İran’dan Türkiye’ye 1996 yılında gelen Doktor Yüzbaşı Saıed Khodadad, 20 yıldır ailesiyle birlikte Türkiye’de olduğunu, kızının da bir Türk genci ile evlenip çocuk sahibi olduğunu söyleyerek, 20 yıldır vatandaşlık almak için beklediklerini söyledi.
İhlas Haber Ajansı’na (İHA) konuşan çaresiz aile, 20 yıldır her türlü yola başvurduklarını ve durumlarının belirsizliğinin kendilerini ve çaresizliklerini de son noktaya getirdiğini ifade etti. Çocuğunun biri Kanada’da kızı da Kırşehir’de evli olan Doktor Saıed Khodadad, yaşadıklarını ve İran’dan geliş sürecini şöyle anlattı:
“Türkiye’de yaşıyoruz. İnsanlar bizlere iyi davranıyor. Ama böyle bir yaşantı olmaz. Tesisatçıda, çay ocağında evde her yerde çalışıyorum. Ama bazen de paranı vermiyorlar. Yetkililer bizim durumumuzu biliyor, her şeyimiz olsa bile biz mağduruz. Hala durumumuz belirsiz. Vatandaşlık oluyorsa bizi vatandaş yapsınlar. Üçüncü ülke meraklısı değiliz, benim kızım Türkiye’de evli Türk vatandaşı bizim torunumuz çevremiz ve arkadaşlarımız var. İnsanların hala kafalarında benimle ilgili sorunları var. Bu yaştan sonra gitmek istemiyorum. Burada bir yaşantım var. Yasalar var, vermiyorlar ama biz ne yapalım burada.”
Birleşmiş Milletler’in bir prosedürünün olduğunu anlatan ve çıkmazda olduklarını ifade eden Saıed Khodadad, “Siyasi sorunlarımı ve yaşadıklarımın tamamını anlattım. Yetkililer her şeyi biliyor. Defalarca dilekçe vermemize rağmen herhangi bir cevap alamadık. Kırşehir Valiliği vasıtası ile tekrar Birleşmiş Milletlere dilekçe yazdık. 2012 yılında dosyamızı yeniden açtılar. Açılan dosya yine bir kenarda kaldı. Gerçekten yetkili kim?” dedi.
Geldiği yıldan bu yana ailesiyle güvenlik gerekçesiyle görüşemediğini belirten Saıed Khodadad, “Geldiğim günden beri ailemle görüşemiyorum. İran’daki evimize davetiye gelmiş oğlun nerede? Annem hala o baskılara rağmen söylemiyor. Ailemin de artık bir hayatı var. Ben artık mültecinin ta kendisiyim. Sığınmacı statüsü değil artık. 20 yıldır bu ülkedeyim ve kendi ülkeme gidemiyorum. Artık bu durumuna ne denir bilmiyorum. Yasalar durumumu bir çerçeveye sokamıyorsa bizim suçumuz ne? Anlattıklarım 30 yıl öncesine bağlı ama hayatım hala o çerçevede geçiyor. Buradaki vatandaş yardımcı oluyor öyle dönemler geçirdik ki anlatsam kitap olur. Ben İran’da olsaydım şu an paşaydım. Ben o rejime o ülkeye o düzenbazlığa boyun eğmedim” diye konuştu.
Kırşehir Göç İdaresi Müdürlüğü ise yasalar doğrultusunda gerekenin yapıldığını bildirdi.