Anayasa Mahkemesi’nin kararının “usule ve esasa aykırı” olduğunu belirterek 'Başkalarına uygun görülmeyen bu tür tutuksuz yargılamalar, ülkenin güvenlik sırlarını tehlikeye atanlara karşı uygulanırsa, bunun altından kalkamazsınız.' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tahliyesine yol açan Anayasa Mahkemesi’nin kararının “usule ve esasa aykırı” olduğunu belirterek Yüksek Mahkeme’yi “durumdan vazife çıkarmakla” eleştirdi. Batı Afrika’ya gerçekleştirdiği ziyarette gazetecilere gündemi değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle şunları kaydetti:
Anayasa Mahkemesi’nin kararına itirazlarınız nelerdir?
Anayasa Mahkemesi’nin kendisini burada âdeta birincil mahkemenin yerine koyması yanlış olmuştur. Yargı süreci bitti mi? Hayır. Siz daha süreç bitmemişken devreye giriyor, durumdan vazife çıkartmak suretiyle böyle bir adım atıyorsunuz. Kaldı ki Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, daha önceleri, ‘Gerekçe açıklanmadan karar açıklanmaz’ tezini savunan bir arkadaşımızdı. Ne yazık ki kendi kendine bu tür çelişkilere düşmesi, ülkemiz için hukuk için çok yanlış bir gelişme olmuştur. Kendisi tabii şimdi bir savunma içerisine giriyor ama, bunu savunamazsınız. Kendisi ‘Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar her şeyin üstündedir, herkesi bağlar’ diyor. Anayasa ve yasa değişikliklerinde evet bağlayıcıdır ama bireysel başvurularla ilgili olarak böyle bir şeyi öne süremezsiniz. Eğer karar bağlayıcı ise tekrar birinci mahkemeye gitmemesi lazım. Birinci mahkeme kalkar da kararında diretirse Anayasa Mahkemesi’nin verebileceği hiçbir karar yoktur. Nereye gider bu? O kişiler, isterlerse AİHM’e gidebilirler. AİHM eğer Anayasa Mahkemesi’nin verdiği istikamette bir karar verirse, o da sadece tazminat bakımından bağlayıcıdır. Devlet de o tazminata itirazlarını yapar veya o tazminatı öder.
Yaşanan olay sıradan bir olaydan değil, bir casusluk olayından söz ediyoruz. Bu hafife alınabilecek bir mesele değil. Bu, MİT’in Bayır Bucak Türkmenlerine yönelik atmış olduğu bir adımı deşifre etme girişimidir. Medya mensubu her istediğini yapma özgürlüğüne sahip midir? Ortada, devletin istihbarat teşkilatının sırlarını ifşa etme; olayları çarpıtma, Türkiye’yi DAEŞ’e yardım eden bir terör örgütü gibi göstermeye kalkışma girişimi var. Bunlara yapmaya kalkışanlara getirilen tedbire kalkıp basın özgürlüğü ihlali diyeceksiniz. Bunu anlamak mümkün değildir. Efendim, bu beraat kararı değil, bu tutuksuz yargılanma süreci. Doğrudur. Kusura bakmayın da, başkalarına uygun görülmeyen bu tür tutuksuz yargılamalar, ülkenin güvenlik sırlarını tehlikeye atanlara karşı uygulanırsa, bunun altından kalkamazsınız.
Sizin de Anayasa Mahkemesi’ne başvurunuz olmuştu, cevap alabildiniz mi?
Hâlâ alamadık. Sosyal medya meselesi, dershane meselesi gibi konularda AYM yine aynı şekilde tutum aldı. Ondan sonra tutup kimse konuşamaz diyorlar. Arkadaşlar, Cumhurbaşkanı cumhurun başıdır, cumhurun başı olarak da cumhurun dertlerini dile getirir. Bu çerçevede, Anayasa’ya bağlılığıma ilişkin bazı arkadaşların yaptığı açıklamalar var ki bunlar da çok üzücüdür. Kusura bakmasınlar, Anayasa’ya bağlılık ile bu işin uzaktan yakından alakası yoktur. Evet ortada bir Anayasa ihlali vardır. Ama Anayasayı ihlal eden ben değilim. Birinci mahkeme Anayasa Mahkemesinin kararına uydu. Ama bu işin bittiği anlamına gelmez.
Rusya’nın bölgeye bizim sınırlarımızdan silah geçtiğine dair açıklaması var.
Tabii ki doğru değil. Rusya’nın o tür iddialar ortaya atmaya çalışmak yerine, öncelikle Suriye’ye aktarmış olduğu silahların hesabını vermesi lazım. 50 Rus uçağı Suriye’de konuşlanmış durumda. Özellikle dördü son derece gelişmiş uçaklar. Bunları neyle izah ediyorlar?
DOKUNULMAZLIKLAR SÜRATLE KALDIRILMALI
Yeni Anayasa yapım sürecinde gelinen noktayı değerlendirir misiniz?
CHP bildiğiniz gibi masadan çekildi. Neymiş, başkanlık sisteminin olduğu bir masada olmazmış. Ol o masada, karşı çık. Mesele bu işi tartışmaktır. Hepsi çekilse dahi yola devam edilebilir. Daha önce yaptığımız bir anayasa çalışması var. İktidar partisi o çalışmayı pekala parlamentoya getirebilir.
