Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD’nin 3 teröristin başına koyduğu ödülle ilgili, “Ödül konulması olumlu ama geçikmiş bir adım” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrasında açıklama yapan Sözcü İbrahim Kalın, toplantıda ele alınan konulara ilişkin bilgi verdi.
“İLLİYET İLİŞKİSİ KURMAK GÜNDEMİ SAPTIRMAK OLUR”
Türkiye’nin terör tehdidine karşı bütün unsurları ile mücadelesini sürdüreceğini belirten Kalın, “Özellikle son dönemde Suriye’de yaşanan bazı gelişmeler çerçevesinde Silahlı Kuvvetlerimiz Suruç bölgesinde bizim sınırımızdan karşı tarafa top atışları yaptılar, geçen hafta bu konu çok gündem oldu. Şöyle bir algının oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz, ‘güneyde DEAŞ ile mücadele edilirken Türkiye’nin PYD-YPG hedeflerine yönelik saldırıları bu mücadeleyi zayıflatmaktadır’ gibi bir argümanın tedavüle sokulduğunu görüyoruz. Bizim kendi ulusal güvenliğimize dönük aldığımız bu tedbirlerle DEAŞ’a karşı verilen mücadelenin sürekliliği ile ilgili herhangi illiyet ilişkisi kurmak gündemi saptırmak olur” diye konuştu.
Daha önceden Türkiye’nin DEAŞ’a dolaylı olarak destek verdiği yönünde yapılan algı operasyonlarını hatırlatan Kalın, “Bu daha küçük çaplı, daha düşük yoğunluklu denenmeye çalışılan şey de bundan çok farklı değil. Türkiye DEAŞ ile mücadelede en ön safta yer almış bir ülkedir” şeklinde konuştu.
“ÜLKELERE ÇAĞRIMIZ DA, BU TERÖR ÖRGÜTÜNE KARŞI NET BİR TAVIR ALMALARIDIR”
FETÖ’ye karşı yürütülen mücadelenin dünya sathında devam ettiğini kaydeden Kalın, “Buradan özellikle FETÖ’ye şu veya bu gerekçe ile kol kanat geren, onlara alan açan, faaliyetlerini görmezden gelen ülkelere çağrımız da, bu terör örgütüne karşı net bir tavır almalarıdır” ifadelerini kullandı.
“ORTAKLARIMIZ BU KONUDA BİR ADIM ATMAZSA BİZ GEREKLİ ADIMLARI HER ZAMAN ATMAYA HAZIRIZ”
27 Ekim’de İstanbul’da yapılan dörtlü zirvenin sonuçlarının memnuniyet verici olduğunu belirten Kalın, İdlib Mutabakatı ile ilgili sahada ilgili bütün birimlerin yoğun bir çalışma sürdürdüklerini, 3,5 milyon insanın herhangi bir saldırıya maruz kalmadan güven içinde yaşamalarını sağlayacak ortamın temin edildiğini kaydetti. Fırat’ın doğusu konusunda, Türkiye’ye dönük herhangi bir terör yapılanmasına hiçbir zaman müsaade edilmeyeceğinin altını çizen Kalın, “Öncelikli konu bizim milli çıkarlarımız çerçevesinde ulusal güvenliğimizi sağlamaktır. Ortaklarımız bu konuda bir adım atmazsa biz gerekli adımları her zaman atmaya hazırız. Münbiç yol haritasının gecikmeli de olsa hayata geçirilmiş olması tabii ki memnuniyet verici, ama işbirliği istediğimiz düzeyde henüz değil. Henüz atılması gereken adımlar var. Bizim temel beklentimiz, NATO’da müttefik olduğumuz, stratejik ortağımız olan ABD’nin bir terör örgütünün Suriye kolu olan PYD-YPG ile angajmanını tamamen sonlandırmasıdır” açıklamasında bulundu.
“TÜRK EKONOMİSİNİN, ENERJİ SEKTÖRÜNÜN ETKİLENMEMESİ İÇİN GEREKLİ BÜTÜN ADIMLARI ATACAĞIZ”
İran’a yaptırımlar konusunun toplantıda ele alındığını ve ilgili bakanların bu konuda sunumlar yaptıklarını söyleyen Kalın, “Türkiye muaf tutulan, istisna edilen 8 ülkeden birisi. İran bizim önemli bir komşumuz, önemli bir ticaret ortağımız. Geçen yıl İran ile ticaret hacmimiz 10 milyar doların üzerindeydi. Bunun önemli kısmını enerji kalemi oluşturmaktadır. Türkiye’nin enerji ihtiyaçları çerçevesinde biz yine ulusal çıkarlarımızı esas alan bir yaklaşım içinde bu müzakereleri sürdüreceğiz. Türk ekonomisinin, enerji sektörünün etkilenmemesi için gerekli bütün adımları atacağız” dedi.
“BEYHUDE BİR ÇABA”
“YPG/PYD’ye verilen her destek PKK’ya verilmiş demektir. ABD’den talebimiz, YPG/PYD ile ilişkisini tamamen kesmesidir” diyen Kalın,
“PKK’nın Suriye kolu olarak tanımladıkları PYD ve YPG’yi şimdi meşru, terörle ilgisi olmayan, PKK’dan ayrı bir örgüt gibi tanımlamaya çalışmaları bize sorarsanız beyhude bir çabadır” ifadelerini kullandı. Kalın, ABD’nin PKK’nın 3 ismine para ödülü koyarak PYD/YPG’ya karşı Türkiye’den tutumunu yumuşatmasını beklemenin hiç bir karşılığı olmadığını da ekledi.
