Başbakan Ahmet Davutoğlu, 'Son bir hafta içinde Rus basını ve Rus yetkililerince yapılan açıklamalar bana gençliğimi hatırlatıyor. Soğuk savaş döneminde Sovyet propaganda makinesi vardı. Her gün değişik yalanlar üretir, önce kendileri inanır, sonra da dünyanın inanmasını beklerlerdi' dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan’a yapacağı ziyaret öncesi Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkilere değinen Davutoğlu, “Kaderimizin bütün yönleriyle ele alındığı yoğun ve derin ilişkilerimiz var. Kültürel ilişkilerimiz tarihin derinliklerine gidiyor. Her alanda Türkiye ile Azerbaycan ortak hedeflere yönelen dünyada nadir görülen işbirliği içindedir. Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra gelişen ilişkiler ise 12 yıl içinde üst düzeye gelmiş durumda. Üst düzey siyasi temaslarımız çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Ticaret hacmimiz 5 milyar doları aştı. Bölgesel barış niteliğinde büyük projelere imza atıyoruz. TANAP, Balkanlar’la Kafkaslar’ı biraraya getiren büyük bir barış projesi. Bunu, Türkiye ile Azerbaycan’ın kararlı ve siyasi iradeleri gerçekleştirdi” ifadelerini kullandı.
Siyasi ilişkilere değinen Davutoğlu, Türkiye’nin Azerbaycan’ın işgal altındaki toprakları hakkında tutumunun net olduğunu ve Azerbaycan’ın bütün topraklarının özgür olana kadar Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında olacağını ifade etti. Azerbaycan’la işbirliği alanlarının bu ziyarette gözden geçirileceğini ve yeni projeler bağlamında atılacak adımların gözden geçirileceğini anlatan Davutoğlu, uluslararası sorunları istişare etme imkanı bulacaklarını ifade etti.
TÜRKİYE’NİN AZERBAYCAN’LA ENERJİ ALANINDAKİ İŞBİRLİĞİ
Davutoğlu, konuşması sonrası gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, “Türkiye’nin Azerbaycan’dan doğalgaz konusunda talep artırımı olacak mı?” sorusuna Davutoğlu, “Türkiye’nin entegre bir enerji politikası vardır. Daha önce de enerjileri hem kaynakları itibarıyla çeşitlendirmek hem de enerji aldığımız ülkelerin çeşitlenmesi bağlamında çok boyutlu politikalar takip ettik. Dolayısıyla Azerbaycan’la yürüttüğümüz enerji işbirliği Rusya’yla olan ilişkilerimizden bağımsız olarak zaten yoğun olarak devam ediyor. TANAP bu anlamda gerçekleştirdiğimiz proje. Hem yaşananları kapsamlı bir şekilde ele alacağız hem de bu konjonktürde Türkiye ile Azerbaycan arasında enerji işbirliğinin artması yönünde temaslarda bulunacağız. Ancak, böyle bir olay yaşanmamış olsaydı da zaten biz Azerbaycan’la enerji işbirliğini en yoğun iradesine sahibiz. Rusya ile olan ilişkilerimizden bağımsız olarak Azerbaycan’la ilişkilerimiz gelişmiştir, gelişecektir” cevabını verdi.
RUSYA’NIN ‘TÜRKİYE’NİN IŞİD’DEN PETROL ALDIĞI’ İDDİALARI
Rusya’nın Türkiye’nin IŞİD’den petrol aldığı yönündeki iddiasının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, “Son bir hafta içinde Rus basını ve Rus yetkililerince yapılan açıklamalar bana gençliğimi hatırlatıyor. Soğuk savaş döneminde Sovyet propaganda makinesi vardı. Her gün değişik yalanlar üretir, önce kendileri inanır, sonra da dünyanın inanmasını beklerlerdi. Sadece Rusya’nın son 20-25 yıl içinde soğuk savaş sonrasında unuttuğunu sandığımız özellikleri, Sovyetik özellikleri doğrudan öne çıkıyor. Yayılmacı bir görüntü içinde komşu ülkelerle sorunlar yaşamak ve nihayet bütün bu sorunları örtmek için bir propaganda makinesini çalıştırmak. Bu, eskiden olan bir gelenekti ama bir anda kendini gösterdi. Bu Sovyetik propaganda makinesinin yalanlarına kimse itibar etmez. Ta ki çok açık bir dünyada yaşıyoruz, kimin ne yaptığı o kadar ayan beyan ortada ki” dedi.
