Bakan Tekin:: "Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet Bizimdir"

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin, tamamlanmış ya da bitmiş bir çalışma değil, eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm süreci olduğunu belirterek, bu sistemi eleştirenlere sert çıktı. Bakan Tekin, birlik mesajı vererek “Selçuklu ‘da Osmanlı’da, Cumhuriyette bizimdir” dedi

 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Atatürk Üniversitesi'nin '2024-2025 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katıldı. 15 Temmuz Milli İrade Salonu'nda düzenlenen törene Bakan Tekin'in yanı sıra Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, AK Parti İl Başkanı İbrahim Küçükoğlu, MHP İl Başkanı Adem Yurdagül, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Törende, Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Mehmet Sekmen, Mustafa Çiftçi ve eski rektörlerden Prof. Dr. Hikmet Koçak ile Prof. Dr. Ömer Çomaklı da birer konuşma yaptı.

 

“Atatürk Üniversitesinin bir parçası olmak ayrıcalıktır”

Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, akademik yılın açılışını yaparak gençlere seslendi. Rektör Hacımüftüoğlu şehre yeni gelen öğrencilere hoş geldiniz diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: " Üniversite olma herkese nasip olmayan bir üst kimliktir. O kimliğe sahip olmak için çok ama çok çalışmanız gerekiyor. Atatürk Üniversitesinin bir parçası olmak ayrıcalıktır. Eğitim aldığınız sürece ve sonrasındaki dönemde bunun ayrımına varacaksınız. Demokrasi kültürünün hakim olduğu, kardeşliğin, yüksek eğitim imkanlarının mevcut olduğu bir üniversitede eğitim alacak ve hayata atılacaksınız. Hocalarımız sizleri ülkemiz şartlarına göre oldukça yüksek akademik bilgilerle donatacaktır. Ülkemizin farklı kesimlerinden gelen arkadaşlarla bir araya gelecek, geleceğe sağlam adımlarla ilerleyeceksiniz. Ailelerinizin ve devletinizin sizden beklediği dürüst, ahlaklı, kararlı ve milli değerlere sahip gençler olmanız."

İlk ders Bakan Tekin’den

Rektör Hacımüftüoğlu’nun konuşmasının ardından 2024-2025 eğitim-öğretim yılının ilk dersini veren Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "1957 yılında kurulan Atatürk Üniversitesi'nin aradan geçen süre içinde hem ülkemizin hem de dünyanın sayılı eğitim-öğretim kurumlarından birine dönüştüğüne şahitlik etmenin gururunu yaşıyor, geçmişten günümüze dek bu süreçte emeği geçen herkesi canı gönülden tebrik ediyorum. Bu başarı öyküsünün Erzurum'da neşet etmesi, mensubu olmaktan ötürü her zaman onur duyduğum güzel memleketime ait bir marka değer olarak temayüz etmesi ise beni ayrıca ve ziyadesiyle sevindiriyor” dedi.


 

 

Üniversitelerin kuruluş amacını oluşturan misyonun insana özgü en yüce yetenek tecellisi olan aklı ve ilmi merkeze alan, kendi özüne bağlı ve yekdiğerine karşı saygılı olan kadim ve güçlü medeniyetimiz ile onun tüm insanlığı kuşatıcı değerlerinden oluştuğunu kaydeden Prof. Dr. Tekin, “Yarınların dünyasında söz sahibi olabilmemiz için bu değerleri yeniden ve en güçlü şekilde ihya etmemiz gerekiyor. Bu ise, Atatürk Üniversitesi ve diğer üniversitelerimiz nezdinde karşılığını bulan bulması gereken tarihsel bir sorumluluğa işaret ediyor.

Aktüel zamanın genel eğilim ve kabullerine kolayca biat etmeyen, aksine onları aşmaya, değiştirmeye ve hatta onlara meydan okumaya dönük kolektif bir bilinçle yeni tanım ve arayışların ardına düşmemizi gerektiren bir sorumluluktan bahsediyorum. Eğitim olgusu, hiç kuşku yok ki, söz konusu sorumluluğumuzun en önemli ayağını oluşturuyor. Bilimsel olanın evrenselliğini ve kültürel olanın milliliğini içeren kapsayıcı bir perspektifle eğitim olgusunu yeniden ele almak ve onu kendi özgünlüğümüzü yansıtacak şekilde tanımlamamız gerekiyor. Belirtmek isterim ki, bu gereklilik tarihsel bir sorumluluk olduğu kadar ivedi bir ihtiyaca da denk düşüyor.

