AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında AK Parti Genel Merkezinde gerçekleştirilen MYK toplantısı sonrası açıklamada bulundu. Çelik, CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz’ün, Amerikan Alman Marshall Fonu (GMF) adlı düşünce kuruluşunun “Türkiye’nin 2021’de Dış Politika Öncelikleri: Ana Muhalefet Partisinden Bir Bakış” başlıklı online panelinde yaptığı skandal konuşmaya ilişkin değerlendirmede bulundu.
“Türkiye’nin S-400’leri neden aldığı belli”
Yeni seçimden çıkmış bir devlet başkanından ‘demokrasi’ talep etmek gibi bir yaklaşımın son derece yanlış olduğuna dikkat çeken Çelik, “Demokrasi bir mal değildir, bir ithal ürünü değildir. Türkiye demokrasisi için bedel ödemiş, başbakanını, bakanlarını şehit vermiştir. Milletimiz en son 15 Temmuz darbe girişiminde demokrasisine nasıl sahip çıktığını, demokrasisi konusunda, milli iradesi konusunda ne kadar kıskanç olduğunu bütün dünyaya göstermiştir. Bununla da kalmıyor aynı zamanda iktidara geldikleri zaman S-400’leri iptal edeceklerini söylüyorlar. Türkiye’nin S-400’leri neden aldığı belli. Suriye, PKK/PYD, DEAŞ kaynaklı terör tehdidi karşısında hava savunma sistemimizin pekişmesi gerekiyor.
Müttefiklerimizden Patriot almak istedik, satmadılar. Türkiye’nin hava savunma sistemi için bu ihtiyacı acilen tedarik etmesi gerekiyordu, uygun şartlar Rusya tarafından verilince bu gerçekleşti. Halen de söylüyoruz, Patriot verilirse almaya hazırız diye. Ama Türkiye’nin içinde bir parti çıkıyor, biz iktidara gelirsek S-400’leri iptal edeceğiz diyor. Peki, Türkiye’nin hava savunma sistemi ne olacak? Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları ne olacak? Bu kes kopyala yapıştır siyasetidir. Bu bir tercüme siyasetidir. Tamamen ithal ikameci bir siyaset anlayışı ile demokrasiyi bir mal gibi görüp bir yerden bir yere ithal edebileceklerini sanıyorlar.
Bir siyasi partinin tarihine böyle bir bilinçsizlik, demokratik açıdan saygısızlık, ahlaki açıdan böyle bir kabul edilemezlik keşke geçmeseydi. Bu açıklamayı yapan arkadaşımız, bunu düzeltmek yerine çıktı bizim eleştirilerimizin kötü niyetli bir değerlendirme olduğunu söyledi. Bu mantıktan ve kendini ifade etme kabiliyetinden yoksun bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin demokrasisi bir müzakere konusu değildir, Türkiye’nin güvenliği bir pazarlık söz konusu değildir”
Çelik, yeni yönetimden, PKK/PYD terör örgütüne tırlar dolusu verilen silahların toplanmasının ve PKK/PYD terör örgütüne yönelik eğitim çalışmalarının sona erdirilmesinin talep edilmesi gerektiğini ifade etti. FETÖ terör örgütünün, aynı DEAŞ terör örgütüne yapılan muameleye tabi tutulması gerektiğinin de söylenmesi gerektiğini ifade eden Çelik, “Oradaki FETÖ faaliyetlerine göz yumulması, terör örgütü liderinin orada barınması gibi hususların bizim demokrasimize tehdit oluşturduğunu, dolayısıyla bizimle demokratik dayanışma içerisinde olanların yapması gereken ilk şeyin DEAŞ terör örgütüne ne yapılıyorsa FETÖ terör örgütüne aynı şeyi yapmaları gerektiği ifade edilmeliydi. Ama bunun yerine ‘biz iktidara gelirsek S-400’leri iptal edeceğiz’ diyorlar. Türkiye’nin demokrasi bir müzakere konusu değildir, Türkiye’nin güvenliği bir pazarlık söz konusu değildir” dedi.
