Davutoğlu’ndan önemli açıklamalar

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriye krizine diplomatik çözüm aranacak Cenevre görüşmelerine ilişkin, “Bir terör örgütünün muhalif hareketlerin arasına katılarak bu müzakerelere katılması, bizim açımızdan kabul edilebilir değildir” dedi.

Başbakan Davutoğlu, “PYD’yi illa ki masanın kenarına oturtmak isteyen birileri varsa, PYD’ye o masada yakışan yer insanlık onuru adına mücadele eden muhaliflerin yanı değil, Suriye halkına büyük acılar yaşatan rejimin yanıdır. Çünkü onlar hep rejimle işbirliği yapageldiler” şeklinde konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, televizyonlarda yayınlanan “Yeni Türkiye Yolunda” adlı ulusa sesleniş konuşmasında, “Aziz milletim, değerli vatandaşlarım hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. 2016 yılının bu ilk programında sizlerle beraber olmanın, Türkiye’nin yaşadığı gelişmeleri sizlerle paylaşmanın mutluluğu içindeyim. Ocak ayı yine çok yoğun geçti, iç ve dış temaslarla dolu dolu ve ekonomik meselelerin ağırlık kazandığı bir ay oldu. 14 Ocak’ta hepiniz takip ettiniz, hükümet olarak üretimde nitelik artışını temin etmek amacıyla hazırladığımız Ar-Ge reform paketini kamuoyuna açıkladık. Ülke olarak koyduğumuz büyük hedeflere ulaşmak için daha yenilikçi, ileri teknolojiyi kullanan ve yüksek katma değer üreten bir üretim anlayışına geçmemiz şart. Bu çerçevede hükümet olarak Ar-Ge çalışmalarına baştan beri büyük önem veriyoruz. Çünkü Ar-Ge demek, geleceği bugünden düşünmek demek, yarınların sorunlarına çareleri bugünden üretmek demek. 2002 ile kıyasladığımızda bu alanda tam zamanlı araştırmacı sayımız yaklaşık dört katına, bilimsel yayın sayımız ise üç katına çıktı. Bir bilim adamı olarak söylüyorum yine de bu rakamlardan ben şahsen memnun değilim. Çok daha ileri düzeylere bu rakamları taşımamız şart. Onun için Ar-Ge reform paketimizi Türkiye’yi 2023 hedeflerine taşıyacak bir vizyonla hazırladık. İnanıyorum ki bu alanda çok önemli kazanımları da elde edeceğiz” ifadalerini kullandı.

17 Ocak’ta başlayan yoğun dış ziyaretlerinin hemen öncesinde 15 Ocak’ta Türkiye’de yatırım yapan yabancı yatırımcılarla İstanbul’da biraraya geldiklerini belirten Davutoğlu, “Kendilerine Türkiye’nin 2002 yılından bu yana yakaladığı istikrarlı büyüme seyrini detaylarıyla anlattım ve ülkemizde yatırım yapmaya davet ettim. Türkiye’nin yabancı yatırımcılar için bugün istikrarıyla, potansiyeliyle her zaman olduğundan daha da cazip bir ülke haline geldiği bir gerçek. Yabancı yatırımcılar da bu konuda övgüyle Türkiye’den bahsediyorlar. Ekonomimiz, 2003-2014 arasında görülmemiş boyuttaki küresel krize rağmen yıllık ortalama yüzde 4,8 oranında büyüdü. 2015 yılında beklentilerin üzerinde bir performansı sergileyen ekonomimiz, ikinci çeyrekte yüzde 3,8 ve üçüncü çeyrekte yüzde 4 büyüyerek en hızlı büyüyen ülkeler arasındaki yerini aldı. Küresel krizin başladığı 2007 yılından bu yana birçok ülke istihdam kayıplarını telafi edemezken, biz 6,6 milyon kişiye ilave istihdam imkanı sağladık. Sadece geçen yıl, 2015 yılında yaklaşık 1 milyon vatandaşımıza istihdam oluşturduk. 2007 yılında yüzde 40,4 civarında olan istihdam oranı, son açıklanan verilerde 2015 yılı Ekim ayında yüzde 46,2 seviyesine ulaştı. İstihdam demek aziz vatandaşlarım, iş demek, ekmek demek, mutlu aileler demek, yüzü gülen insanlar, geleceğe umutla bakan çocuklar demek. Bu sebeple istihdam alanındaki her kazanım bizi bir başka mutlu ediyor” dedi.

