Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, asgari ücretin enflasyona etkisine ilişkin, “Enflasyona talep tarafından yönetilebilir bir etki kalacak diye düşünüyoruz. 1,5 puanlık etki, bu asgari ücretin etkisi olarak özetlenebilir” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “2016 Yılında Para ve Kur Politikası” konulu basın toplantısı düzenledi. Başçı, “Bankacılık sektörünün yurt dışı borçlarının ağırlıklı ortalama vadesi uzamaktadır. Bu vade uzayarak şuanda 50 ayın üzerinde bir noktaya geldi. Daha uzama eğilimi var. Döviz rezervleriyle ilgili olarak da olumlu bir gelişme. BOTAŞ’ın MB hazine aracılığıyla ihtiyacının önemli bir kısmı, gerekli görülen kısmı karşılanmaktaydı. Geçen senenin kış aylarına göre baktığımızda sadece ve sadece petrol fiyatlarındaki düşüşün gecikmeli etkileriyle oradaki talep yarı yarıya düştü. Mart ayından itibaren BOTAŞ’tan gelen döviz talebinin gerçekten daha da azalacağını tahmin ediyoruz. Çok büyük ihtimalle gelecek senenin ilk çeyreğinden itibaren döviz rezervlerinin kendisinde de artış görebiliriz. Döviz rezerv artışı da 2016 yılının ilk çeyreğinin sonundan itibaren söz konusu olabilir” diye konuştu.

“AVRUPA 1-1,5 BİLE BÜYÜSE BİZİM İHRACATIMIZ ONDAN ÇOK DAHA FAZLA MİKTAR OLARAK ARTIYOR”

Cari açık trendinin iyileşmesinin arkasındaki faktörleri sayan Başçı, “2015 yılından itibaren iyi haber gelmeye başladı. Artık Türkiye’de hane halkının geliri borcundan daha hızlı artmaya başladı. Bu da finansal istikrar açısından sağlıklı bir gelişme. Cari açığa da kesinlikle olumlu yansıyor. Petrol fiyatlarında belirgin bir düşüş oldu. 2016 yılı boyunca cari açığı düşürücü yönde etki yapmaya devam edecektir. Avrupa 1-1,5 bile büyüse bizim ihracatımız ondan çok daha fazla miktar olarak artıyor. Bu faktörlerin birleşimi sonucunda iyileşme başladı. Gelecek sene devam etmesini bekliyoruz 2016 yılında. Çok büyük ihtimalle cari açıkla ilgili kaygılar geride kalmış olacak diye söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“1,5 PUANLIK ETKİ BU ASGARİ ÜCRETİN ETKİSİ OLARAK ÖZETLENEBİLİR”

Toplantıda gazetecilerin sorularını da cevaplayan Başçı, asgari ücret görüşmesinin sürdüğü hatırlatılarak, yılbaşı itibariyle bin 300 lira olacağı konusunda bir irade söz konusu olduğunu ve bu rakamın 2016 yılı enflasyonuna yansımasının nasıl olacağı sorusuna, “Asgari ücretle ilgili bazı konular netleşti. Netleşmeyen bazı konular var. Çok büyük ihtimalle Ocak ayının başından itibaren bin 300 zikredildi, çalışanların eline geçen kısmı. Bu konuyla ilgili talep analizini yapabiliyoruz. Tüketim harcamalarının gayrisafi hasıla içerisindeki payı belli. Tüketim harcamaları içerisinde ücretlerin payı belli. Dolayısıyla ücretler içerisindeki asgari ücretin payı belli. Onun diğer ücretleri nasıl etkileyeceğine dair bir hesap yapılabiliyor. Bunların hepsini yaptığımızda buradan toplam talebi arttırıcı bir miktar etki hesaplanabiliyor. Biz onu tek başına değil, onunla ilave olarak hane halkının borcundaki artış hızıyla da bunu ele almak durumundayız. Asgari ücretli için gelirler yüzde 30’a yakın artarken, harcamalar, borçlanma hızı yüzde 10’un bile altında bir seviyeye geldi. Oradan da toplam tüketim talebini dengeleyecek bir etki gelecek. Enflasyona talep tarafından yönetilebilir bir etki kalacak diye düşünüyoruz. Aslında normalde biz 5 tavsiye ederdik hükümete orta vadeli programda. 2016 yılı için 5’i veya 5,5 koyalım derdik. 6,5 konusunda razı olduk. 1,5 puanlık etki bu asgari ücretin etkisi olarak özetlenebilir. Bu yönetilebilir etki olarak gözüküyor” yanıtını verdi.

“BU AY İÇİN MEYVE SEBZE FİYATLARI ÜZERİNDEN ENFLASYONU DÜŞÜRÜCÜ BİR ETKİ BEKLİYORUZ”

Enflasyonun 2016 yılında daha düşüş trendine gireceği belirtilerek, son dönemde Rusya ile yaşanan krizle birlikte Türkiye’den malların alımına yönelik ambargonun uygulanmasıyla birlikte enflasyonun da Rusya’da artacağı ve bunun Türkiye’deki yansımasının sorulması üzerine Başçı, bu konuda ekonomiyle ilgili Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in yetkili olduğunu belirterek, “Bu ay için enflasyon üzerinde meyve sebze fiyatları üzerinden enflasyonu düşürücü bir etki bekliyoruz” dedi.