Gerekli sayı bulunamazsa, anayasa tamamen kadük duruma düşer mi?
O zaman halk nezdinde şöyle bir şey oluşur: İktidar partisi gereğini yaptı, ama parlamentodaki diğer üyeler buna destek olmadı. Halk, ‘Meydanda anayasayı değiştirme konusunda verdikleri sözlere, şu partiler sadık kalmadılar. Bunu gördük’ der.
Türkiye’de erken seçime ilişkin bir tartışma da var.
Ben erken seçimden yana olmayan bir insanım. Millet, Anayasa yapım sürecinden kimlerin kaçtığı da görülecek. Muhalefet buna yanaşmasa da, iktidar partisi meclise bir anayasa taslağı getirebilir. Çıkar veya çıkmaz. Ama 330’un yakalanması halinde, benim hiç tereddüdüm yok, millet bu işi halleder.
Zamanlama olarak bir düşünceniz var mı?
Cumhurbaşkanı olarak bu konuda bir şey söylemem doğru olmaz.
Selahattin Demirtaş Sur için bir çağrıda bulundu ama halk pek ilgi göstermedi…
Bana gelen bilgiler de o doğrultuda. Ama kendisinin bir merkezden bu işler yönetiliyor havasına girmesi, durumu gösteriyor. Bakın, terörle ilintili olanların dokunulmazlıklarının kaldırılması lazım. Çok sayıda fezleke var. Parlamentoda bu işe ‘evet’ diyecek birçok milletvekili olduğuna inanıyorum. Çünkü bu milletin vekili bu millete ihanet edemez. Kimi, niçin sokağa dökmeye çalışıyor bunlar? Arkalarında PKK var. Hem milletin parasını yiyeceksin hem de ihanet edeceksin. Bu kabul edilemez.
Meclisin bu konuda daha hızlı hareket etmesi gerektiğine inanıyor musunuz?
Bütçe sonrasında belki süreç hızlanabilir. Bütçe tamamlandıktan sonra bir hafta meclis kapanır. Akabinde de gerekli adımlar atılmalı, süratle bir neticeye varılmalı diye düşünüyorum.
Dokunulmazlıkların kaldırılması yeni bir kriz çıkartır mı?
Millete ihanetten, vatana ihanetten daha büyük bir kriz olabilir mi? Bu konularda hep beraber dimdik durulması lazım, duracağız. Operasyonlar için de kriz olur demişlerdi. Ama tam aksine, operasyonlar başarılı bir şekilde sürüyor.
-İkinci nesil yapısal reformların gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Moody’s son değerlendirmesinde Türkiye’nin büyümede yüzde 4’ün altına düşmesinin söz konusu olmadığını belirtmiş. Biz de büyümenin bu yıl 4’ün altına düşmeyeceğini söyledik. Ha, sıkıntılarımız yok mu? Sıkıntılarımız var… Örneğin döviz rezervinde ciddi bir kayıptayız. Bu tabi nereden oluyor? Yani, siz piyasada kur baskısını piyasaya sürekli döviz sürmekle kontrol altına alacağız derseniz tabii ki döviz ne olacak, maalesef eriyecektir. Özellikle bankacılık sektörünü kontrol altına almak da çok önemli. Çünkü orası ciddi bir faiz lobisidir. Eğer bu lobinin kontrolüne girilecek olursa o zaman Merkez Bankası bu işin altından kalkamaz. Bunu söylediğimiz zaman tabi rahatsız oluyorlar. Bakın çift haneli rakama dayandık mı? Dayandık… Çift haneli rakamda olan bir Türkiye, komisyonunu buna koyduğun zaman (kredi faizleri) yüzde 15, 16, 17’lere doğru gider.
Bu oranlarla yatırım zorlaşır…
Yatırımın olmadığı ülkeden hiçbir şey bekleyemezsin. Nitekim en zor anlarda bile yatırımlara ara vermedik. Şu anda da yine yatırımların aynı kararlılıkla devam etmesi lazım. Çünkü, yatırım varsa istihdam var. Üretim var, rekabet var, büyüme var…
PARALEL İŞ ADAMLARI RESMİ YEMEĞE SIZMAYA ÇALIŞMIŞ
Batı Afrika ziyaretine ilişkin bilgiler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel yapıya dönük ilginç bir de detay paylaştı. Erdoğan, şunları kaydetti: “Paralel yapının buralardaki ülkemiz aleyhinde yürüttüğü kampanyaya rağmen, iş adamlarımızın da, kurumlarımızın da, son derece kararlı olduklarını görüyorum. Nijerya’da paralel yapı mensubu üç kişinin resmî yemekte yer alma teşebbüslerini tespit ettik. Hemen dışarı atıldılar. Bunların iç yüzlerinin ortaya çıkmasının ardından, bunları artık herkese anlatıyoruz. Görüştüğümüz cumhurbaşkanlarına da bu yapının ne kadar tehlikeli olduğuna ilişkin bilgi notlarını verdik.”
04.03.2016 08:46:00