Arka sokaklardan Avrupa'ya

Erzurum’da düzenlenen 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları’nda ilk kez tanıştıkları Curling sporu ile hayata bakışları değişen Erzurumlu gençler, o tarihte ekilen tohumların filizlenmesiyle günümüzde uluslararası arenada dev rakiplerine kafa tutuyor. Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kenan Şebin ile Prag’da görüşen Pusula Gazetesi Genel Koordinatörü Sevda Güneş, o gençlerin hikayesini yazdı. 

 

Günümüzde spor yalnızca insanların fiziki ve psikolojik açıdan güçlenmesi için sürdürülen faaliyetler bütünü olmaktan daha ileri gitmiştir. Spor sayesinde ahlaklı, sağlıklı nesiller yetiştirmek, gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak mümkündür. 

 

İşte buna en güzel örnek; Curling sporu ile temelleri Erzurum’da atılan şimdilerde ise uluslararası arenada başarı çıtasını her geçen gün yükselten milli takımımızın erkek ve kadın sporcuları.  
 
Gecekondudan uluslararası arenaya

 

Erzurum’da 2011 yılında düzenlenen 25. Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları, gecekondu mahallesinde yaşayan birçok gencin hayatını değiştirdi. 56 ülkeden 3 bin sporcunun katıldığı o büyük organizasyonda Erzurumlu gençler ilk kez Curling sporu ile tanıştı. 

 

 

Dağ Mahallesinde inşa edilen Türkiye’nin tek Curling Arena Salonu'nda bu sporun eğitimini alan gençler, Türkiye Curling Federasyonu’nun kurulmasıyla birlikte sokaklardan kurtularak başarı öyküleri yazmaya başladı.  Erzurumlu gençler, daha önce hiç bilmedikleri bir spor sayesinde başarıyı yakalayarak milli takıma kadar yükseldi.

 

Milli takımın tamamı Erzurumlu

 

Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da düzenlenen uluslararası turnuvada ay yıldızlı formayı giyme şerefine nail olan bu gençlerin başarı hikayelerine bizzat şahit oldum. Avrupa Şampiyonası öncesi düzenlenen hazırlık turnuvasına ülkemiz ile birlikte Çek Cumhuriyeti, İsveç, Norveç, Polonya ve İtalya’dan toplam 12 takım mücadele etti. 

 

 

Ahmet Çelik’in antrenörlüğünü yaptığı ve Kaptan Uğurcan Karagöz, Yardımcı Kaptan Haydar Demirel, Faruk Kavaz, Serhan Karagöz ve Mahsun Çelebi’den oluşan A Milli Erkek Takımımız, geçtiğimiz aylarda Estonya ve Letonya’da düzenlenen hazırlık turnuvalarını şampiyon olarak tamamladı. Prag’da da iyi bir performans gösteren A Millilerimiz, Avrupa Şampiyonası öncesi umut vadetti. 

 

Mustafa Said Erzeybek’in fizyoterapist görevini üstlendiği ve tamamı Erzurumlu olan millilerimizi, As Başkan Melike Ertekin hiçbir müsabakada yalnız bırakmıyor. Curling Milli Takımına bir yöneticiden ziyade adeta ablalık yapan Melike Hanım, sporcuların her türlü sorunu ile yakından ilgileniyor. 

 

 

Olimpiyatları kendine hedef olarak koyan Türkiye Curling Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Kenan Şebin ile bu sporun dünü ve bugününü konuştuk. 

 

2011 yılında Erzurum’da kaç Curling takımı vardı?

 

Curling’in başlangıcı Kocaeli’de oldu 20009 yılında. 2011 üniversite oyunlarından sonra Erzurum’da başladı. Tek bir galibiyetimiz bile yoktu o zaman üniversite oyunlarında. Tek takımla girildi bir kadın bir erkek. Ama şu an 100’ün üzerinde kulübümüz var. Yılda 800’e yakın müsabaka yapıyoruz. Milli takımlar hariç. 

 

Bu kulüplerin tamamı nerede? 

 

Kulüplerin tamamı Erzurum’da. Dağılım olarak da Ankara, Samsun, Trabzon, Muğla, Adana gibi illerde. Şimdi Kars’ta eklendi. Kars’ın hikayesi çok güzel bir konu. Kanal D’nin haber bülteninde Kars’ın Susuz ilçesinin Yol Üstü köyünde çocukların taş ve fırçalar ile donan suyun üzerinde Curling oynadığını gördük. Milli takım sporcularımız ile o köye gittik. O gün Kaymakam ile birlikte orijinal taş ve fırçalarla çocuklarla Curling oynattık. Sonra biz Kars’ta Curling başlattık. Şu anda iki ilçe arasında 1.lige yükselen 2 takım var. O çocuklar da var takımlarda tabii.

