7 yıl sonra gecikmeli adalet

Antalya'da 2009 yılında uyuşturucu madde verilip tecavüze uğradığı belirlenen 16 yaşındaki Sezgi Kırıt'ın ölümüyle ilgili 7 yıl sonra yargılanan 3 sanık hakkında tutuklama kararı verildi. Karar, duruşmayı takip eden kadın örgütleri ve Sezgi'nin yakınları tarafından alkışlarla karşılandı. Sezgi'nin katil zanlılarının ifadeleri ise kan dondurdu.

Antalya’da 2009 yılında kaybolduktan 15 gün sonra Isparta’da ormanlık alanda cesedi bulunan 16 yaşındaki Sezgi Kırıt’a uyuşturucu madde verdikten sonra tecavüz edip öldürdükleri iddia edilen O.K. (26) ve M.M.K. (35) ile onlara yardım ettiği öne sürülen M.M.K.’nın annesi E.K., (53) 7 yıl sonra hakim karşısına çıktı. Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Sezgi’nin annesi Hanife Kırıt, babası Hasan Kırıt, ablası Sevgi Kırıt, sanıklar E.K., O.K. ve başka bir suçtan tutuklu bulunan M.M.K. ile iki tarafın avukatları katıldı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile çok sayıda kadın örgütü de davaya müdahil oldu.

“Zorla birlikte olmadım”
Duruşmada suçlamaları reddeden O.K., Sezgi Kırıt ile aynı işyerinde çalıştığı bir arkadaşı aracılığıyla internette tanıştıklarını söyledi. Kendisini 22 yaşında ve Sevgi isminde tanıtan Sezgi ile MSN’de bir süre sohbet ettiklerini anlatan O.K., “Bana ‘Uyuşturucu bulabilir misin?’ diye sordu. Yanımdaki arkadaşım ‘bende biraz var’ dedi. Ben de ‘Buluruz’ dedim. Akşamüzeri buluştuk. Bana evden kaçtığını ve kalacak yeri olmadığını söyledi. Motosikletle alıp aynı işyerinde çalıştığım A.K.’nin evine gittik. Evde A.K.’nin ablası E.K. ve yeğeni M.M.K. ile yaşlı bir teyze vardı. Bir süre oturup bira içtik sonra yatmak üzere Sezgi ile birlikte başka bir odaya geçtik. Sezgi benim yanıma yattı ve rızasıyla birlikte olduk. Cebimdeki uyuşturucu yırtıldığı için kullanmadı. Ben zaten uyuşturucu kullanmıyorum. Zorla birlikte olmadım” dedi.

“Polise kadar gitmiş”
Sabah uyandığını ve işe gittiğini söyleyen O.K., “Saat 10.00 sıralarında A.K. aradı. Sezgi’nin öldüğünü söyledi. Bende şaka yaptığını sanıp telefonu kapattım. Sonra yine aradı yanımdaki iş arkadaşımla birlikte apar topar eve gittik. Vücudu katılaşmıştı. Soğuktu. Öldüğünü anladık. Ambulansı ve polisi aramak istedim ama M.M.K., ‘Cezaevinden yeni çıktım, başka bir suçtan aranıyorum’ diyerek beni engelledi. Sonra A.K., ile birlikte bir araba kiralayıp cesedi valize koyduk ve ıssız olduğu için Isparta’ya götürmeye karar verdik. Bu sırada E.K., cesedi silip, temizlemiş. Isparta’da Gönen’de patika bir yola girip cesedi yüzüstü bıraktık. Üzerinde bizden kıl, tüy kalmasın diye kıyafetlerini falçatayla kestik. Eşyaları alıp ayrıldık. Daha sonra polise anlatmayı düşündüm, bir kere karakolun önüne kadar gittim ama benden bilinir diye korktum anlatamadım. Sezgiyle benden başka ilişkiye giren olmadı. Döven de olmadı. Cesedindeki izler nasıl oldu bilmiyorum, ben bırakırken hiçbir şey yoktu” diye konuştu.

