Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türk askerinin Beşika’da sürdürdüğü askeri eğitim faaliyetleri ve son günlerde yaşanan gelişmelere ilişkin TBMM'de bilgi verdi.Yılmaz, Irak ordusunun Musul’da konuşlu 70 bin kişilik kuvvetinin herhangi bir mukavemet göstermeden Musul’u DEAŞ’a teslim ettiğini belirtti.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Irak ordusunun Musul’da konuşlu 70 bin kişilik kuvvetinin Musul’u DEAŞ’a hiçbir mukavemet göstermeden teslim ettiğini söyledi. Yılmaz, Türkiye’nin Başika kampının güvenliği için yaptığı desteğin, Türkiye’nin Irak’ta varlığından rahatsız olan çevreler tarafından istismar edildiğini anlattı.
İsmet Yılmaz, Türk askerinin Beşika’da sürdürdüğü askeri eğitim faaliyetleri ve son günlerde yaşanan gelişmelere ilişkin TBMM Genel Kurulunda bilgi verdi. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Irak ordusunun Musul’da konuşlu 70 bin kişilik kuvvetinin herhangi bir mukavemet göstermeden Musul’u DEAŞ’a teslim ettiğini belirterek, Irak’ta istikrarın sağlanmasının DEAŞ’ın etkisiz hale getirilmesinden geçtiğini, bunun da ancak öncelikle stratejik öneme sahip Musul’un DEAŞ’tan geri alınmasıyla mümkün olacağını söyledi. DEAŞ taarruzu karşısında neredeyse tümü Şiilerden oluşan Irak ordusunun Sünni bir vilayet olan Musul’u vatan toprağı olarak görmediklerini, Musul’u savunmak için tek kurşun dahi sıkmadıklarını ifade eden Milli Savunma Bakanı Yılmaz, “Tamamen askeri gereklilikten ötürü yapılan bu intikal bazı odakların kışkırtması ve abartılı haberlerin etkisi ile ne yazık ki Irak’taki siyasetin bir aracı haline geldi. Ülkemizin Irak’taki varlığından rahatsız olan çevreler bu durumu istismar etme fırsatını kaçırmadılar.”
“IRAK CİDDİ BİR BÖLÜNMÜŞLÜK VE İSTİKRARSIZLIK İÇİNDEDİR”
Savunma politikamızın temel amacının ulusal güvenliğimizi sağlamak olduğunu anlatan Yılmaz, bu doğrultuda Türkiye’nin huzuru ve istikrarı konusunda gerekli her adımın atıldığını kaydetti.
Son günlerde yaşanan hadiselerin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, şunları söyledi:
“Komşu ülkelerde yaşanan gelişmeler ile Türkiye’nin iç barışı, vatandaşlarımızın güvenliği ve refahı arasında doğrudan bir bağı bulunmaktadır. Bu çerçevede çevremizdeki ülkelerde barış ve istikrarın tesisi için yoğun çaba harcıyoruz. Bu bakımdan Türkiye için en önemli ülkelerden biri Irak’tır. Geçen 30 yıllık sürede Irak’ın yaşadığı her kriz ülkemiz açısından ağır sonuç doğurmuştur. Dolayısıyla Irak’ın barış içinde yaşayan bir ülke haline gelmesi ulusal çıkarlarımızın gereğidir. Ne yazık ki, Irak ciddi bir bölünmüşlük ve istikrarsızlık içindedir. Suriye’de son 4 senede yaşanan sıkıntılar Irak’ta istikrarın tesisi yönündeki çabaları daha da güçleştirmiştir.”