 

 

Siz de Erzurumlusunuz. Milli Takımda Erzurumlular var, bu size nasıl bir sorumluluk yüklüyor mu?

 

Aslında sorumluluk ile birlikte beklenti de artıyor. Ülke genelinde bu sporu insanlara yaygınlaştırmamız lazım. Rekabet olmaz ise bir aşamadan sonra başarı elde edemiyorsunuz. Bakın Amerika, Çin, İngiltere, Kanada ve İskoçyalı sporcular Erzurum’un çocuklarıyla mücadele ediyor. Yani bu küçümsenmeyecek çok büyük bir başarı aslında. Ama bu Türkiye geneli yayıldığı zaman eğitim kültür yönünden bir katkı sunacak milli takıma. Dolayısıyla bir de rekabet gelecek en önemlisi bu. Rekabet olduğu zamanda başarı kendiliğinden gelecek.

 

Türkiye’nin geneline bu sporu yaydığımız zaman dünyanın en iyi 3 ülkesi arasına girmekte bir engel yok yani.

 

Bu gençlerin Türkiye’ye kazandırdığı başarılar nelerdir? 

 

Gençlerde dünya şampiyonluklarımız var. Avrupa şampiyonluklarımız var büyüklerde. Erkeklerde özellikle. Kadınlarda dünya 7’ncimiz var. Avrupa’da 6’ncılığımız var. Bunlar çok önemli şeyler. Bu sene bizim olimpiyat kota yılımız. Bu sene eğer biz ilk 6’da ilk 7’de başarabilirsek dünya şampiyonasını direkt olimpiyata gidiyoruz. Gidemezsek eğer geriye kalan ülkeler arasında bir eleme daha yapacağız. Ona da gidemezsek bir eleme hakkımız daha var. Yani gitme olasılığımız çok yüksek bir aksilik olmazsa. 

 

Milli takımın tamamı eğitimli. Bu sizin Profesör olmanızdan mı kaynaklanıyor yoksa teşvik mi ediyorsunuz sporcuları

 

Bizim akademik camiada olmamızın bir avantajı var tabi. 2010 yılında ülkemizde Curling oynanırken biz bunun daha yaygınlaşması noktasında neler yapabiliriz diye bayağı bir kafa yorduk. O dönem üniversitede bu dersin olması lazım diye arkadaşlarımızla fikir birliğine vardık. Antrenör kurslarına, seminerlere giderek dersler aldık. Daha sonra bu dersi açtık üniversitede. Bugün hatta bir iki kadın takım antrenörümüz veya erkek sporcumuz, o dönemden geliyor. Dolayısıyla eğer ilk kademeden son kademeye kadar üniversitede yoksa sizin başarıdan söz etmeniz çok zor. Bizim Curling’ten gelen çocuklarımızı bir öğretmenden ziyade artık üniversitelere yerleştirmemiz lazım. Bilim sporda yoksa bir ayağınız eksik kalır. 

 

Pandemi sürecinde çocuklarımızın hepsine Yıldız Teknik Üniversitesinin katkılarıyla yabancı dil eğitimi verdik. Şimdi çocuklarımızın çoğu kendilerini ifade edebiliyorlar. Gittikleri ülkelerde iletişime geçebiliyorlar. Çünkü dünya ile entegre olamadığınız zaman eksik kalmış oluyorsunuz. Bu her alan için geçerli. 

 

 

Organizasyonlar o kadar önemli ki; Almanya Berlin Olimpiyatlarını yaptığı zaman 2. Dünya Savaşı’ndan çıkmış bir ülkeydi. İlk kez canlı yayınlanan bir olimpiyat yaptılar. Ve bütün savaştaki olumsuzluk imajını bir olimpiyatla hemen yok ettiler. Olimpiyatlarda madalya olarak hedeflerimize ulaşamamış olabiliriz ama spor adamı olarak konuşuyorum, Türk spor tarihinin bence en başarılı organizasyonu temsil ettiğimizi söylüyorum. İşte atıcılıktaki Yusuf kardeşimizin bir duruşu belki Turizm Bakanlığının milyon dolar harcasa bu kadar tanıtımı olmazdı. Bu da sporun güzel tarafı. 