MERKEZ BANKASI REZERVİ

Merkez Bankası rezervinin 2002 yılında 28 milyar dolardan 2015 yılında 113 milyar dolara çıkarıldığını anlatan Davutoğlu, “2002 öncesinde çift haneli olan enflasyonu tek haneye indirdik ve orta vadeli programla daha da aşağılara çekmekte kararlıyız. Milletimiz geçmişte bu enflasyonun çilesini çok çekti. Enflasyon canavarı cebimizdeki paraya adeta ortak olmuştu. Allah’a şükür bugün çok başka seviyelere geldik, inşallah daha da büyük iyileşmeler yaşayacağız. Önemli olan başarıları sürekli kılmak ve ülke ekonomisini dalgalanmalardan etkilenmeyecek sağlamlıkta bir zeminde tutmak. Yakın geçmişte küresel finans devlerinin, mega şirketlerin üst üste iflaslar yaşadığını hep birlikte gördük. Buna rağmen 2008 yılındaki finansal krizde hiçbir Türk bankası ciddi bir sıkıntı yaşamadı, bankacılık ve finans sektörümüz çok sağlam bir zeminde işliyor. Bütün bu tablo uluslararası yatırımcılar için en elverişli yatırım şartlarını oluşturuyor. Hükümet olarak yatırımı teşvik eden politikalar izlemeyi daima bir önceliğimiz olarak gördük. Türkiye’nin yatırımcı dostu politikaları son 14 yılda giderek yükselen bir çizgide meyvelerini veriyor. Yatırım, bugünün küresel ekonomik şartlarında ülkelerin hayat damarı demek. Daralan bir dünya ekonomisinde tek güvence kaynağı yatırımların artacak olması. Diğer bütün ekonomik gelişmeler, ülkelerin ne kadar yatırım çektikleriyle doğrudan ilgili. Yatırım alamıyorsanız bir süre sonra musluğun suyu kesiliyor. Türkiye her geçen gün o çeşmenin daha gür akmasını temin etmeye çalışıyor ve Allah’a şükür bu konuda çok güzel bir seyir içindeyiz. 1984-2002 arasında Türkiye’ye sadece 14,8 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım gelmişti, yani 28 yılda. 2003-2015 yılları arasında ise hem ülkemizin istikrarı, hem de izlediğimiz teşvik politikalarının etkisiyle 163 milyar dolar doğrudan yatırım geldi. 2014 yılının ilk 11 ayında ülkemize 11,4 milyar dolar doğrudan yatırım gelmişken, bu rakam 2015 yılının ilk 11 ayında yüzde 23’lük bir artış ile 14,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Benzer şekilde 2002 yılında Türkiye’de faaliyet gösteren 5600 uluslararası sermayeli şirket varken, bu sayı 2015 yılı itibariyle tam 44 bini aştı” diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, 1974-2002 arasında yurt dışında üstlenilen müteahhitlik hizmetlerinin bedelinin sadece 46 milyar dolar olduğunu belirterek, “2002-2015 yılları arasında ise bu bereketlendi ve 273 milyar dolarlık iş üstlenildi ve dünyada bu alanda en başarılı birkaç ülkeden biri haline geldik. Değerli vatandaşlarım; ekonomik güven ve istikrarın en önemli unsurlarından biri, hiç şüphesiz mali disiplin. 2014 ve 2015 yıllarında ikişer seçim yaşanmasına, milyonlarca Suriyeli kardeşimize ev sahipliği yapmamıza rağmen bütçe dengelerini koruduk. 2002 yılında yüzde 74 olan AB tanımlı borç stokunun milli gelire oranını 2015 yılında yüzde 33 seviyesine kadar gerilettik. Bu alanda 28 AB üyesi ülkenin 25’inden daha iyi durumdayız” şeklinde konuştu.

“2015 YILINDA BÜTÇE GELİRLERİ BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YÜZDE 13,6 ORANINDA ARTTI”

Önceki hafta Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2015 yılı bütçesine dair göstergeleri açıkladığını hatırlatan Başbakan Davutoğlu, “2015 yılında bütçe gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 13,6 oranında arttı ve 483,4 milyar Türk Lirası oldu, Allah bereketli kılsın. Bu veriler, 2015 yılının bütçe gelirleri açısından beklenenden daha başarılı bir yıl olduğunu gösteriyor. Hedeflediğimiz değerin 31,4 milyar Türk Lirası üstünde gelir elde ettik. 2015 yılı bütçe giderleri ise bir önceki yıla göre yüzde 12,8 oranında arttı ve 506 milyar Türk Lirası oldu. Böylece 2015 yılında merkezi yönetim bütçe açığı sadece 22,6 milyar Türk Lirası olarak gerçekleşti. Bu rakam gayrisafi yurtiçi hasılanın sadece yüzde 1,2’sine tekabül ediyor. Hatırlarsanız 2002 yılında bu oran yüzde 11,2 idi. Merkezi bütçede olabildiğince düşük olan bu oran, genel devlet bütçesinde daha da azalmıştır. 2002 yılında yüzde 10,8 olan genel devlet açığının milli gelire oranını neredeyse sıfıra indirdik. AB ülkeleri başta olmak üzere dünya kamu bütçe göstergeleriyle kıyaslandığında Türkiye içinde bulunduğu dezavantajlara rağmen çok başarılı bir performans gösteriyor. 2015 yılında ne küresel krizin getirdiği problemler, ne seçimler ne de komşu ülkelerdeki sıkıntılar mali disiplinimizi bozamadı” ifadelerini kullandı.