“Bezle kollarını sildim”
Duruşmada savunmasını yapan E.K. da Sezgi’nin O.K. ile birlikte kendisinin de kaldığı kardeşi A.K.’nin evine geldiğini belirterek şunları anlattı:
“Akşam erken saatlerde televizyon izlerken uyuyakaldım. Uyanınca sohbet ettiklerini gördüm. Gidip odama yattım. Sabah A.K. ve O.K. işe gidiyorlardı. Seslerine uyandım. Bana o kız uyuyor daha sonra uyandırır gönderirsin dediler. 1-2 saat sonra kahvaltıya kaldırmak için odasına girdim. Elimle dürttüm ama ses gelmedi. Soğuktu. Kalbini dinledim nefes almadığını fark ettim. A.K.’yi arayıp kızın öldüğünü söyledim. Oğlumun sabıkası olduğu için polisi aramalarını istemedim. Kızı yıkamadım sadece dokunduğum için parmak izim olabilir diye bezle kollarını sildim.”

“Sabah odaya girdiğinde öldüğünü fark ettik”

Uyuşturucu suçundan cezaevinde tutuklu bulunan M.M.K. ise duruşmadaki ifadesinde suçlamaları reddetti. Çocukluğundan beri uyuşturucu kullandığını ifade eden M.M.K., “Eve geldiler. Kız bana evden kaçtığını ve uyuşturucu kullandığını söyleyip ‘abi’ diye hitap edince içim parçalandı. Onlar odaya gidince ben de uyudum. Sabah annem kahvaltı için kaldırdı. Kızı da kaldıracaktı ama odaya girince öldüğünü fark etti. Ölüm sebebini bilmiyorum. O.K.’nın cinsel ilişkiye girdiğini duyunca kızdım. Cezaevinden yeni çıkmıştım. Aranıyordum. Beni karıştırmayın diyerek evden ayrıldım” dedi.

“İfadeler çelişkili”
Sanıkların emniyette verdikleri ifadelerle duruşma salonundaki ifadelerinin çelişkili olduğunu söyleyen Kırıt ailesinin avukatı Sibel Önder ise “Sezgi kesinlikle uyuşturucu ve alkol kullanan bir kız değildir. Jandarma tarafından hazırlanan olay yeri raporunda kolunda iğne izine rastlandığı belirtilmiştir. Mehmet’in kendi kullandığı uyuşturucuyu Sezgi’ye enjekte ettiğini düşünüyoruz. Otopsi sonucunda Sezgi’nin dilinde ısırık ve boğazında delikler olduğu ortaya çıktı. Aldığı uyuşturucuya vücudunun verdiği reaksiyon nedeniyle nefes alamayan Sezgi’nin dilini ısırdığını tahmin ediyoruz. Boğazındaki delikler de nefes almasını kolaylaştıracak müdahalede bulunulduğunu gösteriyor. Adli Tıp raporunda ayrıca O.K. ile birlikte başka kişilere ait sperm örnekleri bulunuyor” diyerek sanıkların tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, sanıkların kaçma, delilleri karartma ve tanıkları etki altına almaları ve kuvvetli suç şüphesi ile 3 sanığın tutuklu yargılanmasına karar verip duruşmayı 9 Eylül tarihine erteledi.

“Çok mutluyuz”
Kırıt ailesinin avukatı Sibel Önder, duruşma çıkışı yaptığı konuşmada: 
“Bugün Sezgi’nin günüydü. Duruşmamızın ilk celsesi tamamlandı. Derneklerinde müdahillik talepleri kabul edildi. Mahkeme heyeti 3 sanığında tutuklanmasına karar verdi. Çok mutluyuz. Artık Sezgi’nin güçlü bir sesi var. Bu cinayete bir başlık koyamıyoruz. 15 yaşındaki bir kız çocuğunun üzerinde adam olduğunu düşünen erkeklerin insanlıktan çıkan canavara dönüşünü anlatmak istedik. En az bir kadın öldürüldüğü Türkiye’de kadın, üçüncü sayfa haberlerinin hızla gündemden düştüğü bugünlerde kadın cinayetlerinin önüne geçilebilmesi için ve cezai yaptırımları ses getirilmesi adına hep 15 yaşında kalacak Sezgi için ve tüm kadınlar için mücadelemiz devam edecektir. Biz kadınlar tek yürek olsa bile adalet bize yardım etmelidir” ifadelerine yer verdi.