“IRAK’TA İSTİKRARIN SAĞLANMASI DEAŞ’IN ETKİSİZ HALE GETİRİLMESİNDEN GEÇMEKTEDİR”
Yılmaz, 4-5 yıl önce çok büyük güç kaybeden Irak El Kaidesinin Suriye’deki kriz ile birlikte yeniden canlandığını belirterek “Bu terörist gurubun içinden neşet eden DEAŞ, Irak’taki etnik, mezhepsel ve siyasi fay hatlarını istismar etmiştir. Neticede ülkemiz, bölgemiz ve uluslararası camia için açık bir tehdit haline gelmiştir. DEAŞ’ın arz ettiği tehdidin temelinde Irak topraklarının üçte birini kontrol altında tutması ve Musul gibi stratejik, ekonomik ve lojistik açıdan kritik öneme haiz bir vilayeti ele geçirmesi yatmaktadır. Irak’ın istikrarın sağlanması DEAŞ’ın etkisiz hale getirilmesinden geçmektedir. Bu da ancak öncelikle stratejik öneme sahip Musul’un DEAŞ’tan geri alınmasıyla mümkündür” diye konuştu.
“IRAK ORDUSUNUN MUSUL’DA KONUŞLU 70 BİN KİŞİLİK KUVVETİ, HERHANGİ BİR MUKAVEMET GÖSTERMEDEN MUSUL’U DEAŞ’A TESLİM ETTİ”
Yılmaz, cevabı aranması gereken sorunun “Musul’u kimin, hangi güçlerle, hangi kapasite ile geri alabileceği?” olduğunu belirtti. Bakan Yılmaz, DEAŞ’ın 2014 yaz aylarında dünyayı şaşırtan bir süratle Irak’ın üçte birini kontrolü altına almasının sadece örgütün mensuplarının sahip olduğu deneyim ve ellerindeki muharebe imkanları ile açıklamanın mümkün olmadığını kaydetti.
Bakan Yılmaz, uluslararası toplumun 2003 yılından bu yana geniş kaynaklar harcayarak Irak ordusunun Musul’da konuşlu 70 bin kişilik kuvvetinin, herhangi bir mukavemet göstermeden Musul’u DEAŞ’a teslim ettiğini söyledi.
Silah endüstrisinin son teknoloji ürünü Irak ordusunca DEAŞ’ın kontrolüne bırakıldığını anlatan yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“DEAŞ taarruzu karşısında neredeyse tümü Şiilerden oluşan Irak ordusu Sünni bir vilayet olan Musul’u vatan toprağı olarak görmemiş, o toprakları savunmak için tek kurşun dahi sıkmamıştır. Buna mukabil Musul’un yerel halkı, merkezi hükümetin yıllara şamil dışlayıcı ve mezhepçi siyasetinden duyduğu bıkkınlık ve öfke ile DEAŞ’a direniş göstermemiştir. Bir bütün olarak değerlendirildiğinde DEAŞ’ın Musul’daki en önemli nedenlerinden birisi Irak’ta, diğeri grupları dışlayan mezhepçi merkezi yönetimin uygulamalarıdır, eskiden”
“ULUSAL MUHAFIZLAR YASASI IRAK PARLAMENTOSUNDAN GEÇEMEMEKTEDİR”
DEAŞ’ın etkisiz hale getirilmesinde yerel halk ve kuvvetlerin güvenilmesi gereken tek grup olduğunu kaydeden Yılmaz, şöyle konuştu:
“Musul gibi bölgelerde halkın DEAŞ ile mücadeleye katkı vermesinin sağlanması için DEAŞ sonrası dönemin geçmişteki ayrımcılığa benzemeyeceğinin iddia edilmesi şarttır. Bu nedenledir ki, gerek Irak ulusal meclisi gerek Irak hükümeti ulusal muhafızlar fikrinin hayata geçirilmesi için uzun ve sürekli bir yoğun çaba sarf etmektedir. Ancak Irak’ın içinde bulunduğu mevcut durumdan doğrudan sorumlu olan Bağdat’taki bazı çevrelerin sürekli engellemeleri nedeniyle ulusal muhafızlar yasası Irak parlamentosundan geçememektedir”
“BAŞİKA’DA BUGÜNE KADAR 2 BİN 441 PERSONELİN EĞİTİMİ TAMAMLANDI”