“Olumlu olmakla beraber geç kalınmış bir karardır”
ABD’nin 3 terör elebaşı ile ilgili ödül vermesinin geç kalınmış bir karar olduğunu söyleyen Kalın, “Olumlu olmakla beraber geç kalınmış bir karardır. Çünkü ABD, PKK terör örgütünü 1997 yılında terör örgütü olarak tanımıştı. Bu insanlar yeni terörist olmadılar. Biz bunlarla mücadele ederken maalesef ne ABD’den ne diğer Avrupalı müttefiklerimizden arzu ettiğimiz düzeyde sonuç alıcı bir işbirliğini şuana kadar görmedik. Bu adımın atılması elbette pozitif bir unsur olarak not edilmelidir. Ama burada eğer şöyle bir beklenti varsa, ‘Bakın biz PKK’nın 3 üst düzey yöneticisine para ödülü koyduk, PKK ile mücadelede sizin yanınızda olduğumuzu gösteriyor, ama eş zamanlı olarak PYD-YPG konusunda siz tutumunuzu yumuşatın’ gibi bir beklenti söz konusuysa bunun bir karşılığının olmadığını açıkça söylemek isterim” diye konuştu.
Türkiye’nin PYD-YPG konusunda tavrını çok net bir şekilde ortaya koyduğunu, bunda da herhangi bir değişikliğin söz konusu olmayacağını kaydeden Kalın, “Burada biraz amiyane tabir ile böyle birbirimizi kandırmaya dönük bir oyunun içinde olmayı biz ABD gibi bir ülkeye yakıştıramıyoruz” şeklinde konuştu.
“Bu konuyu gündeme getirmek birilerinin hala tek parti dönemi özlemi içinde olduğunu ifade eder”
Türkçe ezan tartışmaları ve CHP milletvekili Öztürk Yılmaz’ın açıklamalarının sorulması üzerine Kalın, “Eğer CHP’li yetkililer partilerinin adında geçtiği gibi Cumhuriyet ve Halk Partisi iseler burada kamuoyunun verdiği tepkiye bigane kalmamalıdırlar. Türkçe ezan meselesi bu ülkede tartışılmış yıllarca derin yaralar açmış, milletin iradesi ile hem milletin zihninde hem kanunlarında çözülmüş, bir kenara konulmuş bir meseledir. Bu konuyu gündeme getirmek birilerinin hala tek parti dönemi özlemi içinde olduğunu ifade eder. Ezan, Müslümanların evrensel dilidir, dünyanın neresine giderseniz gidin ezan bilindiği şekli ile Arapça olarak, Hazreti Peygamber Efendimizden tevarüs edildiği şekilde, Bilal Habeşi Hazretlerinin okuduğu şekilde bin 400 küsur yıldır okunmaktadır. Bunu değiştirmeye dönük adımların ne kamuoyunun vicdanında bir karşılık bulacağı ne sosyolojik ne de dini açıdan bir meşruiyetinin olmayacağı ortadadır” ifadelerini kullandı.
“AK Parti yolsuzluklar konusunda tavizsiz bir siyasi çizgi izlemiştir”
Sayıştay’ın bazı belediyelerle ilgili usulsüzlük yapıldığı yönündeki raporlarının hatırlatılması üzerine Kalın, “Sayıştay raporlarında sadece AK Partili değil, CHP’li, MHP’li ve diğer partilerin belediyeleri de var. AK Parti bu konuda yolsuzluklar konusunda tavizsiz bir siyasi çizgi izlemiştir. Bu tavır bundan sonra da asla değişmeyecektir. Cumhurbaşkanımız bu konuda net olmuştur” açıklamasında bulundu.
“Sayın Akşener bu konuda bir safsata başlatmak istiyorsa bu kendi bileceği bir şeydir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk’üm ama Türkçü değilim” ifadelerine yönelik olarak Meral Akşener’in AK Parti’nin HDP ile birlikte yol yürümeye başladığı yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Kalın, “AK Parti’yi HDP ile aynı cümle içinde kullanmak bile siyasi bir safsatadır. Sayın Akşener bu konuda bir safsata başlatmak istiyorsa bu kendi bileceği bir şeydir ama AK Parti’nin, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu terör örgütünün siyasi kolu gibi hareket eden bu yapı hakkındaki duruşu son derece nettir. Tersine bu siyasi yapı ile bugüne kadar hangi partilerin ne tür ilişkiler içinde olduğunu kamuoyu gayet iyi bilmektedir.
Cumhurbaşkanımız ‘Türk’üm Türkçü değilim’ derken son derece ilkesel bir pozisyon ortaya koymuştur. Yani ‘Ben Türk’üm, Türklüğümle övünürüm, ama diğer etnik gruplara mensup olan insanlar da kendi etnik kimlikleri ile gurur duyabilirler.’ Bu bizi bir millet olma vasfından uzaklaştırmaz” dedi.
07.11.2018 20:11:30