“Sezgi artık biziz”
Türkiye’de 2010-2015 yıllarında bin 494 kadının öldürüldüğünü dile getiren Önder, “2016 yılının ilk 3 ayında sadece 94 kadın öldürüldü. Tecavüz, taciz ve şiddet verilen cezalar pesbembe balonlarla ve masumlaştırılarak, iki kravat ve ellerin öne bağlanarak cezalar hafifletildi. Kadın katilleri normalleşiyordu. 7 yıllık savaşım bugün ses getirdi. Bu süreci tamamlandıktan sonra en son alan savcımız Murat Kaya’ya teşekkür ediyoruz. Ve bize destek veren tüm kadın federasyon ve derneklerine teşekkür ediyoruz. Sezgi artık biziz” dedi.

Kırıt ailesinin hüznü ve mutluluğu bir arada yaşadığını dile getiren Önder, “Adalet yerini buluyor. Dava 9 Eylül saat 13.40 ertelendi. Duruşmaya 3 zanlı tutulu olarak gelecek. Bu tarihte kararın çıkmasını bekliyoruz” dedi.

“Abla Sevgi Kırıt’tan mektup”
Kardeşinin cinayetinin aydınlatılmasında büyük çaba sarfeden Sevgi Kırıt, yazılı olarak gönderdiği mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Canımız caniliğe kurban gideli tam 7 yıl oldu. İlk günler acımızı bile yaşayamadık. Mezarı bile bize uzaktı. Kafamızdaki sorular da cabası. Isparta’daki ön otopside kardeşimin bir hayat kadınıyla karıştırılmasından ötürü üstün körü yapılan otopsi ile kimsesizler mezarlığına defnedilmiş. Hayat kadını bile olsa böyle bir yaklaşım bunu yapanları ne kadar insan kılar bilemiyorum. Yapılan muamelenin sonucunda yaşadıklarımızın bedelini yine biz ödedik. Vicdanları rahat uyuyabiliyorlar mı acaba?”
Avukatları Sibel Önder’le tanışmalarının ardından umutlarının daha da güçlendiğini kaydeden Sevgi Kırıt, “Dava sürecinde 3 kez daha otopsi raporu boş geldi. Umudumu kaybetmeye başlamıştım. Adalete olan inancım tükenmeye başlamıştı. Ama avukatımız, ‘Umudunu kaybetme geç de olsa kazanacağız, hak ettiklerini bulacaklar’ dedi. 7 savcıya tek tek dert anlattık. Bizi dinleyen de oldu dinlemeyen de. Katiller dava bitti suçsuz diyerek normal hayatlarına döndüler. İş arkadaşları Emine vicdanım rahat dedi. Ali yeniden evlendi bir kızı oldu. Mutlu yine suç işlemeye devam ederek hapse ara ara girip çıktı. Osman hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam etti. Onlar bitti sandı ama biz avukatımızla gece gündüz ne yapabiliriz diye çalmadık kapı bırakmadık. Çok savaştık, yılmadık. Biz ailecek acıya alışmayı değil, katlanmayı öğrendik. Her şey ortadayken karar mercii de gerekeni yapacaktır” ifadelerini kullandı.

“Kadem davaya müdahil oldu”
Davaya KADEM adına müdahilliği kabul edilen avukat Fatma Kaptanoğlu, “Bu tarz davalarda müdahillik talebimizin kabul edilmesi umut verici. Artık hakimlerin, yargının bakış açısının değiştiğini görüyoruz. Biz burada kadına yönelik şiddetle mücadele olan KADEM adına katıldık. Müdahillik dilekçemizi sunduk. Artık davaya katılıyoruz. Eylül’deki duruşmada bu alanda olmaya devam edeceğiz” dedi.


13.07.2016 18:18:00