“Şu sıralar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde komisyonda görüşülen 2016 bütçesi, AK Parti hükümetlerinin hazırladığı 14. bütçe olacak” diyen Davutoğlu, “2016 bütçemizde de aynı disiplinli ve tutarlı anlayışı sürdürüyoruz. Yine insanı odağına alan ve sadece bir yılı değil geleceği hesaba katan güzel bir bütçe ortaya koyacağız. Bu arada yeni açıklanan bir veriyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Birkaç gün önce açıklanan reel kesim güven endeksi hamdolsun yüzümüzü güldürdü. 2016 yılı Ocak ayı endeksi bir önceki aya göre 1,1 puan artarak 103,3 seviyesine yükseldi. Endeksin detaylarına göz attığımızda gelecek üç aydaki üretim miktarı, gelecek üç aydaki toplam istihdam miktarı ve mevcut mamul mal stoku miktarı gibi alanlarda çok ciddi iyileşme göze çarpıyor. Milletimize vaat ettiğimiz icra ve reformlarımızı birer birer hayata geçirdikçe inşallah iyileşme daha da görünür olacak ve reel ekonomideki canlanma daha da artacak. Değerli vatandaşlarım bütün bu göstergeler Türk ekonomisinin sağlam bir zeminde büyümeye, gelişmeye devam ettiğini gösteriyor. Bu tablo bizi memnun ettiği kadar uluslararası ekonomik çevrelerinin, büyük yatırımcıların da dikkatini çekiyor” şeklinde konuştu.

YURT DIŞI TEMASLARI

Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ülkemizin istikrarlı yükselişi hakkında geçen hafta çıktığımız seyahat boyunca uluslararası ekonomi otoritelerinden bu doğrultuda hep övgüler aldık. 17 Ocak’ta çıktığımız seyahatin ilk durağı İngiltere’ydi. Ardından İsviçre’ye Davos’a, oradan da ilk hükümetler arası istişareyi gerçekleştirmek üzere Berlin’e gittik. Londra’da dünyanın en büyük yatırım bankalarından biri olan Bank of America Merrill Lynch’in düzenlediği 16. Türkiye Yatırım Konferansı’nın açılışına katıldık. Ayrıca, Bloomberg iş dünyası temsilcileriyle Türkiye ekonomisinin orta ve uzun vadeli görünümü ve iş imkanlarını konuşma imkanımız oldu. Bloomberg’deki programın ardından yine önemli bir yatırım bankası Goldman Sachs’ta yatırımcılarla buluştuk. Bütün bu toplantılarda Türk ekonomisinin yatırımcılara sunduğu fırsatları bütün boyutlarıyla anlatma imkanı buldum. Yine Londra ziyaretimiz sırasında siyaset enstitüsü Chatham House’da düzenlenen ‘Bölgesel Sorunlar ve Küresel Fırsatlar’ başlıklı toplantıda bir konuşma yaptım. Londra’da ayrıca muhatabım, mevkidaşım İngiltere Başbakanı Sayın David Cameron’la başta Suriye olmak üzere önemli konuları ele aldığımız bir görüşmemiz oldu. İngiltere ile mevcut gelişmeler karşısında kaygılarımızın müşterek olduğunu gördük. Sayın Cameron’la görüşmemizde Türkiye’nin Mayıs ayında dünyada tarihinde ilk defa gerçekleşecek olan İnsani Zirve’ye ev sahipliği yapacağımızı hatırlattım ve kendisini davet ettim. Aynı görüşmede Kıbrıs konusunu da ele aldık iki garantör ülke olarak. Bu meselede önümüzde büyük zorluklar olduğunu, ancak fırsatların da bulunduğunu kendisine anlattım. Londra ziyaretimizin bir diğer etkinliği ise, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun Türk ve İngiliz iş adamlarına yönelik düzenlediği akşam yemeği oldu.”

DAVOS ZİYARETİ

Londra’daki yoğun programın ardından İsviçre’ye, Davos’a geçtiklerini anlatan Davutoğlu, “Davos’ta Dünya Ekonomik Forumu yıllık toplantısında ülkemizin küresel ekonomi hakkındaki vizyonunu bir kez daha bütün uluslararası yatırım çevrelerine ve diğer devlet adamlarına ifade etme imkanı bulduk. Hem Londra’da, hem Davos’ta Türkiye’ye dönük çok büyük bir güven hissi olduğunu görmek bizi memnun etti. Yabancı dostlarımız özellikle İstanbul’un önümüzdeki dönemde en önemli küresel başkentlerden biri olacağı yolundaki beklentilerini bize ifade ettiler. Davos’ta birçok ülkeden liderlerle de temaslarımız oldu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı ile biraraya geldik. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile çok önemli birer görüşme gerçekleştirdik. Yine ikili görüşmeler kapsamında Sri Lanka, Hollanda, Fransa ve Kazakistan Başbakanlarıyla önemli, faydalı görüşmeler gerçekleştirdik. Dünya Ekonomik Forumu’nda Türkiye’nin Küresel Rolü genel oturumunda bir konuşma yaptım. İlk defa Türkiye’de organize edilecek Birleşmiş Milletler İnsani Zirvesi için Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, değerli dostum Ban Ki-moon ile de biraraya geldik. Bu görüşmelerimizde ikili konuların yanı sıra çeşitli bölgesel ve küresel konuları da ele aldık, etraflı bir şekilde müzakere ettik” dedi.