Türkiye’nin DEAŞ’ın Irak’taki mevcudiyetine karşı yürütülen mücadelede yerel boyutun arz ettiği önem çerçevesinde Musul ulusal muhafız kuvvetinin çekirdeğini oluşturacak gönüllü kuvvetlerin eğitimine 2015 Mart ayında Başika Zelikan Kampında başladığını ifade eden Yılmaz, “Bu destek dönemin Musul Valisi Abdil Nuceyfi’nin çağrısı üzerine ve Irak hükümetinin bilgisi dahilinde hayata geçirilmiştir. Söz konusu kampı Irak Savunma Bakanı El Ubeydi ziyaret etmiş ve memnuniyetini dile getirmiştir. Irak hükümeti sürecin başından bu yana muhtelif seviyelerde gerçekleştirilen görüşmelerde Başika’daki faaliyetlerimiz hakkında bilgilendirilmiştir. ABD makamları ile de Başika’daki çalışmalarımız hakkında malumat verilmiştir. Irak hükümetinin kamuoyunun bilgisine açık şekilde icra edilen eğitim kapsamında Başika’da bugüne kadar 2 bin 441 personelin eğitimi tamamlanmıştır. Bunların bin 40’ı daha üst düzey eğitim almak suretiyle Başika kampında bulunmaktadır. Farklı yerlerde 2 bin 308 peşmergeye eğitim sağlanmıştır. Koalisyona mensup 15 ülke tarafından bugüne kadar 16 bin Iraklıya eğitim verilmiştir. Amerika, Almanya, Avusturalya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İtalya, Macaristan, Norveç, Portekiz, Yeni Zelanda orada eğitim veriyor.”
“ÜLKEMİZİN IRAK’TAKİ VARLIĞINDAN RAHATSIZ OLAN ÇEVRELER BU DURUMU İSTİSMAR ETME FIRSATINI KAÇIRMADI”
Başika kampına yapılan askeri takviyenin kampta bulunan askerlerin can güvenliğini sağlamak amaçlı olduğunu açıklayan Bakan Yılmaz, “TSK tarafından eğitilmiş Irak Kürt Bölgesel Yönetimi güvenlik güçlerinin geçen ay Sincar’da elde ettiği başarı ve önümüzdeki dönemde Musul’a yönelik askeri harekat hazırlıkları DEAŞ örgütünün Başika kampındaki konuşlu askeri unsurlarına karşı bir saldırıda bulunması riskini artırmıştır. Burada Başika kamp alanının DEAŞ ile cephe hattına birkaç kilometre mesafede bulunduğunu hatırlatmakta fayda var. Kamptaki askerlerimizin can güvenliğini dikkate alarak 4 Aralık 2015 tarihinde kampta takviye güç konuşlandırdık. Bu konuşlandırma bütünüyle kampın savunmasına destek sağlamak amaçlıdır. Tamamen askeri gereklilikten ötürü yapılan bu intikal bazı odakların kışkırtmasının ve abartılı haberlerin etkisi ile ne yazık ki Irak’taki siyasetin bir aracı haline geldi. Ülkemizin Irak’taki varlığından rahatsız olan çevreler bu durumu istismar etme fırsatını kaçırmadı. Meselenin ikili düzeyde çözülmesi ve artan tansiyonun düşürülmesi için gerekli adımları hızla attık. Bu çerçevede Sayın Başbakanımız 6 Aralık’ta Irak Başbakanı İbadi’ye bir mektup gönderdi. Ben ve Sayın Dışişleri Bakanımız da Iraklı muhataplarımızla telefonda görüştük. Ayrıca, Sayın Başbakanımızın özel temsilcileri sıfatı ile MİT Müsteşarı ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarımız Badat’ı ziyaret edip, Irak Başbakanı, Dışişleri Bakanı ve Savunma Bakanı ile de görüştü. Yapılan temas çerçevesinde sorunu çözmeye dönük irademizin göstergesi olarak Başika’daki kampta askeri varlığımıza ilişkin olarak 14 Aralık tarihi itibarı ile yeni bir tanzime gidilerek kuvvetin belirli bir kısmı Kuzey Irak’taki Bamami kampına intikal etti. Türkiye’nin meselenin ikili boyutlu halli için yaptığımız tüm açılımlar yanıtsız kaldı, Irak hükümeti konuyu uluslararası toplumun gündemine