“(300 MİLYAR DOLARLIK PARA ÇIKIŞI) BAHSETTİĞİNİZ RAKAM BİR KURULUŞUN YAPTIĞI BİR PROJEKSİYON”

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in küresel para politikalarında normalleşme süreciyle alakalı açıklaması hatırlatılarak, gelişmekte olan ülkelerden 300 milyar dolarlık para çıkışının yaşanabileceğinin, bu konuda simülasyon hazırlanıp hazırlanmadığının sorulması üzerine Başçı, şunları kaydetti:

“İki kanaldan düşünecek olursak bir portföy tarafı var. Birde borçlanma kanalı var. Borçlanma tarafı sorunsuz bir şekilde devam etti, hem Türkiye’de hem diğer gelişmekte olan ülkelerde o kanal çalıştı. Portföy tarafında ise nette çıkış var, yatay ve dalgalı bir seyir izliyor. Buraya ilave olarak yeni bir unsur geldi. Petrol satan, petrol üreten ve petrol ihraç eden ülkeler. Onların da gelirleri çok düştü yakın zamanda. Bahsettiğiniz rakam bir kuruluşun yaptığı bir projeksiyon. O projeksiyon gerçekleşir mi gerçekleşmez mi izleyip görmemiz gerekir. Biz her duruma karşı hazırlıklı olmalıyız o duyguyu vermek için. Piyasada herhangi bir aksama görürsek Merkez Bankası diyor ki ben buradayım. Bankacılık sisteminin arkasındayım. Her durumda MB’nin desteğini arkanızda hissedebilirsiniz. Türk bankacılık sistemine biz bu mesajı net bir şekilde 18 Ağustos’ta veriyoruz. Bu dokümanda onun detayları var.”

“TAMAMEN MB KANUNU’NDAKİ İFADELERLE UYUMLUDUR”

Hükümet programında MB ile bölümünde bağımsızlık ve para politikasının diğer programlardan ayrı olarak çıkartılmasının ve son günlerde bankacılık sektöründen MB Yasası’nın değişmesi yönünde görüşlerin gündeme gelmeye başladığıyla ilgili soruya Başçı, “Haziran’da yapılan seçimlerden önceki seçim bildirgelerine baktım. Bütün siyasi partilerin bu konuda beyanları var seçim bildirgelerinde. Daha sonra Kasım seçimlerinde var. Daha sonra da hükümet programı var. Bunların üçü tamamen aynı. Aslında teknik olarak araç bağımsızlığını tarif ediyor. Tamamen MB Kanunu’ndaki ifadelerle uyumludur. Orada herhangi bir değişiklik yok diye düşünüyoruz” karşılığını verdi.

“HÜKÜMETİN MUTLAKA BURADA SÖZÜNÜN OLMASI GEREKİR”

Kanunda görev sürelerinin tanımlandığını ve orada 5 yıl konulduğunu, banka meclisi üyeleri için ise bu sürenin 3 yıl olduğunu anlatan Başçı, “AB ile iyi haber. Zannedersem Pazartesi günü 17. fasıl müzakerelere açılacak. 17. fasıl içerisinde çok kolayca yapabilecek iki tane madde var. Onların bir tanesi banka meclisi üyelerinin görev sürelerinin 3 yıl değil de 5 yıl olması ve aynı Merkez Bankası başkanı ve yardımcısı gibi hükümlere sahip olması. O belirtilen AB ile uyumsuzluk. Avrupa Merkez Bankası kendi enflasyon hedefini kendisi belirliyor. Türkiye’de enflasyon hedefi hükümetle birlikte belirleniyor, MB tarafından açıklanıyor. Onun da MB’nin kendisi tarafından belirlenmesi gerektiğini AB söylüyor. Burada çok acele etmeye gerek yok. Hükümetin mutlaka burada sözünün olması gerekir. Hükümetle ortak belirlenmesi mutlaka gerekir görüşündeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

“FED EĞER BİR ARTIŞ YAPARSA BİZDE HEMEN ERTESİ GÜN DAHİ BU UYUMU SAĞLAYABİLİRİZ”

“Nasıl iyi zamanlarda Merkez Bankası bankalara daha nispeten dengeleyici yönde önlemler aldıysa şimdi nispeten zorlu zamanlarda da destekleyici yönde tedbirler alıyor” diyen Başçı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Zorunlu karşılıklara ödediğimiz faiz oranlarında kademeli bir şekilde artırımlara gittik. Yabancı parada da bunu FED’in kararından sonra hemen arttırabilecek durumdayız. FED eğer bir artış yaparsa bizde hemen ertesi gün dahi bu uyumu sağlayabiliriz. Öyle açıklanmış bir politikamız var.”


09.12.2015 13:19:00