ZİYARET PROGRAMININ SON DURAĞI ALMANYA

Ziyaret programının son durağının Almanya olduğunu belirten Davutoğlu, “Almanya’da değerli mevkidaşım Şansölye Merkel ile biraraya geldik. Türkiye ve Almanya hükümetleri arasında ilk defa gerçekleştirilen hükümetler arası istişare toplantımızın iki ülke ilişkileri adına önemli bir adım, tarihi bir adım olduğunu düşünüyorum.Düşünün, artık Türk ve Alman Hükümetleri aynı masanın etrafında ortak Bakanlar Kurulu toplantısı gerçekleştiriyor ve her iki ülkenin başbakanının eşbaşkanlığında sorunlarını orada doğrudan çözüyor. İşte bizim getirdiğimiz, geliştirdiğimiz vizyonun yansıması bu. Türkiye’nin yalnızlaştığını iddia edenlerin bu tablodan ciddi dersler çıkarması gerekiyor. İnşallah önümüzdeki dönemde Meclis’ten geçireceğimiz yasalarla vatandaşlarımızın Avrupa Birliği’ne vizesiz seyahat için yapılacak çalışmalar tamamlanmış olacak. Sayın Merkel ile ikili görüşmelerde uluslararası ve bölgesel konuları ele aldık ve birçok konuda mutabık olduğumuzu bir kez daha gördük. Bir haftalık bir süreyi kaplayan bütün bu ziyaretlerimizin Türkiye’nin geleceği adına çok yönlü kazanımlar getireceğine inanıyorum. Ziyaretlerimiz boyunca muhataplarımıza ülkemizin ekonomik imkan ve potansiyelini bütün boyutlarıyla anlatma imkanı bulduk. Küresel ekonomide durgunluğun yaşandığı böyle bir dönemde yabancı yatırımcılar için Türkiye’nin ne kadar cazip bir ülke olduğunu anlattık. Özellikle İngiltere ve Davos’ta yaptığımız temaslarda bu hedef doğrultusunda çok yararlı görüşmelerimiz oldu” diye konuştu.

YURT DIŞI TEMASLARINDA MÜLTECİ DRAMI DÜNYA KAMUOYUNUN DİKKATİNE BİR KEZ DAHA SUNULDU

Bu seyahatleri boyunca her üç ülkede de mülteci dramını da bir kez daha dünya kamuoyunun dikkatine sunma imkanı bulduklarına dikkati çeken Davutoğlu, “Türkiye’nin bu konuda gösterdiği olağanüstü çabalar hakkında muhataplarımıza kapsamlı bilgiler verdik. İnanıyorum ki bu konuda bir hassasiyet oluşturmayı da başardık” dedi.

ABD BAŞKAN YARDIMCISI BIDEN İLE YAPTIĞI GÖRÜŞME

Başbakan Davutoğlu, seyahatlerinin dönüşünde Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısı Joe Biden’ı bir yıl aradan sonra İstanbul’da tekrar misafir ettiklerini belirterek, “Kendisiyle Suriye ve Irak’ta yaşanmakta olan gelişmeler ve Kıbrıs meselesi başta olmak üzere birçok konuyu görüşme imkanımız oldu. NATO içindeki dayanışma ve işbirliğimizi de bütün boyutlarıyla bir kere daha değerlendirdik. Başta PKK ve DEAŞ olmak üzere terörün her türlüsüyle mücadelede işbirliği ve dayanışmanın daha da güçlendirilmesi için alınabilecek ilave adımları ve tedbirleri de ele aldık. Suriye’nin geleceğinde terör örgütlerine yer olmadığını bir kez daha ortak olarak vurguladık. Ne DEAŞ’ın, ne de PKK’nın bir uzantısı olan PYD ve onun silahlı kanadı YPG’ye müsamaha göstermemiz asla söz konusu değil. Bu çerçevede ABD ile gerek PKK, gerek DEAŞ terörüne karşı işbirliğimizi güçlü şekilde sürdüreceğimizi bir kere daha teyit ettik. Ayrıca, iki NATO müttefiki olarak ittifak sınırlarının güvenliğinin sağlanması yönündeki ortak irademizin örtüştüğünü de gördük. Bizler DEAŞ, PKK, El Kaide, El Nusra, DHKP-C gibi terör örgütlerine karşı hiçbir ayrım gözetmeden kararlılıkla mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Her zaman ifade ettiğimiz gibi bizim için iyi terörist-kötü terörist ayrımı yoktur ve olmayacaktır. Herkesin de kimden gelirse gelsin teröre karşı bu net tavır içinde olmasını bekliyoruz” dedi.