“KİMSE TÜRKİYE’Yİ BU TÜR YALANLARLA, İFTİRALARLA YANLIŞ BİR RESMİN İÇİNE KOYAMAZ”
Türkiye ve Suriye sınırının bütün dünya tarafından gözlenen bir sınır olduğunu belirten Davutoğlu, “Bu sınırdan biz DEAŞ’tan petrol alacağız da bunu satacağız da, böyle bir şey akla ziyan tabiri caizse. Her gün çok sayıda ülkenin koalisyon olarak da uçuş yaptığı, insansız hava araçlarının üzerinde dolaştığı coğrafyada gizli bir ticaretten bahsetmenin zemini yok. Reel olarak da herhangi bir şekilde ellerinde delil varsa, ispat noktaları yok. Aksine, DEAŞ’ın Suriye rejimiyle girdiği kirli ilişkiler konusunda, ılımlı muhalefet ve sivil halka yaptığı katliamlara ilişkin ise onlarca delil var. Bugün Suriye rejimine destek verenler, aynı zamanda DEAŞ’a destek vermektedirler. Suriye rejimi var oldukça Suriye bu tür terör odaklarının gelişmesine zemin olacaktır demektir. Biz, Suriye rejiminin gayri insani tutumuna da açık tavır alan ülkeyiz. Kimse Türkiye’yi bu tür yalanlarla, iftiralarla yanlış bir resmin içine koyamaz” diye konuştu.
SURİYE SINIRINDAKİ GÜVENLİK
Suriye sınırındaki güvenliğe ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, “Türkiye, Suriye sınırını krizin çıktığı ilk andan itibaren iki sebeple, birbirine çelişik gözüken iki hedefi aynı anda gerçekleştirmek zorunda kalmıştır. Birincisi, mültecilere sınırlarınızı açık tutacaksınız, öbür taraftan da herhangi bir olumsuz gelişmeye de kapalı tutacaksınız. Suriye sınırını tümüyle kapalı tutmak olabilecek bir proje olarak gündeme gelebilir ama o zaman mültecilerin geçişini ne yapacaksınız? Bu, 911 kilometrelik sınırda bizim ahlaki sorumluluğumuz var; mültecileri almak. Stratejik sorumluluğumuz var; bu sınırların güvenli halde kalmasını sağlamak. Türkiye-Suriye sınırının herhangi bir terör geçişine veya herhangi bir olumsuz gelişmeye sahip olmaması konusundaki en büyük çıkar Türkiye’nin kendi çıkarıdır. Türkiye’de DEAŞ’ın girdiği terör eylemleri konusunda en büyük bedeli biz ödedik. Bu sınırın kontrol altında tutulması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Karşı tarafta siyasi otoritenin olmadığı sınırı korumaktan daha zor bir şey yoktur. Karşı tarafta bizim işleyen bir devlet sistemi ve muhatap bir yönetim yok. Şu anda 98 kilometre kadar bir sınırımız DEAŞ yönetiminde gözüküyor, bütün sınırlarda zaten fiziki engeller kurulması yönünde geçtiğimiz aylarda talimat vermiştik ve bu fiziki önlemler oluşturuluyor. Sinyal sistemleriyle kontroller sağlanıyor ama bunun ötesinde de bu 98 kilometreden DEAŞ’ın sökülüp atılması için her türlü çalışmayı sürdürüyoruz. Rusya’nın yaptığı operasyonlar, DEAŞ’a karşı olmayan operasyonların bu niteliği aslında DEAŞ’ın sınırımızdan sökülmesini engelleyen faktörlerden biri.