80.18 GRAM ALTINI OLAN ZENGİN MİDİR?

  • Şenyurt inşaat

Ramazan yaklaştıkça camilerdeki vaaz ve hutbelerin konusu oruç, zekât ve fitre üzerine olmaktadır.
Geçen hafta Cuma namazına gittiğim camide hoca, zekât hakkında bilgi verirken İslami hükümlere
göre nisap miktarı fazlası olanların bu farzı yerine getirmelerini söyleyip asgari 80.18 gr altını,30
büyükbaş hayvanı,5 devesi,40 küçükbaş hayvanı ve 595 gümüşü olanların bu farzı yerine getirmelerini
hatırlattı.
Hoca altın üzerinde çok detaylı durdu ve 80,18 gramı birkaç kez tekrarladı.
Günümüz şartlarında bir değerlendirme yaptığımızda 80.18 gr altının piyasa değerinin yaklaşık 250
000 TL olduğunu görmekteyiz.
Diğer ölçütlerle bir hesap yaptığımızda 30 büyükbaş hayvanı olanın ortalama 3 000 000 TL bir varlığa
sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Açlık sınırının 22.131 TL, yoksulluk sınırının 4 kişilik bir aile için 72ö088 TL olduğu gerçeğinden yola
çıkarsak 80.18 GR altını bulunanın asgari şartlarda zengin sayılacağını söylemek cevap bekleyen bir
sorudur.
Onlarca evi, yatı, katı olanların kapsam alanı içine alınmadığı bu kriterlerde 80 gr altını olanların
sorumlu olması dini otoriteler tarafından izah edilmesi gerekli bir konudur.
Mehmet Akif Ersoy “ Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı “ derken belki de buna benzer konulara
dikkat çekmek istemişti.
Son günlerde Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan bir açıklamada kirada oturan ve geçinmekte
zorlanan asgari ücretli ve emeklilere zekât ve fitre verilebileceği ifade edilmişti.
Efendimizin irtihalinden günümüze kadar geçen süre içerisinde siyasetin dini şekillendirmeye çalıştığı
dini konuların pek çok alanına müdahale ettiği tarihsel bilgilerin aktardığı bir gerçektir.
Hurafenin, siyasetin, bilgisizliğin, cehaletin, adaletsizliğin, yoksulluğun hüküm sürdüğü İslam
coğrafyasındaki genel durum ne yazık ki Kur’an felsefesiyle örtüşmemektedir.
Iskat hurafesine benzer bir kandırmaca ile zekâttan kaçmak, Hülle yapmak, tefeciliğe kılıf uydurmak
gibi üç kağıt çözümler bulmak Allah’ı aldatacaklarını sananların ortaya attığı mesnetsiz yalanlardır.
Köle Bilal’le aynı kaptan yemek yiyen bir peygamberin uygulamalarının bilincini ve sorumluluğunu
taşımak, hayatı tanzim etmek ve anlamlandırmak her müminin görevidir.
Müminlerin birbirlerine destek olmasını öğütleyen ve şart koyan zekât müessesesi İslam dininin
yüceliğini gösteren harika bir uygulamadır
Temizlenme manasını taşıyan zekâtların öngörülen yerlere ulaştırılması sosyal dengenin
sağlanmasında önemli bir görevi yerine getirmektir.
Veren elin, alan elden daha hayırlı olduğu mesajı doğrultusunda, düşenin elinden tutmak, gözyaşına
ortak olmak, darda olan bir insana destek olmak sosyal dengenin can suyudur diyor bu fedakârlığın
bilincinde olanları en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Erdal Güzel