“BİZİM TÜRKİYE OLARAK SURİYE’DE YAŞANAN YANGINA KAYITSIZ KALMA LÜKSÜMÜZ YOK”

“Bizim Türkiye olarak Suriye’de yaşanan yangına kayıtsız kalma lüksümüz yok” diyen Başbakan Davutoğlu, “Büyük acılar yaşayan kardeş Suriye halkının yanında olmak, bizim insani sorumluluğumuz ve görevimizdir. Maalesef Suriye’deki durumu içinden çıkılmaz bir hale getirme çabası içinde olan ülkeler var. Bu yanlış tavırlara karşı Türkiye, Suriye’de yaşanan dramın bir an önce son bulması yönünde elinden gelen tüm çabayı göstermeye devam ediyor. Biz ilgili bütün taraflara da ifade ettiğimiz gibi Suriye için kurulacak masanın sağlıklı bir şekilde oluşturulmasını önemsiyoruz. Bu net duruşumuza rağmen belli çevreler maksatlı bir şekilde bizim Suriye’de Kürtlere yönelik ön yargılı bir tutum içinde olduğumuzu söylemeye devam ediyor; bu sözleri gerçeği yansıtmıyor. Biz Suriye’de Kürtlerin masada olmadığı bir çözümü ilkesel olarak zaten kabul etmiyoruz. Sadece Kürtlerin değil Türkmenlerin, Arapların, Sünnilerin, Nusayrilerin, Hristiyanların olmadığı bir masa tam bir Suriye masası olmaz. Bütün etnik ve mezhebi kökenlerin bir masa etrafında buluşması şarttır. Bunun için hep söyledik, Kürtlerin olmadığı bir masa eksik olacaktır. Ancak biz PYD’nin masaya oturmasına karşı çıkıyoruz, bunun için de çok haklı gerekçelerimiz var. Bir terör örgütünün muhalif hareketlerin arasına katılarak bu müzakerelere katılması, bizim açımızdan kabul edilebilir değildir. PYD’yi illa ki masanın kenarına oturtmak isteyen birileri varsa, PYD’ye o masada yakışan yer insanlık onuru adına mücadele eden muhaliflerin yanı değil Suriye halkına büyük acılar yaşatan rejimin yanıdır, çünkü onlar hep rejimle işbirliği yapageldiler. Gitsinler katil Esad rejiminin yanına otursunlar, onlara yakışan budur. Halkına karşı katliam yapan bir rejimle yaptıkları işbirliğinin doğal sonucu da bu olmalıdır” ifadelerini kullandı.

TERÖR OLAYLARI

Terörün bugün giderek büyüyen bir küresel dert haline geldiğini belirten Davutoğlu, “Ne zaman kimi vuracağını, kanlı yüzünü hangi ülkede göstereceğini kestirmek çok güçtür. Son yıllarda dünyanın birçok büyük başkentinde büyük kayıplara yol açan terör saldırıları yaşandı. En son yine bu ay 12 Ocak’ta Sultanahmet’te biz bu acıyı bir kez daha yaşadık. Bu saldırı İstanbul’da oldu, ama hedefi Türkiye’yi ziyaret etmek üzere ülkemize gelen Alman misafirlerimiz oldu. Terörün hedefi insanlıktır, bunu artık herkesin anlaması gerekir. Türkiye yıllardır terörle mücadele eden bir ülke. 7 Haziran sonrasında yoğunlaşan terör saldırılarında PKK ve DEAŞ gibi farklı yapıdaki örgütlerin kargaşa çıkarma konusunda ortak hareket ettiklerini gördük. Bu eş zamanlı terör saldırılarına karşı başlattığımız kapsamlı operasyonlar halen yoğun bir şekilde sürüyor. Biz terörün her türlüsüne karşı demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde mücadele ediyoruz ve edeceğiz. Hiç kimsenin insanlarımızın birliğine, dirliğine, can güvenliğine, hak ve özgürlüklerine kastetmesine asla izin vermeyiz. Çukurlar kazarak, barikatlar kurarak, normal hayatını sürdürmeye çalışan insanlara zulmederek şehirlerimizde kargaşa çıkarılmasına rıza gösteremeyiz. İbadet yerlerine, esnaf dükkanlarına, hastanelere ve nihayet okullara saldırabilen bir zihniyetin meşruiyetinden asla söz edilemez. Bu cani odakların gözü o kadar dönmüş ki Diyarbakır’da karnelerini almak için giden öğrencilerin bulunduğu okula dahi bomba attılar. Bu olayda 5 güzel masum öğrencimiz yaralandı. O manzaraları gördüğümde onlarla birlikte benim yüreğim de yaralandı ve yürekten bir acıyı hissettim” diye konuştu.