taşımak için yoğun bir çaba sarf etti. Irak’ın çağrısı ile 18 Aralık tarihinde gerçekleştirilen BM Güvenlik Konseyinde Dışişleri Bakanlığı nezdinde toplantıya katılan tek ülke Irak oldu. Irak’ın iddialara karşısında ülkemizin konuya bakışı ve attığı adımlar ile Irak hükümetinin DEAŞ ile mücadele konusunda uygulama ve yaklaşımları konusundaki değerlendirmelerimiz BM nezdindeki daimi temsilcimiz tarafından açık bir şekilde aktarıldı. Ülkemizin sorunun çözülmesi için sergilediği ikili düzeydeki çaba konsey üyelerine tüm açıklığı ile izah edildi. Toplantı herhangi bir karar veya sonuç belgesi kabul edilmeksizin sona erdi. DEAŞ’ın 16 Aralık’ta Başika üssüne karşı düzenlediği saldırı kampın güvenliğinin artırılması yönünde attığımız adımların haklılığını gözler önüne serdi. Dört askerimizin yaralandığı saldırı da gönüllü olarak kursa devam eden 2 Iraklı hayatını kaybetti, 4 Iraklı yaralandı. Bu süreçte ABD başta olmak üzere DEAŞ ile mücadele uluslararası koalisyonun üyeleri ile yakın temaslarımız sürdürüldü. Tansiyonu düşürmeye yönelik çabalarımız esnasında ABD makamlarıyla da üst düzey telefon görüşmeleri gerçekleştirildi, Sayın Cumhurbaşkanımız ABD Başkanı Obama ile Sayın Bakanımız ABD Başkan Yardımcısı ile görüşürken, Dışişleri Bakanımız da John Kerry ile devamlı istişare etti. Son olarak Dışişleri Bakanlığı tarafından 19 Aralık günü bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Irak’ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyduğumuzu bir kez daha vurguladık. DEAŞ’a karşı mücadeleye askeri katkılarımızı sürdüreceğimizi belirttik ve koruma amaçlı birliklerimizin Musul vilayetinden intikali için başlayan sürecin devam edeceğini kaydettik”
“10 HAZİRAN 2014’DEN BU YANA IRAK HÜKÜMETİNİN MUSUL ÜZERİNDE MAALESEF KONTROLÜ BULUNMAMAKTADIR”
Kendi egemenliği konusunda büyük bir hassasiyet ile hareket eden Türkiye’nin diğer ülkelerin egemenlikleri ve toprak bütünlüklerinin korunması konusunda son derece dikkatli olduğunu belirten Bakan Yılmaz, “Belirli bir toprak parçası üzerindeki egemenlik kavramını, o toprak üzerindeki kontrolden bağımsız olarak ele alabilmek mümkün değildir. 10 Haziran 2014’den bu yana Irak hükümetinin Musul üzerinde maalesef kontrolü bulunmamaktadır. Kontrol tümüyle DEAŞ terör örgütünün elindedir. DEAŞ ile Mücadele Komisyonunun üyesi olarak uluslararası çalışmalara iştirak eden ülkemiz, diğer pek çok ülke gibi ikili planda da katkılarını sürdürmektedir. Başika’da yürüttüğümüz faaliyetin temel amacı, Irak’ın halen DEAŞ’ın kontrolü altındaki Musul vilayeti üzerindeki kontrolünü yeniden tesis etmek ve yardımcı olmaktır. Dost ve kardeş Irak halkının güvenliğini göz önünde bulundurarak, gereksiz tartışmalardan kaçınarak sorunu mümkün olan ve kısa sürede çözme iradesini gösterdik. Ayrıca, ülkemiz ile Irak arasında askeri ve güvenlik konularında daha sağlıklı bir istişare mekanizmasının başlamasına başlamış bulunuyoruz. Önümüzdeki dönemde Irak üzerinde tehdit oluşturan tüm yasa dışı terör örgütlerinin bertaraf edilmesi için gereken adımları atacağız. Bu bölgede barış olursa bu barışın priminden en çok faydalanacak ülke Türkiye’dir.”