İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi'ndeki köşesinde 'Çözüm süreci asıl şimdi mi başlıyor' başlıklı yazısında; Haziran ayına dikkat çekiyor.
Yaşar yazısında, “Hükümet şehirleri terörden temizlemek için kendisine hangi ayı hedef koydu?”, “Devletin terörle mücadelede yeni projeksiyonunda neler var?”, “Yüksekova ve Nusaybin’den sonra sırada başka ilçeler var mı?”, “Dokunulmazlıklarla ilgili Ak Parti ne yapacak?”, “HDP’de hangi milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkıyor?”, “Türkiye’nin terörist dediğine Avrupa neden savaşçısı diyor” sorularına cevap aradı. “TOKİ neden PKK’nın hedefinde?” sorusuna dikkat çeken Yaşar, bölücü terör örgütünün TOKİ’nin bölgedeki çalışmalarından niçin rahatsız olduğuna, yapılan çalışmalardan örnek vererek cevapladı.
Batuhan Yaşar’ın yazısının tamamı ise şöyle:
“Dünyanın her yerinde bombalar patlıyor.. Kafanızı nereye çevirseniz, terör operasyonları yapılıyor.. Batı, bugüne kadar Orta Doğu’da patlayan bombaları hep eğlenceli bir film gibi izledi. Bundan sonra da pek değişeceğe benzemiyor.
40 kişi Bağdat’ta, 50 kişi Sana’da öldü haberleri bir anlam ifade etmiyordu. Bundan sonra da etmeyecek…
Bombaların Paris’te, Brüksel’de patlamasına başka, Ankara’da İstanbul’da patlamasına başka türden tepki verildiği gibi. Hiçbir zaman Eiffel Kulesi, Türk bayrağının renkleri ile ışıklandırılmayacak.
Peki ama neden, sorusunun cevabını tekrar etmeye gerek var mı? Hayır yok, cevabı hepimiz çok iyi biliyoruz.
O yüzden Türkiye özellikle de bugünden sonra çok daha güçlü olmak zorunda.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da dediği gibi bizim terörist dediklerimiz onlar için özgürlük savaşçısı. Brüksel bombacısını Türkiye iade ederken dikkate almadıkları gibi.
PYD ve YPG olayında da stratejik ortaklarımızla yaşadıklarımız işte orada duruyor. Daha da çok orada öylece durur..
Gelin şimdi fotoğrafa biraz daha yukarıdan bakalım isterseniz:
Bütün bunlara rağmen Türkiye, o ne demiş bu ne yapmış gibi konjonktüre takılmadan terörle mücadele hedefinde kararlılıkla yürüyor. Peki terörle mücadelede nasıl bir projeksiyon öngörüyor? Birkaç gündür bu konuyu bütün boyutları ile araştırıyoruz..
Bir defa hükümet, içerdeki temizliği Haziran, en geç Temmuz sonuna kadar bitirmeyi kafasına koymuş.
Nusaybin, Yüksekova’da hatta Şemdinli, Şırnak merkez, Doğubayazıt ve Van’da müthiş bir mücadele var.
Nusaybin aynı Sur gibi. Neredeyse her ev EYP’lerle tuzaklanmış. Nusaybin deyip geçmeyelim. Ayrı bir parantez açmak gerekiyor. PKK ve DAEŞ, Nusaybin’i kaçakçılık üssü olarak kullanıyor. DAEŞ şöyle yapıyor; PKK’yı taşeron olarak kullanıyor. Bu yüzden Nusaybin’de PKK’nın hemen arkasında DAEŞ de var. Adımınızı atsanız karşısı Kamışlı biliyorsunuz. PYD ve YPG’yi de unutmuyoruz tabii. Yüksekova nasıl uyuşturucu merkezi hâline getirildiyse Nusaybin de her türlü kaçakçılığın merkezi hâline sokuldu.
Stratejik ortaklarımızın havadan attığı silahlar şimdilerde Türkiye’ye karşı kullanılıyor.
Kablo ve cep telefonu tuzaklı bombalarla binalar askerin, polisin üzerine yıkılıyor.