“Bu ambargoyu delen taraf Türkiye değildir. Tam tersine Türkiye BM’nin destek verdiği meşru yönetime destek veriyor”
Doğu Akdeniz’de Libya’nın 200 kilometre kuzeyinde Rosaline A isimli bir Türk kargo gemisinin Alman Hamburg fırkateyni tarafından durdurulması ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Alman askerlerinin arama yapmasını kınayan Çelik, “AB tarafından yürütülen İrini Harekatı çerçevesinde bir gemimize çıkılarak Alman savaş gemisi tarafından yapılan aramayı şiddetle protesto ediyoruz. 22 Kasım’da Hamburg isimli Alman savaş gemisi burada hiçbir nezaketi gözetmeksizin Ambarlı Limanı’ndan Misurata’ya boya ve insani yardım malzemesi taşıyan gemiye müdahale etmiştir.
Çeşitli şekillerde bu müdahaleyi meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Fakat şu net bir durumdur. Burada herhangi bir şekilde bu ambargoyu delen taraf Türkiye değildir. Tam tersine Türkiye BM’nin destek verdiği meşru yönetime destek veriyor. Hafter yönetimine destek verenler, onların kimler olduğu bellidir, oradaki İrini Harekatı çerçevesinde faaliyet icra eden gemilerin o ülkelerin gemilerini arama konusunda son derece hassas olması gerekir.
Almanya ile bu konularda yakın bir istişaremiz var. Bütün bunları dikkate alarak bu tip eylemlerde bulunmamaları gerektiğinin altını çiziyoruz. Bu aramalar hukuk dışı, korsan aramalardır. Ülkemizin itirazı üzerine sonlandırdılar. İrini Harekatı, orada meşru yönetimi desteklemek konusundaki girişimleri engellemeye dönük taraflı bir operasyona dönüşmüştür. AB kendi üyesi olan bazı ülkelerin bu gayrimeşru girişimlerinin peşinden gitmemeli, AB’ye leke sürmemeli ve İrini Harekatı sonlandırılmalıdır diyoruz” açıklamasını yaptı.
“Kendileri de istifalarını sundular, Cumhurbaşkanımız da kabul etti”
Bülent Arınç’ın, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğinden istifasını değerlendiren Çelik, “MYK’da bu konu değerlendirildi. Arınç’ın kamuoyunda çok öne çıkan görüşlerinin, yaklaşımlarının MYK tarafından kabul edilmediği, doğru bulunmadığı yönünde mutabakata sahiptir. Belli polemik konular öne çıktı röportaj ile ilgili olarak. Bununla ilgili değerlendirme yapıldı. Bu değerlendirmelere katılınmadığı açık bir şekilde ifade edildi. Kendileri de istifalarını sundular, Cumhurbaşkanımız da kabul etti” dedi.
Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Hala bu hükümetin peşinden giden öğretmen varsa, kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem” sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Böyle bir günde öğretmenlerin siyasi tercihlerine göre meşru ya da gayrimeşru gruplar gibi ayrıştırılması son derece üzücü bir husustur. Öğretmenlere bu şekilde tehdit savuran birisinin yaptığı kutuplaşmayı radikalleştirmek değil de nedir. Ayıp denen bir şey var. Böyle bir günde öğretmeni iktidarı destekliyorsun diyerek bu şekilde hedef almak son derece yakışıksız olmuştur. İnşallah öğretmenlerden özür dilerler.”
Ekonomi ve hukuk konularında yapılacak reform çalışmalarında gelinen noktaya ilişkin bilgi veren Çelik, “Bakanlıklarımızın ilgili çalışmaları var, bunlar değerlendirilecek aşamaya geldi. Gelinen noktada arkadaşlarımızın çalışmaları olgunlaşmış görünüyor. Ayrıca siyasi parti olarak biz de kendi çalışmalarımızı yapıyoruz. Her biri yeterli düzeye ulaştığında Cumhurbaşkanımıza sunularak son kararlar verilecektir” açıklamasını yaptı.