“TERÖR BİR YIKMIŞSA, BİZ BİN YAPACAĞIZ”

Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Allah aşkına şimdi soruyorum değerli vatandaşlarım; karne alan öğrencilere, masum yavrularımıza bomba atmak, canlarına kastetmek hangi vicdana sığar? Hangi vicdan böyle bir eylemi masum veya gerekçeli bir şekilde takdim edebilir? Bu aslında bölge insanımıza yönelik terör şiddetini en çarpıcı şekilde ortaya koyan bir tablodur. Bunu bölgede yaşayan insanlarımızı yıldırmak ve terör karşısındaki dirençlerini kırmak için yapıyorlar. Ama bu direnci kıramayacaklar. Bölge halkımız kimin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Çünkü bölge halkımız hiçbir şekilde şiddete, teröre, nefrete taviz vermedi-vermeyecek. Hiçbir vatandaşımızın şüphesi olmasın, bu ülkeyi çok yakın zamanda bu terör belasından tamamen temizleyeceğiz. Bütün imkanlarımızı seferber ederek terör sebebiyle mağduriyet yaşayan vatandaşlarımızın, insanlarımızın, kardeşlerimizin yanında olacağız. Bakanlar Kurulumuzda görüştük, yaraları sarmak için eylem planımızı hazırladık, çok kısa bir zaman içinde uygulamaya geçiyoruz. Terörden zarar gören şehirlerimizde, ilçelerimizde yaşayan vatandaşlarımıza sosyal, ekonomik, kültürel, her türlü desteği vereceğiz. Terörist eylemler sebebiyle bu şehirlerimizde tahribat yaşandı, çevresel düzenlemeler de dahil olmak üzere bu tahribatı gidereceğiz. Bu şehirlerimizi elbirliğiyle ayağa kaldıracağız. Terör bir yıkmışsa, biz bin yapacağız, yangın yerini gülistana çevireceğiz. Hiç kimsenin bu ülkenin insanlarına eziyet etmesine, zorluk çıkartmasına, baskı yapmasına asla izin vermeyeceğiz. Bizim her insanımız en güzel şartlarda yaşamayı, huzuru, mutluluğu fazlasıyla hak ediyor. Devlet bunun için var, milletimizin mutluluğu, refahı, huzuru, güvenliği için var. Bunlar bizim şehirlerimiz, bu şehirlerde bizim insanlarımız yaşıyor. Dolayısıyla devletin görevi bu mağduriyeti yaşayan vatandaşlarımızın yanında olmaktır.”

“İLK AŞAMADA 15 BİN ÖĞRENCİMİZ TELAFİ EĞİTİMİ ALMAYA BAŞLADI”

“Çocuklarımız okullarına gitmeye, esnafımız dükkanını açmaya, hayat normal seyrinde gitmeye devam edecek” diyen Davutoğlu, “Hem terörle mücadele ediyor, hem de hayatı normal seyrinde devam ettirebilmek için her türlü tedbiri alıyoruz. Bu eğitim döneminde Diyarbakır, Şırnak ve Mardin illerimizin bazı ilçelerinde okullarımızdaki eğitim faaliyetlerinde bazı aksamalar yaşadık. Eğitim kurumlarımızdaki öğrencilerimizin bir kısmı maalesef eğitimlerine bir süre devam edemediler. Ara tatille birlikte Milli Eğitim Bakanlığımız bu öğrencilerimize mümkünse aynı il ya da diğer il ve ilçelerdeki okullarda 5 Şubat’a kadar telafi eğitimlerine başladı. Bu çerçevede her bir öğrencinin velisinden tek tek izinler alındı. Öğrencilerimiz ile birlikte öğretmenleri de kendileriyle birlikte pansiyon imkanı olan başka okullara nakledildi. İlk aşamada yaklaşık 15 bin öğrencimiz telafi eğitimi almaya başladı ve bu sayı gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Telafi eğitimleri kapsamında müfredatta geri kaldıkları derslerin yanı sıra hem öğrencilerimiz, hem de öğretmenlerimiz için rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri sunulacak. Bu eğitimlerin içinde kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetler de olacak. Bu zorlu süreçte kendi sıkıntılarını bir yana atıp çocuklarının eğitimi için mücadele eden ailelerimize, velilerimize gösterdikleri çaba ve desteklerinden dolayı bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu süreçte devlet ile omuz omuza mücadele eden, desteğini esirgemeyen vatandaşlarımıza ve oradaki bütün yetkililere de şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu.

“TERÖR BU ÜLKENİN İNSANLARININ KARDEŞÇE GELECEĞE YÜRÜMELERİNİ ASLA ENGELLEYEMEYECEK”