 

'Durgun su kirli olur'

Eğitim sistemlerinin sürekli değiştiği ve araştırma imkânlarının hiç olmadığı kadar geliştiği günümüz dünyasında bizim özgün ve özgür bir bakış açısını esas alan yeni bir dil ve perspektif inşa etme zorunluluğumuz söz konusudur. Eğitim alanı, doğası itibarıyla dinamik bir alandır. Bu dinamizmi dolayısıyla da sürekli bir değişimi öngörür. Bilimsel, pedagojik ve teknolojik gelişmeler, yenilenen ve dönüşen toplumsal ihtiyaçlar, küresel ve yerel düzeydeki farklılaşmalar, bireysel taleplerdeki çeşitlilikler. Bütün bunlar hayatın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da değişimi zorunlu kılmakta, bizi hep daha iyisini aramaya yöneltmektedir. Bu alandaki değişim taleplerine yanıt vermediğiniz zaman donar kalırsınız ve içinde bulunduğunuz çağı da ıskalarsınız. Bir atasözümüzde ifade edildiği gibi, 'durgun su kirli olur'. Biz ne ülkemizin durağanlaşmasına izin verebiliriz ne de eğitim sistemimizin kirlenmesine müsaade edebiliriz” diye konuştu.

 

Bakan Tekin, Maarif Modelini anlattı

Geçen ay itibarıyla uygulamaya giren ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ismini yeni müfredat programına da değinen Bakan Tekin, “Zeminini millî değerlerimizin ve bilimsel gelişmelerin oluşturduğu bu modelle ‘köklü geçmiş güçlü gelecek' anlayışı doğrultusunda eğitimde zamanın ruhunu yakalamayı hedefliyoruz. Beceri-hak ve gelişim temelli bir öğrenme sürecinin yanı sıra, erdem-değer-eylem çerçevesini haiz bütüncül bir yaklaşımla oluşturduğumuz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, tamamlanmış ya da bitmiş bir çalışma değil, eğitimin muhtevasına yönelik dinamik bir dönüşüm sürecidir. Bu dönüşüm süreci, gençlerimizin hem doğal ve fıtri gelişimini esas alan hem de pedagojik gereksinimlerini karşılayan zengin bir içerikten ve ihtiyaç duyulan her aşamada güncellenebilecek canlı bir müktesebattan beslenmektedir.

Bakanlığımızın bu perspektifle hazırladığı yeni maarif modeli akademik-sosyal-duygusal beceriler ve milli değerlerle harmanlanmış bir eğitim sistemini desteklerken, genel olarak teknolojiyi de bu sürecin merkezine yerleştiriyor. Dijital yetkinlikler ile Anadolu kültürü gibi geleneksel değerleri entegre ederek, öğrencilere 21. yüzyılın gerektirdiği teorik ve pratik becerileri kazandırmayı, ahlaki ve etik sorumluluklarımızı göz ardı etmeden teknolojinin eğitimdeki kullanım alan ve değerini artırmayı hedefliyor.

 

 "Selçuklu da bizimdir, Osmanlı da bizimdir, Cumhuriyet de bizimdir"

Müfredatta çocuklara, konunun tarihin başlangıcından itibaren bir bütünlük içinde verilmesini istediğini de dile getiren Tekin, "Yani Selçuklu da bizimdir, Osmanlı da bizimdir, Cumhuriyet de bizimdir. Biz şunu yapmak zorunda değiliz. Cumhuriyet'i seven insanlar, Osmanlıya karşı olacaklar, Osmanlıyı sevenler, otomatikman Cumhuriyet karşıtıdır. Bunun, bu ülkenin birliğine, beraberliğine atılmış en büyük fitne tohumlarından bir tanesi olduğunu düşünüyorum." dedi.

Açılış dersinin ardından Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Bakan Tekin'e hediye etti ve toplu fotoğraf çekimi yapıldı. Törenin ardından Bakan Tekin ve beraberindekiler Atatürk Üniversitesi'nin 700 metrekarelik alanda kurulu sergi ve matbaa periyodunun oluştuğu 'Hurufat Baskı Müzesi'nin açılışını yaptı. Bakan Tekin, daha sonra Dönüşte düzenlenen 16'ncı Uluslararası MEB Robot Yarışması'nın alanında giderek artan bir şekilde bir araya geldi.

Şeyma TAHİR


17.10.2024 16:25:27