AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Şimdi bir şey söyleniyor, yalan olduğu ortaya çıkıyor, önüne koyuluyor, hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlar. Yalanı tekrarlayarak sonuç alabileceklerine dair bir yaklaşım içindeler. Bunu son derece tehlikeli buluyorum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan AK Parti MYK toplantısı sonrasında gazetecilere açıklama yapan Sözcü Ömer Çelik, Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite eğitimi görecekleri ve oyuncak silahlarla ilgili yapılan haberler ile Merve Kavakçı’nın kızı Fatma Kavakçı ile ilgili sosyal medyada yapılan linç girişimine ilişkin konuştu. Katarlı öğrencilerin tıp fakültelerinde sınavsız öğrenim görebilecekleri ve oyuncak silahlarla ilgili habere ilişkin soruya cevap veren Ömer Çelik, “2 yıl, 2,5 yıl öncesine kadar bile bu tip bir şey söz konusu olduğunda, CHP’de bir yanlışlık yapıldığında geçen dönemlerde CHP’de özür dileyebilen özgüvenli, daha demokrat kimseler zaman zaman olabiliyordu.
Şimdi bir şey söyleniyor, yalan olduğu ortaya çıkıyor, önüne koyuluyor, hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlar. Yalanı tekrarlayarak sonuç alabileceklerine dair bir yaklaşım içindeler. Bunu son derece tehlikeli buluyorum. Bu kadar yaşı olan bir parti, ana muhalefeti temsil eden bir parti, bu haber yalan bir haberdir. Bu haberin yalan olduğu ilgili site tarafından ortaya konulduktan sonra bile ‘evet öyle yapılmış ama biz bunu söylemeye devam ediyoruz.’ Argümanınızın yalan olduğu ortaya çıktı. Siyasetçinin en önemli görevi topluma doğruyu söylemek” diye konuştu.
Ömer Çelik, “Anladığım kadarıyla seçmece davranmak istiyorlar. Örneğin, ne kadar zulüm yaparsa yapsın Esad rejimi ile muhabbetli bir ilişki geliştirmek istiyorlar ama Türkiye’ye yatırım yapsa bile Katar’a karşı bir husumet politikası ortaya koymak istiyorlar. Bende diyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarlarını düşünelim. Buradaki seçmece mantık vahim bir mantıktır” ifadelerini kullandı.
Oda TV’nin haberine ilişkin de konuşan Ömer Çelik, “Geçmiş zamanlarda Türkiye’de büyük krizler çıkartıldı bu tip yanlışlıklar yüzünden. Basın demokrasinin dördüncü kuvveti olmakla vesayetin birinci kuvveti olmak arasında çok gidip gelmiştir Türkiye’de. Bir zamanlar Türkiye’deki vesayetin birinci kuvveti basındı. Bu kadar kolay suçlayıcı bir haber nasıl yapılıyor? Özür dilenmesi lazım” şeklinde konuştu.
“Linç yapma konusunda ne büyük bir iştahları varmış”
Merve Kavakçı’nın kızı Fatma Kavakçı’nın NATO Liderler Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tercümanlık yapmasından sonra sosyal medyada linç edilmesine ilişkin soruya cevap veren Çelik, “Fatma Kavakçı, o yaptığı işi yapmaya hem CV’si hem eğitimi hem de kişisel nitelikleri açısından son derece yeterli bir arkadaşımız. Cumhurbaşkanımızın yanında Cumhurbaşkanımıza hizmet ediyor. Cumhurbaşkanımız da açıkladı, yaptığı işe hakimiyeti yabancı devlet başkanları tarafından da taktir gören bir arkadaşımız. Fatma Kavakçı ve kardeşi çocukluğundan beri linç kampanyasına uğruyor.
Bu linç kampanyası yapanların, bu çocuklara, annelerinin, kendilerinin kılık kıyafeti üzerinden linç yapma konusunda ne büyük bir iştahları varmış. Bu nasıl bir nefretmiş ki, nesiller değişiyor nefret duyguları bir türlü değişmiyor. İnsanda biraz vicdan olsa, biraz izan olsa, genç bir kızı yaptığı işin niteliğini bilmeden, eğitimini bilmeden, üstelikte büyükelçi sıfatını geçmişte taşıyan bir milletvekili yapıyor bunu. O arkadaşımız yaptığı işin niteliklerine haiz ve devletimize hakkı ile hizmet eden arkadaşımızdır. Linç kampanyasına nesilden nesle, anneden kızlarına doymayanların vicdansızlığı etiketleri olarak kendilerine aittir” dedi.
“Siyasi mücadeleyi siyasi rekabet düzeyinde ele almak lazım”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Milli güvenlik sorunu haline gelmiştir” sözlerinin hatırlatılması üzerine Çelik, “Türkiye’deki bir siyasi partinin devletin Cumhurbaşkanına karşı ‘milli güvenlik sorunu’ ifadesini kullanması şuursuz bir ifadedir, yakışıksız bir ifadedir. İster beğenin ister beğenmeyin, bahsettiğiniz makam Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet başkanlığıdır. Onu mille güvenlik sorunu olarak nitelediğin andan itibaren kendi görev yaptığınız zemindeki meşruiyet alanına da zarar vermiş oluyorsunuz. Siyasi mücadeleyi siyasi rekabet düzeyinde ele almak lazım. Siyasi husumet düzeyine getiren aslında kendi meşruiyet alanını zedeler” açıklamasında bulundu.
28.06.2021 20:56:23