Öğretmenleri, öğrencilerini yalnız bırakmadıkları için yürekten kutladığını belirten Davutoğlu, “Öğretmenlik ulvi bir meslektir ve bütün engelleri aşarak öğretmenlerimiz ile öğrencilerimizi buluşturmaya ve onları geleceğe hazırlamaya da kararlıyız. Terör, bu ülkenin insanlarının kardeşçe geleceğe yürümelerini asla engelleyemeyecek, buna izin vermeyeceğiz. Okul bahçesindeki çocukların canına kastedecek kadar insanlıktan çıkanların bu ülkede bir geleceği yoktur, olamaz. Bir hafta sonra okullar yeniden açılacak, öğrencilerimiz ders başı yapacaklar. Bu vesileyle şu an yarıyıl tatilinde olan ülke genelindeki 17 milyon 561 bin öğrencimiz ile yaklaşık 990 bin öğretmenimize de iyi tatiller ve iyi dönemler diliyorum. Bu cani odaklar karşısında büyük bir mücadele veren ve bu mücadelede her türlü fedakarlığı yapan güvenlik güçlerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımızla omuz omuza bu terör örgütüne karşı insanlık destanı yazan güvenlik güçlerimiz, eminim bu ülkenin birliği, beraberliği, dirliği için bundan sonra da en temel teminat olacaktır. Bu mücadelede şehadet mertebesine ulaşan şehitlerimize Allah’tan bir kez daha rahmet diliyorum, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Hayatını kaybeden sivillerimize ve ailelerine taziyelerimi sunuyorum. Bütün bu acılar geçer, inşallah bu ülke bir olarak, iri olarak, diri olarak yoluna devam eder” diye konuştu.

Türkiye’nin bu zorlukları da aşarak bütün hızıyla geleceğe yürümeye devam ettiğine dikkati çeken Davutoğlu, “Çevremizde yaşanan yangınlara, olumsuz küresel şartlara ve geçen yıl geçirdiğimiz iki önemli seçime rağmen hedeflerimizde en ufak bir sapma olmadan çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI

Millet olarak son 14 yılda çok büyük işler başarıldığını ama daha yapacak çok iş ve gerçekleştirecek çok hedefin olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, “Bu hedeflerimizin belki de en önemlisi, bildiğiniz gibi yeni bir anayasa. Türkiye darbe mahsulü bir anayasayla daha fazla yol alamaz, almamalı. Vatandaşlarını bir bütün olarak görmeyen, devleti milletten sakınan, vatandaşlık hukukunu esas almayan buyurgan bir anayasa Türkiye’nin anayasası, Türkiye’nin yol haritası olamaz. Temel önceliğimiz, demokrasimize yakışmayan mevcut Anayasanın yerine, demokratik, özgürlükçü, yeni bir anayasa hazırlamaktır. Bildiğiniz gibi CHP ve MHP Genel Başkanlarıyla ve Meclis Başkanımızla ilk görüşmelerimizi yaparak yeni anayasa sürecini başlattık. Meclis’teki bütün partiler Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyelerini belirlediler. Meclis Başkanımızın liderliğiyle 4 Şubat’ta inşallah komisyon ilk toplantısını yapacak. İnşallah Türkiye’ye yakışan, Meclis’imize yakışan bir olgunluk içinde bu çalışmalarımızı gerçekleştireceğiz. Meclis’teki her partinin ve hatta her milletvekilinin Türkiye’ye yeni bir anayasa borcu var. Yıllar yılı bu ülke yönetim krizleriyle uğraştı, zaman kaybetti, nice nesiller bu rölanti yılları sebebiyle sıkıntılar yaşadı” şeklinde konuştu.

“BAŞKANLIK SİSTEMİ DE DAHİL OLMAK ÜZERE HER ŞEYİ DEMOKRATİK BİR OLGUNLUK İÇİNDE TARTIŞABİLMELİYİZ”

Başkanlık sistemi de dahil olmak üzere her şeyin demokratik bir olgunluk içinde tartışabilmesi gerektiğine işaret eden Davutoğlu, “Doğruyu bulmanın yolu, her meseleyi samimiyetle, olgunlukla ve elbette makul çerçevede konuşmaktan geçer. Türkiye demokrasisiyle, tarihi birikimiyle, sosyal zenginliğiyle bunu başarabilecek olgunlukta bir ülke. Kişileri değil olguları konuşmak durumundayız. Çünkü bütün bu başlıklar altında aslında Türkiye’nin geleceğini konuşuyoruz. Türkiye’nin geçmişte her biri ağır bir yüke dönüşen komplekslerinden, ağırlıklarından kurtulması lazım. Devletin her kesimden insanımızı kucaklayan ve vatandaşlarının hak ve özgürlüklerinden çekinmeyen bir yapıya geçmesi gerekiyor. 14 yılda bu konuda büyük mesafeler aldık, ama artık ülkemizin anayasal zeminde de bu özgüveni kazanması şart. Türkiye artık ne Sünni’nin, ne Alevi’nin, ne Türk’ün, ne Kürt’ün, ne şu inançlının, ne bu inançlının, ne şu fikre mensup olanın, ne diğerlerinin kısıtlandığı bir ülke değildir. Pratikte bu zaten yaşanıyor, artık bu demokratik kazanımları bir anayasayla taçlandırmak şart” ifadelerini kullandı.