Yüksekova daha önce bitirilecek gibi görünüyor. Gençlik yapılanması, yani YDG-H halkla birlikte Yüksekova’dan kaçtı. PKK telsizlerinin hedefinde gençler var. Tehditlerin eşliğinde ‘geri dönün’ çağrıları tekrarlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti için, Yüksekova ve Nusaybin’in terörden temizlenmesi, artık PKK’nın ve terörün belinin kırılması demek. Maalesef şehit haberleri her gün geliyor. Keşke 1 şehit bile vermeden bu iş bitirilebilse. Allah hepsinin yâr ve yardımcısı olsun.
Hani Nevruzda PKK binlerle saldıracaktı. Ne oldu?
Sosyal medya balonlarından biri olduğu anlaşıldı. Şimdi de Nisan ve Mayıs’ta kırsalda büyük saldırıların başlayacağından dem vuruluyor. Ama istihbaratın elinde PKK’nın böyle bir gücünün kalmadığı bilgisi var.
Şanım bari sosyal medyadan yürüsün durumları yani.. Hem Kuzey Irak’ta hem de kırsalda operasyonlar hız kesmeden devam ediyor. Tunceli, Bitlis, Şemdinli kırsalında PKK inleri bir bir yok ediliyor. Ne çok in varmış, dediğinizi duyuyorum. Evet öyle maalesef.. Temizle temizle bitmiyor. Mağaraları kullanılmaz hâle getiriliyor.
Sur, Cizre ve Silopi’de olduğu gibi devlet bölgenin her metrekaresinde hızla sahaya giriyor.
Halkın devlete olan güveni daha da pekiştirilecek.
Bundan sonrası için de atılacak adımlar en ince ayrıntısına kadar hesaplandı. Hiç boşluk bırakılmayacak. Adım adım, planla/programla hem 90’lı yıllardan ne kadar farklı olduğunu, hem de ne kadar güçlü bir sosyal devlet olduğunu vatandaşına hissettirecek. Yeri gelmişken, ünü yurt dışına kadar ulaşmış bizim TOKİ var ya TOKİ.. İşte o TOKİ, çok ilginç bir şekilde PKK tarafından raporlaştırılmış. İlginç cümleler var:
“TOKİ bu özel savaşın taşeronluğunu üstlenmiştir. Bölgede TOKİ tarafından yaptırılan 341 ilave karakolla toplam karakol sayısı 1600’e ulaştı. Amed halkı orta sınıflaştırılmak isteniyor.”
Şimdi bu cümleyi daha dikkatli okuyun lütfen: “Halk ayaklanmalarının etkinliği kentlerin mimari yapılanmalarıyla her zaman ilintili olmuştur.” PKK’nın TOKİ raporu tam 4 sayfa. Özetle deniyor ki; bu TOKİ var ya bu TOKİ, bölge halkı için çok tehlikeli. Tanktan toptan bile daha tehlikeli. Bir de biliyorsunuz dokunulmazlıkların kaldırılması konumuz var. Adalet Bakanlığı’ndan konuyu bütün detaylarıyla araştırdım;
Adalet Bakanlığı, Pazartesi günü Meclis’e 41 fezleke daha gönderecek. Böylelikle TBMM’deki toplam fezleke sayısı 560’a çıkacak. 560 fezleke 117 milletvekilini alakadar ediyor. AK Parti, Anayasaya geçici madde ekleyerek tek seferde, 117 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmasını zorlayacak. Peki, Anayasaya madde eklenmesi zor iş, ya olmazsa ne mi olacak, dediniz? Duyduğumuza göre, Kandil’in bile önüne geçmiş 5-6 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için komisyon çalışmaya başlayacak.
Kim mi bu isimler?
Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Ferhat Encü, Faysal Sarıyıldız, Tuğba Hezer Öztürk, Abdullah Zeydan.. Çözüm sürecinin hangi aşamasına geçtik, filan diye sorulurdu biliyorsunuz.. İşte Haziranla, Temmuzla artık çözümün son aşamasına geçiliyor.”
26.03.2016 12:03:00