 

Bakanlığa ya da topluma Curling’i anlatmak noktasında zorluk çekiyor musunuz? Ya da destek alıyor musunuz?

 

Bakanlığımızın bize inancı çok sonsuz gerçekten. Kış sporunda Curling ve short track’ta başarı geleceğini herkes biliyor. Ancak bu noktada sanki Türkiye’de bir gelenek var; siz başarılı olun sizin önünüz açılır gibi bir imaj var. Bu imajı bu inancı bizim yıkmamız lazım. Bu noktada evet bütçesel olarak devletimiz gerçekten ciddi bütçeler ayırıyor spora.  Ama bizim başarı getirmemiz lazım. En azından bir olimpiyata gittiğimiz zaman ben inanıyorum ki bugün 4 tane salon varken 50 salona çıkma ihtimali var. 

 

Bakın yüzmede Türkiye’nin hemen hemen her yeri bitti ilçelere havuzlar yapılmaya başlandı.  Cimnastik sporunda hakeza öyle. Devlet neredeyse her ilçeye tesis yapıyor. Alınan başarılar ortada. Dolayısıyla bizde de ufak bir başarı geldiği zaman önümüzün önünün açılacağına eminim. Ama keşke bunun önü bu başarılardan önce açılmış olsa.

 

Olimpik ölçülerde bir tane Erzurum’da var tesis. Ankara ile Kocaeli’de buz hokeyi ve buz pateni salonunda çalışıyoruz. Dünyada hiç örneği olmayan bir şey. Buz hokeyi ile buz pateni yapıldığı bir salonda Curling’nin gelişmesi mümkün değil yani. Curling’in yapısına aykırı bir şey bu. 

 

 

Spor bir ülkenin tanıtımı noktasında kalkınması noktasında bir eğitim kadar şart. Eğitim ile spor baş başa gitmesi gerekiyor. Eğer bir ülkede spora yatırım yapılmıyorsa, sokakta insanlar eşofmanla gezmiyorsa, şortla koşmuyorsa, spor salonunu doldurmuyorsa o zaman hastaneler ve hapishaneler dolar. 

 

Kenan Şebin’in hedefi nedir?
Kenan olarak bütün hedefim 3 takımı olimpiyatlara katmak.  Olimpiyatlara gittikten sonra Kenan Şebin olsa da olmasa da artık bu çocuklar bu işi gelecekte çok iyi yönetecekler. Çünkü biz kurumsal yapıyı çok iyi oluşturduk. Altyapısını çok iyi kurduk. Bu saatten sonra biz artık bu emaneti bu çocuklara teslim etmek istiyoruz. Sporculuk yapan çocuklarımız antrenör olacak antrenörlük yapan arkadaşlarımız yönetici olacaklar ve sporu alıp götürecekler. 

 

Takımla birlikte yurtdışına gidiyorsunuz, turnuvalarda özel maçlarda ekibi yalnız bırakmıyorsunuz. Aileniz ne diyor bu işe, şikayet ediyor mu? 

 

Eşim daha önceki mesleğinden dolayı o da çok yoğundu. Yurtdışı yurt içi seyahatleri çok yoğundu. Bazen çocuklarım büyük oğlum hem annesiz, çoğu yerde babasız büyüdü. Şimdi küçük bir oğlumuz var o şimdi gerçekten özlüyor beni. Biz kendimizi bu alana adadık. Bayrağımızı en iyi yerlere taşıma noktasında gerekirse mesleğimizden de ayrılırız.

 

Şuan ailemin de çok büyük desteği var. Yol arkadaşlarımın da çok büyük desteğiyle biz bu işe baş koyduk. Ya başaracağız ya başaracağız. Ülkemiz buna çok ciddi kaynaklar aktarıyor. Bu gençler çok iyi çocuklar, çok temiz çocuklar. Çok edepli çocuklar çok ahlaklı çocuklar. Biz şu an dünya ile mücadele ediyoruz. Kızlarımız dünyanın ilk 10 sıralamasında. Bu çok onur verici bir şey. Erzurum’un mağdur aileleri gelmiş Çin ile Amerika ile mücadele ediyor. Daha bundan güzel ne olabilir? Dolayısıyla bunların fedakârlığı çok fazla. Biz onlara abilik yapıyoruz, kardeşlik yapıyoruz, hocalık yapıyoruz. İnşallah bu ülkenin vermiş olduğu öz kaynaklar ile emeklerimizin karşılığını bu çocuklar almış olur.

 

Fotoğraflar : Cihat İncesu

 

Sevda Güneş İncesu


15.11.2024 15:48:52