“ELEKTRONİK KİMLİK KARTININ UYGULAMAYA GEÇMESİ İÇİN YASAL DÜZENLEMELERİ TAMAMLADIK”

Başbakan Davutoğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

“Seçim öncesinde sizlere ne vaat etmişsek, Anadolu ve Trakya meydanlarında ne söylemişsek bugün bunların hepsini büyük bir hızla gerçekleştiriyoruz. Bu çerçevede güncel bilgileri de sizlerle paylaşmak isterim. Bugün itibariyle 1 Kasım öncesinde size sözünü verdiğimiz ve sonrasında hükümet programımıza aldığımız reformların yüzde 30’unu gerçekleştirmiş durumdayız. Halen Meclis’te görüşmeleri devam edenlerle birlikle vaatlerimizin de yüzde 66’sını hayata geçirdik. Vaatlerimizden başlayarak neleri gerçekleştirdik kısaca bir sıralayayım; biliyorsunuz asgari ücreti bin 300 Türk Lirası’na çıkaracağız demiştik, çıkardık. Emeklilere yılda bin 200 Türk Lirası zam yapacağız dedik, yaptık. Emeklilerimiz ilk zamlı maaşlarını da aldılar. Astsubay emeklilerinin intibak sorununu çözdük. Lisans öğrencilerinin bursunu 400 Türk Lirası’na yükselttik. Askeri öğrenci harçlıklarını 400, er-erbaş harçlıklarını 100 Türk Lirası’na çıkardık. Esnafa 30 bin Türk Lirası faizsiz kredi veriyoruz. Gençlere 50 bin Türk Lirası karşılıksız nakdi destek veriyoruz. Yine gençlerimize 100 bin Türk Lirası kredi verdik ve krediye yüzde 85 kefalet imkanı getirdik. 30 bin öğretmen ataması için gerekli yasal düzenlemeleri tamamladık, inşallah Şubat ayında atamalarını yapacağız. KOBİ’ler için kefalet limitini yükselttik ve vadelerin artırılmasını sağladık. Yemde ve gübrede KDV’yi tamamen kaldırdık. 5 dönüm altında yetiştiricilik yapan çiftçilerimize destekleme düzenlemesi yaptık. Yine çiftçilerimize seralarının modernizasyonu için faizsiz kredi desteği veriyoruz. Dövizle askerlik bedelini bin avroya düşürdük. Elektronik kimlik kartının uygulamaya geçmesi için yasal düzenlemeleri tamamladık ve ilk aşamada pilot uygulamaya başlıyoruz.”

“TİCARETİN KOLAYLAŞTIRILMASINA İLİŞKİN ÇOK TARAFLI ANLAŞMANIN YASAL ZEMİNİNİ TAMAMLADIK”

“Bunlar gerçekleşen vaatlerimiz, bir de reformlarımız var” diyen Davutoğlu, “Reformların Koordinasyonu ve İzlenmesi Kurulu’nu kurduk. Üniversite öğrencilerinin kısmi süreli çalışmasının önündeki engelleri kaldırdık. Çeyiz hesabını başlattık. İmalat sanayiine Banka Sigorta Muamele Vergisi istisnası getirdik. ��stanbul Tahkim Merkezi’ni faaliyete aldık. Ve son olarak da ticaretin kolaylaştırılmasına ilişkin çok taraflı anlaşmanın yasal zeminini tamamladık. Bu anlaşma bir yandan ülkemizde ticaret yapanlara çeşitli kolaylıklar sunacak ve karşılaştıkları sorunları azaltacak; bir yandan da yurt dışındaki iş adamlarımızın faaliyetlerini çok daha kolay gerçekleştirmelerini sağlayacak. Şu anda altyapı çalışmalarını tamamladığımız birçok müjdemizi de Meclis’e sevk ettik” şeklinde konuştu.

Başbakan Davutoğlu, “Dikkatinizi çekmek istiyorum; bunlar sadece iki aylık bir zaman içinde hayata geçirdiklerimiz. İnşallah devamını aynı hızla getireceğiz. Aylık, 3 aylık, 6 aylık, 1 yıllık program içinde ne söylemişsek vakti geldiğinde yapacağız. Her zaman söylediğimiz gibi biz sizlere söz verdik mi mutlaka gereğini yerine getiririz, tutamayacağımız sözü de vermeyiz. Her insanımıza daha iyi, daha rahat, daha huzurlu ve daha yeterli bir hayat sunabilmek için geceli-gündüzlü çalışıyoruz. Bu ülkenin her ferdinin yüzü gülünceye, her ocağı şenleninceye kadar bize durmak yok, dinlenmek yok. Sizler bu programı izlerken biz yine bir dış gezide Suudi Arabistan seyahatinde olacağız. Yine Türkiye’nin menfaatlerinin peşinde Türkiye’nin sesini duyurmak üzere çalışıyor olacağız. İnşa etmeye çalıştığımız gelecek, 78 milyon insanımızın ortak geleceğidir. Bu geleceğin sizleri de en az bizler kadar heyecanlandırdığını biliyorum. Allah yolumuzu açık etsin, yar ve yardımcımız olsun. Evleriniz, haneniz hep şen ve bereketli olsun. Hayırlı akşamlar diliyorum” ifadelerini kullandı.


29.01.2016 19:51:00